1. Haberler
  2. Gündem
  3. Çavuşoğlu duyurdu: Türk ve Katar şirketi arasında ‘Kabil Havalimanı’ mutabakatı

Çavuşoğlu duyurdu: Türk ve Katar şirketi arasında ‘Kabil Havalimanı’ mutabakatı

featured

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’ndan Taliban yönetiminin Dışişleri temsilcisi ile görüşmesinin ardından Kabil Havalimanı’nın işletilmesi konusunda dikkat çeken bir açıklama geldi. Çavuşoğlu ‘Diğer taraftan Kabil ve diğer havaalanlarının işletilmesi konusu var. O havaalanları ile ilgili son durum nedir? Onu konuştuk. Bu konuda bir Katar şirketi ile bir Türk şirketi bir mutabakat zaptı imzaladı.’ dedi.

VERYANSIN TV 

Taliban yönetimi ile Türkiye ve Katar arasında devam eden Kabil Havalimanı’nın işletilmesi ve güvenliğinin sağlanmasıyla ilgili gelişmeler takip edilirken, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’ndan dikkat çeken bir açıklama geldi.

‘KATAR ŞİKETİ İLE TÜRK ŞİRKET ARASINDA MUTABAKAT ZAPTI İMZALANDI’

Taliban yönetiminin dışişleri temsilcisi Emirhan Muttaki ile görüşen Çavuşoğlu, Kabil Havalimanı’nın işletilmesi konusunda Katar şirketi ile Türk şirket arasında muıtabakat zaptı imzalandığını duyurdu.

Çavuşoğlu şunları söyledi: 

“Taliban’ın tanınması gündeme gelmedi. Bunun için erken olduğunu Taliban da biliyor. Hatta bizden birkaç talebi oldu ve bunların da tanıma anlamına gelmeyeceğini kendileri söyledi. Gerçekten de tanınma anlamına gelmez. Afganistan halkı için yaptıklarımızı anlattık. Ayrıca bu kapsayıcılık konusunun önemini bir kere daha anlatmaya çalıştık. Unutmadıklarını umarak bir kere daha hatırlattık. Diğer taraftan Kabil ve diğer havaalanlarının işletilmesi konusu var. O havaalanları ile ilgili son durum nedir? Onu konuştuk. Bu konuda bir Katar şirketi ile bir Türk şirketi bir mutabakat zaptı imzaladı. Diğer taraftan Kabil’e yapacağımız ziyareti de tekrar görüştük. Bugün buraya katılan bazı dışişleri bakanları ile Endonezya Dışişleri Bakanı başta olmak üzere Kabil’e birlikte gitmeyi de konuştuk. (Endonezya Dışişleri Bakanı) Kendisi de bu ziyaretten memnun olacağını söyledi. Bizim bu ziyaretle amacımız hem biraz önce söylediğimiz mesajları tekrar iletmek, doğrudan iletmek hem de inisiyatifi İslam ülkeleri olarak Afganistan konusunda ele almak. İİT üyesi önemli Müslüman ülkelerin inisiyatifi elinde tutması gerekir.”

Çavuşoğlu ‘Türk şirket’ açıklamasıyla SADAT’a mı işaret etti?

‘TASLAK ANLAŞMA’ İDDİASI

Eylül ayında Türkiye, Taliban ve Katar arasında “taslak anlaşma”ya varıldığı iddia edilmişti. 

Anlaşmanın maddeleri şöyle sıralanmıştı: 

-Türkiye Taliban’ı Afganistan’ın meşru hükümeti olarak tanıyacak

-Türkiye ve Katar havalimanını ortak olarak işletecek

– Ankara havalimanının güvenliğini, personeli eski Türk askerleri ve polislerinden oluşacak özel bir güvenlik şirketi aracılığıyla sağlayacak.

GÖZLER SADAT’A ÇEVRİLDİ

Çavuşoğlu’nun açıklamasının ardından gözler bir kez daha SADAT’a çevrildi…

Suikast ve gayri nizami harp eğitimi veren SADAT’ın kurucusu 1996 yılında irticai faaliyetlerden dolayı TSK’dan emekli edilen eski Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Adnan Tanrıverdi

‘İslam birliği için Mehdi hazretleri gelmeli. Onun gelmesi için ortamı hazırlıyoruz’ sözeriyle tepki çeken Tanrıverdi, şirketinin amacını 2012’de şu ifadelerle anlatmıştı:

“Türkiye’nin köklü askeri gelenekleri ve birikimini ihtiyacı olan ülkelere aktarmak. Kendi deneyimi ve birikimi olmayan ülkelerin silahlı kuvvetlerinin eğitim, strateji gibi ihtiyaçlarını karşılayacağız. Dünyada örneği çok. Türkiye’de ilk olacak.”

Tanrıverdi’nin kurucusu olduğu SADAT’ın para karşılığında Suriye’deki silahlı gruplarını eğittiği iddiası da basına yansımıştı.

AÇILIM DESTEKÇİSİ

15 Temmuz ABD/FETÖ darbe girişimi sonrasında Cumhurbaşkanı’nın Başdanışmanlığı görevine getirilen Adnan Tanrıverdi’nin, PKK ile yapılan “açılım” sürecine destek verdiği, eyalet sistemini ve Kürtçe eğitimi savunduğu ortaya çıkmıştı.

Tanrıverdi şunları demişti: 

“Devletin kurumlarında ve uluslararası ilişkilerde resmi dil Türkçe olmalı. Ancak Kürtlerin ve diğer etnik grupların kendi dillerini konuşma, geliştirme ve kendi dilinde eğitim yapma imkanı anayasa ile koruma altına alınmalıdır. Kürtçe dilinin geliştirilmesi, devletin kültür programlarında yer almalıdır. Devletin resmi okullarında isteyen Kürt vatandaşlarımıza kendi dilinde eğitim hakkı sağlanmalı, ikinci dil olarak da Türkçe öğretilmelidir. Türkçe eğitim yapan devlet okullarında da ikinci dil olarak Kürtçe dili tedrisata dahil edilmelidir…

Eyyubi Hanedanlığı Devleti’nin simgesinin 16 Türk Devleti’nin simgesiyle birlikte Cumhurbaşkanlığı forsuna 17. yıldız olarak dahil edilmelidir. Kürt kimliği tanınmalıdır. 1982 Anayasası’nın 66. Maddesinde geçen, “Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkese din ve ırk farkı gözetmeden Türk denir” hükmü yerine “Vatandaşlık temel bir haktır. Kanunun öngördüğü esaslara uygun olarak bu statüyü kazanan herkes Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır” ifadesine benzer bir hüküm yer almalıdır.”

FETÖ’NÜN TÜRK ORDUSUNA KUMPASLARINI SAVUNMUŞTU

Tanrıverdi, 2010 YAŞ kararları sonrası yazdığı yazıda FETÖ’nün kumpas davalarına şu sözlerle destek vermişti:

“Yeni kadroların en şanssız tarafı; TSK bünyesi içinde, hakkında darbe hazırlığı içinde olmaktan iddianame hazırlanarak suçlanan ve bu iddiaların ciddi bulunarak mahkemeler tarafından kabul edildiği için yargı önünde darbe zanlısı olarak bulunan bir kısım üst düzey komutanların hala aktif görevde olmasıdır. Bu durumu silahlı kuvvetlerimizin ve üst komuta kademesinin başını ağrıtmaya devam edecektir. İfadeye çağrılmalar, yakalanma ve tutuklanma kararları, bu kararlara uyulmaması gibi sebeplerden dolayı TSK’nın üst komuta kademesi yeni dönemde de suçlanmaya devam edecektir. Gönül isterdi ki YAŞ toplantısı bu meseleye son noktayı koysun. Şaibe altında olanlardan TSK temizlensin ve bu yeni dönem temiz bir sayfa ile başlasın. Tabii bu gerçekleşmedi. Şimdi yeni komuta kademesi darbecilikten yargılanan subay ve generalleri kendi isteği ile emekliliğe zorlamalıdır. Emekli olmayanları da Aralık 2010 Şurasında re’sen emekli etmelidir.”

Ergenekon kumpasında FETÖ’cü hakimlerin verdiği cezaların yetersiz olduğunu da savunan Tanrıverdi, “TSK dış konulara odaklanıp, asli görevine dönmesin, Türkiye bölgede güçlü olmasın diye Ergenekon’da cezalar fazla ve haksız propagandası yapılıyor. Geleceğimiz için çok dikkatli olmak lazım” demişti.

Balyoz davasında, sanıkların Anayasa Mahkemesi tarafından tahliye edilmesi sonrası bile davayı savunan yazılar yazmıştı.

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!