Alman hukuk profesöründen ‘Meis’ yorumu: Türkiye haklı

featured

Almanya’nın Kiel Üniversitesi Uluslararası Hukuk Profesörü Nele Matz Lück, Doğu Akdeniz’deki kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgelerin genel olarak tümüyle Yunanistan’a ait olamayacağını söyledi. Prof. Matz Lück, Türkiye’nin haklı talepleri olduğunu ve uluslararası hukuk açısından da iyi bir noktada olduğunu kaydetti. Lück, ‘Eğer Türkiye’nin burnunun ucundaki Meis Adası’nı hakemler kurulu örnek alacak olursa, karar Atina’nın tam lehine çıkmaz’ diye konuştu.

Alman basınında Kiel Üniversitesi Uluslararası Hukuk Profesörü Nele Matz Lück’ün Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de iyi noktada olduğuna dair açıklamaları dikkat çekiyor. Önce Tagesschau’a konuşan Lück bu kez ‘Süddeutsche Zeitung’ gazetesine ayrıntılı değerlendirmelerde bulundu. “Anlaşmazlıkta hangi taraf haklı” sorusuna Profesör Matz Lück, “Türkiye iyi bir noktada. Burada Türkiye’nin kıta sahanlığı söz konusu, ama aynı zamanda Yunanların münhasır ekonomik bölge sınırları da açık değil. Tüm bu deniz bölgelerinin genel olarak tek başına Yunanistan’a ait olduğu söylenemez” yanıtını verdi.

ADALAR BELİRLEYİCİ

Hürriyet’ten Celal Özcan’ın haberine göre, denize kıyısı olan ülkelerin 200 mil kıta sahanlığı talep edebileceğini vurgulayan Matz Lück şunları söyledi: “Ama bu, Ege’de coğrafi olarak zor. Kıta sahanlığında yetkili ülke petrol, doğalgaz çıkarabilir. Münhasır ekonomik bölgeyi ise bir devletin kendi bölgesi olarak resmen açıklaması gerekir. Yunanistan, Doğu Akdeniz’de bugüne kadar münhasır ekonomik bölge ilan etmedi. Kıta sahanlığı ile münhasır ekonomik bölge arasında sınır çekmek için belirleyici olan adaların etkisidir. Etrafında çok sayıda Yunan adası bulunması nedeniyle Türkiye iyi bir noktaya sahip. Eğer Türkiye’nin burnunun ucundaki Meis Adası’nı hakemler kurulu örnek alacak olursa, karar Atina’nın tam lehine çıkmaz. Bu küçücük adanın Türkiye sahiline uzaklığı 3 km bile değil ve Türkiye’nin kıta sahanlığına giriyor. Atina ise bu küçücük adanın 100 misli büyüklüğünde münhasır ekonomik bölge hakkı talep ediyor.”

KITA SAHANLIĞI 6 MİL

Mahkemelerin kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge sınır anlaşmazlıklarını gidermek için adil bir çözüm bulmaya gayret ettiklerini belirten Prof. Matz Lück şöyle devam etti: “Türkiye ile Yunanistan arasında özel bir durum var. Ege’deki adalarda kıta sahanlığı 12 deniz mili yerine 6 mil. Aksi durumda Türk gemileri Ege’de 3 bin civarında adası olan Yunan kıta sahanlığı içinde hareket etmek zorunda kalır. Türkiye bu nedenle kendi kıta sahanlığı olarak 6 mil sınırını belirledi. Yunanistan da, şimdiye kadar bu düzenlemeye uygun hareket etti. Türkiye, bu düzenlemeden hareketle Yunan adalarının münhasır ekonomik bölge ve kıta sahanlığının bulunmadığını varsayıyor. Yunanlar ise buna karşı çıkıyor ve hukuksal dayanak olarak Birleşmiş Milletler’in 1982’de imzaladığı Deniz Hukuku Sözleşmesi’ni (UNCLOS) gösteriyor. Ama Türkiye bu sözleşmeyi imzalamadı. Ankara imzalamadığı bir sözleşmeyi niçin tanısın?”

‘SORUNUN ÇÖZÜMÜ MÜMKÜN’

Türkiye’nin Ege’deki Yunan adaları nedeniyle 1982 tarihli Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne taraf olmadığını belirten Prof. Matz Lück, ancak bazı sorunlarda bu sözleşmeyi de gündeme getirdiğini kaydetti. Alman akademisyen, Türkiye’nin burada uluslararası hukuku kendi çıkarına kullanmak istediğini savundu. Matz Lück “Soruna barışçıl bir çözüm bulunabilir mi” sorusuna, “Lahey’deki uluslararası Adalet Divanı veya hakemler kuruluyla bir çözüm mümkün” yanıtını verdi. Ancak Türkiye’nin Adalet Divanı’nı yetkili görmediğini iyi bir şekilde savunduğunu belirten uzman, Ankara’nın Tahkim Kurulu’nu da reddettiğine dikkat çekti. Prof. Matz Lück, Türkiye’nin baskı yaparak Yunanistan’ı doğal kaynakları ortak kullanmaya razı etmeye çalıştığına işaret ederek, “Bu çözüm Türkiye için avantajlı olabilir. Aynı zamanda şimdiki karmaşık durumun üstesinden gelmek için bir yol” dedi.

Alman hukuk profesöründen ‘Meis’ yorumu: Türkiye haklı

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

4 Yorum

  1. 1 Eylül 2020, 20:10

    Eğer Osmanlı Kıbrıs ve Melis adalarını para yüzünden ingilitereye vermeseydi şimdi biz bu durumda olmazdık, zaten Osmanlı döneminde güçlü deniz donanmasi yapmadığı için Çanakkale’de zorda kaldık ve o dönemde adalarımızı geri alamadık. Ama bugün öyle hamle yapmalıyız ki sadece mavi vatan degil, tüm adalarımızı ve Melis adası da ona dahil geri alalım. Kanla elden verdiğimiz adaları kanlı şekilde geri almalıyız öyle laftan olmuyor ama bu bölgede biz lehimize bir ittifak kurmalıyız , İsrail mısır Lübnan ve Suriye ile ittifak kuralım ve sonra Fransa ve Yunanistana sopa gücünü gösterelim

  2. Ister inanin, ister inanmayin….. CHP nin basina gecsin…, AKP KARA KARA düsünür,…. nedenmi: aciklamalari bizim icin olumlu olumsuz…inandiricibir temele dayaniyor… aciklamalarini ülkeyi esas alarak yapiyor….iktidar partisini degil…, bu sebeple iktidar partisi… adim starken, konusurken terazide dengelemeden..hareket etmez…

  3. Tebrik ederim hanımefendiyi.

  4. 1 Eylül 2020, 07:50

    alaman hukuk profesörü, papa falan derken yine mi kopamıyoruz?

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!