Berkay Balta yazdı…
İnsanlık tarihi, mücadelelerin ve kavgaların tarihidir. Üretim fazlasının ortaya çıkmasıyla oluşan ağalık, kul–köle, ezen–ezilen çelişkilerinin yükseldiği dönemlerde altta kalanların bir başkaldırı geleneği yaratması, dünyada bu çelişkilerin ortadan kalkacağı güne kadar sürecektir.
Feodal toplumdan, kapitalizme ve günümüzde yaşadığımız vahşi kapitalizme (doğurduğu savaş makinesi emperyalizm) gelinceye kadar ve halen pervasızca devam eden bu süreçte insanlık ve ülkemiz dönem dönem sıçramalar yapmış, yönetilenlerin yönetenleri aşağı aldığı tarihsel olaylara tanıklık ve ev sahipliği yapmıştır.
20. yüzyıl bu ilerici atılımlarla doludur. Rus, Çin, İran, Küba, Yugoslavya, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki Baas Partileri, Latin Amerika’daki hareketler ve Türk ihtilalleri; insanlık, bağımsızlık ve emek bayraklarının gönderlere çekildiği muazzam örneklerdir.
Türkiye’miz, dünya devrim ve insanlık tarihinde eşi olmayan bir coğrafyanın ve uygarlık gelişiminin köklerine sahip, geleceği kurma iradesine ve de o tarihsel mirasa hakim stratejik ve politik bir durumdadır. Destanları, hikayeleri, efsaneleri, kahramanlarıyla tarihin kıskanacağı kıymetli bir durumdadır.
Bir buçuk asırlık devrim tarihimizde, İttihat ve Terakkinin kahraman ve fedakar yurtsever kadrolarının öncülü olarak bıraktığı miras, Kuvâ-yi Milliye ve oradan İstiklal Savaşı’nı takip eden süreçte Mustafa Kemal önderliğinde bir Cumhuriyet Devrimi ile taçlanmıştır.
Cumhuriyet muharebe meydanlarından zaferle çıkarak, akademiye, güzel sanatlara, felsefeye, bilime, üretici köylüye ve halkçı devrimci bir nesil inşa etmenin savaşına soyunmuş, ‘’kimsesizlerin kimsesi’’ olmayı kendine şiar edinmiştir.
DEVRİM GİTTİ İŞGAL GELDİ
Ne yazık ki Atatürk’ün vefatından sonra, devrimci olamayan kadrolar ve gelecek kuşakları değil gelecek seçimleri kendilerine dert eden liberal, muhafazakâr, sağcı zihniyetlerle soğuk savaş dünyasının bloklarından birine (NATO) ileri karakol olma pozisyonunu seçmiş ve de Kemalist Devrimi’ni durağanlaştırıp, geriletmeye başlatmıştır. 12 Eylül 1980 Amerikancı müdahalesinden sonra kademeli olarak devrimini kaybetmiştir.
Özalların ve devamı tayfasının ‘’benim memurum işini bilir’’, ‘’bal tutan parmağını yalar’’ gibi yaklaşımlarıyla insan hazinemize büyük bir balta vurulmuştur. NATO’ya arka arkaya şehitler verirken, medyasıyla, akademisyeniyle, sanatçısıyla bu çürüme ve yozlaşmaya ve de işgale göğüs gerecek insan hazinesinin umutlarını ve enerjisini zayıflatmıştır.
Gelinen noktada medyanın uzun yıllar ekran ve gazetelerinde, siyasilerin ve tarikatların toplantı gösteri ve sohbetlerinde dillerinden düşürmediği ‘’Kemalist vesayet’’, ‘’tek parti’’, ‘’faşist, dikta’’, ‘’ulusalcılar, Ergenekoncular’’ diye zırvaladıkları özünde dillerinin altında yatanın Atatürk devrimi olduğu ve devrimin devlet katından tasfiye edilerek, karşı devrimin saltanatı hakim kılınmıştır. Ve bunun sonucudur ki ülkemizde bugün gelir adaletsizliği zirvededir, bunun sonucudur ki ülke topraklarımızın %71’i maden sahası ilan edilmiş %93’ü yabancı şirketlere peşkeş çekilmiştir. Bunun sonucudur ki ülkemiz bir saray ve holding rejimi altında yaşamakta, eğitim ve sağlığın sermayeleştiği, köylerimizin boşaltıldığı, 15 milyona yakın sığınmacı ve kaçağın demografik yapımızı ve kültürümüzü bozup, sokak ve çarşılarımızda dolaştığı, emeklilerimizin ölümle yaşam arasında, gençlerimizin üretimden ve atölyeden kopuk, kafelerde borsa ve kumar zırvalıkları altında köşeyi dönme hayalleriyle bunalımda, ev sahibi ile kiracının birbiri boğazlamanın eşiğine geldiği süreçteyiz.
CUMHURİYETÇİ VATANSEVERLER PARTİSİ
Milletimiz sendikasız, avukatsız, partisiz, medyasız, meclissiz bırakılmıştır. İşte vaziyet bu haldeyken başarısız olmak için nedenimizin çok gibi göründüğü ama başarılı olmamak içinde hiçbir nedenimizin olmadığı bir tarihsel sürece giriyoruz. Olağanüstü dönemler, olağanüstü tavırlar ve kararlar gerektirir ve onu sağlayacak kadro Erzincan İliç’te yola çıktı. Şikayet edenlerin değil mücadele edenlerin partisi kuruldu!
20. yüzyılın başındaki mirasa yaslanarak o kuvvacılardan aldığımız güçle kellemizi koltuğa alıyor ve taşın altına elimizi değil tüm bedenimizi tereddütsüz koyuyoruz. Feda olsun!
AKP ve Saray muhalefetinin düzenini yıkma hedefini sadece yapma ve kurma idealini taşıyanlar gerçekleştirebilir. Sadece yıkmakta değil, yeni bir insan yeni bir nesil yaratma, kurma gayesinde birleşiyoruz.
Cumhuriyetçi Vatanseverler Partisi, alın terini dökenlerin kurduğu bedel ödeyenlerin partisidir. Milletimize büyük laflar etmek için değil büyük işler yapmak için kurulan partimiz; şimdiden Samandağ ve İliç zaferleriyle gelecek yeni zaferlerinde müjdesini vermiş oldu. Yeni bir hikaye yazmanın ve yeni zaferler yaratmaya gebe bugünlerde her Cumhuriyetçi Vatansever ‘’Birinci Vazife’’sini yerine getirecektir.
‘’Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini; Yok mudur kurtaracak baht-ı kara maderini?’’ Namık Kemal
‘’Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini; bulunur kurtaracak baht-ı kara maderini.’’ Mustafa Kemal ATATÜRK
Bütün tespitlerin altına imzamı atarım. Net, nokta atışı tespitler. Emeğinize sağlık.