Türkmen kentini Araplaştıran Kerkük Valisi Türk vatandaşıymış!

ERAY ÇELEBİ/ VERYANSIN TV

Türkmen kenti Kerkük, bir kez daha peşmerge tehdidiyle karşı karşıya.

2017’de sözde bağımsızlık referandumu sonrası Kerkük’ten çıkartılan peşmerbe güçlerinin 6 yılın ardından yeniden kente girmeyi hedeflemesi bölgeyi hareketlendirdi.

Irak’ın Kerkük kentinde orduya bağlı Kerkük Ortak Operasyonlar Komutanlığı ana karargah binası, Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani’nin talimatıyla 1 Eylül’de Kürdistan Demokrat Partisi’ne (KDP) devredilmeye hazırlanıyordu.

Ancak gelen tepkiler sonrası talimat, iptal edilmese de ertelendi.

Böylece, Bağdat-Erbil hattında 7 maddelik anlaşmanın en kritik maddesi uygulamaya konulmadı.

Ancak söz konusu maddeler için Erbil, Aralık ayında yapılacak Kerkük seçimleri öncesi fırsat kolluyor.

‘KERKÜK’TE BÜYÜK BİR KAOS ORTAYA ÇIKABİLİR’

Veryansın Tv’den Eray Çelebi’ye konuşan Kerkük Gazetesi Türkiye Temsilcisi Şemsettin Kuzeci, söz konusu 7 maddenin uygulanması halinde bölgede kaos yaşanacağına dikkat çekiyor:

“Irak’ta hükümetin kurulması Kürtlerin Kerkük üzerindeki isteklerinin kabul edilmesine dayanır. Kürtler, 7 maddeden oluşan şartları Maliki ve Sudani’ye iletti. Onlar da kabul ederek hükümeti kurdular. Bu maddeler:

-Kerkük Valisi Kürt olsun,

-Kürt partilerinin yeniden büroları açılsın,

-Peşmerge asayiş gücü olarak Kerkük’te görev alsın,

-Irak Operasyonlar Kuvvetleri Kerkük’ten çekilsin,

-140. Madde tekrar aktif hale getirilsin,

-Kürt memurların maaşları ödensin,

-Petrol ve doğalgaz kanunu Meclis’ten geçsin.

‘TÜRKİYE’NİN DEVREYE GİRMESİ GEREKİR’

Bu demektir ki, Kürtler Kerkük’te tekrar yetkiyi ele alacaktır. Oysaki, Kerkük’te Sünni Araplar ile Türkmenler bu konuya karşılar. Gelecekte böyle bir şey olursa Kerkük’te büyük bir kaos ortaya çıkabilir. İç savaş kaçınılmazdır. Burada Türkiye’nin devreye girmesi gerekir. Hele hele Irak Anayasası’nın 140. maddesi… Bu madde 31 Aralık 2007 tarihinde sona ermiştir. Normalleştirme, sayım ve referandum konularını kapsayan madde, bir zincirin 3 halkası gibidir. Biri olmadan diğerleri olmaz.

25 Eylül 2017 tarihinde normalleştirme ve sayım yapılmadan gerçekleşen referandum resmiyet kazanmamış, Barzani’n ısrarı kendi sonunu getirmiştir.

Türkiye bu konuya müdahale etmelidir. Kürtler Kerkük’e tekrar geri dönerse intikam duygusuyla hareket edecektir. Hem Türkmenler hem de Araplar içim tehlike büyük olur.”

Kerkük Gazetesi Türkiye Temsilcisi Şemsettin Kuzeci

‘KERKÜK’Ü ARAPLAŞTIRAN VALİ TÜRK VATANDAŞI’

Kuzeci, Kerkük’ün IKBY’nin sözde bağımsızlık referandumunu yaptığı 2014 yılı öncesi Kürtleştirildiğini, Valiliğe Rakan Said el-Cuburi’nin atanmasının ardından ise Araplaştırıldığına dikkat çekti.

Bu noktada çok çarpıcı bir bilgi veren Kuzeci, Cuburi’nin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğunu söyledi.

Kuzeci “10 Nisan 2003 tarihinden 16 Ekim 2017 tarihine kadar Kerkük’ü Kürtleştiren ve onlarca Arap ve Türkü suikast yoluyla infaz ettiren Kürt Vali Necmettin Kerim ve ekibinin 14 yılda yaptıklarını Arap Valisi Rakan el- Cuburi -kendisi T.C. vatandaşıdır- 5 yılda yapmıştır. Kenti Araplaştırmıştır. Ancak şunu da eklemek isterim; güvenlik konusunda Bağdat’ın desteğiyle en ufak bir taviz vermemiştir.“ dedi.

‘KERKÜK VALİSİ TÜRK OLMALI’

Kuzeci, Türkmenlerin ortaklaştığı temel talebinin valinin Türk olması olduğuna dikkat çekti.

Kuzeci “Kerkük’te Türkmen toplumunun kendi refahı ve özgürlüğü için anlaştığı tek bir konu vardır. O da Kerkük Valisi’nin Türkmen olmasıdır. Kerkük ve Türkmenler için Bağdat’ta Bakanlık ya da diğer görevler bir anlam taşımıyor artık… 2003’ten günümüze Kerkük, Musul ve Tuzhurmatu’da Bakanlık yapan Türkmen siyasetçileri Türkmen bölgeleri için kayda değer herhangi bir kalıcı projeye imza atamamışlardır. Bu nedenle Kerkük’te Valilik, Musul, Diyale, Salahattin ve Bağdat’ta Vali Yardımcılığı görevleri Türkmenler için en faydalı görevlerdir. Halk böyle düşünüyor artık.” diye konuştu.

ANKARA’YA ÇAĞRI

Kuzeci’ye göre asimilasyon politikalarına karşı bölgedeki Türk varlığının korunması için ise Ankara şu adımları atmalı:

“Kerkük’te yatırım yapmaları için Türk iş insanlarını teşvik ve desteklememesi gerekir. Kerkük’te Konsolosluk, Türk hastanesi, kültür merkezi, üniversite açılmalıdır.  Kerkük Ticaret Odası ile Türkiye Ticaret Odaları ortak proje ve işbirliği yapmalıdır.  Türkiye, STK’larını Kerkük başta olmak üzere Türkmeneli bölgelerinde kalıcı projeler yapmasını teşvik etmelidir.  TİKA, Yunus Emre Kültür Merkezi gibi kurumların Kerkük temsilciliklerinin açılması gerekmektedir.”