Vatanseverler Hareketi’nden Deniz Altıntaş: Gıda fiyatları yarı yarıya düşürülebilir

BURAKHAN BAŞARAN / VERYANSIN TV

Cumhuriyetçi Vatanseverler Hareketi’nden Deniz Altıntaş, tarım politikalarını Veryansın Tv’ye anlattı.

Ekonomik krizde zamlar el yakarken, gıda fiyatlarındaki önlenemez yükseliş de sürüyor. Doğru tarımsal politikalarla hem üreticinin hem de tüketicinin kazanabileceğini söyleyen Altıntaş, öncelikle kentten köye göçün teşvik edilmesi gerektiğini aktardı.

Altıntaş, çiftçilerin ve çobanların sigortasının mutlaka devlet tarafından karşılanması gerektiğini ifade etti. Altıntaş, kısa vadeli çözüm önerilerini 3 ana başlık altında aktardı.

‘ÜRETİCİNİN ÜRÜNÜNÜN PAZAR FİYATI YÜKSELTİLMELİ’

Ziraat mühendisi Altıntaş, Cumhuriyetçi Vatanseverler Hareketi’nin tarım politikalarını şöyle anlattı:

“Devlet Pazarlama Teşkilatı kurularak ve PTT’nin son harfindeki T ‘transfer’ olacak şekilde güncellenerek üreticinin ürününün pazar fiyatı yükseltilebilir.

Örneğin, salçalık domatesin fiyatı tarlada 4-5 lira iken, 2-3 aracı arasında el değiştirip şehirlere ulaştıktan sonra 25 liraya yükselebiliyor. Bizim modelimizde salçalık domates şehirlerde 7-7,5 liradan çok rahat satılabilir. Aynı şey biber için de geçerli. Üreticide şu an 10 lira olan biber, şehirlerde çok rahat bir şekilde 15 liraya satılabilir. Bahsettiğimiz transfer taşımacılığı lokal bölgeler yaratılarak çok daha işlevsel hale getirilebilir. İstanbul’un tüketeceği ürünler İstanbul çevresindeki illerdeki çiftçilere ürettirilerek doğrudan halka arz edilebilir. Böylelikle üretici para kazandığı için üretmekten de kaçınmayacak.

‘VERİM VE ÜRÜN KALİTESİ ARTIRILABİLİR’

Tarım ve Enerji Bakanlıkları koordine bir şekilde bütün illerin belirli noktalarında biyogaz tesisleri kurabilir. Bu tesislerde mısır silajı ve hayvan gübresinden üretilen enerjinin atık maddesi fermente gübre çiftçiye dağıtılır.

Türkiye’de topraktaki organik madde miktarı yüzde 1,2. Fransa’da yüzde 3’ün altında üretim yapılmadığı düşünüldüğünde, biz bu oranı biyogaz tesisleri vasıtasıyla yüzde 3’ün üzerine çıkarabiliriz. Organik madde miktarının yükselmesi ürün verimini yüzde 15 civarında artırır.

‘SUYUN SÜRDÜRÜLEBİLİR KULLANIMI SAĞLANABİLİR’

Vahşi sulama sisteminden damla sulama sistemine geçilerek verimli ürün kaliteli şekilde elde edilebilir.

Damla sulama sistemi sayesinde su tüketimi yarı yarıya azaltılabilir, toprağın homojen miktarda sulanması sağlanması verimi yüzde 10-15 düzeyinde artıracak, işçilik ve enerji maliyeti yüzde 20 oranında düşürecek ve ürünün aroma ve kalitesi yükselecektir.

Bunlar dışında şeker fabrikalarından çıkan melas ayrıştırılarak yaprak gübresi üretimi yapılabilir ve bu ürün çiftçiye uygun fiyatla dağıtılabilir.

‘1.5 MİLYAR TL MİLLİ SERVET KAYBI ÖNLENEBİLİR’

Tarım ve Orman Bakanlığı, epidemik hastalklara anında müdahale edebilir. Örneğin 2022-23 hububat sezonunda buğdaydaki pas hastalığına müdahale edilmemesi 1,5 milyar TL milli servet kaybına yol açmıştır. Doğru zamanda ilaçlama yapılmaması sebebiyle oluşan bu zarar, üründe hem kilo hem de protein kaybına yol açmıştır.

TAPUYA DEĞİL ÜRÜNE TARIM DESTEĞİ

Devlet, tarım desteğini tapuya değil ürüne vererek maliyetleri düşürebilir. Türkiye’de tarımın yüzde 80’i kiralama usulüyle yapılmaktadır. Bu sebeple tarımsal desteğin yüzde 80’i üretim yapmayan insanlara verilmektedir. Bu model değiştirilerek destek ürüne verilebilir. Bu sayede çiftçinin üretim maliyeti hafifletilebilir.

İSRAF ÖNLEMİ

Tek başına Devlet Planlama Teşkilatı(DPT), maliyeti yüzde 25 düşürür. Örneğin Çorum Alaca’da iki senede bir plansız üretimden dolayı yüzlerce ton soğan çöpe ve ırmaklara dökülür. Ertesi sene soğan fiyatı anormal şekilde yükselir. Eti Maden devletleştirilerek fosfor gübresi çiftçiye ucuz fiyattan verilebilir. DPT yeniden faaliyete geçirilerek üretim planlaması yapılabilir. Böylelikle hiçbir ürün çöpe gitmeyecek ve israf önlenecektir.”