Yeşilçam’ın usta oyuncusu Cüneyt Arkın’ın hayatını anlattığı “Benim Kahramanım Türk Halkıdır” adlı kitabı çıktı. Cüneyt Arkın, Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıkan kitabında, gecekondusunu arabasıyla yıkan fabrikatörün oğluna karşı verdiği mücadeleyi anlatan 1979 yapımı “Vatandaş Rıza” filminin sansür kurulundan nasıl geçtiğini anlattı. Arkın, hikayesinde, uçağı düşmesi sonucu şehit olan eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis ile tanışmasını da anlatıyor:
“… Kıbrıs’ta çıkartma döneminde Önce Vatan filmini çekiyorduk. Zorluk, çaresizlik, yokluk içinde ne büyük kahırlar çektiğimizi General Eşref Bitlis Paşa görmüş, halimize acıyarak yardım etmişti. Sansür meselesini kendilerine anlattım. Filmi görmek istedi. Beraber seyrettik. Üç gün sonra Vatandaş Rıza sansürden çıktı.”
Eşref Bitlis suikastının arkasındaki plan!
Olayı köşesine taşıyan Sözcü gazetesi yazarı Aytunç Erkin, Cüneyt Arkın’la konuşarak olayın ayrıntılarını köşesine taşıdı. Arkın’ın, Erkin’e verdiği yanıt şöyle:
“Vatandaş Rıza’yı çekerken Bolu’da Atatürk Anıtı önünde bir sahne vardı. Beni fotoğraf çektiğim için gözaltına aldılar. Eşref Paşa müdahale etti ve serbest kaldım. Sonra filmde ‘Kalk Vatandaş Rıza ayağa kalk’ sahnesinden dolayı filmi sansürlediler. Ankara’da Eşref Paşa ile görüştüm ve sansür kalktı. Yiğit bir komutandı. Hayatını kaybedene kadar aile dostumuz oldu.”
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis, 17 Şubat 1993 tarihinde Ankara‘da Güvercinlik Havaalanı’ndan Diyarbakır‘a gitmek üzere içinde bulunduğu uçağın düşmesi sonucu hayatını kaybetti. ABD’nin bölge planları karşısında olan generallerden biri olarak tanınan Org. Bitlis’in uçağının sabotaj sonucu düştüğü yaygın kanaat.
JAMES BOND’U NEDEN OYNAMADI?
Cüneyt Arkın’ın, James Bond filminde oynamayı neden kabul etmediğine dair görüşü ise şu şekilde:
“James Bond filminde oynamak için teklif alınca, ne kadar Bond filmi varsa dikkatle izledim. Nasıl Amerika dünyada en güçlü, en yenilmez devletse, insan olarak James Bond da her ne kadar İngiliz ajanı olsa da gücü ve yenilmezliğiyle adeta Amerika’yı temsil ediyordu. Genel anlamıyla, kapitalizmin bir ürünüydü. Kapitalizmin şımarık, kibirli, kendinden başka kimseyi sevmeyen, acımasız bir sembolüydü. Aldatmayı, sömürmeyi seviyordu. Güce tapıyor, güçsüzün karşısında zalim kesiliyordu. Gücün, güçlünün iktidarı için savaşıyordu. Kabul edemezdim.”
Aytunç Erkin, yazısını ise, “Düzenin çıkarı, hakkını arayan Vatandaş Rıza çıkartmamaktan geçiyor. Toplumun çıkarı ise ‘Rıza’ların artmasında! Bizim de 40 yaşında ölen bir ‘Rızamız’ vardı o da anıt gibiydi!” sözleriyle noktaladı.
Cüneyt ARKIN, yaptıklarıyla büyük bir değere sahiptir. Türk sinemasının Cüneyt ARKIN, Tarık AKAN, Eşref KOLÇAK, Fatma GİRİK gibi devrimci düşüncede büyük insanlara ihtiyacı var, bu eksiklik bugün çok hissediliyor.