Atatürk ve jeopolitik

featured

E. Tuğamiral İlker Güven yazdı…

Atatürk: Ben siyasi sorunları da, askeri durumlarda olduğu gibi, harita üzerinde düşünürüm.

Türkiye, Asya, Afrika ve Avrupa arasında köprü görevi gören, transit geçiş merkezidir. Bu özelliği nedeniyle, hem uluslararası ticaretin, hem de küresel güvenliğin önemli merkezlerinden birisidir. Türkiye’nin bulunduğu konumun önemi, Haçlı seferlerinde, Osmanlı döneminde, Kurtuluş Savaşı’nda ve ikinci Dünya savaşında açık olarak ortaya çıkmıştır.Atatürk Cumhuriyeti ile,gücünü bütün dünyaya gösteren,soğuk savaş döneminde etkinliğini kanıtlayan ve günümüzde de,önemi nedeni ile tartışılan
Türkiye,Jeopolitik özellikleriyle varlığını her zaman devam ettirecektir.Olumlu Coğrafi özellikleri kullanmak ve bunu ekonomik,politik,sosyo-kültürel faaliyetlere yansıtmak, devletlerin yönetim  bilinci ve gayretleri ile ilgilidir.

Jeopolitik,Ülkelerin dünya üzerinde bulunduğu konumuna, fizik,insani ve coğrafi özelliklerine bağlı olarak, uluslararası strateji ve politikaları belirleyen siyasi,ekonomik, askeri ve kültürel unsurları olumlu ve olumsuzlukları ortaya koyan bir bilim dalıdır. Jeopolitik bir bölge veya ülkenin sahip olduğu coğrafi koşullar ölçeğinde uygulanan Milli Strateji ve Politikaları belirler.Türkiye’nin kuruluş önemli ilkelerinden,
”Yurtta Sulh,Cihanda Sulh” ilkesiyle, ülke içinde ekonomik, askeri ve sosyo-kültürel olarak büyük yenilikler ortaya konmuştur. Atatürk Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak’a,”Bizim şimdiye kadar izlediğimiz açık, dürüst ve barışçı politika, ülkeye çok yararlı olmuştur. Gerçek ve yaşamsal zorunluluklar dışında bu politikamız sürer gider” demiştir. Başbakan Celal Bayar’a,”Sovyetler Birliğine karşı asla bir saldırı politikası gütmeyeceksiniz. Doğrudan ya da dolaylı Sovyetlere yönelmiş her hangi bir oluşuma girmeyecek ve böyle bir Anlaşmaya imza koymayacaksınız. Türkiye tarafsız kalmalı ve bir ittifak içine girmemelidir” diye direktif vermiş.

Zira,Mustafa Kemal Paşa, Türk-Sovyet Dostluk Antlaşması imzalandıktan sonra, 4 Ocak 1922 tarihinde Lenin’e yazdığı mektup ile,”Rusya’ya karşı doğrudan veya dolaylı asla hiçbir anlaşma ve ittifaka dahil olmayacağız”diye söz vermiştir.Ne yazık ki,Atatürk’ün vefatından altı ay sonra 12 Mayıs 1939 tarihinde İngiltere ile, 23 Mayıs 1939 tarihinde de,Fransa ile işbirliği ve yardım Antlaşması imzalandı.Ayrıca Atatürk’ün vefatından onbir ay sonra da, 19 Ekim 1939’da, Almanya ile savaşan İngiltere ve Fransa ile üçlü ittifak Antlaşması imzalandı. Bunlar yetmezmiş gibi, Atatürk’ün savunma politikasının esası olan,”bölgesel işbirliği ve tam bağımsızlık” ilkesine aykırı olarak 1952 yılında Rus tehdidini öne sürerek, ABD Komutasındaki NATO’ya girmiştir.

Oysa ABD, 15 Ağustos 1946 tarihli Griddle Planı’nda, ”Sovyetlerin Türk Boğazlarını işgal planı yok” diye not düşülmüştür. Ancak ABD ve İngiliz istihbarat raporlarında, kasten Sovyet tehdidi canlı tutulmuştur. NATO, ABD çıkarlarına hizmet eden silahlı bir örgüttür. ABD çıkarlarına karşı çıkan hangi Ülke varsa, NATO üyesi ülkeler de, karşı çıkan ülkeye karşı düşman durumuna gelmektedir. NATO adı, Güvenlik Örgütü olmasına karşın,aslında tam bir vesayet örgütüdür.

NATO’nun esas sahibi, ABD’yi yöneten silah ve para sahipleridir. NATO, ABD Emperyalizminin saldırı ve işgal aygıtıdır. ABD-Türkiye ilişkilerinde de eylem ve söylemleri ile, ABD Türkiye aleyhine çalışan sözde dostluk maskesiyle düşmanca hareket etmektedir. ABD-NATO Türkiye’yi, kenar kuşak, enerji ve İsrail’in güvenlik Jeopolitiğinin aracı olarak kullanmaktadır. Bu nedenle Türkiye, Mavi Vatan ve Avrasya’da kendi ulusal çıkarlarını koruyamaz ve ulusal stratejisini uygulama olanağı bulamaz durumdadır. Hali hazırda, Güney Doğumuzda ABD tarafından, İsrail’e stratejik derinlik sağlamak için, sözde bir Kürt devleti inşa etmeye çalışmaktadır.

Zira daha 1918 yılında, ABD Başkanı Wilson, ABD Kongresinde okuduğu Wilson Prensipleri 12.nci maddesinde ”Osmanlı parçalanmalıdır. Türkiye Türklere bırakılmayacak kadar değerlidir” demiştir. Görüldüğü gibi tarihsel tehditlere ilaveten bugünde, Türkiye ABD tarafından göçler yolu ile hem Demografik yapı değişime uğratılmakta,hemde PKK/PYD/SDG gibi terör örgütü güçlendirilerek bölünmeye çalışılıyor.

Atatürk’ün, muasır medeniyet seviyesini geçme hedefi, Batılıları geçmek olmasına rağmen, günümüzde tamamen Batıcılığa dönmüştür. Türkiye’nin bu durumdan mutlaka bir çıkış yolu bulmalıdır.Günümüzde ABD’nin kural temelli düzeni artık çökmektedir. Kemalizm, 15 yıllık Türk Rönesansı sayesinde, Türk toplumunu bir kaç yüz yıl ileriye taşımıştır.

Türkiye’nin içinde bulunduğu durum, 1980 Kenan Evren-Turgut Özal döneminden neoliberalizm ile, Atatürkçülük, NATO Atatürkçülüğü oldu. Neoliberalizm,otoriter piyasa faşizmi haline gelmiştir. Artık çözüm için, başka hiç bir şeye ihtiyacımız yoktur.

Türkiye’nin kuruluş ayarlarındaki gibi, jeopolitik bağımsızlık dönemine dönmesi kurtuluş için yegane reçetedir diye düşünüyorum. Zira, Atatürk’ün savunma politikası, bölgesel işbirliğini esas alan Tam bağımsızlıktır. Neden Bağımsızlık? Cevabını Atatürk bakın nasıl veriyor: ”Bağımsızlık için her özveriyi göze alın! İşte o zaman,insan gibi yaşar ve insan olarak saygı görürsünüz!”

Atam ışıklar içinde yat!!!

Atatürk ve jeopolitik

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 15 Mart 2024, 09:45

    NATO vesayeti, bu günlerde çektiklerimizin başta gelen nedenlerindendir.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!