Abdullah Gül’den AYM açıklamaları: Militan bir laik anlayışından özgürlükçü anlayışa…

featured

Abdullah Gül, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) ilişkin yürütülen tartılmalarla ilgili konuştu. AYM’nin geçmişte “çok militan bir laik anlayışı” olduğunu savunan Gül, bugünkü AYM’nin “özgürlükçü” davranışlarından ötürü hedef alındığını savundu. Gül, kumpas davalardan yargılananların AYM’ye yaptıkları bireysel başvurular sonucu tahliye edilmelerinde de kendisinin rolü olduğunu öne sürdü.

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Anayasa Mahkemesi (AYM) etrafında oluşan tartışmaları T24’ten Murat Sabuncu’ya yorumladı. AYM’nin geçmişte “çok militan bir laik anlayışı” olduğunu savunan Gül, AKP’nin bir oyla kapatılmaktan kurtulduğunu ve o dönemki AYM Başkanı Haşim Kılıç’ın da kıymetinin bilinmediğini söyledi.

Bugün AYM’ye “özgürlükçü” davranışından ötürü hücum edildiğini ifade eden Gül, kumpas davalardan yargılananların AYM’ye yaptıkları bireysel başvurular sonucu tahliye edilmelerinde ilişkin de şöyle konuştu:

“Bu Anayasa Mahkemesi Türkiye’nin en büyük problemlerinden birisini çözdü. Vaktiyle genelkurmay başkanından birçok subaylara, birçok profesör, birçok gazeteci, Silivri’den, Ankara’daki Sincan’dan eğer çıktılarsa, bundan çıkış yolunu AYM sağladı. AYM o zaman bireysel başvuru hakkını yürürlüğe koydu. O zaman Cumhurbaşkanı olarak çok destek verdim kendilerine, görüşmeler yaptım, cesaretle bunu yapın dedim, Türkiye’nin çıkışı ancak bu, bu şekilde bireysel başvuruyla Türkiye’yi siz düzlüğe çıkartırsınız ve o şekilde hepsi çıktı.” 

Abdullah Gül’ün açıklamaları şu şekilde:

“Yasakçı bir Anayasa Mahkemesi vardı Türkiye’nin. Partileri kapatan, insan hakları standartlarını adeta bir üçüncü dünya ülkesine yakışır şekilde tutan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni hiç kaale almayan, dikkate almayan bir Anayasa Mahkemesi vardı. Fikir özgürlüğü, vicdan özgürlüğü çok daralıyordu. Çok militan bir laiklik anlayışından dolayı 20 yaşındaki kız çocuklarına başörtüsüyle üniversiteye girmeyi yasak etmişti, yayınladığı, aldığı içtihat kararlarıyla. Böyle bir mahkeme benim iki partimi de kapattı. AK Parti iktidardayken, çoğunluğu varken bir oyla kapatılmaktan kurtuldu. Yani Tayyip Bey, birçok önemli insan yasaklı hale gelmekten bir oyla kurtuldu. O zamanki Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın bile kıymeti bilinmedi. Bir oyla AK Parti kapatılmaktan kurtuldu, böyle bir Anayasa Mahkemesi vardı.

‘ÖZGÜRLÜKÇÜ DAVRANIYOR DİYE HÜCUM EDİLİYOR’ 

“O zamanki Anayasa Mahkemesi’yle bugünkü Anayasa Mahkemesi’ni karşılaştırdığımızda, bugünkü özgürlükçü davranıyor diye hücum ediliyor. Anayasa Mahkemesi, AİHM içtihatlarıyla karar veriyor diye üstüne gidiliyor ve Anayasa Mahkemesi’ne hücum ediliyor. AYM’nin bütün özgürlükçü kararlarına ‘evet’ diyen üyeleri saldırı altında. Anayasa Mahkemesi Başkanı bütün kararlarda gayet istikrarlı bir şekilde özgürlükçü durmuş. Mahkeme üyesi hakim; gözü kapalı hareket eder, o kim bu kim diye değil, olaya bakar. Bu olay AK Parti’yle ilgili olur, bu olay Cumhuriyet Halk Parti’siyle ilgili olur, bu olay Enis Berberoğlu’yla ilgili olur veya bu olay başkasıyla ilgili olur. Önemli olan olayı değerlendirmesi, olayları özgürlükçü değerlendiriyorlar diye AYM’yi bugün yerden yere vurmayı hayretle karşılıyorum açıkçası.

‘TENKİT ETTİK AMA SALDIRMADIK’ 

“Mahkemenin çoğunluğuna baktığınızda, benim atadıklarım var, Tayyip Bey’in atadıkları var. Ayrıca AYM ülke için sigorta. Şu açıdan sigorta, yürütme, idare, hükümetler yanlışlar yapabilirler. Bazen çok öfkeyle hareket edebilirler. Ama olay soğuduktan sonra bunun Anayasa Mahkemesi gibi bir mahkeme tarafından düzeltilmesi hükümetlerin de işine gelir. Dolayısıyla bu kıymeti bilmek lazım.

“Bizim partimiz kapatıldı, benim Cumhurbaşkanlığı’mla ilgili malum kararlar alındı, tenkit ettik ama bu kadar, böyle saldırmadık açıkçası. Bunu çok üzücü olarak görüyorum. Bu mahkemenin vazifeleri, görevleriyle ilgili 146. Madde bizim zamanımızda çıktı, yani AK Parti hükümeti bu maddeyi hazırladı, Meclis’e getirdi. Ben de Cumhurbaşkanı olarak Meclis’ten geçince, referanduma gönderdim. Neye itiraz ediliyor. 

‘ESKİ GENELKURMAY BAŞKANINDAN GAZETECİLERE, BU MAHKEME KARARIYLA TAHLİYEYE KAVUŞMADI MI?’

“Bireysel başvuru hakkıyla hepimiz övündük, Anayasa’da aynen şöyle söylüyor: “Herkes Anayasa’da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında herhangi bir kişinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilir”. Bunu Anayasa maddesi yapmışız biz. Şunu da hatırlatmak isterim, bu Anayasa Mahkemesi Türkiye’nin en büyük problemlerinden birisini çözdü. Vaktiyle genelkurmay başkanından birçok subaylara, birçok profesör, birçok gazeteci, Silivri’den, Ankara’daki Sincan’dan eğer çıktılarsa, bundan çıkış yolunu AYM sağladı. AYM o zaman bireysel başvuru hakkını yürürlüğe koydu. O zaman Cumhurbaşkanı olarak çok destek verdim kendilerine, görüşmeler yaptım, cesaretle bunu yapın dedim, Türkiye’nin çıkışı ancak bu, bu şekilde bireysel başvuruyla Türkiye’yi siz düzlüğe çıkartırsınız ve o şekilde hepsi çıktı. Şimdi bunları AK Parti vaktiyle yaptı, bunlarla övünüyorduk. Şimdi ne oldu da Anayasadaki görevleri yapan Anayasa Mahkemesi’nin üyelerine hücum ediliyor.

‘YÜKSEK YARGI ÜYESİ GÖRÜŞLERİNİ SOSYAL MEDYADAN PAYLAŞMAZ’

“Bu bağlamda şunu da söylemek isterim. Yüksek yargı mensuplarının veya herhangi bir hâkimin siyasi görüşlerini, polemikli görüşlerini sosyal medya vasıtasıyla paylaşmasını çok yanlış bulurum. Buna çok yüksek seviyedeki devlet görevlilerini de eklerim. Devletin yüksek kademelerinde görevli memurların, hakimlerin, savcıların, bunları asla yapmaması lazım. Ama burada gördüğüm kadarıyla özgürlükçü zihniyete saldırılıyor. Bunu çok yanlış buluyorum. Anayasa’nın 153. Maddesi çok açık. Anayasa Mahkemesi’nin kararları Resmi Gazete yayımlanınca, Yasama yani Meclis’i yani yürütmeyi Hükümeti, yargı organlarını idari makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar diyor.

‘KAOSA FIRSAT VERMEMEK GEREKİR’ 

“Anayasa Mahkemesi’nin kararına hoşlanmadığınız bir karardan dolayı uymazsanız yarın başka biri başka bir sebepten uymaz. Siz birgün bu kararı tanımazsanız yarın başka birisi başka bir kararı tanımaz. Kaosa fırsat vermemek gerekir. Yanlış bir gelişme. Bu tartışmaları üzüntüyle karşılıyorum. Televizyonlara baktığımda tartışırken hiç kimse yasakçı özgürlükçü ekseni koymuyor. Kimini ben atamışım kimini Tayyip Bey atamış; bunlar konuşuluyor.

‘AVRUPALININ TATTIĞI ÖZGÜRLÜKLERİ TÜRK HAKI DA YAŞASIN DİYE UĞRAŞMADIK MI’

“Böyle bir yasakçı zihniyet arayışı içinde olmayı çok yadırgıyorum. Türkiye böyle mi olacaktı? Biz Avrupa halkının tattığı özgürlükleri Türk halkı da yaşasın, tatsın diye uğraşmadık mı? Avrupa halkından daha mı az hürriyeti olsun Türk halkının. Özgürlükçü bir Anayasa Mahkemesi’nin oluşmasıyla ilgili Anayasa değişikliğini referanduma taşıyan bir cumhurbaşkanı olarak da sahipleniyorum. Anayasa Mahkemesi normal hukuk düzeni içinde temyiz mahkemesi değil ama AYM en üst yargı organı. O dönem bireysel başvuru hakkı kime verilsin tartışmaları yapıldığında Yargıtay, ‘bunu biz yapalım’ dedi. Sonra konuşuldu, bunu AYM yapar dedik ve Anayasa Mahkemesi’ne görevi verdik. AYM’nin üstünlüğü tartışma götürmez.

‘EN AZ İTİBAR KAYBEDEN KURUM’

“AYM son yıllarda en az itibar kaybeden kurum açıkçası. Bunun kıymetini hükümetin bilmesi lazım. Hükümet bazen öfke ile hareket edebilir, bazen şartlar öyle gerektirir, bazı yanlışları yapabilir siyasetin doğasında olan bir şeyler ama olaylar soğuduğunda bütün bunları düzeltecek, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne göre düzeltecek bir mahkemenin olması hükümetin de çıkarınadır. Anayasa Mahkemesi’nin itibarı hükümetin de Türkiye’nin de itibarıdır.”

Abdullah Gül’den AYM açıklamaları: Militan bir laik anlayışından özgürlükçü anlayışa…

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

3 Yorum

  1. Ergenekon kumpasını başlatan Abdullah Gül’dür.”Delillendirin, savcı bulun,yargılayın”diyordu.Şimdi özgürlük havariliğine soyunuyor.Cumhurbaşkanlığı döneminde önüne gelen 886 yasanın ancak 4 tanesini veto etmiş.Geçmişi unutturup yeniden tarih yazıyorlar.

  2. 15 Ekim 2020, 20:05

    “Militan bir laiklik anlayışı” = İMRAN ÖKTEM anlayışı oluyor. Cenâze merâsimi, onda sâdece birkaç ay sonra kopacak olan KANLI PAZAR pandomimasının habercisi olmuştu.

  3. Laiklik zaten özgürlük, senin kast ettiğin özgürlük cemaatler dünyası pissi pissi görünümlü tecavüzcü sözde din adamları ve rant saltanat dünyası.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!