37 aylık çocuk!

featured

Prof. Dr. Nur Serter yazdı…

37 aylık çocuk, 3 yaşını bir ay aşmış çocuktur. 

Uzmanlar, 3 yaşına gelen çocuğun kendisinden bağımsız bir dünya olduğunu yeni fark ettiğini belirtirler.

3-4 yaş aralığında çocuğun; yer bildiren ifadeleri anlayabileceği, çoğul ekini kullanabileceği, belli başlı sözcükleri tanımlayabileceği, zıt anlamlı kelimeleri ifade edebileceği, kim-nerede- neden gibi soru ifadelerini sıklıkla kullanacağı kabul edilir.

Bilişsel özellikleri arasında ise; uzun-kısa- büyük- küçük kavramlarını fark edip, öğrenebileceği,  SOMUT bilgiyi öğrenmeye başlayıp, yararlı şekilde kullanabileceği (  ışığın nasıl açıldığını ve kapandığını  öğrenmek gibi) , sembolik oyunlar oynayabileceği, renkleri, bazı sayıları tanımaya başlayabileceği, neden- sonuç ilişkisi kurmaya başlayabileceği kabul edilir.

Çocuğun oyun çağı olarak kabul edilen yaş aralığı 3-6 yaştır.

3-4 yaş çocuğunun hayali çok güçlü, merak duygusu çok aktiftir.  Sürekli sorular sorar. Kendisini ve çevresini tanımaya çalışır.

Merak duygusu, onu geleceğe hazırlar. Düşünen, sorgulayan bir birey olmasının yolunu açar.

Tüm bu bilgileri neden mi veriyorum?

Çünkü ülkemizde 37 aylık çocuklarımızın tüm yaşamlarını şekillendirecek bir uygulama yıllardır sürüp gidiyor. 2012 yılından bu yana 37 aylık çocuklara, Diyanetin açtığı Kreş ve Gündüz Bakım Evlerinde  dini bilgiler öğretiliyor. Bu konudaki yönergenin 4. Maddesinde yer alan temel ilkelerden üçüncüsü şöyle;

  “Çocukların İslam dininin değerlerini, insan hayatına anlam kazandıran unsurlardan biri olarak  farketmesini  ve bu değerleri günlük hayatında kullanabilmesini sağlamak. Hak ve sorumluluklarını bilen bireyler olarak yetişmelerine temel hazırlamak, sağlıklı din ve ahlak gelişimi göstermelerini sağlamak”

37 aylık bebek ya da 4 yaşında çocuktan beklenenler bunlar… Çocukların din kavramından bile habersiz oldukları bir süreçte, onlardan “dinin insan hayatına değer kazandırdığını” anlamaları bekleniyor.

Gelelim Kuran Kurslarına ve Hafızlık eğitimine…

48 ayını tamamlayan yani 4 yaşına basan çocukların Kuran Kursları ve Hafızlık eğitimine kayıtları yapılabiliyor.

Hatta Diyanet İşleri Başkanlığı bu eğitimi tamamlayan çocuklara “Teşekkür Belgesi” bile veriyor.

DİB’nın “Kuran Eğitim ve Öğretimine Yönelik Kurslar ile Öğrenci Yurt ve Pansiyonları Yönergesi”nin 56. Maddesi 4-6 yaş grubu Kuran Kursları öğretim programı uygulamasına ayrılmış.

Yönergenin 66. Maddesinde 4-6 yaş grubunun alacağı disiplin cezalarına  da işaret edilmiş.

48-72 aylık çocuklar Kuran Kurslarında, okul mallarına zarar vermeleri veya kurallara uymamaları halinde uyarma- kınama- kısa süreli uzaklaştırma- ilişik kesme gibi cezalara çarptırılabiliyor.

Henüz okur-yazar olmayan bu yaş grubu, ilk eğitimini Arapça olarak alıyor. Onlara “Elif- Ba” ( Arap Alfabesi) öğretiliyor. Etkinliklerle “Dinimi Öğreniyorum” dersi veriliyor.

4 yaşında çocuk dini ile ilgili neleri mi öğreniyor? 

İşte Diyanet’in kitabından bazı alt başlıklar:

  • İnanç:  İslamın ve  imanın esaslarını öğreniyorum

           Kelime-i Tevhid ve Kelime-i Şehadeti öğreniyorum

           Allah’a inanıyorum

           Meleklere inanıyorum

           Kitaplara inanıyorum

           Peygamberlere inanıyorum

           AHİRET hayatına inanıyorum

           KADER ve KAZAYA  inanıyorum 

Bu bölüm tam 44 sayfa…

  • İbadet: İbadetin anlamını ve çeşitlerini öğreniyorum

            Cami ve Ezanı öğreniyorum

            Namazın farzlarını öğreniyorum

            Namaz kılıyorum

            Oruç tutuyorum

            Zekatı öğreniyorum

            Haccı öğreniyorum

            Dua ediyorum

  Bu bölüm 74 sayfa

  • Siyer: ( bu bölümde de Peygamber’in hayatı öğretiliyor)( 44 sayfa)
  • Ahlak: Güzel ahlakın öğretildiği bu bölüm ise 53 sayfa

Soyut kavramları algılama yaşının 12 olduğunu eğitim bilimciler yıllardır haykırıyor. 

Kaza- kader- ahiret- günah- sevap- cennet- cehennem  gibi kavramların 4-6 yaş grubundaki çocuklarda sadece korku yaratacağı ve özgüven kaybına yol açacağı gün gibi ortada. 

Küçük yaşta bu kavramlarla karşılaşan çocukların annelerinden yükselen feryatlar var. Kimi annesine “bu dünya çok sıkıcı, ölmek istiyorum” diyor. Kimi altını ıslatıyor. Kimi günah diye resim yapmaktan korkuyor. Kimi ailesindeki kadınların yaşamını günahkar olarak niteliyor, annesinin çalışmasına karşı çıkıyor. 

Milli Eğitim Bakanlığı gerek kendi okullarındaki uygulamalar, gerek DİB ile yaptığı protokollerle eğitimi adım adım bilimsellikten koparıyor, çocuğun zihinsel yetilerini tutsak alıyor. Siyasal İslam eğitimi hızla kuşatıyor…

Peki,  Milli Eğitim Bakanlığı neyi amaçlıyor?

Durum son derece açık. Diyanet ve Tarikatlarla kol kola girip bir PARALEL YAPI kuruyor.

Eğitim Birliğini ortadan kaldırıyor.

Laik ve bilimsel eğitimden kopuyor. 

Okul öncesi eğitimden başlayarak yükseköğretime kadar Diyanet eksenli bir ALTERNATİF EĞİTİM MODELİ oluşturuyor.

Diyanetin açtığı Diyanet Akademisi onun ilk yükseköğretim kurumu. Yüksek ihtisas eğitimi bile veriyor. YÖK’e alternatif bir kurumsal yapılanmanın ilk işareti.

Öte yanda Tarikat Üniversiteleri çığ gibi çoğalıyor. 

Ülkenin dört bir yanında açılan Sıbyan Mekteplerinde öğretmen niteliği taşımayanlar körpe beyinleri sömürüyor.  Bu kervana AKP’li belediyeler de katıldı. Örneğin Beyoğlu Belediyesi 2021 de bir Sıbyan Mektebini gururla açtı..

Tarikatlar medrese açmakta birbiri ile yarışıyor. 2022’de İsmailağa Cemaati İstanbul’da 12 medrese açtı.

Yüzbinlerce çocuk tarikatlara teslim edildi, bilimsel eğitimden koptu.

O zaman soruyoruz: 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun 58. Maddesinde ; okul açma yetkisi kime verilmiş?

Milli Eğitim Bakanlığına…

Anayasa’nın 42. Maddesinde ne diyor?

“Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz.” 

Bakan ne yapıyor? Anayasa’yı ve Yasayı tanımıyor!

Yani SUÇ İŞLİYOR!

Şimdi de Diyanet’e bakalım;

Anayasa, Diyanet İşleri Başkanlığının görevini nasıl tanımlamış?

Genel idare içinde yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı, laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak, milletçe dayanışma ve  bütünleşmeyi amaç edinir” (Madde  136 )

Yani DİB, bağımsız değildir, keyfi bir uygulamada bulunamaz. Görevini laiklik ilkesi doğrultusunda yapmakla yükümlüdür. Siyaset yapamaz ve milleti bütünleştirici bir amaç taşımayı esas alır. 

Diyanet İşleri Başkanı ne yapıyor? Milleti bölüyor, ayrıştırıyor… Türkiye Cumhuriyetinin bir kurumu olduğunu unutmuş, kendisini Şeyhülislam sayıyor. Varlığını borçlu olduğu Atatürk’e hakaret ediyor, O’na ölüm fetvası verenlerden saygıyı eksik etmiyor. Fetvalarını yasalarla yarıştırıyor.

Oysa, DİB Kuruluş Kanunda görev ve yetkileri; “ İslam Dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri  yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek” ile sınırlı.

Diyanet İşleri Başkanı Anayasa’ya ve kuruluş yasasına uyuyor mu? Uymuyor.

Peki Milli Eğitim Bakanı ve Diyanet İşleri Başkanının Anayasa ihlalleri karşısında ülkemizin savcıları ne yapıyor?

Görmüyor, duymuyor ya da işaret almayı bekliyor…. 

 Siyasi partiler ne yapıyor?

Sadece SUSUYOR! 

37 aylık bebeklerin, 4-6 yaş arası yavruların yaşamlarının yok sayılmasına, özgür birer birey olarak yetiştirilmelerine, yetkili olanlar, uyarı yapması beklenenler sahip çıkmıyor!

Tıpkı laiklik gibi laik ve bilimsel eğitim de sahipsiz bırakılmıştır.

Ancak bu suç ve çıkar ortaklığını sürdürerek  aklı ve vicdanı hür bir kuşağın yetişmesine kayıtsız kalanlar bilmelidirler ki;.

Bu Millet elbette günü gelince kendisini saran zincirleri kırıp atacak, çocuklarını Atatürk Cumhuriyetinin ışığı ile buluşturmayı başaracaktır. 

 

37 aylık çocuk!

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. 25 Şubat 2024, 19:43

    En önemli konuda ki ulusal tehlikeyi ortaya koymuşsunuz, varolunuz. Dilerim hukukçular ve vekillerden Cumhuriyet için görevini yapan çıkar.

  2. 25 Şubat 2024, 15:28

    Bütün önermeler doğru ama işin doğrusunu ve olması gereken ı bilenler azınlıkta, umarım yanılırım ama bu süreç kolayca yön değiştiremez, tarih tekerrür edecek gibi, yazık olacak😎

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!