Zihni Çakır neden sahaya sürüldü?

featured

“Açık ki Zihni Çakır’ı sahaya sürenler, öncelikle ‘bildirinin gece yayımlanmış olmasını’ bir suçmuş gibi algılatmak ve kamuoyunda tartıştırmak istemişlerdir. İkincisi, ‘aslında duyuru sabah yapılacaktı, gece yaptırılarak tuzak kuruldu’ algısı oluşturarak yine bildirinin ‘suç’ olduğu ve bazı amirallerin diğer amirallere tuzak kurduğu algısı oluşturulmaya çalışılmaktadır… Oysa amirallerin hiçbiri ‘aslında sabah yayımlanacaktı, gece yanlışlıkla yapıldı’ gibi bir şey söylemedi.”

Emekli Amirallerin Montrö açıklaması üzerine başlayan süreç ilginç bir hal alarak devam ediyor.

Açıklamanın yayınlanmasının hemen ardından hükümet cephesinden gelen tepkilere, imzası bulunan emekli amiraller yaptıkları açıklamaya “ifade özgürlüğü” demişti.

Devam eden günlerde ise ilginç gelişmeler yaşanmaya başladı. “Darbe iması” çıkarma gayreti üzerine açıklamanın saatine odaklanmaya başlandı. Bu noktada Ergenekon kumpasında gizli tanıklık yapmış olan Zihni Çakır faktörü devreye girdi.

Cumhuriyet’ten Mehmet Ali Güller, “Zihni Çakır’ı sahaya kim sürdü?” başlıklı yazısında Çakır’ın faktörünü şöyle anlattı:

“Zihni Çakır üç gündür ekranlarda: Amirallerin bildirisinin ilk kez kendisine saat 23.10’da geldiğini söylüyor. Bildirinin, yayımlamadan önce AKP’li bir bakan tarafından görüldüğünü, ardından da Avaz Türk adlı sitesinde 23.40’ta yayımladığını anlatıyor. Oysa bu doğru değil. Bildiri ilk kez 4 Nisan gecesi saat 22.54’te Veryansın TV tarafından yayımlandı.

Ancak amirallerin bildirisini destekleyen kimi çevreler, Zihni Çakır’ın açıklamasını esas alarak “işte tezgâh ortaya çıktı” yorumları yapıyor. Oysa ortada bir yalan var. Bu durumda Zihni Çakır’ın bir tezgâhı ortaya çıkarmadığı, aslında yalanıyla asıl tezgâhı örtmeye çalıştığı daha olasıdır…

ZİHNİ ÇAKIR’IN GEÇMİŞİ

Kimdir Zihni Çakır? Ergenekon operasyonlarının medya görevlisidir. Kamuoyunu FETÖ’nün operasyonlarına ikna edebilmek için algı operasyonu yapmış bir kişidir. Bu amaçla pek çok kitap yazmıştır.

Dahası, FETÖ’nün hâkimlerine ve savcılarına, “Ergenekon’un 1 numarasını biliyorum. Otoriter, 1.65 boylarında, 65 yaşlarında, göçmen tipli, sarışın” diyerek tanıklık yapmış bir isimdir. (Silivri’deki o yalancı tanıklığın belgelerini 17 Temmuz 2012 günlü duruşma tutanaklarından inceleyebilirsiniz.)

Kısacası Zihni Çakır, söylediklerine, yazdıklarına itibar edilecek biri değildir.

ZİHNİ ÇAKIR NEDEN RİSK ALDI?

Daha ilginci de şudur: Düşünün şimdi, amiraller bir duyuru yayımlamış, ertesi gün iktidar en sert şekilde, bir operasyonla amiralleri hedef almış; öyle ki muhalefetin bir bölümü bile amiralleri savunmaya cesaret edememiş; pek çok kesim duyurudaki Montrö uyarısını değil de hükümetin tuzağına düşerek duyuruda darbe “iması” olup olmadığını tartışmaya başlamış…

Böyle bir siyasal iklimde, bir kişi ortaya çıkıp neden, üstelik doğru olmadığı halde, “Bildiriyi ilk ben yayınladım” der?

Zihni Çakır neden böyle bir risk almış ve topa girmiştir?

İşte asıl çözülmesi gereken konu budur.

OPERASYONU’NUN HEDEFLERİ

Açık ki Zihni Çakır’ı sahaya sürenler, öncelikle “bildirinin gece yayımlanmış olmasını” bir suçmuş gibi algılatmak ve kamuoyunda tartıştırmak istemişlerdir. Oysa bir duyurunun suç olmaması için belirli saatlerde yapılması gerekmemektedir. İsteyen anayasal hakkı olarak sabah, isteyen öğlen, isteyen akşam, isteyen de gece, fikirlerini söylemek için açıklama yağabilir.

İkincisi, “aslında duyuru sabah yapılacaktı, gece yaptırılarak tuzak kuruldu” algısı oluşturarak yine bildirinin “suç” olduğu ve bazı amirallerin diğer amirallere tuzak kurduğu algısı oluşturulmaya çalışılmaktadır. Oysa 5 Nisan sabahı pek çok amiral duyurularıyla ilgili sosyal medyada açıklama yaptı ve hiçbiri de “aslında sabah yayımlanacaktı, gece yanlışlıkla yapıldı” gibi bir şey söylemedi. Dahası gözaltında olmayan ve duyurularının arkasında olan diğer amiraller de dört gündür, “gece değil, sabah yayımlanacaktı” demedi.

MONTRÖ PERDELENİYOR

Üçüncüsü, konunun gece-gündüz boyutu tartışıldıkça, esasını tartışamıyoruz.

Gece-gündüz tartışması nedeniyle, Türkiye’nin ulusal güvenliğiyle ilgili yakıcı bir risk olan Montrö konusu hakkıyla tartışılamamaktadır.

Gece-gündüz tartışması nedeniyle, Ukrayna merkezli ABD-AB-NATO ile Rusya’nın büyük güç mücadelesini, ABD ve NATO’nun Ukrayna’ya destek için Karadeniz’e Montrö’nün sınırlarını aşacak şekilde savaş gemisi gönderme isteklerini konuşamıyoruz…

Konunun gece-gündüz boyutu tartışıldıkça, ABD’nin NATO üzerinden Karadeniz’de Türkiye ile Rusya’yı karşı karşıya getirme riskini konuşamıyoruz…

AKP’Lİ BAKAN KİM?

Dördüncüsü, Zihni Çakır’ın bildiriden haberi olduğunu  söylediği AKP’li bakanın kim olduğu kritik önemdedir. Zihni Çakır’ın, yukarıda belirtiğimiz gibi, aslında bir risk alarak “Bildiriyi ilk ben yayımladım” demesi, acaba o bakanın bir isteği midir? Yani aslında Zihni Çakır’ı sahaya süren o bakan mıdır?

Bu durumda yeni soru artık şudur: O bakanın hedefi nedir peki? Öyle olmadığı halde bir duyurunun darbe bildirisi olduğu iddiasıyla kamuoyunda tartıştırılması kime, hangi bakana yaramaktadır?

Kabinede revizyonun konuşulduğu şu günlerde, darbe tartışmasının yapılıyor olması, hangi bakanın koltuğunu korumasına yarayabilir? Hatta hangi bakanın koltuğunun yükselmesine neden olabilir?

Montrö ve Karadeniz’deki yeni riskleri tartışmak yerine duyurunun saatini tartışmayı yeğleyenler, bari bu soruların yanıtlarını da arada düşünsünler…”

Zihni Çakır neden sahaya sürüldü?

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!