Zihinsel soykırım değil çikolata kazanıyor

featured

Prof. Dr. Nur Serter yazdı…

Çocuklar okula geldiklerinde sıralarının üzerinde kendilerine yazılmış bir mektup ve bir paket çikolata buldular. 

Ulusal ölçekte yapılan merkezi bir sınava gireceklerdi. Sınav önemliydi. Hem kendi bilgi düzeyleri ölçülecek, hem de okulun ve öğretmenlerin  eğitimdeki  ülke  sıralaması belirlenecekti.

Mektupta şunlar yazıyordu;

“Sevgili 5. Sınıf Öğrencisi,

Bu hafta NAPLAN Sınavına gireceksin. Ancak sınavdan önce, bilmeni istediğimiz çok önemli bir konu var.

Bu sınav seni  özel ve benzersiz yapan ve okulumuza katkılarını ölçen bir sınav değildir.

Sınavı değerlendirenler  bazılarınızın şarkı söylemeyi sevdiğinizi, resim yapmaktaki, futbol ve  basketboldaki başarılarınızı ya da arkadaşlarınıza bilgisayar oyunlarını öğretme becerilerinizi bilmiyorlar.

Onlar, arkadaşlarınızın üzüntülü anlarında size güvendiklerinden  ya da sizin sağlıklı arkadaşlıklar kurmayı başarmak için gösterdiğiniz özveriden de habersizler.

Anne ve babanıza evde yardım ettiğinizi, kardeşleriniz ve kuzenlerinizle oynadığınızı da bilmiyorlar. 

Sen, düşünceli ve yardımseversin. Her gün sınıfta elinden gelenin en iyisini yapıyorsun.

Bu sınavdan alacağın not, sadece bir tek gün nasıl yaptığını gösterecek fakat sana her şeyi  anlatmayacak.

Bir zamanlar zor bulduğun konulardaki gelişimini, öğretmeninin gününü nasıl aydınlattığını, senin ne kadar özel olduğunu da göstermeyecek. 

Unutma, seni “SEN” yapan bütün harikulade şeyleri ölçecek bir sınav yoktur.

Biz senin birçok yönden akıllı olduğunu fark ettiğini biliyoruz.

Çikolatalarından keyif al !”

Sizlere dünyanın öteki ucundan bir eğitim örneği sunmak istedim. Burası Avustralya, Sidney…. Üstelik de dini değerlerin öğretildiği bir tür din okulu…

Eğitim siteminin öğrenciyi değersizleştirmediği, özgüven duygusunu güçlendirmenin eğitimin en önemli görevi olduğu bilinciyle onu sarıp sarmaladığı bir başka dünya…

Sınav öncesi öğrencisindeki  özgüven duygusunu geliştirirken, temel etik değerleri de nasıl önemsediğini vurgulayan bir mektup. 12 yaşındaki çocuklara göre yazılmış. 

Eğitim, kuşkusuz sadece bir bilgi aktarım süreci değildir. Etkileri bir yaşam boyu devam eder. Bireyin kendisini tanımasını, sevmesini, yeteneklerini keşfetmesini, özgürce düşünmeyi öğrenmesini ve özgüven duygusu kazanmasını amaçlar. Onu sadece başarılı bir öğrenci olarak değil, doğru değerleri özümsemiş “iyi bir insan” olarak da yetiştirmeyi esas alır. Bu nedenle “öğretim” kavramı ile “eğitim” kavramı farklılık gösterir.

Baskı, zorlama, sevgisizlik, kaygı ve korku sadece özgüven kaybına yol açmakla kalmaz. Etik değerlerden sapışı da  hızlandırır.  Özellikle  korku ve baskı “yalan”ın tetikleyicisidir.

Şimdi de ülkemize dönelim.

Yer: Kars,

Ders: SABIR 

Sınıfın ortasına bir mezar maketi getirildi. Annesi ölmüş öğrencilerden birisinden mezarın başında ağıt yakması istendi. Küçük kız, gözyaşlarıyla annesine seslendi. Çocuklar dua okudu.

Yer: Bitlis/ Hizan;

Sınıfın ortasına bir Kabe maketi getirildi. Öğrencilerden Kabe’yi tavaf etmeleri ve Şeytan taşlamaları istendi. Sınıfın duvarları taşlandı.

Yer:  Tekirdağ- Batman- Zonguldak- Eskişehir- Mardin- Muş- Elazığ- Sakarya- Muğla vs…

Öğrencilere Cami temizliği yaptırıldı.

Yer: Menemen;

Öğrenciler, Devrim Şehidimiz Kubilay’ı başını keserek öldüren ve başı bir sopanın ucuna takarak sokak, sokak gezdirenler arasında yer alan Nakşi Şeyhi Esat Edebili’nin türbesine götürüldü.

Yer: Isparta;

Ders; Kurban ibadeti.

Sınıfın ortasına maket koyun getirildi. Çocukların eline BIÇAK verildi. Koyunu kesmeleri istendi.

Yer: Çorum-Adana-Bursa;

Çocuklar türbe ziyaretlerine götürüldü. Taşa, toprağa dua ettirildi.

Yer: Yozgat;

Çocukların ellerine kelepçe takılmış süsü verildi. Çocuklara Filistin’e destek verdirtildi.

Yer: Karaman;

Vaiz derse girdi, Atatürk’e hakaretler içeren bir konuşma yaptı.

Liste uzayıp gidiyor. 

Çocuklarımız “Değerlere saygıyı” ÇEDES Projesi kapsamında böyle öğreniyor.

Okullarda Psikolojik Danışmanların yerini İmamlar alıyor.

Türkiye’de sınavsız girilen devlet okulu kalmadı. Sınavdaki başarının tek belirleyicisi var: PARA. 

Çocuğuna yatırım yapan, ders aldıran aile, onu ağır bir sınav stresi ile   başbaşa bırakmayı, özgüven duygusunu yerle bir etmeyi göze alarak,  iyi- kötü bir okulun kapısından sokabiliyor. Sokuyor da ne oluyor? İşte yukarıdaki örneklerle karşılaşıyor.

Eğitimde bir PEDAGOJİK KATLİAM yaşanıyor. Milletin parasıyla, Milletin çocukları ZİHİNSEL SOYKIRIMA uğratılıyor.

ÇEDES Projesi yeni başlatıldı. Ancak Milli Eğitimin yapısının Dini Eğitim odaklı dönüşümü yıllardır sürüyor. 

Dinselleştirilmiş eğitime karşın  toplumdaki suç oranlarında bir azalma yok. Hatta Türkiye son istatistiklere göre Avrupa’da  “organize suç endeksi” en yüksek ülke. Avrupa’da 1. sırada, dünyada 14. sırada yer alıyor.

Toplumda öfke patlaması yaşayan insan sayısı giderek çoğalıyor. Adam, yanından geçerken yan bakanı  çekip, vuruyor. Ahlak, yerle bir olmuş;  dolandırıcılık, hırsızlık, tecavüz, kadın cinayetleri ve tarikat odaklı cinsel istismarlarda patlama yaşanıyor. Kocasını aldatan kadınlarla karısını aldatan erkekler, meşrulaştırılan çok eşlilik hikayeleri televizyon kanallarında gün boyu izleniyor.

Demek ki, İmamlar, mezar maketleri, türbe ziyaretleri, Kabe’de Şeytan taşlamalar “değerlere sahip çıkmaya” yetmiyor.

Çocuklarına saygı duyan, onları yaşlarına göre eğiten, sevgi ile sarıp sarmalayan, insan olmalarının onurunu önceleyen  Avustralya ise yıllardır suç oranı en düşük ülkeler arasında yer alıyor.

Çocuklara yönelik Zihinsel Soykırım değil, “Sevgi ile Paketlenmiş Çikolata” kazanıyor.

Çocuğa çocukluğunu yaşatmayan çağdışı anlayış kaybederken, ona özgüven aşılayan sevgi ile kucaklanış başarının yolunu açıyor.

Korku ile açılmış gözlerin yerini, mutluluk parıltıları ve yaşam sevinci alıyor.

Siyaset uğruna dışlanan “çocuk olma hakkı”, 37 aylık bebeklere dayatılan sözde dini eğitim, körpe yüreklere aşılanan korku ve kaygı ile Cumhuriyete savaş açanlar bilmemeliler ki, yarattıkları bu karanlık bir gün onları da yutacaktır.

Aklı ve bilimi önceleyen çağdaş ve laik eğitime sahip çıkanlar, geçmişte olduğu gibi bugün de bu Milletin bağrından yetişmiş aydınlar ve gerçek din adamları olacaktır.

 

 

 

Zihinsel soykırım değil çikolata kazanıyor

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. Bu harika tespitlerin de oldugu yazı için tşk ler nur serter

  2. Türk İstiklal Mahkemesi,sadece!

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!