VERYANSIN TV
Avukat Şule Nazlıoğlu Erol, 28 Şubat davasında Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin temyiz inlemesiyle “hükümeti cebren vazife görmekten men” suçundan müebbet hapis cezasını onadığı Yıldırım Türker için yeniden yargılama talebinde bulundu.
Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunulan dilekçede, gerekçeli kararını Sincan’da tankların yürütülmesine ilişkin verildiği, konuyla ilgili yeni tanıkların ortaya çıktığı belirtildi.
TANIK OLARAK DİNLENSİNLER
Dilekçede, Namık Kemal Çalışkan, Ali Er, Erdoğan Karakuş ve Rıfat Serdaroğlu’nun tankların yürütülmesinin rutin bir faaliyet olduğuna yönelik ifadelerine yer verilerek, söz konusu isimlerin tanık olarak dinlenmesi istendi.
Sincan Cezaevi’nde bulunan Yıldırım Türker’in infazının durdurulması ve yeniden yargılanması talep edildi.
‘HERKESİN DESTEĞİNİ BEKLİYORUZ’
Dilekçeye ilişkin Veryansın Tv’ye özel açıklamalar yapan avukat Şule Nazlıoğlu Erol, şunları söyledi:
“Bugün burada bulunmamızın nedeni 5. Ağır Ceza Mahkemesine yeniden yargılamayla ilgili dilekçe sunuyorum. Yıldırım Türker Paşa adına sunuyorum. Ama tabii hepsini ilgilendiren bir durum bu. Duruşmada kesinleşen hükümle biten davada dinlenmeyen tanıklar çıktı. Gerekçeli kararda şiddet sebebi sayılan tankların yürütülmesi hadisesine ilişkindi bu tanıklar. Tankların yürütülmesi hadisesinin rutin bir eylem olduğunu, 1965 senesinden beri uygulandığını açıkça anlattılar. Ve hatta buna ait bilgi ve belgeleri Sincan Belediyesi’nden ve zırhlı kuvvetlerden isteyebilirsiniz. O belgelerde de bu durum görülecektir. Güzergâh değişikliliğinin sebebinin yol tamiratı olduğu görülecektir. Ona ilişkin dilekçemizi sunacağız. Çünkü bu dava baştan beri sorunlu bir dava. FETÖ’cü savcılar tarafından açıldı. Birbirlerine al gülüm ver gülüm şeklinde gelen bir dava. Daha önce kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmasına rağmen, yeni ortaya çıkan hiçbir delil olmamasına rağmen açılmış ve bitmiş bir dava. Adil yargılanma koşulları ciddi bir şekilde ihlal edildi. Temennimiz taleplerimiz kabul edilir, yeniden yargılanma kararımız kabul edilir ve yargılama yeniden başlar düşüncesindeyiz. Herkesin desteğini bekliyoruz. Bu dava gerçekten sorunlu ve siyasi bir davadır.”
MAHKEME KARARINA İTİRAZ
Öte yandan avukat Fethi Öztürk daha önce yeniden yargılama talebinde bulunmuş, Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi ise bu talebi reddetmişti. Avukat Öztürk mahkeme kararına itirazda bulundu.
Öztürk şöyle konuştu:
“28 Şubat davası olarak bilinen dava birçok aşamadan geçmiş, şu anda Yargıtay tarafından cezaları onan 14 sanık ki bunların yaşları 75-90 arasında. Çoğunluğu da 80 yaşının üzerinde. Bu yargılamada bu yaştaki insanların infazı, alınan cezalar da müebbet hapis olduğuna göre aslında ölüm cezası olarak nitelendirilebilir. Bunun dışında bütün yargılama safhasında birçok hukuk ihlali yapıldı. Bu ihlaller Yargıtay tarafından da tespit edilmesine rağmen “sadece usul işlemleri sonradan tamamlanabilir” kuralları gereğince sonradan tamamlanmıştır denip esasında altında yatan savcı ve takip eden o dönemki özgürlük hakimleri ve hatta iddianameyi kabul eden mahkemenin iddianameyi kabul şekli dahi yasaya tamamen aykırı. Bu usul işlemi öyle bir usul işlemi ki hiçbir şekilde soruşturmamaya devam edilmemesi, iddianame hazırlanmaması ve iddianamenin kabul edilmemesi gerekirken maalesef bu konuya neden olan kişilerin tutuklanmasıyla devam etmiştir.
Tamamen kişilerin hürriyet hakkının ihlaline neden olmuştur. Bu nedenle basit usul işlemleri olarak görülen bu işlemler, maalesef ciddi, ağır hem suç niteliğinde hem de ağır ihlal niteliğindedir. Bundan sonraki aşamalarda biz birçok kademe takip ettik. Ve sonuçta bireysel başvuru olarak hukuk ihlalleri Anayasa Mahkemesi önünde. Ama bunların acilen incelenmesi ve sonuçlandırılması gerekirken onlarda da ağustos ayından bu yana hareket olduğunu görmüyoruz. Sadece “Komisyon önünde incelemede” şekliyle bir açıklama var. Bunun dışında yeni ortaya çıkan tanıklar var. Bu tanıklar çok ciddi tanıklar. Tankların yürütülmesiyle ilgili zamanı o birlik komutanı olan kişinin tanıklığı var. Arkasından daha evvel bu birlikte görev yapmış ve aynı şekilde Akıncı Üssü’nde görev yapmış kişilerin tanıklıkları var.
‘DİLEKÇELERE İTİBAR EDİLMİYOR’
Bunlar tankların yürütülmesi olayını rutin bir eğitim ve tatbikat olduğunu ifade ediyorlar. Ayrıca tankların yürütülmesi de eğer bir gözdağı vermek olsaydı, bir devlet binasının önünde, bir bakanlığın önünde veya Ankara’ya doğru olabilirdi. Fakat tanklar eğitim ve tatbikat amacına dönük olarak Akıncı Üssü’ne doğru gitmişler. Sincan’dan geçişleri de zorunlu bir geçiş. Bu çeşitli defalar konuşuldu. Ayrıca son dönemde basında yer alan birtakım önemli tanıkların da tanıklıklarına itibar edilmiyor. Halbuki bu kişiler doğrudan hükümetin çekilmesiyle ilgili olarak karar merciinde olan bakanlar. Mahkeme ve Yargıtay kademelerde bunlara itibar etmiyor. Ama bu son çıkan tanıklar onların da tanıklıklarına, yaptığımız yargının yenilenmesi dilekçelerine itibar edilmiyor. Sadece basında çıkan haberler olarak geçiştiriliyor.
Şimdi biz hem bu kararlara yeniden yargılama talebinde bulunuyoruz hem de yeniden yargılamanın reddedilmesine karşı itirazda bulunuyoruz. Dolayısıyla hukuk süreci burada da işletiliyor, biz hakkımızı kullanıyoruz. Tabii ki bu kadar büyük hukuk ihlalleri olan bir yargılamada, tamamen siyasi nitelikli bir yargılamada maalesef hiçbir zaman hukukun gereği yapılmadı.”
NE DEMİŞLERDİ?
28 Şubat sürecinde aktif görevde yer alan emekli generallerin tanıklıkları kamuoyunda gündeme gelmişti.
Yargıtay’ın mahkeme sürecinde dinlemediği tanıklardan dönemin Sincan Tabur Komutanı Namık Kemal Çalışkan “Sincan’daki intikalin 6 ay önce planlandığını, yıllık tatbikat programında yer aldığını, en son 04 Şubat’tan 15 gün kadar önce de yol güzergâhının keşfinin yapıldığını, intikal için planlanan yol üzerindeki bir köprü onarımı nedeniyle Sincan’ın içinden geçilmek zorunda kalındığını” söylemişti.
Emekli Tuğgeneral Ali Er, “aynı tank taburuna 1992-1994 yıllarında komutanlık ettiğini, o tarihlerde de Etimesgut’tan Akıncı Üssü’ne tatbikat amacıyla ve yine doğrudan Sincan’ın içinden geçerek gittiklerini” vurgulamıştı.
Akıncı Üssü’nde komutanlık yapan TESUD Genel Başkanı emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş da Etimesgut’tan çıkıp Akıncı Üssü’ne intikali içeren tatbikatların 1965’lerden beri yapıldığını, kendisi Akıncı Üs Komutanıyken 02-09 Mart 1992 tarihlerinde 100’e yakın zırhlı aracın Sincan’dan geçerek Akıncı’ya geldiğini ve o tatbikatların gerekçelerini anlatmıştı.
DAVANIN GEÇMİŞİ
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 28 Şubat davasına ilişkin temyiz incelemesini 9 Temmuz’da tamamladı.
İnceleme sonucu sanıklar eski orgeneraller Çevik Bir, Çetin Doğan, Fevzi Türkeri, Ahmet Çörekçi, İlhan Kılıç, emekli korgeneraller Çetin Saner, Yıldırım Türker, Vural Avar ve Hakkı Kılınç, emekli koramiral Aydan Erol, emekli tümgeneraller Erol Özkasnak, Cevat Temel Özkaynak, Kenan Deniz ve emekli tuğgeneral İdris Koralp hakkında “hükümeti cebren vazife görmekten men” suçundan verilen müebbet hapis cezası onandı.
Daire, aynı cezaya çarptırılan sanıklar Halil Kemal Gürüz, Erdoğan Öznal, Hayri Bülent Alpkaya ve Muhittin Erdal Şenel’in ise “yardım eden” sıfatıyla cezalandırılmaları gerektiği gerekçesiyle haklarındaki mahkumiyet kararını bozdu.
Daire, haklarında “zaman aşımı” nedeniyle düşme kararı verilen sanıklar Orhan Yöney, Şükrü Sarıışık, İzzettin İyigün, Kamuran Orhon, Köksal Karabay, Altaç Atılan, Ersin Yılmaz, Şevket Turan, Yücel Özsır, Metin Yaşar Yükselen, Refik Zeytinci ve İbrahim Selman Yazıcı’nın diğer sanıklarla “gizli ittifakları”nın olduğu gerekçesiyle cezalandırılmalarını istedi.