Ümit Kocasakal: Gazi Meclis’i Mazi Meclis yaptılar

featured

“İşte Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dedikleri budur: Milli Mücadeleyi yürütmüş Gazi Meclisin devre dışı bırakılarak ‘Mazi’ meclis haline, ülkenin bir tür ‘Emirlik’ haline getirilmesi. Sorgusuz, sualsiz, gerekçesiz, denetimsiz işlemler. Bu daha başlangıç.”

VERYANSIN TV

Prof. Dr. Ümit Kocasakal İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasına Twitter hesabından yaptığı paylaşımlarla tepki gösterdi. 
TBMM’nin devre dışı bırakıldığını, Gazi Meclis’in “Mazi” Meclis haline geldiğini belirten Kocasakal Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dedikleri budur” ifadelerini kullandı.

Kocakal’ın paylaşımları şöyle:

1: Tam adı “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” olan İstanbul Sözleşmesi T.C tarafından 11 Mayıs 2011’de, yani AKP iktidarı tarafından imzalandı, 24 Kasım 2011’de de Parlamento tarafından onaylandı.

‘İMZALARKEN OKUMADINIZ MI?’

2: Bu açıdan 11 Mayıs 2011’de İstanbul’da imzaya açılan Sözleşmeyi ilk imzalayan ve onaylayan ülke Türkiye’dir. İmzalarken niye imzaladınız, imzayı çekerken niye çektiniz? İmzalarken okumadınız mı? O sırada öyle mi gerekiyordu? Kandırdınız ya da kandırıldınız mı?

3: Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların onaylanması, Meclisin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır, dolayısıyla bu andlaşmalar kanun hükmündedir (Anayasa md. 90).

4: Belirtelim ki, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Anayasal bir hüküm de değiştirilemez!

‘SÖZLEŞME HALEN YÜRÜRLÜKTEDİR’

5: Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Sözleşmeden çekilinmesi hukuken mümkün olmayıp, bu durum Anayasaya aykırıdır. Daha önemlisi bu, Gazi Meclisin yetkisinin gaspedilmesidir. Bu nedenledir ki karar ve işlem yok hükmünde olup Sözleşme halen yürürlüktedir.

6: , İstanbul’da imzaya açılmış ve ilk imzacısı olunan bu Sözleşmeden, herhangi bir açıklama yapılmaksızın, gerekçe gösterilmeksizin, Meclisin yetkisi gaspedilmek suretiyle tek bir kişinin iradesiyle çekilmek Türkiye’nin itibarını ağır bir biçimde sarsan bir davranıştır.

7: İşte Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dedikleri budur: Milli Mücadeleyi yürütmüş Gazi Meclisin devre dışı bırakılarak “Mazi” meclis haline, ülkenin bir tür “Emirlik” haline getirilmesi. Sorgusuz, sualsiz, gerekçesiz, denetimsiz işlemler. Bu daha başlangıç.

8: Sözleşmenin bu şekilde kaldırılmasına gelen “tebrik” ve desteklere bakıldığında kimlere ne mesajlar veya tavizler verildiği de açıkça görülmektedir. Mesele sadece bir Sözleşme meselesi değildir.

‘TÜRKİYE ADIM ADIM…’

9:Türkiye adım adım cumhuriyetten, uygarlıktan, hukuk devletinden, model ülke olmaktan uzaklaştırılmakta, şeyhler, müritler, mensuplar ülkesi haline getirilmektedir.

10: Nitekim, din ticareti ve sömürüsü ile zenginleşip Devlette söz sahibi yapılan ensesi kalınlarla uğraşan Türkiye bir de hakkını ve haddini bilmeyen,kendini “şeyhülislam” zanneden “boynukalın” larla uğraşır hale gelmiştir!

11: Yoksa artık “demokrasi tramvayından” tam olarak inmenin zamanı mı gelmiştir? İç cephe böyle mi sağlam tutulacaktır ?

12: Sözleşme yürürlükteyken bunu savunan, kadına şiddet denilince mangalda kül bırakmayanların, bir “Emirname” ile kaldırılınca içine düştükleri acıklı durum, “Ulül-emr” karşısındaki iradeleri ve söylemlerindeki “ani” değişiklik de, en hafif ifadeyle üzüntü vericidir…

13: Dolayısıyla kadınların “hayatın nesnesi değil öznesi olduğu”, “Kadınlarımızın toplumsal itibarını ve saygınlığını yükseltmek için verdiğimiz mücadele” gibi yaldızlı ifadeler artık masaldan ibarettir.

14: Sözleşmenin kaldırılması bir zihniyet ve yaklaşım meselesidir. Bundan böyle siyasi iktidarın, kadın ve kadına şiddetle mücadele adına söyleyeceği her şey artık inandırıcılıktan yoksun olacaktır. Yani artık ileri taşıyacağınız hiçbir şey yoktur!

15: Öyle ya, büyüklere masallar için gereken tam da budur: “maske”, mesafe, temizlik!

 

Ümit Kocasakal: Gazi Meclis’i Mazi Meclis yaptılar

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

8 Yorum

  1. “hak” rumuzlu kardeşim, söz konusu sözleşmeyi kimin imzaladığını en az senin kadar iyi biliyorum merak etme, seninle aramızdaki fark, ben yanlışından döneni tebrik eder destek olurum, siz zamanında yanlış dediğiniz şey için rüzgar tersten esmeye başlayınca doğru demeye başlarsınız, tıpkı “biz fetöyü taa 80 lerde söylemiştik” deyip bugün “khk lılar mağdur, kontrollü darbe vs” söylemleriniz ve zamanında açılıma yanlış derken bugün “hdp ile enseye şaplak” seviyesinde dostluk kuracak hale gelmeniz gibi

  2. nokta tespitler.

  3. misafir maskeli şahıs haddini bileceksin burası örtülü imalı biçimde Atatürke hakaret edeceğin yer değildir.sapkın uydurma yazılarını kendine sakla.mabadından tarih uydurma.

  4. ağır saçmalamışsınız lgbt konusu ayrı bir tartışma konusu olmakla birlikte sözleşmeyi bizzat mevcut yöneticilerin yürürlüğe koymasını görmezden gelerek kaldırmalarını alkışlayan zihniyet lgbtden daha tehlikelidir.

  5. lgbt adı altında sapıkların örgütlenmesi, organize olması, aile yapısını çökertmesi gibi bir tehlike karşısında yapılan ve yapılacak her türlü hamle “meşru müdafaadır” ve hukukumuz da yeri vardır, canınıza kasteden birisini vurup durdurma şansınız varken “memlekette hukuk var beni öldürürse kanun cezasını keser” demezsiniz diyemezsiniz, çeker saldırganı vurur hayatınızı kurtarırsınız. ben bu olaya anayasa hukuku ya da uluslarası anlaşmalar kapsamında değil bu açıdan bakarım, neymiş bu bir uluslarası anlaşmaymış, kanunlarımızdan üstünmüş, meclis onaylamış, meclis kaldırırmış falan filan, şapka kanunu da var ama uygulanmıyor, giymeyenler kanunu çiğniyor suç işliyor, ama siz bu konuda hukuk gukuk diye konuşmuyorsunuz hiç

  6. bu durumun en büyük ispatı, liman von sanders komutasında filistin cephesinde 6 aldan fazla direnen 4.7 ve 8 ordularımızdan 7. ordunun başına atanır atanmaz,7. orduyu gizlice geri çekip(kaçıp) diğer birliklerin esir edilmesine sebep olarak cephenin düşmesi neticesi, savaşın kaybına neden olmasıyla birlikte, vahidettine çektiği telgrafta “derhal ingilizlerle anlaşma (mondoros) imzalanmasını istemesi ve kendisinin de harbiye nazırı olarak içinde yer alacağı yeni bir kabine kurulmasını” istemesidir.

  7. 21 Mart 2021, 11:11

    Peki usta..
    Pek sevdigimiz ve moral buldugumuz, ulusalcı, milli ve Kuvvaci söylemlerinizi, bir avukat olarak Adnan hoca ve şürekasını savunmak için duruşma salonuna gelmenizle nasıl bagdastiracagiz bir izah etseniz tam süper olacak.. Profesyonellik mi? Savunma hakkı kutsaldir falan mı?

  8. 21 Mart 2021, 10:41

    Fazla söze gerek yok. Getirilen ülke yönetim biçimi, Adı konulmamış Cumhuriyet görünümlü krallık. Ferman padişahındır. Atatürk Cumhuriyeti kurarken o zamanki emperyalist devletler Atatürk’e ; “Cumhuriyeti kurma seni yeni Osmanlı padişahı olarak tanıyalım” dediler. Lakin Atatürk bunu elinin tersi ile itti. Biliyordu ki padişah olsa bile kendinden sonra gelenler yaptıklarını ters düz edecekler ve Türk Milletinin kaderi değişmeyecekti. Yıllar geçti emperyalist baskılar ile Türk Milletine lüks olarak gördükleri Cumhuriyet rejimini Adı konulmamış krallık yönetimine çevrildi.Lakin organ naklinde bir husus vardır. Siz ne kadar vücuda başka vücutlardan organ getirip nakletsenizde vücut bunu doku uyuşmazlığı nedeniyle kabul etmez. Türk Milleti de eninde sonunda hak ettiği Cumhuriyet yönetim biçimine kavuşacaktır.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!