Betonların altında kalarak ölmek bir alışkanlık olamaz

İnsanlık Türkiye'de somutlaştı.

featured

Mustafa Özgür Sancar yazdı…

Erzincan’da 1938’de gerçekleşen depremden sonra, en şiddetli yer sarsıntısı olarak kayıtlara geçen ve 10 ili etkileyen Kahramanmaraş Pazarcık merkezli deprem, duygusal ve toplumsal hafızamızda derin yaralar açtı. Yaşanan bir doğa olayı; bunun felakete dönüşmesi ise binaların kurala göre yapılmamasından kaynaklanıyor.

BİNALARIN YIKILMASI, İNSANLARIN ÖLMESİ BİR ALIŞKANLIK OLAMAZ

Ülkemizde bir müteahhit müessesi oluşturuldu; fakat bunun için ne eğitime ne diplomaya ihtiyaç var. Bir kiremit üreticisi ya da nakliyatçı istediği anda müteahhit olabilir. Öğretmen, doktor, mühendis olabilmek için devletin şart koştuğu ehliyetlere almak gerekirken, insanın yaşadığı konutları “yapan” müteahhit nasıl olur da diplomaya, belgeye, bir kritere tabî olmaz (?). Elbette ki bu başıboşluk sonucunda bir doğa olayı felakete dönüşür.

Geçen hafta, hayatımda ilk kez farklı bir doğa olayına tanıklık ettim. Önce gök gürledi; arkasından kar yağdı. Normalde gök gürültüsünden sonra şiddetli yağmur beklenir. İklim krizinden olsa gerekir, doğa bize alışık olmadığımız şeyler gösteriyor. Ama depremden dolayı binlerce insanın binaların altında kalarak ölmesi bir alışkanlık olamaz.

HÜMANİTE

Bütün dünya Türkiye için teyakkuza geçti. Yunanistan’dan Meksika’ya, Çin’den İspanya’ya kadar pek çok ülke arama kurtarma ekibi yolladı, yardım kampanyaları düzenledi. Yunan ekibi tarafından enkazdan çıkartılan bir bebeğin aynı ekipteki bir Yunan arama kurtarma görevlisinin kucağındaki fotoğrafı tüm dünyaya hümaniteyi (insanlığın özü) resmetti. İnsanlık erdemlerin en büyüğüdür. Deprem sonrasında insanlık Türkiye’de somutlaştı.

SIĞINMACI VE KAÇAK HAYDUTLAR

Türkiye’de 13 milyon sığınmacı var. Bunların çoğu kaçak; sadece 4 milyon kadarının hukuki statüsü var. 1 milyon 750 bin kişiye vatandaşlık verilmiş. Bu, seçimde neredeyse yüzde 3’lük bir orana denk gelir. Çoğunluğu Suriyeli olan bu kaçak ve sığınmacıların ülkemize maliyeti 100 milyar doların üzerine çıktı. Suriye’de iç savaş bitti. Dolayısıyla uluslararası hukuk açısından burada kalmalarını sağlayan bir gerekçe yok. Türk halkının yararlanamadığı herşeyden yararlanıyorlar. İçlerinde terörist de var kriminal tipler de… Gerçek bir güvenlik sorunu hâline geldiler. Ülkenin demografisini değiştiriyorlar. Ayrıca gidişleri tüketici enflasyonunu yüzde 13’lere varan oranda düşürür.

Depremin en fazla etkilediği şehirlerimizden Hatay’da Suriyeliler neredeyse çoğunluğu elde edecekler.  Ensar diye sahip çıkılan Suriyeli kaçkınlar, Türkiye’nin en zor gününde yağmacılık, haydutluk yapıyorlar. Bu bile tek başına bir güvenlik sorunu değil mi? İstanbul ve diğer büyük şehirlerde, adım attığınız yerde görmeye alıştığınız tipler de dahil olmak üzere hepsinin ivedilikle gönderilmesi gerekiyor. Sığınmacı ve kaçaklar nedeniyle bütçede açılan 100 milyar dolarlık açık, vergi mükellefi her bir Türk yurttaşının önüne konan bir borçtur. Artan kira ve konut fiyatları ile pahalılığa olan etkisi bir ise bir diğer mesele olarak karşımızda duruyor.

Bu arada yağma, gasp ve hırsızlığa karışan Suriyelilerin kamera önü ya da arkasında dövülmesini doğru bulmuyorum. Sosyal medyaya yansıyan bu görüntüler Türk halkına yakışmaz.

Kaçak ve sığınmacılar bir memleket meselesidir. Bu meselenin tek bir çözümü var, onları ülkelerine göndermek.

TOPLUMSAL DUYARLILIK, KİŞİSEL HIRSLAR

Binlerce yurttaşımız tonlarca ağırlıktaki betonların altında günlerdir hayat mücadelesi verirken, kendi kişisel hesapları için medyada açıklama yapanlara tahammül edemiyorum.

Beşiktaş kulübü başkanı Ahmet Nur Çebi, deprem nedeniyle ligden çekilen Hatayspor ve Gaziantep FK üzerinden puan pazarlığı yaptı. Beşiktaş her iki takımla yaptığı maçlarda puan kaybetmişti. Ona göre bu puan kayıpları geçersiz sayılmalı ya da bu iki takımla oynanacak ya da oynanmış maçlar için herkese üç puan verilmeliydi.

Kendisine saygı duyduğumu Ahmet Nur Çebi, böyle bir zamanda bunları nasıl söyleyebiliyor, gerçekten anlayamıyorum. Belki böyle düşünebilirsin ve bunları Kulüpler Birliği toplantısında muhataplarına söyleyebilirsin; ancak insanlar molozlardan oluşan mezarlardan çıkma mücadelesi verirken, bu “hesapları” nasıl dile getirebilirsin, işte bunu kabul edemiyorum.

Bana göre bu tutum, Ahmet Nur Çebi’yi duygu ve maneviyatta, seçime gerek kalmaksızın, Beşiktaş başkanlığından, resen, düşürmüştür

Betonların altında kalarak ölmek bir alışkanlık olamaz

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 16 Şubat 2023, 12:40

    Erzincan büyük depremi 1938 değil; 1939 yılında meydana geldi.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!