1. Haberler
  2. Analiz
  3. Üç tarz-ı siyaset: Helalleşme, normalleşme ve hesaplaşma

Üç tarz-ı siyaset: Helalleşme, normalleşme ve hesaplaşma

featured

Derya Kaya yazdı…

​Muhalif taban yıllardır bekliyor. 2019 seçimlerinin kazananları eski dönem belediye yöneticilerinin hırsızlıklarından söz açmışlardı. Sahi ne oldu? Kaçı savcılıkları başvurdu? Başvurular nasıl sonuçlandı? Bir bileniniz var mı?

​Normalleşiyoruz. Kemal Bey, kendisini AK Partililikle, ”hainlik”le suçlayanlarca CHP Genel Başkanlığından düşürüldü. Kemal Bey’in muhalifleri, onu suçlayan siyasetçiler soluğu Erdoğan’ın yanında aldı.

​Kemal Bey, CHP’nin geçmişine dair liberal-gerici kesimin söylediklerini boşa düşüreyim derken CHP’ye atılı ne suçlama varsa onlara karşı dik durmaktan imtina etti. CHP’nin içinde Atatürkçü çizgide olduğunu iddia edip dik durma basiretini, cesaretini gösteremeyenler de çözümü halka şikayette buldu. Ellerinde etkili yayın organı olmayan bu kesimler, meseleyi yanlış teşhis etti. Onlara göre CHP, TESEVci, Dersimci bir grup tarafından ele geçirilmişti.

CHP’NİN DÖNÜŞÜMÜ

​Mesele bundan çok daha karmaşık. Büyük anlatılar, ulusal hassasiyetler, ilericilik gözden düşürülmüştü. CHP’yi kitlelerle buluşturmak isteyenler geçmişte olduğu geçmişin yüklerinden kurtulmanın bir yolunu aradılar. Dahası, sırf ekonomi ve sosyal politikalar üzerinden seçmenle buluşmayı, kültürel ve ideolojik duruş sergilemekten kaçınmayı yeğlediler. Fakat bu sırada, belirli siyasal ajandalara sahip küçük bir grup CHP’de boşalan her gediğe girmeye, CHP’deki boşlukları arttırmaya çalıştı. CHP’ye teknokrat kisvesi altında liberaller, sermayenin adamları, milliyetçilik düşmanları adeta sızdı. Kimi zamansa bu sızmaya CHP yönetimi göz yumdu. Onların sivil toplum içindeki yerlerinden, küresel bağlantılarından kimi zaman korktu kimi zamansa bunlardan yararlanmak istedi. Sonuç ortada: Atatürkçülerin ağırlığını yitirdiği, bırakın Atatürkçülüğü hiçbir ideolojinin anlamının olmadığı sırf bir seçim mekaniğine odaklanan bir yönetim anlayışı CHP’yi ele geçirdi. Bu ele geçirme, 1990’larda başlayan sürecin bir sonucudur. Herhangi bir siyasal aktöre indirgenemez. Baykal’ın Ricky Martin’li şovlarından Kılıçdaroğlu’nun meşhur 13. katına… Şimdi de winner cekete, Beşli Çete’ye ve anket şirketlerine ve medya patronlarına uzanan güç ilişkileri ağına… Tüm bunlar devrimci çareler yerine benimsenen yolun sonuçları. Geçmiş olsun!
Ekrem İmamoğlu ve Özgür Özel’in şahsında cisimleşen ittifak, buradaki son fikri kalıntıdan da kurtuldu: Halkı sömürenlerden hesap sormak. Artık bu hesap da sorulmayacak. Sistemle kavga etmeyen, tek adam rejimiyle karşı karşıya gelmeyen bir teknik çözüm siyaseti izlenecek. Kılıçdaroğlu’nun tabanla helalleşme politikası daha da ileriye taşınıp iktidarla normalleşilecek. Kılıçdaroğlu’nun dediklerini hatırlayalım. AK Parti seçmeni, CHP’nin gelmesiyle kendisinin dışlanmayacağını hissedecek, yardımları almaya devam edeceğini görecek. Şimdi yeni yönetimle birlikte, AK Parti zenginleri de rahatlayacak. Onları da rahatlatacak yeni yönetim.

​Artık helalleşme kesmiyor. Normalleşme gerekiyor. CHP, normalleşmeli. Kritik sözcük: Normal. Ne demek normal? Norm’a uygun olan. Bu norm, kimin normu? Elbette sermayenin, en başta da küresel sermayenin ve AK Parti’yle de iş tutan Türkiye’nin büyük sermayesinin normu. CHP değişiyor, siyaset normalleşiyor.
​Erdoğan-MHP ittifakı ise bu normalleşmeye direniyor. Tek direnen o mu? İmamoğlu da direniyor. Ne de olsa daha güçlü bir muhalefet istiyor. Zira Erdoğan ile Özel’in anlaşıp parlamenter demokrasiye dönmesinden endişeli görünüyor. İmamoğlu’nun çevresinde İmamoğlu’nun başında olduğu bir tek adam yönetimine ülkenin ihtiyacı olduğu fikri hakim. Bu fikri İmamoğlu üzerinde işliyorlar. Aynı fikir, hiç kuşkusuz Mansur Yavaş üzerinde de işleniyor. Özgür Özel ise kendisine biçilen rolü terk etmediği takdirde, parlamenter sisteme dönüş fikrine yakın görünüyor. Gelgelelim, Erdoğan-MHP ittifakının icraatlarına tepki vermeyen bir CHP lideri pozisyonuna düşmekten de çekiniyor. Zira, Erdoğan-MHP’ye etkili muhalefet çıkışıyla Özgür Özel’in CHP liderliğini tartışmaya açacak pek çok CHP’li var.

​Ekranlardaki siyasal tartışmalar pek kısır. Her şeyin aynı kalacağı var sayılarak sadece muhalefetin hamleleri tartışılıyor. MHP’nin, genel olarak milliyetçilerin ve Mansur Yavaş’ın hamlelerini okuyan, okuma zahmetine girişen pek yok. Twitter gazeteciliği bu tartışmaların niteliğine çok zarar verdi. Büyük alt üst oluşlarda para troller, ”duayen” gazeteciler, çeşit çeşit bülbüller iş göremeyebilir. Rakibini ikiye katlayan Mansur Yavaş hiç beklenmedik bir yerden çıkabilir.

MESELE TÜZÜK DEĞİL!

​CHP’nin yeni yönetimi bir karar vermeli: Tek adam rejimi mi? Yoksa parlamenter demokrasi mi? Bu mesele tüzük tartışmasının çok ötesinde. Anayasanın uygulanmadığı ülkemizde tüzüğe uyulmasa ne olur ki?

​CHP tabanı hesaplaşma istiyor hiç şüphesiz. Ne var ki, aynı zamanda yorgun bu taban. En ufak bir değişim umuduna aç! İşte bu umuda oynuyor siyasiler. CHP tabanı bu umuda sarılıp izleyici olmakla yetindiği sürece daha çok kaybeder. Liderlerin maskeleri değişir, ceketleri kalır!

​Üç tarz-ı siyasetin ikisi, helalleşme ve normalleşme denendi. Bir de hesaplaşmayı denesek nasıl olur?

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!