Emniyet Genel Müdürlüğü ile İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanlığının düzenlediği operasyonla Türkiye’de yakalanan terör örgütü IŞİD’in en önemli sözde üst düzey yöneticilerinden “Abu Zeyd/Üstad Zeyd” kod adlı terörist Bashar Hattab Ghazal Al Sumaidai ve beraberindeki 2 kişi hakkında dava açıldı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, tutuklu sanıklar Al Sumaidai’nin “anayasayı ihlal” suçundan ağırlaştırılmış müebbet, Azzam Ali Hussein Al Neama’nın “anayasayı ihlal” ve “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 7,5 yıldan 15 yıla kadar, Makaram Taha Ali Ali’nin ise “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
İddianamede, IŞİD’in merkezi alanı olan Suriye’de dinamik gelişmelerin meydana geldiği 2022 yılının Ocak ayında Haseke’de büyük bir firar operasyonu düzenlenmesi sonucu çok sayıda mahkumun kaçtığı anlatılarak, 3 Şubat’ta ise IŞİD lideri Amir Muhammad Sa’id Abdal-Rahman al-Salbi’nin Türkiye sınırına yakın Atmah’ta ABD öncülüğünde gerçekleştirilen operasyonda öldürüldüğüne yer verildi.
Örgütün 10 Mart’ta liderin ölümünü kabul edip yerini “Abu Hasan Al Haşimi Al Kureyşi” isimli şahsın alacağını açıkladığı ifade edilen iddianamede, Al Hasan’ın gerçek kimliğinin henüz belirlenemediği, bu kişinin yüksek ihtimalle Irak’lı Başar Hattap Gazal Al Sumaidai isimli şahıs olduğunun üzerinde durulduğu kaydedildi.
İddianamede, Iraklı lider adaylarından birinin eski örgüt elebaşı Ebu Bekir El Bağdadi’nin kardeşi Juma’a Awwad İbrahim El-Bedri olduğu, diğerinin de “Dr. Zeyd” kod adlı Beşar Hattab Gazal Al Sumaidai olduğu ifade edildi.
IŞİD terör örgütünün en son sözde lideri olan Abdullah Kardaş’ın ölümüne müteakip muhtemel yeni lideri ve örgüt içerisinde üst düzey görevler alan sanık Al Sumaidai hakkında yapılan araştırmalarda, sanığın, El Kureyşi’nin yerini alacak en olası aday olduğu, sayısız takma adla tanınan Al-Sumaidai’nin, grubu tekrar bir araya getirecek niteliklere sahip olduğu aktarıldı.
‘ÖLÜM CEZASI DAVALARINDA UZMANLAŞMIŞ BİR YARGIÇ’
Al-Sumaidai’nin, 2013 yılında, Bağdadi’nin Irak grubunu o zamanki Suriye bağlantılı grubuyla birleştirmeden ve adını “Irak ve Suriye İslam Devleti” olarak değiştirmeden hemen önce terör örgütüne katıldığı vurgulanan iddianamede, Al Sumaidai’nin IŞİD’in çok sayıda vaiz ve hakiminin mezun olduğu İmam el Mutaqeen adlı dini bir merkezde vaaz verdiği, akabinde örgütün sözde başyargıcı olarak atandığı ifade edildi.
İddianamede, yakın zamanda öldürülen elebaşı Kureyşi’ye yakın olan sanığın 2014’te Ninova’da cinayet veya ölüm cezası davalarında uzmanlaşmış bir yargıç olan “kadıel-dam ” olarak atandığı belirtildi.
Sanık Makaram Taha Ali Ali’nin, eşi olan sanık Al-Sumaidai ile birlikte hareket ederek Irak’ta Suriye’ye akabinde de Türkiye’ye geçiş yaptığı bildirilen iddianamede, diğer sanık Al-Neama’nın örgüt üst düzey yöneticisi Al-Sumaidai’nin akrabası olduğu, örgütün silah ve mühimmat sorumlusu olduğu anlatıldı.
HAKKINDAKİ İDDİALARI KABUL ETTİ
İddianamede, ifadesine yer verilen Al Samadi, Irak’ın Musul vilayetinde 1975 yılında doğduğunu belirterek, 2012 yılında belli konularda şerh koyarak örgüte biat ettiğini anlattı.
Örgütün elebaşlarından Hacı Abdullah Kardaş ile görüşerek dini konularda istişarede bulunduklarını ve zamanla örgüt içerisinde güven kazandığını aktaran Al Sumaidai, 2014 yılında Musul’un örgüt tarafından kontrol altına alınmasından sonra kendisine sözde Eğitim Bakanlığı görevinin tevdi edildiğini söyledi.
Al Sumaidai, bu görev dağılımının Ebubekir El Bağdadi tarafından onaylanıp ilan edildiğini, bu süreçte hem bakanlık görevini yürüttüğünü hem de üniversitede eğitim vermeye devam ettiğini anlattı.
İfadesinde, Ebubekir El Bağdadi’nin talebi üzerine 2014 yılının Ağustos ayında kendisine sözde Adalet Bakanlığı ve “Darül Mezalim” makamının tevdi edilmesi üzerine Rakka’ya taşındığını belirten sanık, örgüt içerisinde hiçbir silahlı faaliyete dahil olmadığını savundu.
Al Sumaidai, hiçbir ölüm kararına imza atmadığını öne sürerek, örgüt tarafından yeni lider olarak açıklanma ihtimalinin bulunduğunu belirtti.
‘IRAK’TA IŞİD’İN GÖMÜLÜ MALZEMELERİN YERİNİ BİLEN KİŞİ’
İddianamede, “Sebti/Abu Ziad” kod adını kullandığı belirlenen sanık Al-Neama’nın da Irak’ta yaşadığı dönemde IŞİD’e ait silah ve mühimmatlarından sorumlu olduğu, Irak’ta gömdüğü malzemelerin yerini kendisinden başka kimsenin bilmediği vurgulandı.
Bu sanığın IŞİD terör örgütünün sözde yeni lideri olan Al Sumaidai’nin yakın akrabası olduğu anlatılarak Al Neama’nın geçmiş dönemlerde örgüt içerisinde birlikte sözde sorumlu düzeyde faaliyette bulundukları vurgulandı.
İfadesinde, 2017 yılında ailesi ile birlikte yasal yollardan Türkiye’ye geldiğini, 2021 yılında Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturması kapsamında 3 gün gözaltında kalıp adli kontrol şartı ile serbest kaldığını belirten Al Neama, akabinde hakkında takipsizlik kararı verildiğini anlattı.
Al Neama, kod ad kullanmadığını ve “Ebu Zeyd” kod adlı sanık Al Sumaidai’yi tanımadığını öne sürerek, hakkındaki suçlamaları reddetti.
İddianamede, sanık Makaram Taha Ali Ali’nin, “Kerime El Ali” kod adıyla hareket ederek örgüt hiyerarşisine dahil olduğu belirtilerek, bu sanığın Al Sumadai ile Musul’da resmi nikah ile evlendikleri kaydedildi.
Başsavcılık tarafından onaylanan iddianame, İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
Sanıkların yargılanmasına ilerleyen günlerde başlanacak.
7,5 ila 15 yılın yatarı nedir, bu yabancı katiller 3-5 yıl sonra Türkiye topraklarında serbest mi bırakılacak?