Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, aslında ölümsüz bir aşka ev sahipliği yapmaktadır. Zeynep Kamil Hastanesi 1862’de kuruldu ve bulunduğu semte de adını da verdi. Mısırda doğan ve İstanbul’da sona eren bir sevginin hikayesini barındırıyor.
Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, aslında ölümsüz bir aşka ev sahipliği yapmaktadır. Zeynep Kamil Hastanesi 1862’de kuruldu ve bulunduğu semte de adını da verdi. Mısırda doğan ve İstanbul’da sona eren bir sevginin hikayesini barındırıyor. 18’inci yüzyılın Ferhat ile Şirin’i olarak bilinen Zeynep ve Kamil’in hayatı bir hikaye değil gerçek. İşte Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin hikayesi…
Malatya Arapgir 1808 doğumlu Yusuf Kâmil zeki, becerikli, dürüst ve çalışkan bir genç olarak 21 yaşında Divan-ı Hümayun Kalemi’nde katip oldu. Yaklaşık 5 yıl İstanbul’da çalıştıktan sonra Mısır’a Vali Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın sarayına atandı.
Züheyla Zeynep ise Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın 3 kızından biriydi. Hidiv Sarayı’nın prensesiydi. Kahire’nin yoksullarına yardım eder, elinden geldiğince herkesin dertleriyle ilgilenirdi. Züheyla Zeynep ile evlenmek isteyenler çoktu ancak babası üzerine titriyor, kızına layık birini arıyordu.
Bir süre sonra Yusuf Kamil, Vali Mehmet Ali Paşa’nın evladı gibi oldu. Hızla rütbe atlayan Yusuf Kamil, 30’lu yaşlarına geldiğinde Albay olmuştu. Bir gün Vali Mehmet Ali Paşa, Yusuf Kamil’i yanına çağırarak, “Zeynep ile birbirinize yakışıyorsunuz, kızımı sana nikahlıyorum” dedi. Dillere destan bir düğün sonrası Prenses Zeynep, Kamil ile nikahlandı.
Ancak sarayla bu evliliğe karşı çıkanlar çoktu. Evlilik o kadar tepki aldı ki Saray’ın huzuru kaçtı. Mehmet Ali Paşa, ortalık yatışsın diye Kamil’i İstanbul’a gönderdi. 1845 yılıydı, Sultan Abdülmecid kızı Adile Sultan’ı evlendiriyordu. Kamil, Mehmet Ali Paşa’nın tebriklerini ve hediyelerini sunacaktı.
“Ya boşanacaksın, ya zindanı boylayacaksın” dediler.. Tam zindana girecekken, prenses Zeynep’in gönderdiği terliği aldı Kamil. Ve terliğin astarındaki gizli aşk mektubunu okudu. Mektupta, “Hastasın, zindana girme. Seni ömrümün sonuna kadar bekleyeceğim” yazıyordu. Kamil bu satırları okuduktan sonra gönül rahatlığıyla ve hiç tereddüt etmeden kendisine zorla uzatılan boşanma belgesini imzaladı.
Geri kalan her şey de en ufacık bir noktasına kadar düşünülmüştü. Göz kamaştıran bahçesi, külliyesi… Hatta külliyeyi bir de camii ile taçlandırdılar. Hatta zamanı geldiğinde yan yana ölümsüz aşklarıyla yatacakları türbeyi bile unutmadılar…