1. Haberler
  2. Analiz
  3. Türkiyeli değilim, hiçbir zaman da olmayacağım

Türkiyeli değilim, hiçbir zaman da olmayacağım

featured

Kaan Eminoğlu yazdı…

Kimlik, TDK’ye göre “Toplumsal bir varlık olarak insanın nasıl bir kimse olduğunu gösteren belirti, nitelik ve özelliklerin bütünü; etiket.” Kısacası bizi tanımlamak için kullanılan en net ifade. Kimlik, her ne kadar TDK tarafından “etiket” olarak ifade edilse de bir etiketten çok daha geniş bir anlam evreninin de işaretçisi. Kişinin dünya üzerindeki yerinin en net göstergesi.

Ulusal bazlı düşündüğümüz vakit, Türk modernleşmesini bir kimlik krizi süreci olarak da nitelendirebiliriz. Yüzyıllarca egemen konumda olan imparatorluk artık gerileme devrine girmiş, ülke geçmiş yıllarda sahip olduğu refahı ve huzuru kaybetmeye başlamıştır. Bu kaybediş eğrisini terse çevirmek isteyen kadrolarsa çözüm yolları aramaya başlamışlardır. O an kısa vadeli çözümler olarak Batı’dan silah ve savaş stratejisi uzmanları getirtilmek suretiyle ordu modernizasyonuyla bu geri gidiş seyrinin değiştirilebileceği düşünülmüştür. (François Baron de Tott, Claude Alexandre Comte de Bonneval bu “kurtarıcı”ların en popüler olanlarıydı. Bu modernizasyon çabası Osmanlı Devleti’inde kısa süren bir olumlu hava estirmiş olsa da yerleşik ve değişime kapalı güç odaklarının (o zamanın gericilerinin) tepkisini çekmiş, bu çabalar daha büyük olumsuzlukların kapısını aralamıştır.

Modern ordu projesinin köklü sorunların çözümünde sınırlı bir katkı sağladığı anlaşılınca Batı daha yakından takip edilmeye başlanmış ve oradaki olumlu şartları yaratan şartlar tahlil edilmeye çalışılmıştır. Bunun için de Batı’dan uzman getirmek yerine Batı’ya görevli ya da öğrenci göndererek oradaki kültür iklimini soluyup ülkeye geri dönmesi istenen gençlerden medet umulmuştur. Yeni bir aydın kuşağın Osmanlı’nın yerleşik düzenini bozmadan onu geçmiş ışıltılı günlere döndürebileceği inancı belirmiştir. Ancak umulan olmamış, Batı’ya giden ilk kuşak gençler orada gördüklerini ve öğrendiklerini kendi kültürleriyle sentezleyip bilgi ve tecrübelerini Osmanlı Devleti’ne aktaramamışlardır. Bunun arkasında yatan sebepse Batı’ya giden gençlerin orada karşılaştıkları manzara sonucu yaşadıkları şok ve bu şokun zihinlerinde oluşturduğu büyük kırılmadır. Yüzyıllar boyunca aidiyetini din üzerine kuran, kimliğini din ile sınırlayan Osmanlı aydını kimliğin din dışı (modern) ve ulusal perspektifle belirlendiği bir ortamda büyük bir boşluğa düşmüş bu boşluk bazılarını intihara (Sadullah Paşa, Beşir Fuad, Ziya Gökalp-başarısızlıkla sonuçlanmıştır-) bazılarınıysa agnostisizme (Şinasi, Âkid Paşa) sürüklemiştir. Bu tecrübeler her ne kadar heba olan insan kaynağı ya da başarısız yatırımlar olarak değerlendirilse de esas itibarıyla Türk modernleşmesi dediğimiz ümmetten millete geçiş sürecinin alt yapısını oluşturmuştur. Batı’yla tanışan ikinci kuşaksa ilk kuşağın travmalarını daha az hissetmiş Batı’ya onun felsefesini alarak nüfus etmeye çalışmıştır. Bu durum kişisel travmaları azaltsa da Batı karşısındaki özgüven eksikliğinin bir tezahürü olarak kimlikten utanca doğru yol alan tam bir Batılı olma hâlinin formelleşmesine neden olmuş. Bu formelleşme “Fransızca öğrenip laf arasında Fransızca sözcükleri kullanma, Avrupai giyim -redingot-, Batı danslarına merak vb.” şekillerde aydın çevrede kendini göstermiş, Batı’yı yaratan felsefeyi anlayamayan ikinci kuşak elinde “Batılı olmak için Batı’yı taklit etmek gerek” formülüne dönüşmüştür. Bu formül Balkan İsyanı’yla beraber iflas etmiştir. Bu iflas yeni bir inşanın da kapılarını aralamıştır. Batılı olmak için Batılıyı taklit etmek gerek fikri sorgulanmış yeni bir kimlik arayışını beraberinde getirmiştir. Bu arayış içerisinde Türk aydını Müslüman kimliğinin Müslüman tebaanın milliyetçi cereyanların etkisinde kalıp emperyalist blokla iş birliğine giriştiğini görmüş, Osmanlı kimliğinin sağladığı suni özgürlük ortamının farklı din ve cemaate mensup tebaa içerisinde dış ülkelerin desteğiyle bağımsızlık mücadelelerine evrildiğini tecrübe etmiş, Batılı kimliğinin ise Batı’nın geçmiş olduğu sosyal ve kültürel reformlardan mahrum kalmış bir halkta istenilen sonuçları vermediği anlaşılmıştır. O ana kadar ulusal bir kimlik oluşturulması gerektiği gerçeğini çoktan seçmeli bir sınavda doğru olan seçeneği en son ihtimal olarak gören bir öğrencinin tereddütüyle hareket eden Türk aydını, ilerleyen süreçte Türk kimliğini modernleşmenin anahtarı ve çağdaşlaşma yolundaki son umut olarak görmeye başlamıştır. Türk olmayı bir etnik bilinç olarak değil, vatandaşlık bağı olarak tanımlayan cumhuriyet felsefesi ise kimlik krizini ulusal bir sentezle çözmüş; yurttaşların eşitliği ilkesini benimsemiştir. Osmanlı’yı yıkıma sürükleyen “imtiyazlı vatandaşlık” uygulamasına son vermiş, tüm yurttaşlarına fırsat eşitliği sunmuştur. Etnik kökeni, dinî inancı, mezhebi, cinsiyeti ne olursa olsun tüm yurttaşlara kabiliyeti ölçüsünde yükselme; varoluşunu eşit şartlarda ortaya koyma imkânı tanımıştır. Türk halkı kendi varlığını garanti altına almak amacıyla toplumsal mutabakat metni olan anayasasının 66. maddesine bu minvalde “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.” ifadesini koymuş ve toplumu oluşturan tüm fertlerin eşit bir kimliğe sahip olduğunu anayasal düzlemde garanti altına almıştır. Ancak bu eşitlik prensibi toplumu parçalayıp halkın arasında suni çatışmalar yaratmak isteyen güçlerin işine gelmemiştir. Türk halkına sahip olduğu kimlikten vazgeçmesi ve çoklu kimliklerle çatışmasını telkin eden Batı destekli sol liberal cenah, bu niyetini kültür dünyasındaki hegemonyasını kullanarak Türk halkına uydurma terminolojilerle dayatmaya çalışmıştır. Türk kimliğini işaret eden sembolleri “ırkçılık”la, Türk sözcüğünü kullanmayı “faşizm”le, Türk tarihinden bahsetmeyi ise “soykırım”la etiketleyerek halkın kendi kimliğini ifade etme yollarını tıkamaya ve kimliğinden utanç duymaya sevk etmeye çalışmıştır.

Var olan iktisadi düzenden (kapitalizm) kaynaklı haksızlıkları perdelemek için suni çelişkiler yaratan neoliberalizm, beslemesi olan soldan devşirilmiş liberallerle halka ve entelektüel cenaha sahte çelişkilerini tez olarak verip toplumun bu tezleri tartışarak gerçek çelişkiyi görmesini engellemeye, sınıfsal çelişkiyi gören gözlere sürekli başka yönleri işaret ederek işlevsizleştirmeye çalışmaktadır. Türk edebiyatına “Türkçe edebiyat”, Türk’e de “Türkiyeli” demenin sebebi hikmeti de tam olarak budur. Halkın bu sahte entelektüel kuşatmaya, aydın ihanetine karşı vereceği tepki onun varoluşunun en büyük teminatı olacaktır. Gün; Türkiyeli değilim, hiçbir zaman da olmayacağım; deme günüdür.

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

5 Yorum

  1. 22 Mart 2024, 10:20

    Güzel bir yazı olmuş, kaleminize sağlık. Günümüzde pek çok aydının yapamadığını yapıyorsunuz. Çok teşekkürler.

  2. 22 Temmuz 2023, 11:23

    Atatürk döneminde temeller doğru atılmış 6 okla simgelenen Kemalizm gerçek bir çare ancak zaman içinde batının evrensel ilmini, bilgisini alıp kalkınmaya çalışırken; kültür emperyalizmini, kimlik krizini yaşıyoruz. 1980 öncesi kurumlara sahip çıkmalı ,Türk Dil ve Tarih kurumunu işlevsel bir şekilde yaşatmalıyız: batının 2-3 asır içinde üretdiği bütün kavramları terimleri türkçeleştirmeliyiz ve batıyla bilgi üretmede yarışmalıyız…

  3. Türk Milleti bilsin: Siyasal İslam ve onun başat politik organizasyonu Ak Parti, BOP projelerinin uygulanması ve Türk kimliğinin çözündürülmesi uygulamalarına hız vermiştir. Olup bitenler, uluslararası emperyalizmin projeleri dahilindedir. ⚠

  4. 21 Temmuz 2023, 23:23

    Türkiyeli kimliğini dayatanlar ırkçıların kendisidir. Türkiyeli jargonunu en çok kim kullanıyor? Teröristler. Tdk başkanın görevden alınmasını ve bir araştırmaya alınması gerektiğini düşünüyorum. Terör jargonunu tdk’ya neden yerleştirmiştir? Bir bağlantısı mı var?

  5. Çok güzel bir yazı olmuş!! 👏👏👏
    Evet, Türkiye’li değilim, değiliz. Öz be öz Türk’üm, Türk’üz; bununla da kıvanç duyuyorum, kıvanç duymalıyız. Her soyun varlığına saygı duyuyorum; lakin, Türk yaratılmış olmak gibi de hoş bir ayrıcalığa sahibim (telif M. Kemal Atatürk).

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!