Üçok’tan ‘ankesör’ kararına tepki: Vurulmuş en büyük darbedir!

featured

Eski Hava Kuvvetleri Savcısı Ahmet Zeki Üçok, İzmir’de FETÖ’nün TSK yapılanmasına yönelik ‘ankesör’ soruşturmasında tutuklanma talebiyle sevk edilen askerlerin çoğunun hakimlikten serbest bırakılmasına tepki gösterdi. Üçok, “Bu karar FETÖ ile yapılan mücadeledeki en önemli delil sayılan sabit hat aramalarına vurulmuş en büyük darbedir. Bu yanlıştan bir an önce dönülmesi gerekir” dedi.

GAMZE ÇINLAR / VERYANSIN TV

Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yer alan FETÖ mensuplarının deşifre edilmesine yönelik yürütülen çalışmaların başında kuşkusuz ‘ankesör/ sabit hat’ soruşturmaları geliyor.

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı bu konuda diğer illerden farklı olarak MİT, Emniyet, Kara, Hava, Deniz Kuvvetleri ile Sahil Güvenlik ve Jandarma Genel Komutanlığı ile koordineli ‘ortak veri paylaşımına’ dayalı çalışmalar yürütüyor. Bu yöntemle soruşturma savcısı bizzat karargâhlarda toplantılara katılıyor, elde edilen veriler bir araya getirilerek şüpheli şahıslarla ilgili gerekli işlemler yapılıyor.

İzmir’de son olarak 23 Mart’ta yapılan ‘ankesör’ operasyonu kapsamında gözaltına alınan çoğu muvazzaf askerlerden oluşan 172 kişiden 135’i tutuklanma talebiyle sulh ceza hakimliğine sevk edildi. Bunlardan 41’i tutuklandı. Hakimlik geri kalan şüphelileri adli kontrol şartıyla serbest bıraktı. Savcılık ise, şüphelilerin Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin örgüt mensubiyeti için açıkça delil kabul ettiği ardışık aranma yöntemine rağmen serbest bırakılmasına itiraz etti.

İzmir’deki bu tartışmalı kararı “hukuka aykırı” olarak niteleyen eski Hava Kuvvetleri Savcısı emekli Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok, “Ankesörlü/sabit hatlar Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki Fetullahçı yapıyı tespitte şu an en önemli delil” dedi.

Üçok, Veryansın Tv’ye şu değerlendirmeyi yaptı:

‘EN BÜYÜK DARBEDİR’

“Bu karar FETÖ ile yapılan mücadeledeki en önemli delil sayılan sabit hat aramalarına vurulmuş en büyük darbedir. Bu yanlıştan bir an önce dönülmesi gerekir. Çünkü TSK içerisinde hâlâ binlerce Fetullahçı mahrem yapı içerisinde yer alıyor. Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin kararı uygulanmalı aksi halde bundan en çok mutlu olacak olanlar Fetullahçılar olur.

Ankesör ve sabit hatlar FETÖ’nün şu an en fazla rahatsız olduğu ve itibarsızlaştırmak için her yola başvurduğu bir mesele. O yüzden buna hakimlerimizin sahip çıkması lazım. Sayın savcılarımızın yapmış olduğu operasyona karşı bu tutuklamaların gerçekleşmemiş olmasını bir zafiyet olarak görüyorum.”

‘MORAL BOZUYOR’

Üçok “Siz senelerdir uğraşmışsınız ankesör havuzu yapacağız diye. Gidiyorsunuz, MİT’le konuşuyorsunuz, TSK ile konuşuyorsunuz, bütün delilleri topluyorsunuz ve sevk ediyorsunuz. Sonradan anlaşılamaz biçimde serbest bırakılıyorlar. Bu mücadeleyi yapanlar için çok olumsuz ve moral bozucu” diye vurguladı. Savcılığın da daha önce yaptığı “Deşifre edilmeyenler darbe girişimine katılanlardan daha fazla” görüşüne paralel olarak Üçok, “FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimine fiilen katılan sayısı 2 bin civarında. Ancak Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içerisindeki sayısı ise 50 binlerle ifade edilen bir rakam” ifadelerini kullandı.

HARP OKULLARINDA YÖNETMELİK DEĞİŞİKLİĞİ

TSK’ya subay ve astsubay yetiştiren Harp Okulları ile Astsubay Yüksekokulları’na giriş şartları arasında bulunan “irticai ve bölücü görüşleri benimsememiş veya bu faaliyetlere karışmamış olmak” hükmünün yönetmelikten kaldırılarak, yerine “terör örgütlerine veya milli güvenliğe karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen gruplara üyelik, iltisak ya da irtibatı bulunmamak” şartının getirilmesine ilişkin de görüşlerini aktaran Üçok, şöyle konuştu:

‘TSK’DAKİ SUBAYLARIN YÜZDE 65’İ HARP OKULU MEZUNU DEĞİL’

“15 Temmuz’dan sonra Milli Savunma Bakanlığı rakamlarına göre 36 bin civarında TSK mensubu ihraç edildi veya açığa alındı. Büyük bir boşluk oluştu. Askeri okullar da kapalı olduğundan bu boşluğu doldurmak için üniversitelerin son sınıflarında bulunan öğrenciler mülakata sokularak subay/astsubay yapıldı. Şu anda Kara, Hava ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda toplam 25 bin civarında subayımız var. Bu subayların 16 bini, yani yaklaşık yüzde 65’i, 15 Temmuz sonrasında üniversitelerden alındı. Bunlar Harp Okulu mezunu değil. Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki subayların yüzde 65’inin yaklaşık 4-5 yıllık bir tecrübesi var. 40 bin astsubayımızdan yaklaşık yüzde 30’u, uzman çavuşlarımızın neredeyse yüzde 70’ine yakını, general ve amirallerin ise yüzde 80’i 15 Temmuz sonrası seçildi.

‘TARİKATLARIN ÖNÜ AÇILMIŞ OLDU’

Bundan önce boşlukların FETÖ mensuplarıyla doldurulduğu, 15 Temmuz’a gelen süreci yaşadık. Bu yeni yönetmelikle birlikte ise başka tarikatların, cemaatlerin önü açılmış oldu.

Türkiye’deki tarikatların yüzde 99’u terör örgütü olarak ilan edilmiş değil. Neredeyse yarısından fazlası bugünkü devlet sistemini değiştirip ‘dini esaslı yönetim’ şekli getirmek istediklerini her fırsatta rahat bir şekilde ifade ediyorlar. Bu bizim ‘Kırmızı Kitap’ dediğimiz, devletin siyaset belgesine, yüz yıllık Cumhuriyetimizin temel ilkelerine aykırı.

‘KİM TESPİT EDECEK DÜŞÜNCESİNİ?’

Bütün tarikatlarda hiyerarşi vardır. FETÖ’nün TSK içerisindeki illegal yapılanmasında cemaat mensuplarının, komutanları yerine cemaatteki abilerinin emirlerini yerine getirdiklerini gördük. İleride İsmailağa veya Menzil tarikatından birisi Harp Okulu’ndaki öğrenciye subay olduktan sonra ‘git şu gizli bilgiyi bana getir’ dediğinde bunu yapmayacağının garantisini kim verebilir? Bu kişi yaklaşık 20 yılda tarikatta edindiği geleneği, hiyerarşiyi 3-5 senedir girdiği Türk Silahlı Kuvvetleri’nde bozacak mı? Bunu bozmayacağını Fetullahçı Terör Örgütü’nde en ağır şekilde yaşadık. FETÖ abisi ‘git Meclis’i bombala’ dediğinde gitti bombaladı. Kendi başkomutanı olan Cumhurbaşkanının konutunu bombaladı. Kendi halkının üzerine ateş etti. Bu bizim önümüzde duruyorken hâlâ bu yolda adımlar atılması bence geçmişten hiç ders alınmadığını gösteriyor.

‘İrticai ve bölücü görüşleri benimsememiş olmak’… Kim tespit edecek bunun düşüncesinde olmadığını? Böylesine muğlak bir terime TSK’nın yapısı bırakılabilir mi?”

‘TEKKEDEKİ APOLETLİ’: FOTOĞRAF HİYERARŞİYİ GÖSTERİYOR

Ahmet Zeki Üçok, Veryansın Tv’de yayınlanan ‘Tekkedeki gizemli apolet’ haberine de dikkat çekerek, şunları söyledi:

“Veryansın Tv’de yayınlanan fotoğraflarda cübbe giymiş, Menzil tarikatının sarığını sarmış, askeri resmi aracıyla tekkeye gidip orada oturan bir amiral gördük. Yarın öbür gün bu ve benzeri birçok subay/astsubay göreceğiz. Bunlar kendi içerisinde nasıl tarikatın sarığını takıyorsa gittiğinde oradaki hiyerarşi içerisinde de kendini gösterecek. Elleri önünde durduğu fotoğraf da bir hiyerarşi olduğunu gösteriyor. Umarım o amirale ileride ‘şunu yap, bunu yap’ diye bir emir verilmez.

‘TSK’NIN EMİR KOMUTA YAPISINA KONULMUŞ BİR DİNAMİT’

Yurtdışına kaçan general-amiraller bütün gizli bilgileri yanlarında götürüp Almanlara, İngilizlere, Amerikalılara dağıttılar. Bunun adına vatan hainliği dedik. Hal böyleyken bu yönetmelik değişikliğini TSK’nın emir komuta sisteminin yapısına konulmuş bir dinamit olarak görüyorum.

Üçok’tan ‘ankesör’ kararına tepki: Vurulmuş en büyük darbedir!

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 27 Mart 2021, 10:16

    Zorunlu CMK görevlendirmeleri sebebiyle pekçok ifadede bulundum. Genel uygulama şöyle: Kritik olmayan örgüt üyeleri itirafçı olur, diğer örgüt üyelerinin ismini verir, hele bir de bunları fotoğraftan teşhis ederlerse tutuksuz yargılanıyorlar. Aksi halde, örgüt üyelerini bulmak ve bunları kamudan (özellikle TSK ve Jandarma) temizlemek aşırı şekilde zorlaşacaktır. Aralarında 17-25 Aralıktan sonra FETÖ’den yavaş yavaş uzaklaşmış adamlar da var; bunlara da birtakım kolaylıklar yapılıyor. Her tespit edileni mahkeme kararı kesinleşinceye kadar (ki bu 3-4 yılı bulabiliyor) tutuklarsanız kimse birbirini satmaz. Adamların çoğu etkin pişmanlıktan yararlanıp hapishanede biraz daha az zaman geçirmek derdinde.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!