Kılıçdaroğlu’ndan bakanlara ‘Diyarbakır anneleri’ tepkisi: Sen neden oturuyorsun?

featured

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Parti Meclisi toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, hükümetin Cumartesi anneleri ile Diyarbakır anneleri arasında ayrımcılık yaptığını söyledi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Parti Meclisi toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, hükümetin Cumartesi anneleri ile Diyarbakır anneleri arasında ayrımcılık yaptığını söyledi.

Partisinin Meclis toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “15 Temmuz’da tırnağı yaralananı gazi ilan edeceksiniz, vücudunda terör kurşunu taşıyan gaziyi ‘gazi’ ilan etmeyeceksiniz” dedi.

Şimdi toplumun gündeminde annelerin olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, anne için evladın çok değerli olduğunu dile getirdi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şimdi anneler arasında da bir ayrımın olduğunu vurgulayarak, “Cumartesi anneleri, Diyarbakır anneleri… Nasıl bir ayrım?  Anne, annedir. Anne çocuğunu istiyor. Diyarbakır’daki anne de haklıdır, Cumartesi annesi de haklıdır. İkisi de çocuklarını istiyorlar.” dedi.

Diyarbakır’da bir annenin “Benim evladım geri gelmeyecek, inşallah sizin çocuğuz geri gelir.” dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, bu tabloya bakıldığında annelerin hakkının ve hukukunun savunulması gerektiğinin altını çizdi.

Cumartesi annelerinin 755 haftadır kimseye dokunmadan, kötü bir söz söylemeden, sadece fotoğraflarla “evlatlarının mezarını” görmek istediklerini belirten Kılıçdaroğlu, evlatları, terör örgütünce kaçırılan Diyarbakırlı annelerin de acılarının olduğunu, onların da evlatlarını istediğini söyledi.

ELİMİZDE GÜÇ YOK

Terör örgütünce kaçırılan çocukların kurtarılması gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz, yetkili değiliz, elimizde yetki, güç yok. Yetki, güç sahibi olanlar, güçsüzlüklerini adeta itiraf etmek için gitmişler Diyarbakır anneleriyle beraber oturuyorlar. Sen bakansın kardeşim, sorunu çözecek olan sensin. Ne diye gidiyor oraya oturuyor? Sen çözeceksin kardeşim sorunu, acıyı çözeceksin. Senin görevin sorunu çözmek. Yetki, güç, imkan sende, ordu, polis, hakim, kaymakam, vali, general sende, Diyarbakır annesinin elinde ne var? Sadece bir feryat var, ‘Oğlumu, evladımı istiyorum.’ diyor. Şimdi anneleri de bölüyorlar. Acı olan bu, yazık, günah olan bu. Anne, annedir. Anne, insanlığın sürdürülebilirliğini sağlayan en önemli aktördür. Evlat üzerine titreyen bir annenin acısını paylaşmak da hepimizin ortak görevidir. Anneler arasında ayrım yapmak, bir grup anneyi ötekileştirip, bir grup anneyi kucaklamak doğru değildir. Hepsini kucaklayacağız. Hepsinin derdine el birliğiyle çözüm üreteceğiz. Bu işin iktidarı, muhalefeti yoktur ama güç iktidardadır. Sorunu çözecek olan iktidardır.”

İktidarın sorunları çözmek için vatandaştan oy istediğini dile getiren Kılıçdaroğlu, toplumun bölünmemesi, kutuplaştırılmamasının önemine işaret etti.

“Ayrıştırırsanız, bölerseniz, gerginlik yaratırsanız, haksızlık yaparsanız ne olur? Adalet dediğimiz kavramın içi boşalır, adalet kalmaz. Hukuk dediğimiz kavramın içi boşalır, hukuk kalmaz.” değerlendirmesini yapan Kılıçdaroğlu, aynı acıyı yaşayan birisine sevgiyle, bir başkasına öfkeyle yaklaşıldığında orada adaletin olmayacağını vurguladı.

ADALETE GÜVEN YÜZDE 30’LARDA

Hazreti Ali’nin “Devletin dini adalettir.” dediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, devletin adaletsizliğin kaynağı olması durumunda, toplum vicdanının derin yaralar alacağının altını çizdi.

Kılıçdaroğlu, adaleti yüceltmenin önemine işaret ederek, adaletsizliğin beslenmesi durumunda ciddi sorunların olacağını belirtti.

Adaletsizliğin demokrasiyi, güçler ayrılığı ilkesini de aşındıracağını, adalete duyulan güvenin yerlerde sürünmesinden en büyük zararı vatandaşın göreceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

“Düşünün, adaletin tepesindeki insanlar ‘adalete olan güvenin yüzde 30’lara indiğini’ söylüyorlar. İktidar sahiplerinin oturup düşünmesi lazım. Neden bu tablo ile biz karşı karşıyayız? Kim yönetiyor bu ülkeyi? Kim adaletsizliği besliyor? Kim adaletsizlikten yana politikalar izliyor. Kim toplumu ayrıştırıyor ve bölüyor? Biz, bu soruları sormak zorundayız. Bu, bizim hakkımız. Kimin adına? 82 milyon adına bu soruları sormak zorundayız. Bütün canlıların adalete ihtiyacı var. Bu kadar yüce bir kavramın içini hangi iktidar boşaltabilir? Boşalttılar. Bu bizim için büyük bir acıdır. Son 5 yılda uluslararası anketlerde, çalışmalarda, raporla da hukukun üstünlüğü konusunda Türkiye 50 basamak geriye gitti. Adaletsizlikte bir dünya rekoru. Nasıl olur da 50 basamak birden geriye düşersiniz? Demek ki adaletsizliği sadece bizim hakimler, savcılar, Yargıtay Başkanı ya da Cumhurbaşkanı Yardımcısı söylemiyor, bütün dünya Türkiye’de bir ‘adaletsizlik olduğunu’ söylüyor.”

OSMAN KAVALA HATIRLATMASI

Tutuklu Cumhuriyet Gazetesi çalışanlarının tahliye edildiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, “Haksız ve hukuksuz yere hapiste yattıklarını Adalet Bakanı biliyor, Yargıtay Başkanı biliyor, Anayasa Mahkemesi Başkanı biliyor, herkes biliyor ama içeriden çıkaramıyorlar. Ne için? En sonunda çıktılar. Peki bu kadar haksız bir şekilde içeride yatmalarının hesabını kim verecek?” dedi.

Kılıçdaroğlu, Parti Meclisi Üyeleri Eren Erdem’in aylardır delilsiz bir şekilde hapiste tutulduğunu belirterek, “Siz FETÖ ile kucak kucağa gezerken o FETÖ’yü eleştiriyordu. Kitap, makale yazıyordu.” diyen Kılıçdaroğlu, sadece Erdem’in değil, Osman Kavala’nın, yazarların, çizerlerin, gazetecilerin, avukatların, askeri öğrencilerin hapiste olduğunu söyledi.

BİR FETÖ BORSASI KURMUŞLAR

Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Kim dışarıda? Yeşil dolarları olanların, sırtı kalınların tamamı dışarıda. Bastır parayı, çık dışarıya. FETÖ borsasını ben mi dillendirdim? FETÖ borsası diye bir borsayı kim dillendirdi? Önce AK Parti kanadından dillendirdiler. Orada da vicdan sahibi insanlar var. ‘Bir borsa var, sizin haberiniz yok mu? Parayı bastıran dışarı çıkıyor.’ dediler. İzmir’deki cinayeti unutmadık. FETÖ borsasının olduğu bir ortamda bir kişiyi gittiler dairesinde öldürdüler. Ne oldu? Vicdan sahibi olanlar sormayacak mı bu soruyu? FETÖ borsasının aktörleri kimlerdi? Kimler para ödüyordu, kimler çıktı dışarıya? FETÖ ile hala iç içe olanlar devletin protokolünde yer alıyor. Hala Pensilvanya’dan emir ve talimat alanlar devletin protokolünde yer alıyor. Çünkü beyefendi gitmiş Erdoğan’ın avukatlarını tutmuş, dünyanın parasını ödemiş. Hakimi, savcısı cesaret edip deva bile açamıyor. Hangi adaletten bahsedilecek? Özellikle bunu AK Partili ve ülkücü kardeşlerime seslenerek söylüyorum, adaletse hep beraber. Adalet birilerinin iki dudağına teslim edilemez. Parası olan için adalet kendi iradesine göre, parası olmayan açın içeri gitsin. Yazık günah değil mi?”

82 MİLYON FAİZCİYE ÇALIŞIYOR

Kılıçdaroğlu, hükümete yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak gazetesinin manşetini göstererek, “82 milyon, faizciye çalışıyor” manşetini göstererek, kendilerinin de bunu yıllardır söylediklerini bildirdi.

“Londra’daki bir avuç tefeciye Türkiye’yi teslim ettiler” ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, 17 yıllık dönemde dışarıdan alınan borçlar nedeniyle Türkiye’nin 170 milyar 535 milyon dolar faiz ödediğini belirtti.

“Hangi egemen güçlerin Türkiye’yi Suriye batağına soktuğu” sorusunun sorulması gerektiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Bizi yalnız bıraktılar” dediğine işaret ederek, “Bu laf çok ama çok önemlidir. Birisi sırtını sıvazladı, ‘Suriye’de şunları yap’ dedi, sonra döndü ‘Ben çekiliyorum, bizi yalnız bıraktılar’ dedi. Kim sana ‘Gir’ dedi, kim ‘Orada insan katliamlarına bir anlamda destek ol’ dedi? Sana ne Suriye’nin iç işinden, sana ne. Darmadağın ettiler Suriye’yi.” ifadelerini kullandı.

Suriye sınırındaki mayınlı arazinin temizlenerek 44 yıllığına İsrail’e verilmek istendiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, konuya ilişkin Bakanlar Kurulu kararını Danıştay’ın iptal ettiğini, konunun daha sonra Meclis’e getirildiğini ve buna itiraz ettiklerini anlattı.

Kılıçdaroğlu, konuyu Anayasa Mahkemesine intikal ettirdiklerini, mahkemenin bunu iptal ettiğini dile getirerek, “Şimdi başka bir şey başlattılar, Esad üzerinden ‘Suriye’de demokrasi yokmuş, orada insan hakkı ihlalleri varmış, biz oraya gireceğiz’. Türkiye üzerinden silah soktular. Geldiğimiz noktaya bakın, herkes dışarıda, zarar gören tek ülke var dışarıdakilerden, Türkiye. İçeriden de yani kendi ülkelerinde de Suriye var.” dedi.

ESAD İLE OTUR KONUŞ

Önümüzdeki süreçte uluslararası Suriye konferansı düzenleyeceklerine değinen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz Suriye sorununun hukuk içinde ve Suriye’nin bütünlüğü korunarak çözülmesini istiyoruz. Egemen güçlerin Suriye’den çıkmasını istiyoruz. Türkiye, İran, Irak ve Suriye’nin, Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı kurmasını istiyoruz. Bu bölgede kardeşlik istiyoruz. Kürtler, Türkmenler, Ezidiler, orada da var, burada da. Akrabalık ilişkilerimiz var, akrabayız biz, neden kavga ediyoruz, bir birbirimizi öldürüyoruz, onlar silah satsınlar diye. Neden, hangi gerekçeyle bu oyuna geliyoruz? Hepimizin oturup düşünmesi lazım.”

Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin bir dış politikasının olmadığını savunarak, “Türkiye’nin dış politikasını Amerika ve Rusya belirliyor. Esad da ‘Ben ülkemde terörist istemiyorum, çıkın kardeşim topraklarımdan’ diyor. ‘Esad ile otur konuş’ diyoruz, sen de biz de o da Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunuyoruz. Asıl aktörle konuşacaksın, ‘Hayır ben Rusya ile Amerika ile konuşacağım.’ O ülkeler kendi ülkelerinin çıkarını isterler, her ülke kendi ülkesinin çıkarını savunur. Bundan da bihaberler.” diye konuştu.

Hiç kimsenin umutsuzluğa kapılma hakkı olmadığını bildiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Bu ülkede Cumhuriyet Halk Partisi vardır. Tarihin derinliklerindeki bütün sorunları bilen, o dönemlerde yaşanan bütün sorunları çözen, geleceği iyi okuyan ve Türkiye’nin parlak geleceğini çizecek olan da CHP’dir. Çünkü CHP’liler kişisel çıkar peşinde koşmazlar. Ülkenin, bölgenin çıkarlarını savunurlar, barışı, huzuru savunurlar. Herkesi kazanmaktan yana politika güderler. Bir ülkeye teslim olmazlar. Ekonomiyi götürüp tamamen Rusya’ya teslim ettiler. Rusya komşumuz, elbette ticari ilişkilerimiz olacak ama yarın aramız bozulduğunda başımıza hangi felaketlerin geleceğini acaba bunlar biliyorlar mı? Devlet adamlığı başka bir şeydir.”

‘DİYORLAR Kİ KILIÇDAROĞLU DARBECİLERİ DESTEKLİYOR’

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de zor durumda olduğunu iddia eden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Akdeniz’e uzun sınırı olan iki büyük devlet olan Mısır ve Türkiye’nin, “barışması gerektiğini” söyledi.

Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Her seferinde diyorlar ki ‘Kılıçdaroğlu darbecileri destekliyor.’ Ben demokrasiyi savunuyorum ama kendi ülkemin çıkarları her şeyin üzerindedir. Türkiye ve Mısır el ele verirse Doğu Akdeniz’deki bütün sorunları çözerler. Biz Mısır’ı düşman ettik. Kıbrıs Rum Yönetimi, Yunanistan, İsrail, İtalya, Ürdün, Filistin ve Mısır… Olmayan tek ülke Türkiye. ‘Türkiye Doğu Akdeniz’de yalnız kaldı’ dediğim zaman ‘Biz oraya gemi gönderiyoruz.’ Ben de biliyorum gemi gönderildiğini, ona itiraz etmiyorum. Benim itirazım, uluslararası arenada yalnız kaldık.”

Kılıçdaroğlu’ndan bakanlara ‘Diyarbakır anneleri’ tepkisi: Sen neden oturuyorsun?

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

3 Yorum

  1. 15 Eylül 2019, 19:33

    ADNAN CEMGiL Adolf Hitler hayrânı yaşıtları ile arasına mesâfe koyabilse idi, oğlu SiNAN’ı başka türlü yetiştirir O’nu BEDRi BAYKAM’ın okuduğu ilkokula gönderirdi. ECEViT-öncesi CHP yukarıya aççık-seççik yazdığım savın savunulabileceği bir meşrû zemin idi. Bugün nerdeee o çok seslilik? [bkz: Berktin, C. T., «Problemli Çocuklar ve Problem Sebepleri», Türkiye $ Bankası Kültür Yayınları Ankara, 1962].

  2. Cumartesi anneleri devlete benim terörist çocuğumu öldürme demeyecek,
    Diyarbakır anneleri gibi PKK/hdp önüne gidip çocuğumu bırak terörist yapma diyecek..

  3. HDP’ye olan diyet borcunu ödüyor.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!