İsmet Hergünşen yazdı…
Bazı devletler, uluslararası kuruluşlar ve entellüktel derinlikten yoksun emperyalizmin sözcüleri var ki; sadece kötülüğün değil ikiyüzlülüğün yüz karasıdır.
Türkiye’nin siyasal ve askeri çabaları ile itidalli duruşu yumuşama emareleri yaratsa da, sözde dost ve müttefik bazı ülkeler ile kuruluşların, uluslararası gelenekleri çiğneyen ve hukuk tanımaz davranışlarıyla Yunanistan’ı tehlikeli bir mecraya sürükledikleri bir gerçektir.
Hemen hemen her Yunanlı’nın kimi zaman istemeden yaşadığı kimi zamanda kaygı ve dürtülerinden kendini alıkoyamadığı bu takıntılarının ve zorlamaların arkasında yatan yegane düşünce, kendi yarattıkları miti “Megali İdea”dır.
İstikşafi görüşmelerin 63. gerçekleştirildiği bu günlerde bile Yunanistan’ın hayallerinden vazgeçmemesinin temel nedeni, tarihten gelen alışkanlıklarıyla küresel ve bölgesel güçler tarafından himaye edilmesidir.
Yeni üsler tahsis edilmesi ve silahsızlandırılmış adalar dahil sınırlarımızın hemen ötesinde “sözde güvenlik ve barışı koruma görevi” misyonu edinmiş BMGK (Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi)’nin 5 daimi üyesinden ABD ile taaruzi tatbikatlar icra etmesi Türkiye ve Türk düşmanlığının zirvesidir.
Patriotları vermeyen, F-35 projesinden dışlayan ve S 400’leri içine sindiremeyen ABD’nin bu tatbikatların hedefinin Rusya olduğunu ifade etmesine verilecek cevap mı? Yedik!..
“1Frontex”i deniz yetki alanlarımıza kadar sokan AB ve SAMP/T Hava Savunma Sisteminin ortak üretimi anlaşmasına kabul etmeyen BMGK’nin bir diğer daimi üyesi Fransa’nın gemi azıya almış bir şekilde Yunanistan’a silah satışına ne demeli?
Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis, Fransa ile imzalanan ve 300 üyeli Yunan parlamentosunda 109’a karşı 191 oyla kabul edilen “Savunma ve Güvenlik için Stratejik Ortaklık” anlaşmasının, ismen belirtilmese de hedefin Türkiye olduğunu itiraf etmiş.
Hem de nükleer silah sahibi olduğunu ima edercesine…
Kısacası diyor ki; havuç bize sopa Türklere…
Bu hezeyanlarını akıllara zarar verecek şekilde barış, dostluk, kardeşlik ve insan olmanın genel kuralı olan spor karşılaşmalarına bile bulaştırmış vaziyetteler…
Fenerbahçe-Olympiakos karşılaşmasının ardından içine Grek kültürü kaçmış Yunan takımının Başkanı, “İstanbul’da, kendi şehrimizde böyle bir galibiyet elde etmek çok önemliydi.” demiş.
Pek de haksız sayılmaz, Avrupa Parlamentosu’nda Türk bayrağını yakan milletvekillinin yeşil sahalardaki kirli yüzü…
Darılmaca, gücenmece yok.
Söyleyene değil, söyletene bakacaksın demişler ya.
Ama kazın ayağı öyle değil.
Her ne şekilde olursa olsun; tek başına hareket etmek istemeyen ve kuvvet karşısında dize geleceğini bilen Yunanistan’ın, büyük ülküsüne ulaşma çabaları beyhudedir.
1922 Küçük Asya Felaketi ile İzmir’de denize dökülmeyle başlayan süreç, Ayşe’nin tatile çıktığı 1974 Kıbrıs Barış Harekatı ile devam etmiş ve nihayetinde bayrağınn indiği askerinin gittiği 1996 Kardak Krizi ile tamamlanmıştır.
Yunan da, dostları da maziyi hatırlamalı, öğrenmeli, anlamalı ve algılamalıdır.
Yakın zamanda hayatını kaybeden Yunanistan Prensi Philip Mountbatten’in eşi Kraliçe II. Elizabeth ve “Babamın dedesi Türk’tü ama benim Türk yanım zayıf” söyleminde bulunan Başbakan Boris Jonson İngiltere’sinin sessizliği dikkat çekicidir.
Gene BMGK’nin diğer daimi üyelerinden Ortodoks Rusya kara bir kutudur.
Ehhh, geriye kim kaldı?.. BMGK’nin 5. Daimi üyesi Çin.
Demek ki neymiş?.. Dünyamız hala 5’ten küçük!..
En düşündürücü olanı, dış borcu Gayri Safi Milli Hasılası’nın yüzde 210’a yaklaşmış olan Yunanistan’ın silahlanmasını ve üsler tahsis etmesine halkının kabullenmesi ve ekonomisini fonlayan AB’nin kayıtsızlığıdır.
Hani şu milyonlarca sığınmacının Avrupa’ya geçişini engellemek için “Geri Kabul Anlaşmasına” imza attığımız AVRUPA BİRLİĞİ!..
Son sözse; Sömürülme böyle birşey olsa gerek. Alan razı, satan razı.
Göz yumanlar mı? Onlar hepten razı.
1FRONTEX (Frontières extérieures). AB Üye Ülkelerinin Dış Sınırlarının Yönetimi için Operasyonel İşbirliği Ajansı / European Agency for the Management of Operational Cooperation at the External Borders of the Member States of the European Union.
Yorumların tümüne katılıyorum.
Ancak çuvaldızı blraz da kendimize batırarak, devlet olarak öz eleştirilerimizi yapmalı ; ulusal savunma stratejimizin başarılı olması için uluslararası ilişkilerdeki yaklaşımlarınızın kararlı ve dengeli devlet aklıyla yürütülmesindeki önemini ve etkilerini de gözardı etmemek gerek diye düşünüyorum.
Yunanistanı tarihten silmek için savaşmaya bile gerek yok tüm türkiyeyi Yunanistan idaresine versek adamların nüfusu 10 milyon biz 90 milyona dayanmış bir milletiz ilk seçimde ikinci bir hdp olur ancak yunan partileri oda tek parti girebilirlerse seçime yani ilk seçimde veya referandumda yunasistanın adı Türkiye olur kendileri kaybederler savaşmadan direk ülkenin anahtarlarını bile versek bu gerizekalılar bir ara ingilizlere güvendiler aldılar boylarının ölçüsünü ve bir dünya iki taraf için de acı yaşandı şimdi amerikaya güveniyorlar ama unutmasınlar el şeyi ile gerdeğe girilmez