Cem Gürdeniz’den ‘iç cephe’ mesajı: Türkiye nasıl direnecek?

featured

Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmelere ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

VERYANSIN TV

Amiral Cem Gürdeniz, Haber Global’de Saynur Tezel’in konuğu oldu.

Cem Gürdeniz önemli açıklamalarda bulundu. İşte Gürdeniz’in açıklamalarından satır başları:

‘YUNANİSTAN ABD’NİN SÖMÜRGESİ OLDU’

Biden’ın ve Blinken’ın Türkiye mesajları Türkiye’yi yola getirmeye, tehdit etmeye yönelik mesajlar. Zaten uçak gemisinin Girit’te olması, Miçotakis’in Girit’e gidip uçak gemisinde görüntü vermesi Biden’ın seçilmeden ‘ben Bidenopulos’um’ demesi… Yunanistan açısından şu değerlendirmeyi yapabiliriz; Yunanistan, ABD’nin sömürgesi olmuştur. 20 üs daha istiyorlar. 20 yıl önce böyle bir şeyi hayal dahi edemezlerdi. Yunanistan, tarihini tekrar ettiriyor. 

Biden’ı Lloyd George’a, Macron’u da aynı dönemin Fransa başbakını Clemenceau’ya benzetiyorum. O dönem Osmanlı’yı parçalamak üzere Yunanistan’ı vekil devlet olarak kullandılar, İzmir’e çıkardılar. Yakında Yunanistan’da ABD karşıtlarının tasfiyesini bekliyorum. Bütün kapılarını açtılar. 

TÜRKİYE’YE NE MESAJ VERİLDİ?

AB’nin dünkü zirvesi, NATO ‘nun Dışişleri Bakanları zirvesi açıklamalarda Türkiye kadar hedefe oturtulan ülke Rusya. Lavrov ne dedi, ‘Artık AB ile her türlü ilişkiyi bitirdik’ dedi. Geçen hafta Biden, Putine “katil” dedi. Soğuk savaşın en şiddetli döneminde bile liderler böyle bir hakarette bulunmamıştı. Putin çok güzel cevap verdi, “ona sağlık diliyorum” diyerek.

Almanya’nın Kuzey Akım-2’den caymaması ABD’de büyük bir öfke yaratıyor. Putin’e baskı yapılarak, NATO zirvesinde Rusya’nın tehdit olduğu vurgulanarak yeni bir soğuk savaşın en şiddetli cephesi açıldı. Benim korkum Rusya’nın daha da içe kapanarak anti batı tutumun güçleneceği. Karşımızdaki ülke sıradan bir ülke değil. 

DIŞİŞLERİ’NİN ‘MEMNUNİYET’ AÇIKLAMASINA TEPKİ

Bugünkü Dışişleri’nin açıklamasındaki “memnuniyet” kelimesini üzüntüyle karşıladım. Bu rapordan memnuniyet duymak mümkün değil. Türkiye’ye gözdağı veriyorlar. Utanmadan ne diyorlar, ‘Türkiye, Doğu Akdeniz’deki provokasyonları’, yani Türkiye’nin deniz yetki alanlarını, Mavi Vatan’ını savunması, BM’ye ilan ettiği sınırları savunmasına provokasyon diyorlar. Veya KKTC’de 1974’den bu yana kan akmamış, Rumların başlattığı saldırılar devam ettirilmemiş. İstikrar ve barış yaşanıyor, utanmadan orada ‘Türkiye’nin kışkırtıcı hamleleri’ deniyor. Bu tip raporlara Dışişleri’nin bu şekilde cevap vermemesi gerekiyor.

Yeni dünya düzeni kuruluyor. Bu süreç neticede bir taraf seçmeyi, bir hesaplaşmayı -dilerim bu hesaplaşma halkların acı çekeceği şekilde olmaz-… Bu düzen kurulurken AB ve ABD nasıl davranacak? ABD’nin, AB ve NATO’yu tam saha presle yanına çektiğini görüyoruz. ABD diyor ki, ‘tek başıma küresel hegemonyaya yetişemiyorum. Çin, çok büyük. Aksi taktirde teslim olacağız.’ AB, diyor ki ‘Çin’le benim ilişkilerim oldukça iyi’. Almanya Rusya ile Kuzey Akımı-2’yi yapmaktan vazgeçmedi.

‘TÜRKİYE KENDİNE GÜVENMELİ’

Türkiye, coğrafyasının ve gücünün farkında olmalı. İçerdeki huzuru en yüksek seviyede tutmalı. Ama görüyoruz ki içeride ciddi sorunlar var. Hükümet, oldu-bittileriyle 2023 seçim sürecine girdiği görülüyor. Önemli olan ülkenin bekasıdır. İç siyaset ikinci plandadır.

Türkiye şu an kıta sahanlığındaki faaliyetlerden bu kadar çabuk geri çekilmemeliydi. Gitmediğiniz yer sizin değildir. AB, komisyon başkanı ‘Türkiye provokasyonlarına devam ediyor’ diyor. Burnumuzun dibinde ABD ile Yunanistan tatbikat yaparken hiçbir şey yapmayalım mı? Türkiye 70 yıldır bu sisteme kendini kullandırtmış, bunları istemeye hakkı var.

Türkiye şu an pek çok alanda geri adım atıyor gibi görünüyor… İçerdeki ekonomik baskılar, 2023 seçimleri… Bakıyoruz Montrö gündeme geliyor. Halbuki Türkiye’nin en önemli alanı Karadeniz’dir. Montrö ile uğraşmak bir yana oradaki dengeyi bozacak NATO eylemlerine engel olmalı. Türkiye artık güvenlik odaklı bu yeni düzende çok daha dengeli, kendine güvenerek, içerideki huzuru da sağlamalıdır.

‘BATI NE DER’ DEMEMELİ

Türkiye, tarafını 15 Temmuz 2016 FETÖ darbe girişiminden sonra yapmak zorunda kaldı. İçimizdeki hain bir grup halka ateş açtı. Türkiye, kendi kendini kurtarmış, büyük bir devrimle kurulmuş bir ülke. Türkiye, emperyalizme boyun eğecek bir ülke değil. Sorun Türkiye’nin nasıl direneceği, sorun iç cephe…

Bugün şartlar 1945’den farklı. 1919’dan farklı. Bugün yeni bir dünya kuruldu. Çin ve Rusya, ABD’nin uzun soluklu çatışmayı göze alabileceği ülkeler değil. Türkiye o yüzden ‘Batı ne der’ dememeli.

S-400 kadar doğru bir karar olamaz. Türkiye’nin hava savunma sistemi yok. Kurumlar, sabah akşam mesai yaparak yeni fikirleri harekete geçirmeli.

HARP OKULLARINDA İRTİCANIN TEHDİT OLMAKTAN ÇIKARILMASI

Çok ciddi bir sorun. Aynı şekilde bir tekkeye giden amiral görüntüsü, son derece tehlikeli. Dilerim Türkiye bu sıkıntılı dönemi atlatır. Türkiye’yi birlikte tutacak tek çimento kurucu değerlerdir, Mustafa Kemal Atatürk’ün değerleridir. Hiçbir tarikatın TSK’da söz sahibi olması düşünülemez. Bunun bedelini 15 Temmuz’da ödedik. Türkiye’nin en büyük tehdidi, bölücülük, yıkıcılık ve irticadır. Terör zaten bunların kullandığı bir metottur. Ordu, siyasetin dışında tutulmalı.

Cem Gürdeniz’den ‘iç cephe’ mesajı: Türkiye nasıl direnecek?

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. 27 Mart 2021, 07:28

    Oyun büyük.Kısa bir hatırlatma. Sınırdaş ülkemiz, gelişmiş ülkeler tarafından 2001 yılında işgale uğrarken ,o zaman ki yönetimde olan kişinin saçında bit arayıp sonra linç ederken o ülkenin başbakanı konumunda olan Tarık Aziz’in akıbetini merak edeniniz var mı? Ya da Sovyet Rusya’yı “glastnot” rüyası ile dağıtan Gorbaçov’un akıbetini. Ya da ekonomi politikalarıyla ülkeyi iflasa götürdükten sonra bugünkü yönetime devreden Kemal Derviş’i hatırlayanınız var mı? Kısaca oyun büyük. Türk Milletinin milli menfaatlerinde buluşacak tüm noktalar farklı görünümler altındaki liderler tarafından tutulmuş durumda.Kimi Cumhuriyetçiliği ilkesi görünümü altında kimi ulusalcı adden görünüm altında.Bu arada ülkeyi yöneten irade kafa karıştırıcı politika izlemeye devam ediyor.Bir yandan Azerbaycan’da Karadağ konusunda açık destek vererek milli duruş sergiliyor, diğer yandan Türk düşmanı ülkelerin de şimşeklerini ülkemize çekerek bir taşla iki kuş vuruyor.Bu bana sınırdaş ülkenin yemlenerek Kuveyt’i işgal etmesini çağrıştırıyor.Gelişmiş devletler Karabağ’ın Azerbaycan’a geçmesinde sessizliğini korurken biliyorlar ki nasıl olsa tekrar el değiştirecek.Yine bir hatırlatma başta hatırlattığım sınırdaş ülkenin üçe bölünmesinde oluşan peşmerge oluşumların kontrolündeki yerlerin altyapılarını kim yaptı. Elbette büyük çoğunluğunu bizim ülkemizin mütahitleri yaptı. Peki bu ülkemiz mütahitleri niye Karabağ’a gidip oranın altyapısını yapmıyorlar. Geçenlerde Azarbaycan’ın ekranında izledim. Azerbaycan Türkleri, Karabağ’da kendi imkanları ile çok kısıtlı bir inşaatın temelini atmaya çalışıyorlardı.(Bu yorumumdan sonra ekranlarda ülkemiz mütahitleri tarafından Karabağ’da inşaat haberleri yapılırsa bilin ki gaz almaya yöneliktir.)

  2. Umarım bu akılsız hükümet bu soylelenenleri dinler. Gerçi bunlarda akıl olsa komutan bu uyarıları yapmak zorunda kalmazdı

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!