Bilal Erdoğan harf devrimini eleştirdi: Yunanistan ve Japonya neden alfabesini değiştirmedi!

featured

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan, harf devrimini eleştirdi. “İlkokuldan beri bize alfabemizden dolayı geri kaldığımız anlatıldı. Yunanistan, Japonya neden değiştirmedi. Demek ki alfabeyle alakası yokmuş” dedi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan, CNN Türk’te Hakan Çelik ile Hafta Sonu programına konuk oldu.

Erdoğan, “Şimdi bakıyorum Türkiye’nin son 20 yıldaki sıçrayışına, yükselmesine. Bunun arkasında dindar insanların ciddi bir rolü var” dedi.

Cumhuriyetin harf devrimini de eleştiren Bilal Erdoğan, “İlkokulda olduğum yılları hatırlıyorum. Çok net bir şekilde alfabemizden dolayı geri kaldığımız bize anlatıldı. O zaman sorgulamamıştım ama sonradan düşününce… O zaman komşumuz Yunanistan niye alfabesini değiştirmemiş? Komşumuz Gürcistan… Hadi Gürcistan’ı çok ileri bir ülke olarak değerlendirmeyelim. Japonya niye alfabesini değiştirmemiş? Çin niye alfabesini değiştirmedi? O zaman insan diyor ki demek ki gelişmenin alfabeyle bir alakası yokmuş” dedi.

Bilal Erdoğan’ın açıklamalarının satır başları şöyle:

“Dünyanın enteresan bir döneminde yaşıyoruz. Bu küresel salgından dolayı aylarca havalimanlarında in cin top oynadı, insanların seyahatleri aksadı, uzaktan eğitimler yapılmaya başlandı. Dünya ekonomisi 1929 krizinden bu yana yaşadığı en büyük şok yaşadı. Diğer krizlere de benzemeyen bir kriz çünkü çok farklı nedeni.

Öncelikle bu hastalık nedeniyle kaybettiğimiz uzaktan yakından tanıdıklarımız var, hala hasta olan tanıdıklarımız var. Allah hepsine şifa versin. Ülkemiz, bütün sağlık çalışanlarımız çok büyük imtihan verdi. Onlar olmasaydı başaramazdık. Bütün emeği geçenlere teşekkür etmek istiyorum. Türkiye iyi bir imtihan verdi. Kendi vatandaşlarınızın dışında bir de 100’ün üzerinde ülkeye yardım etmek büyük bir başarıdır.

İtalya’daki yaşam ülkeme daha da bağlanmama neden oldu. Bu ülkeye değer veren bir ailede yetiştiğim için de olabilir. 14 yıl yurt dışında geçirdim. Mesela ben ABD’ye ilk gittiğim zamanlarda Türk Öğrenci Derneği yönetimine girdim. Kendi dilimize özen gösteririm. İlim ve bilim insanlığın ortak malıdır. Yurt dışında kendi kültürümüzle ilgili çalıştım.

Birçok kültür Batı medeniyetine asimile oldu. Bir kültür üstüncü yaklaşımla yaklaştığı zaman o zaman toplumlarda tansiyon yükseliyor. Daha gergin bir ilişki olmuş oluyor. Karşılıklı saygı temelinde ilişki kuramamış oluyorsunuz. Düşünün ki AB yıllarca Türkiye’ye üstten baktı. Ne yazık ki birçok aydın da bunu savundu.

Batı medeniyeti İslam’dan aldıklarını geliştirdi, geriden gelerek öne geçti.

İlkokulda olduğum yılları hatırlıyorum. Çok net bir şekilde alfabemizden dolayı geri kaldığımız bize anlatıldı. O zaman sorgulamamıştım ama sonradan düşününce… O zaman komşumuz Yunanistan niye alfabesini değiştirmemiş? Komşumuz Gürcistan… Hadi Gürcistan’ı çok ileri bir ülke olarak değerlendirmeyelim. Japonya niye alfabesini değiştirmemiş? Çin niye alfabesini değiştirmedi? O zaman insan diyor ki demek ki gelişmenin alfabeyle bir alakası yokmuş. Sonra başka ülkelere bakıyoruz. Kıyafetini değiştirmeden gelişen de var. O zaman niye kıyafet değiştirmeyi gelişmeyle irtibatlandırmışız? Yani şekil olarak değişmenin ruh olarak değişmeyle ilişkisi öyle sanıldığı gibi kolay değil. Şeklinizi de değiştireceksiniz de sonra Batı gibi teknolojide, bilimde, fende ilerleyeceksiniz de… E bu kadar şeklimizi benzettik, o zaman niye yakalayamadık bugüne kadar? 

Şimdi bakıyorum Türkiye’nin son 20 yıldaki sıçrayışına, yükselmesine. Hem bölgesinde hem dünyada artık söz söyleyen bir ülke oluşuna bakıyorum. Bunun arkasında dindar insanların ciddi bir rolü var. Teknoloji dediğimiz zaman, Selçuk (Bayraktar) gibi bir insan bu işin arkasında olabiliyor. Demek ki namazla, niyazla, kültürle, görüntüyle hiçbir alakası yokmuş. ‘O mesafeyi kapatabilir misiniz?’ sorusunun cevabı.

Bugünün yüksek teknolojisi neyse biz de onu alacağız ve ileri gideceğiz. Aşı niye Türkiye’de çıkmasın? Yolun başındayız. Bu konuda girişim ortamının güçlü kalması çok önemli. Milletçe buna inanacağız. Çin ve Japonya öyle yaptı. Ne üretirim, ne satarım, onlara kafa yoruyorlar.

‘Kendini daha iyi tanıtman lazım, insanlar seni yanlış tanıyorlar’ dediklerinde o işe ben girişemedim. Gençler yetişsin, kültürünü sevsin. Dünyanın bütün kültürleri kendi kültürlerine değer versin. Ben de bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Cumhurbaşkanı’nın oğlu olmak, böyle bir ailenin oğlu olmak gibi bir zorlukları var.

Atık üretmeyen bir hayat tarzına geçilmeli. Şimdi hijyen kaygıları ön plana çıktı tabii ama normalde çevre için ambalajlı değil de açık ürünler almalı.

Çocukluğumuzdan itibaren Ayasofya’nın camii olması için dualarla büyüdük diyebilirim. Ayasofya Camii özlemimiz her zaman vardı. Gözümüz gibi bakacağımız bir eserdir. Mimar Sinan’ın destekleriyle ayakta kaldı. Gönül ister ki artık bu mesele kapansın. Burası cami. İstanbul Fethi’nin bir simgesidir. İstanbul Fatihi’nin istediği gibi ibadete açıldı. Dışarıdan yorum yapanlara aldırış etmeyelim. Korumak için gereken ne varsa yapıyoruz. Örneğin bazı zeminlere halı serilmedi, oraları da turistler rahatça gezebilsin diye. Ayasofya’ya daha fazla turist gelecek. Çok başarılı restorasyonlar yapıyoruz.”

Bilal Erdoğan harf devrimini eleştirdi: Yunanistan ve Japonya neden alfabesini değiştirmedi!

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

9 Yorum

  1. Bak şu konuşana!
    Siz önce “Bıbıcım! Az bi şey kaldısı” 30.000.000 Euro olan servetin vergisini ödediniz mi ondan haber verin, sonra bu konulara girin.
    Nasıl kazandiğınızı sormuyoruz bile!

    30.000.000 Euro’nun bile gelir vergisi 15.000.000 Euro civarındadır.
    Bu halktan hangi yüzle vergi isteyeceksiniz?
    Bıbıcım! Bıbıcım!

  2. 27 Temmuz 2020, 07:06

    hafta sonu edıtoru ıs basında benım yorumu yıne sansurlemış

  3. Cok okumus olduklari icin, bir hipotez mi desek teori mi desek, neyse olusturmus Bilal beyefendi. Simdi bunu kanimca kendisi test etmeli. Hizlica bir osmanlica ogrenip, sonra da bu ogrendigi osmanlica ile gunluk islerini gormeli, telefon ve bilgisayar klavyelerini bu harflere donusturmeli, tvitlerini atmali ve yaninda bir de bir sayfalik kompozisyon yazmali. Ondan sonra da tekrar ayni programa cikip tecrubelerini paylasmali. Ancak o zaman bu bilimsel aciklamalarinin bir degeri olur. Ancak yine kanimca bos bir is olur, cunku gorunen koy kilavuz istemez. Cumhuriyet oncesi ve sonrasi okuma yazma oranlari ortada. Ha ogrenen yine ogrensin, orasi ayri.

  4. 27 Temmuz 2020, 02:41

    Araplardan alfabe almamız yanlış değildi. Esasen bu işin Araplık-Türklükle de ilgisi yok.
    Yunanlar alfabeyi Fenikelilerden öğrendi. İspatı, en eski Yunanca yazılarda (Fenike ve Arap yazılarında olduğu gibi) büyük-küçük harf ayrımının olmamasıdır.
    Japonlar da kendi yazılarını Çinlilerden aldı.
    Göktürk yazısından da bahsedilmiş. Bu yazıyla yazılmış hiçbir kitap gösteremezsiniz. Müslüman olduktan sonra Göktürk yazısını o yüzden kullanmadık.
    Latin alfabesi, Arap alfabesinden çok daha fazla Türk diline ters ve bizim değildir. Çünkü Türkçede hâlâ kullandığımız binlerce kelime arasındaki anlam bağını yok ediyor.
    Okuma-yazma oranının da alfabenin zorluğu-kolaylığıyla hiçbir ilgisi yok. Sadece şu örnek düşünülsün: Binlerce ayrı karakteri olan Çince bilgisayardaki 20-30 tuşla nasıl yazılıyor?

  5. 27 Temmuz 2020, 01:45

    Klasik, söylenmenyen şeyleri söylenmìş gibi yaparak kendince sıfırlama yapıyor. Kim kıyafet veya harf degìştirerek ileri gidebiriz dediki !
    Atatürk devrimlerini aklısıra sıfırlıyor.
    Not veriyorum: 0

  6. 26 Temmuz 2020, 17:04

    yunanında japonunda alfabesi kendilerinin biz arapmıyız da onları örnek veriyorsun. gücün yeterse arap alfabesini geri getir.

  7. 26 Temmuz 2020, 12:28

    İktidar ve bağlı kurumların Cumhuriyetle topyekün bir hesaplaşmaya girdikleri açıktır. Bu durum ancak vatanseverlerin bir araya gelmeleri ve eylemli olarak karşı çıkmaları ile değiştirilebilir.

  8. 26 Temmuz 2020, 12:12

    Hangi sıfatla çıkıyor da konuşuyor! Kendini şehzade sanıyor! Arap abecesi Türk diline terstir ve bizim değildir! Göktürk abecesinde kendi adımı yazmak istesem “O-AG-AZ : AK-AN” diye “U” koymadan yazabilir ve ne demek istediğimi Türk okuyucusuna anlatabilirim. Ama Türkçe ya da Arapça bir sözcüğü Arap abecesinin kurallarına göre yazıp yüzyıllardır okul yüzü görmemiş Anadolu insanına anlatamazsın! Okuma-yazma oranı %7 ve kadınlarda %1’in altında! O kadar iyiyse bu cehalet niye ortaya çıktı! Osmanlı aydını denen kesim birbirini anlamıyor! Kimisi Arapça, kimisi Farsça, kimisi Latince, kimsi de Fransızca kökenli sözcüklerle yazıp çiziyor. Dil devriminin en önemli nedeni önce birbirini anlayan bir toplum ortaya çıkarabilmekti.Ulus olmanın koşullarından biri budur: Dil birliği. Türkçe’de yazılan sözcüğün yalnızca bir okunuşu vardır, okunuşu aynı sözcükler farklı yazılmaz. Arapça böyle değil. Türkçe sözcükler ilk duyulduğunda bile insana çağrışım yapar, anlamı kolaylıkla anlaşılabilir.

    Programın ne olduğu belli. Cahilin cahile propagandası!

  9. 26 Temmuz 2020, 12:01

    şimdi bu beyefendiye Türkçenin eklemeli bir dil olduğunu kalınlık incelik uyumunun en eski SESLİ harf uyumu olduğunu. Dilimizin 9 ünlüsüne karşılık arapçada 3 ünlü olduğunu ü sesinin olmadığını arap alfabesinin de bükümlü dillerden olduğundan ÜNSÜZ harflere dayalı kalıplarla kelime türettiğini söylesek. Arap alfabesinde 3 tane “s”, 2 tane “t”, 2 tane “d”, 2 tane “h” olduğunu belirtsek yine de anlamayacak.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!