Kadın cinayetlerini twitter mesajında lanetleyen şarkıcı yazar Zülfü Livaneli hiç kimsenin tahmin edemeyeceği bir öneride bulundu.
Şarkıcı yazar Zülfü Livaneli’nin Twitter hesabından yaptığı öneri şöyle: “Tehdit altındaki kadınlara silah eğitimi ve ruhsat verilmeli. Üç beş katil adayı temizlenirse ancak durur bu işler. Keşke Özgecan’da, Ceren’de, Emine’de, Şule ve benzerlerinde silah olsaydı. Katil erkekler geberseydi. İşte bu ülke hepimizi bu uç noktalara kadar getirdi” mesajını paylaştı.
İşte o mesaj:
Genco Bey özetlemiş.
Bunun gibi yaşlanınca bunayan Yunan kardeşi Mikis Thedorakis de şerefsiz bir faşist olmuş, faşizan söylemlerle Türkiye’ye kin kusmuştu.
Bunlarınn solculuğunun içine……
Tek sevindiğim sosyal medyanın bu tiplerin kim olduklarını hem de kendi elleriyle göz önüne sermesi. Yetmiş sonu, Seksenli doksanı yılların saf hatta biraz ahmak gençliği şükür bitti artık.
Yeni kuşak gençler zaten bunları sevmiyor, dinlemiyor. Akıllılar. İşe yaramaz bir karakterde olduklarını hemen hissediyorlar bunların. Kendilerini böyle tiplere sömürtmüyorlar. Kendi müzik kültürlerini kendileri yaratıyor.
Umarız kadınlar bunu dinleyip baskıcı kocalarını vurmak için silahlanmazlar.
Kişisel silahlanma Çözüm olsa ABD güllük gülistanlık olurdu. Kadınlar hiç baskı görmezdi.
Bitmiş. İyi ki yeni kulak artık sevmiyor ve dinlemiyor bu gıcığı…
Ben bu adamcıktan daha kötüsünü bile beklerim. Bunu güya sürgün (!) pozlarıyla yanaşma yaşadığı Stockholm’den tanıyan dostlarım çıkıp bunun o günlerini bir anlatsalar bu tweti solda sıfır kalır.
Seksenli yıllarda gurbetç işçilerin bir kısmını devrimci ayaklarıyla sömürdüler sazla sözle, paralarını yedi gezdiler bunlar. Cem Karaca Özal’ın kıçını öpüp hızla döndü. Zülfü ve benzerleri tilki olduklarından besleme ve yanaşma olarak yaşadıkları uygar(!) insan hakları şampiyonu (!) İsveç’te bekledi, işkenceler vs bitip sular durulunca kahraman olarak(!) döndüler.
Boğazda hizmetçili villada yaşarmış epeydir. Sonra kendi egolarını tatmin için Batı’nın kapıkulu olmaya devam etti bu tipler. Bilmem nereye unesco mu unisef mi bunu Fahri elçi atadı. Batı güzelce kullandı bunları. Kırmızı, yeşil pasaportlar, kahramanlıklak ve megaloman laflar… dinleriz hep. PKK, fetö, AB- ABD emperyalizmi konusunda tısssssss…. ses vermez! Çünkü kimbilir İsveç ve diğer ülkelerin ellerinde ne kayıtlar belgeler vardır. Bu Zülfü güya özgürlük haykırdığı şair Eluardtan aşırdığı sözleri ile yaptığı parçayı bir telefon şirketine reklam için yüz binlerce dolara Tam satacaktı. Foyasını çıkaran gazetecilere öyle bağırdı , öğle hakaret etti ki. Parası gitti diye.
Yaşar Kemal bile bunun için, kıçıma yapıştı gitmiyor arkadaş, demiştir. Onu da kullanıp edebiyatta orta derecenin altı romanlarla ün sağladı. Arayın Yaşar Kemal in bu haberini internette bulursunuz.
İsveç devleti yemledi bu ülke düşmanlarını. Kullandı yollarca. üç beş kuruşa. Ülkelerine sövdürdü, cumhuriyeti aşağıladılar. 12 Eylül bir ABD emperyalizmi tezgahıdır, diyemediler, hemen sınırdışı ederler korkusuyla. Can Dündar Almanya’da şimdi nasıl yemlemiyorsa, bu da aynı o yollarda seksenlerde İsveç’te yemlendi.
Ben bunun kadınlara silah verelim dediğini okurken hiç şaşırmadım. Bunların içi devrimcilikle falan değil ilkellikle doludur.
Sadece Türkiye’de ün salar bu sahte devrimciler.
En iyi devrimlerini alçılı hizmetçili villa alarak gösterirler. Hemen silah aldın kadınlar, eşi şiddet uygularsa vursunlar eşini. Kadınlar da kurtulur. Proje: Sürgün devrimci (!) Zihni sinir Zülfü!!!!
Zekası, birikimi, algısı, vizyonu bu kadar işte…
Bunu aydın diye bu millete yutturdular 40 yıldır.
Yazık be!
Abd’lilerin bir sözü vardır; “don’t make stupid people famous”.