Ukrayna askerinin, Donetsk bölgesindeki Trudove köyünde görev icra ederken Rus ordusu askeriyle çatışmaya girdiği anlar sosyal medyada gündem oldu.
Çatışma sonrası karşı tarafla bir süre yakın dövüşe giren Ukrayna askerinin hayatını kaybettiği görüldü.
RUS ORDUSU ASKERİ O ANLARI ANLATTI
Gazeteci Nigar Ogeday, Ukraynalı askerle savaşıp kazanan ve kulağından yara alan Rus ordusu askeriyle yapılan röportajı paylaştı.
Buna göre, Rus ordusu askeri yaşananları şu sözlerle anlattı:
“Aynı adam arkadaşımı öldürdü, başta iki kişiydiler, ilk başta beni kovalamaya çalıştılar. Hemen ateş ettim.
300 300 diye bağırdı (telsiz kodu), muhtemelen çok yaralıydı, eh, kısaca -beni- kovalıyordu ama orada bire bir dövüş dışında başka şansım yoktu.
Cidden başka seçenek yoktu.
Pek de şaşırmış değildim, çünkü o benden çok daha uzundu, ama kesinlikle 100 kilogramdan fazla ağırlığı vardı. Mesela ben 74 kilogramım. Ama o her açıdan beni geride bırakıyordu, bu kesin. Bunun farkındaydım. Ama artık pes etmek ya da bir şeylere karar vermek için çok geçti. O sırada şöyle bir düşüncem vardı: Pes etmek mi, etmemek mi? Ama kesin olarak biliyordum ki pes etmeyeceğim. En azından yanımda bir kişiyi de götürürüm, dedim. İşte bu motivasyon bana çok yardımcı oldu. Daha önceden de bu motivasyona sahiptim..
En azından bir kişiyi de yanımda götüreceğim fikri, odaklanmama ve o anın üstesinden gelmeme gerçekten çok yardımcı oldu.
– Doğru mu anladım, bir ara o sizin bıçağınızı çıplak eliyle, keskin kısmından tuttu, gerçekten mi?
Evet, evet. Şimdi göstereyim nasıl olduğunu. Aynı böyle bir bıçak benim evimde var, ama orada o bıçak yoktu. O bıçağı orada bıraktım.
– Peki, o bıçak nereden gelmişti? Hikâyesini anlatabilir misiniz? Tam olarak o bıçak neydi?
Bu bıçak bizim buralarda yapılıyor, bizim bölgede, köyün yakınlarında. Genç bir adam var, adı Nikolay, o yapıyor. Yaşıtım sayılır. Kendi elleriyle bu bıçağı yapıyor. Ben ondan üç bıçak aldım, askerlik için, savaşmak için. Tam böyle bir bıçaktı işte.
– Yani o bıçak hayatınızı kurtardı mı?
-Evet. Onu bıçakladığımda her yerim kan içindeydi, buradan kan, şuradan kan akıyordu. Ona vurduğumda elim kaydı, burada kaydı, yara tam burada oldu. Bıçak böyle kaydı gitti elimden.
– Kaydı, öyle mi?
Evet, kaydı. Ve o hemen bıçağı kaptı, benim bıçağımı aldı.
– Lütfen söyleyin, bay Andrey, onun da bir bıçağı var mıydı? O da bir ara kendi bıçağını çıkardı mı? Sizi bıçaklayabildi mi?
Hayır, onun bıçağı yoktu. Hiç bıçağı yoktu.
– Bıçağı o mu ele geçirdi?
Evet, benim bıçağım. Benim bıçağımla beni öldürmeye çalıştı, yani…
– Kulaktaki darbe dışında size başka bir zarar verebildi mi? Kulaktan yaralandığınızı anladım, ama başka bir yerden de vurabildi mi?
Evet, burada, burada ve burada da var. Buralarda kesikler var, liflerden dolayı.
– Anladığım kadarıyla avuç içleriniz de tamamen kesilmişti, doğru mu?
Evet, işte, kulaktan vurduğunda bıçağı böyle tutuyordum. İki parmağımı kesti, burada ve burada yara var. Yere düştüğümde bıçağı çekmeye çalıştı. Ama o sırada yerde bir cam kırığı gördüm, sanki bir bıçak parçası gibi. O cam kırığını aldım ve sol gözüne sapladım. Acıyla bıçağı bıraktı, beni burada tuttuğu bıçağı bıraktı. O anda bıçağı aldım ve ilk darbeyi ensesine, omurga bölgesine doğru vurdum. Ama ilk darbe o kadar ciddi bir yara olmadı.
‘GÖKYÜZÜYLE VEADLAŞMAMA İZİN VER’ DEDİ’
İkinci darbeyi buraya, omurga tarafına doğru yaptım. Bu ikinci darbe kesinlikle onu bitirdi. O artık hiçbir şey yapamayacağını anladı ve bana dönüp, “Gökyüzüyle vedalaşmama izin ver, annemle konuşmama izin ver. Beni zaten öldürdün” dedi. Bana, “Sen dünyanın en iyi savaşçısısın” diye teşekkür etti.
Onu bıraktığımda tekrar teşekkür etti, “Gökyüzüyle vedalaşmama izin ver” dedi. Biz çocukluğumuzdan itibaren her durumda insan olarak kalmayı öğreniriz. Çocukluktan itibaren böyle öğretilir ve bu bana odaklanmamda çok yardımcı oldu.
– Onu serbest bıraktınız çünkü zaten kazandığınızı anlamıştınız, değil mi?
Evet, artık onun ayağa kalkamayacağını anladım. Boğazına iki bıçak darbesi, bir de özel bölgesine üç darbe gönderdim, yani o artık bitmişti.
– Andrey, kavgada bir noktada elinden kanın aniden fışkırdığı görülüyor, ama sizin yüzünüz görünmüyor. Bir ara onun elini ısırmış mıydınız?
(Gülerek) Evet, evet, ısırdım. Bu yüzden ikinci elini kullanamıyordu. İlk eli bıçakla meşguldü, ikinci eli ise benim dişlerimdeydi.
– Biraz zor ve sert bir soru olabilir, ama eşiniz bu videoyu izledi mi? İzlediğinde size ne dedi? Çünkü bu korkunç sahneleri herkes izleyemez.
Dün, evet, dün gördüler. Video yayıldı. Tam o sırada kardeşimde misafirdim, çay içiyorduk. Küçük kardeşim, “Ağabey, bu sen misin?” diye bana videoyu gösterdi. Ama ben hâlâ o videoyu izleyemedim.
– Neden?
Bir yandan vicdan meselesi, bir yandan zor geliyor. O anlara dönüp bakmak, hatırlamak çok zor. Sanki artık unutmuş gibiydim, ama tekrar hatırlamak zor oluyor. Ama eşim, gelinimizle birlikte izlediler. Şaşırdılar. Hiç beklemiyorlardı böyle bir şey. Akrabalarım ve arkadaşlarım da, “Senin böyle bir şey yapabileceğini düşünmezdik. O senden üstündü ama sen kazandın,” dediler. Onun hareketleri profesyoneldi, bu açıktı. Ateş açar açmaz nasıl hareket ettiğini gördüm, profesyonel olduğu belliydi. Hatta el bombası attı hemen, hareketleri gerçekten profesyoneldi.
– Andrey, bir şey daha sormak istiyorum. Yorumlarda herkes tartışıyor, o adam kavgada sürekli bir şeyler bağırıyor. Bu, yoldaşının kod adı mıydı, yoksa kimi çağırıyordu?
“Koval, Koval, Koval…” diye bağırıyordu. “Koval, Koval” diye bir şeyler söylüyorlardı. Bu bir arkadaş mıydı, yoksa kod adı mı, bilmiyorum. Ama sürekli “Koval” dediklerini duydum.
– Ne kadar ağır yaralandınız ve ne kadar süre sonra bizim çocukların bulunduğu yere ulaştınız? Hastanede ne kadar kaldınız ve iyileştiniz?
Biz 16’sında saldırıya girdik, 22’sinde öğlen çıktım ve o zaman tıbbi yardım aldım. Bende 14 şarapnel yarası, 3 bıçak yarası ve bir de sarsıntı vardı. Çok fazlaydı…
– Hastanede ne kadar yattınız?
13 Aralık’ta taburcu edildim.
– Anladım. Yani İzyum’a ne zaman geri döneceksiniz?
Evet, 10 Ocak’ta.
– O zaman anlattıklarınızdan şunu anlıyorum: Kimse o adamın başında kamera olduğunu bilmiyordu, değil mi? Bu çatışmayla ilgili kimseye bir şey anlattınız mı?
Kamerası olduğunu bile bilmiyordum, hiç görmedim. Ondan sadece şarjör aldım, bir de telsiz aldım.”
iyi de bu rus falan değil, bildiğin kazak, kırgız veya özbek türkü.
Böylece rusyadan dost olmayacağını seni ancak öncephede kendi çıkarı için kullanacağını anlıyoruz.