CHP’nin raporunda neler var?

featured

Eğer İbrahim Kaboğlu’nun kitapçığı CHP’yi bağlamıyorsa neden TBMM’deki partilere ve TBMM Başkanı Mustafa Şentop’a da iletiliyor? Kılıçdaroğlu’nun kitabı siyasi parti liderlerine yapacağı ziyaretlerde de hediye edeceği belirtiliyor. Kurumsal olmayan bir görüş başka kurumlarla paylaşılır mı?

MUSTAFA SOLAK

CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun talimatı ile Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu’na “ ‘YASAMA YETKİSİ DEVREDİLEMEZ’ (27. Yasama Dönemi Uygulaması: Temmuz 2018-Aralık 2019)” adlı bir rapor hazırlatılıyor. “Demokratik muhalefet” kavramı kullanılarak buna HDP de dahil ediliyor. “Sırtımızı PKK’ye yaslıyoruz” diyen, Öcalan’ın projesi olduğu sözcülerince açıkça dillendirilen HDP ile demokrasi yan yana kullanılabiliyor. Kılıçdaroğlu’nun “Önsöz” yazdığı raporda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi (CBHS)’nin bilançosu ortaya konuyor ve bu muhalefetin, yeni izlemesi gereken anayasa konusunda yol haritasına dair öneriler sıralanıyor. Rapor TBMM’deki partilere de dağıtılıyor. Raporda göze çarpan hususlar şöyle:

1) Anayasanın değiştirilemez 2. maddesindeki “Atatürk Milliyetçiliği” ifadesi kullanılmadı.

2) “Atatürk Milliyetçiliği” ifadesini kullanmak yerine “anayasal yurtseverlik” kavramını tercih ediyor.

3) Türkiye yerine “Ülke”, Türkiye Devleti yerine “Cumhuriyet”, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı yerine “Türkiye Cumhuriyeti insanı” kavramlarının kullanılması öneriliyor.

4) Avrupa’daki bölgesel özerklik uygulamasıyla ülkemizdeki bölücü taleplere cesaret veriliyor.

RAPORUN AMAÇLARI: CBHS UYGULAMASI VE YENİ ANAYASA

Rapor CBHS üzerine 6 başlıktan ve “Öneriler” kısmından oluşuyor. Başlıklar şöyle:

1: Genel Giriş: Avrupa ve Türkiye’nin-Anayasal Mirası Üzerine

2: Anayasa Değişikliği-2017: Ayrışma Eksenleri ve Uygulama

3: Anayasa Uygulayıcısı Organ Olarak TBMM ve Yasa Uygulayıcısı Olarak Cumhurbaşkanı

4: 27.Dönem Yasama Uygulaması: Nasıl Bir Bilanço

5: Sistem ve Rejim Tartışması, Bilimsel Veriler Işığında Yapılmalı

6: Nitelikli Yasa ve Demokratik Anayasa İçin Nasıl Bir Yol Haritası?

Öneriler kısmının 3 alt başlığı da şu şekilde:

  1. TBMM’de Temsil Edilen Demokratik Muhalefet Partilerinin Tarihsel Görevi
  2. TBMM’nin “Kurucu Meclis” İşlevi ve “CBHS Parantezi”ni Kapatmak
  3. Türkiye’nin 21.Yüzyılı: Demokratik Hukuk Devleti İçin[1]

Başlıklardan ve Öneriler kısmından anlaşılacağı gibi rapor 2017 anayasa değişikliğinden itibaren uygulamayı, yeni bir anayasanın yapılmasında yöntemi ve muhalefetin görevini içeriyor. Dolayısıyla rapor kimilerinin iddia ettiği gibi uygulamanın bir bilançosu olmakla sınırlı kalmıyor. “SUNUŞ” kısmında İbrahim Kaboğlu, raporun hazırlanma amacını anlatırken muhalefet partilerinin yeni anayasa hazırlama görevini şu şekilde belirtiyor:

“Cumhuriyet Halk Partisi öncülüğünde oluşan Millet İttifakı içerisinde yer alan partiler kadar, Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) gibi muhalefette yer alan partileri de kapsamına alan ‘demokratik muhalefet’, CBHS olarak adlandırılan ‘tek kişi yönetimi’ni aşmaya özgü muhalefet yol ve yöntemlerini geliştirme ve uygulamaya koyma tarihsel sorumluluğu ile karşı karşıya bulunuyor.”[2]

Önsöz kısmında Kemal Kılıçdaroğlu AK Partili vekillerin imzasını taşıyan yasa önerilerinin aslında Saray ve/veya bakanlık bürokratları tarafından hazırlanmakta olduğunu; bu durumun yasama sürecini inisiyatif aşamasında muvazaalı kıldığını belirtiyor. Dahası AKP-MHP çoğunluğunun, Anayasa’ya ve kamu yararına açıkça aykırı yasaları bile tereddütsüz kabul ettiğini, bir tür çoğunluk dayatmasında bulunduğunu vurgulamaktadır. Kılıçdaroğlu yeni anayasaya giden yola özgü etkili yasama yöntemlerinin geliştirilmesi için muhalefete şu çağrıda bulunmaktadır:

“TBMM, yürürlükteki Anayasa çerçevesinde nitelikli yasamanın asgari gereklerini yerine getirmeli ve yeni anayasaya giden yola özgü etkili yasama yöntemlerini geliştirmelidir.”

Kılıçdaroğlu, Kaboğlu’nun çalışmasının “hem etkili muhalefet ve yasama yol ve yöntemleri hem de demokratik anayasa hedefine yönelik olarak milletvekillerinin bireysel ve toplu olarak hak, görev ve sorumlulukları üzerinde elkitabı niteliğinde bilgiler içermekte” olduğunu belirtmektedir.[3]

Görüldüğü gibi Kılıçdaroğlu raporun yeni anayasanın hazırlanmasına katkı niteliğinde olduğunu vurgulayarak raporu sahiplenmektedir. Dolayısıyla rapor CHP’nin kurumsal olarak sahiplendiği bir rapor özelliği kazanıyor.

AVRUPA’DAKİ BÖLGESEL ÖZERKLİĞİN YENİ ANAYASA ÇABASIYLA BAĞLANTISI NE?

Kaboğlu “Avrupa’da üç demokratikleşme dalgası” başlıklı kısımda Avrupa’nın geçirdiği demokratikleşme aşamalarıyla ilgili açıklamada bulunuyor ve “Acaba,’Avrupa modeli’ demokrasi modeli ne demek?” sorusuna şu yanıtı veriyor:

“Avrupa’nın çağdaş anayasacılığı, demokratik ilkenin mutlak zaferini de yansıtır: Çoğunluk, çoğulculuk ve özerklik.”

Kaboğlu anayasal düzen ve alt-sistemleri “İktidar yoğunlaşmasının bulunduğu devletler (üniter, tek meclisli, çoğunlukçu, anayasal denetimin zayıf olduğu…) ve iktidarı yaygınlaştıran devletler (federal, çift meclisli, oranlı temsil…)” şeklinde ayrıma tabi tutarak bölgesel özerkliğe dair şu cümleyi kuruyor:

“Değinilen farklılık ve çeşitlilik ortadan kalkar mı? Bu konuda, birçok Avrupa devletinde bir “orta yol” arayışı dikkat çekmekte: Ulusal birlik ve belli bir bölgesel özerklik arasında denge, çoğunluk ve oranlı temsil mantığının seçim simyasında birleştirilmesi, klasik temsil biçimlerinin yurttaşların yeni katılım yollarıyla esnetilmesi, vb.”[4]

Kaboğlu’nun amacı Avrupa’daki anayasal gelişmenin tarihini yazmak olmadığına göre Avrupa’daki bölgesel özerklikle ilgili neden bilgi veriyor?

Sorunun yanıtını vermiyor ama “demokratik muhalefet”i, “ülke-toplum-devlet sıralaması ve ilişkileri üzerine 21. yüzyıl eğilimleri ışığında kuramsal öneriler”[5] geliştirmeye çağırdığına göre 21. yüzyıl eğilimleri ile bölgesel özerkliği kastediyor olmalı. Ülkemizdeki bölgesel özerklik tartışmasını düşündüğümüzde bu ifade bölünme kaygılarını körükleyicidir.

CHP ülkemizde bölücü çevrelerin bölgesel özerklik taleplerine yönelik olarak uzlaşma arayışında olduğu imasını veriyor. Dolayısıyla bu cümleler HDP’ye de göz kırpan özelliğe sahip. Anlaşılıyor ki yeni anayasa çalışmasında HDP ile CHP’nin temasta olması arzulanıyor. Zaten raporun birçok yerinde “demokratik muhalefet” kapsamına HDP de alınarak bu belli edilmiş oluyor.

CHP 2015 yılı seçim bildirgesinde “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’ndaki çekinceleri kaldıracağız” ve “CHP, Kürt sorununu da eşit yurttaşlık ve tam demokrasi anlayışı içinde çözecektir” cümleleri yazılıydı.[6] 2018 seçim bildirgesinde de çekincelerin kaldırılacağı ve eşit yurttaşlık ifadesi tekrarlanmıştı.[7]

Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı 1992 yılında TBMM tarafından onaylandı. Türkiye 10 cümleye çekince koydu. Bunlar şunlardır:

Madde 4, fıkra 6: Yerel makamları doğrudan ilgilendiren tüm konulara ilişkin planlama ve karar alma süreçleri içinde, kendileriyle olanaklar ölçüsünde zamanında ve uygun biçimde danışılacaktır.

Madde 6, fıkra 1: Kanunla düzenlenmiş daha genel hükümlere halel getirmemek koşuluyla, yerel makamlar kendi iç idari örgütlenmelerini, bunları yerel ihtiyaçlarla uyumlu kılmak ve etkin idare sağlamak amacıyla, kendileri kararlaştırabileceklerdir.

Madde 7, fıkra 3: Yerel olarak seçilmiş kişilerin görevleriyle bağdaşmayacak işlev ve faaliyetler kanunla veya temel hukuki ilkelere göre belirlenir.

Madde 8, fıkra 3: Yerel makamların idari denetimi, denetleyen makamın müdahalesinin korunması amaçlanan çıkarların önemiyle orantılı olarak sınırlandırılmasını sağlayacak biçimde yapılmalıdır.

Madde 9, fıkra 4: Yerel makamlara sağlanan kaynakların dayandığı mali sistemler, görevin yürütülmesi için gereken harcamalardaki gerçek artışların mümkün olduğunca izlenebilmesine olanak tanımaya yetecek ölçüde çeşitlilik arz etmeli ve esneklik taşımalıdır.

Fıkra 6: Yeniden dağıtılan kaynakların yerel makamlara tahsisinin nasıl yapılacağı konusunda, kendilerine uygun bir biçimde danışılacaktır.

Fıkra 7:  Mümkün olduğu ölçüde, yerel makamlara yapılan hibeler belli projelerin finansmanına tahsis edilme koşulu taşımayacaktır. Hibe verilmesi yerel makamların kendi yetki alanları içinde kendi politikalarına ilişkin olarak takdir hakkı kullanmadaki temel özgürlüklerine halel getirmeyecektir.

Madde 10, fıkra 2: Her devlet, yerel makamların ortak çıkarlarının korunması ve geliştirilmesi için birliklere üye olma ve uluslararası yerel makamlar birliklerine katılma hakkını tanıyacaktır.

Fıkra 3: Yerel makamlar, kanunla muhtemelen öngörülen şartlar dahilinde, başka devletlerin yerel makamlarıyla işbirliği yapabilirler.

Madde 11: Yerel yönetimler kendi yetkilerinin serbestçe kullanımı ile anayasa veya ulusal mevzuat tarafından belirlenmiş olan özerk yönetim ilkelerine riayetin sağlanması amacıyla yargı yoluna başvurma hakkına sahip olacaklardır.[8]

Bu çekincelerin kaldırılması bölgesel özerkliğe neden olarak devletin bölünmesine neden olur.

TÜRK MİLLETİ’ YOK ‘TÜRKİYE TOPLUMU’ VAR

Raporda Türk Milleti’nden bahsedilmiyor; fakat “Türkiye toplumu” ifadesini kullanılıyor. İlgili cümleleri gösterelim:

“ ‘Devlet anayasa ile doğar ve anayasa ile yaşar’ deyişine uygun olarak Kurtuluş ve Kuruluş sürecinde doğan Türkiye Cumhuriyeti,  Türkiye toplumunun özgeçmişini,  anayasa yoluyla Avrupa-Akdeniz mekânı olarak Anadolu-Trakya coğrafyasında yoğurmuştur.”[9]

“OHAL ortam ve koşullarında meşru olmayan istismarcı Anayasa değişikliği, Türkiye toplumunun siyasal ve anayasal belleğini yok sayarak, ulusal anayasal kimliği zedeledi.”[10]

Sadece anayasanın 7. maddesini yani “Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.”[11] ifadesini hatırlatırken Türk Milleti ifadesi geçiyor ama bu da kendisinin değil anayasanın ifadesi.

53 sayfalık bir raporda bir tane bile Türk Milleti kavramının kullanılmaması garip değil mi?

YENİ ANAYASA İÇİN İTTİFAK ÖNERİSİ: DEMOKRATİK MUHALEFET

Raporda CHP-HDP-İYİ Parti-Saadet Partisi-Demokrat Parti- Türkiye İşçi Partisi’nden oluşan “demokratik muhalefet” kavramından bahsedilmektedir. “KISA SÖZLÜK” kısmında kavram şu şekilde açıklanıyor:

“Demokratik muhalefet; CHP öncülüğünde kurulan ve İYİ P., Saadet Partisi ve Demokrat Parti’yi kapsamına alan Millet İttifakı ile HDP (Halkların Demokratik Partisi) ve TİP (Türkiye İşçi Partisi) ekseninde yürütülen muhalefet için kullanılan kavram.”[12]

Metinde Kılıçdaroğlu’nun Önsöz’ü dahil 26 yerde bu kavram kullanılmış. Anlaşılıyor ki CHP, yeni anayasayı toplamına “demokratik muhalefet” dediği bu partilerle yapmak istiyor. CHP sadece yeni anayasa değil yasama faaliyetlerinde de bu partilerin işbirliğini önemsemektedir. “Demokratik muhalefet, nitelikli yasa için izlenmesi gereken yol haritasını belirlemede”[13], münhasır yasama alanına giren veya açıkça yasa ile düzenlenmiş olan konularda çıkarılan CBK’ler yerine hemen “kanun teklifi” hazırlanmada[14], “torba yasa” uygulamasına karşı[15] mücadele etmeye çağırılıyor. “Özetle; Ağustos 2014’ten itibaren giderek ivme kazanan ‘anayasasızlaştırma’ sürecine karşı TBMM’de demokratik muhalefeti temsil eden partiler, bilinçli bir mücadele vermelidir.”[16]

‘DEMOKRATİK MUHALEFET’İN PARTİLERİNİN TARİHSEL GÖREVİ

“TBMM’de temsil edilen demokratik muhalefet partilerinin tarihsel görevi” başlıklı kısımda demokratik muhalefetin, şu üçlü hedefi gündemden düşürmemesi öneriliyor:

“-Anayasal bilgilenme hakkı: İçinde bulunduğumuz siyasal ve anayasal ortam ve sorunlar üzerine gerçek ve doğru bilgi edinmek ve yaymak.

Ortak yol haritası: Nitelikli yasa ve yasama ereğinde bilgi+dayanışma ve eylemi, çok yönlü şekilde ve TBMM’nin her aşamasında değerlendirmek ve ilerletmek. Bu hedefte, partiler arası işbirliği yol ve yöntemlerini zorlamak ve ilerletmek. Harita, yasa önerileri hazırlanılarak somutlaştırılabilir.

Demokratik anayasa: Asıl hedef olarak demokratik anayasa ve yolunu hep güncel ve açık tutulmalıdır.  Bu bakımdan, 2019 yazı boyunca TBMM’de temsil edilen beş parti tarafından yürütülen adil yargılanma hakkı yasa çalışması, Anayasa ve sistemi meşrulaştırıcı değil, tam tersine, parlamenter rejim ereğinde demokratik anayasal düzen için yol açıcı bir çalışma olarak görülmelidir.”[17]

TÜRKİYE YOK İNSAN VAR

“Anayasa Siyaseti ve Siyaset İçin Anayasa” başlıklı kısımda Türkiye yerine “Ülke”, Türkiye Devleti yerine “Cumhuriyet”, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı yerine “Türkiye Cumhuriyeti insanı” kavramlarının kullanılması öneriliyor. Dikkat edilirse Türkiye kelimesi kaldırılmış. Önerinin geçtiği 48. sayfadaki ilgili ifadeleri tam gösterelim:

“27. dönem yasama organı, OHAL anayasası ve OHAL seçimi sonucu meşruiyetler tartışması gölgesinde oluşmuş bir Meclistir. Bu olumsuzluklar, kendisine ciddi bir meşrulaştırma yükümlülüğü yüklüyor; bu yükümlülük, üzerindeki meşruluk gölgesi (nin kaldırılması) bakımından da gerekli ve önemli:

– 1982 Anayasası: TBMM’de uzlaşma yoluyla yapılan değişikliklerin (1987-2004) katkısı göz ardı edilmemeli:

– Anayasal süreç ve hukuk hep önde tutularak, hukuk dışı durumlar sürekli teşhir edilmeli.

– Düzenleyici işlemler ve uygulamalar açısından, hukuk ve Anayasa üstünlüğü yerine kişisel tercihlerin öne geçişi sürekli izlenmeli ve gereği için girişimlerde bulunulmalı.

-Olumlu ve kayda değer ortak miras sahiplenilerek, TBMM’nin saygınlığı için tarihsel ve siyasal malzemeler öne çıkarılmalı.

– Milletvekilleri, parti örgüt disiplini ile kişisel özerklik dengesini gözetmeli,

– Sürekli özeleştiri yapmalı,

– Anayasal yurtseverlik gereği, en siyasal nitelik taşıyan söylemlerde bile kapsayıcı ve kucaklayıcı kavramlar öne çıkarılmalı: bir yandan, eşitlik/yurttaşlık/laiklik; öte yandan, insan hakları/demokrasi/hukuk devleti. Benzer şekilde; anayasal deyimlerin kullanılması sırasında kapsayıcı vurgular yeğlenmelidir: Türkiye (ülke), Türkiye Devleti/ Cumhuriyeti (devlet) ve Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı (insan).”[18]

Yasama ve yargı yetkileriyle ilgili anayasanın 7. ve 9. maddelerine değinirken “Türk Milleti adına” ifadesini çıkarak kullanılıyor. İlgili maddeleri şu şekilde kullanmış:

“Yasama yetkisi, TBMM’nindir. “Bu yetki devredilemez” (madde 7)”

“Yargı yetkisi, tarafsız ve bağımsız mahkemelerce kullanılır (madde 9)”[19]

Oysa maddelerin tam halleri şu şekildedir:

MADDE 7: Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.

MADDE 9:Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır.

TÜRK VATANDAŞLIĞI’ YERİNE ‘ANAYASAL YURTSEVERLİK’

Kaboğlu iki yerde anayasal yurtseverlik kavramını kullanıyor. İlkini yukarıda gösterdik. Kavramın geçtiği ikinci yer şöyle:

“Türkiye’nin, darbeler ve demokrasi sarkacında bulunmakla birlikte, kayda değer bir siyasal ve anayasal mirasa sahip olduğu her vesile ile paylaşılmalı;  ‘anayasal yurtseverlik’ için var olan ulusal itici güçler, uluslararası ilişkilerde sürekli dillendirilmelidir.”[20]

Anlaşılıyor ki Atatürk milliyetçiliği, milliyetçilik veya “Türk Vatandaşlığı”  yerine “Anayasal Yurtseverlik” kavramının kullanılmasını imalı şekilde öneriyor.

ATATÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ İFADESİNİ KULLANMAKTAN KAÇINIYOR

Kaboğlu 21. sayfada “Anayasanın Üstün ve Temel İlkeleri” başlığında anayasanın 2. maddesini şu şekilde gösteriyor:

Hukuk devleti (madde 2):

Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına dayanan ve başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.”[21]

Oysa maddenin tam hali şöyledir:

“Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.”

Kaboğlu’nun Atatürk milliyetçiliğinin uygulanmasında bir sorun görmediğini varsayarak maddeyi kısalttığını düşünmek isterdim ama müfredatta Atatürk ve Atatürkçülük ile ilgili konuların azaltıldığını ve kaldırıldığını kendisi de biliyordur. Birkaç yıldır basında gündeme getiriliyor. Tarikatların, cemaatların, kadını, insan onurunu hiçe sayan kimi din adamlarının cümlelerinin de Atatürk milliyetçiliğiyle bağdaşmadığının pekala idrakindedir. Madem yeni bir anaysa öneriyor, Atatürk milliyetçiliğinin (Altı Ok da ifade edildiği gibi milliyetçilik, vatanseverlik de, yurtseverlik de denebilir) uygulamadaki eksiğinden bahsetmesi gerekirdi. Demek ki Atatürk milliyetçiliğinden hoşlanmıyor. Kendisinin önerdiği “Anayasal yurtseverlik” kavramını “Atatürk milliyetçiliği” yerine mi kullanıyor, bilemiyoruz. Zaten anayasal yurtseverlikten ne anlaşılması gerektiğini de belirtmiyor.

Kaboğlu Atatürk milliyetçiliğinin anayasal olarak uygulanmasında sorun görmediği (belli ki bu kavramı yazmaktan hoşlanmadığı) için 14 ve 42. sayfalarda da anayasanın 2. maddesinden bahsederken Atatürk milliyetçiliğine değinmiyor. 14. sayfadaki cümle şu şekilde:

“27. Yasama Dönemi, TBMM’nin saygınlığı yolunda hukuki ve siyasal mücadele dönemi olarak algılanması ölçüsünde, “insan haklarına dayanan demokratik ve laik sosyal bir hukuk Devleti” (madde 2) niteliklerini taşıyan Türkiye Cumhuriyeti’ne dönüş için umutlu olunabilir.“[22]

  1. sayfada öyle bir cümle kuruyor ki Atatürk milliyetçiliğini “uyulması tartışma götürmeyen emredici ve yasaklayıcı Anayasa başlıca hükümleri” arasında görmediğini açığa vuruyor:

“Anayasa Başlangıç’ta tanımlanan erkler ayrılığı başta gelmek üzere, uyulması tartışma götürmeyen emredici ve yasaklayıcı Anayasa başlıca hükümleri şunlardır:

Cumhuriyetin nitelikleri: ‘İnsan haklarına dayanan laik ve demokratik sosyal hukuk devleti’ (madde 2)”[23]

Kaboğlu’nda Haber Türk’te 3 Şubat tarihli Didem Arslan Yılmaz’ın sunduğu programda Prof. Dr. Ersan Şen’in dediği gibi  “Atatürk milliyetçiliği alerjisi” var.[24] Raporun ele alındığı programa telefonla bağlanan Kaboğlu Türkiye yerine “Ülke”, Türkiye Devleti yerine “Cumhuriyet”, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı yerine “Türkiye Cumhuriyeti insanı” kavramlarının kullanılması önerisini “kapsayıcı olmak, kucaklayıcı kavramları kullanmak” diyerek savundu. Dahası “ırkçılıktan bahsetseydim, dinden, mezhepten bahsetseydim, o zaman anayasal yurtseverlik kavramına ters düşmüş olurdum”[25] dedi. Aslında bu cümlesi Atatürk milliyetçiliği yerine anayasal yurtseverlik kavramını kullanmak istediğini ortaya koyuyor. Çünkü milliyetçilikte de ırk, din, mezhep sorgulanmaz, ortak tasa ve sevinçte birleşilir.

KABOĞLU YENİ ANAYASA ÖNERMİYOR MU?

Kaboğlu telefonda yeni anayasa yazmadığını söylüyor ama bazı kavramların yerine başka şeyler öneriyor ve kapsayıcı, kucaklayıcı olmaktan bahsediyorsa “anayasa böyle yazılmalıdır” mesajı veriyordur. Basbayağı ortada anayasa yazma çabası var. Zaten raporun yeni bir anayasanın yol, yöntemlerine dair öneriler içermesinin başka anlamı da yoktur.

Kaboğlu yeni anayasa önermiyorsa raporun 6. başlığına “Nitelikli Yasa ve Demokratik Anayasa İçin Nasıl Bir Yol Haritası?” adını neden veriyor? O zaman neden demokratik muhalefet için “Asıl hedef, her şey, demokratik hukuk devleti için anayasa olmalı” diyor?

Neden CHP-HDP-İYİ Parti ve SP-TİP-DT’nin, demokratik anayasa yönünde irade beyan ettiklerinden bahsetmektedir?[26]

Ersan Şen soruyor: “anayasal yurtseverlik, Türkiyelik kavramını pekiştirici anlamda mı yoksa ‘Türk Milleti, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının anayasadaki tanımına karşı değilim, bunlar korunmalı, Atatürk milliyetçiliği korunmalı, bu şekilde anayasa yaparım mı dersiniz?’ ”

Kaboğlu da “onu yapmayacak kişi bu şekilde anayasayı savunur mu!” diye yanıtlıyor. Mevcut anayasayı hem savunuyor hem de demokratik bulmadığı için “demokratik anayasa” öneriyor. Görünen o ki Kaboğlu zor durumda kaldığı için raporunu inkar ediyor, savunamıyor. Fakat Kaboğlu “anayasaya uyulmadığını ifade ediyorum” derken yeni anayasa önerisini gözden kaçırmaya çalışarak raporu okuyanların aklıyla dalga geçiyor.[27] Kılıçdaroğlu yazdığı Önsöz’de muhalefetin yeni anayasaya giden yola özgü etkili yasama yöntemlerini geliştirmesinde bahsederek çalışmanın yeni anayasa hazırlığı olduğunu gösteriyor.[28]

Programda Fikri Sağlar demokratik muhalefetin parlamenter demokratik sisteme dönmek için oluşturulduğunu savunuyor.[29]

İsmail Saymaz da Kaboğlu’na yönelik geçmiş çalışmalarından kaynaklı önyargılı olumsuz bakıştan dolayı raporun mahkum edildiğini, raporda Atatürk milliyetçiliğinin, Türk Milleti’nin dışarıda bırakılmadığını belirtiyor. Karşısındakileri raporu okumamakla suçlayan Saymaz’ın kendisi okumamış ya da Saymaz, Kaboğlu’nu savunmak adına böyle konuşuyor. Dahası canlı yayına bağlanan Kaboğlu’nun Atatürk milliyetçiliğini, Türk Milleti’ni belirten Saymaz, raporun değil Kaboğlu’nun ifadelerinin dikkate alınmasını istiyor.[30] İstiyor ama Kaboğlu’nun çelişkisini vurgulaması gerekirdi. İsmail Saymaz da Fikri Sağlar da canhıraş Kaboğlu’nu savunmasının nedenini sorgulamak lazım. Belli ki bu çelişkiyi dile getirirse hitap ettikleri kitlenin eleştirisine uğrayacak.

Kaboğlu “Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı yerine insan” diyelim diyor ama İsmail Saymaz “anayasal olarak önermiyor” diyor. Anladık belediyeler kendisini davet etsin, muhalefet kendisini okusun istiyor ama kitapçığı okusa bari. Kaboğlu “insan kavramını sokakta kullanalım” demiyor herhalde! Aklımızla alay etmese bari!

RAPOR KİŞİSEL Mİ CHP’NİN Mİ?

Kaboğlu “Rapor’da yer alan görüş ve deyimler, CHP’yi kesinlikle bağlamamakta”[31] diyor. Kimileri de bu görüşte ancak o zaman şu soruların yanıtını BU GÖRÜŞÜ savunanların vermesi gerekiyor:

1) Kılıçdaroğlu neden önsöz yazıyor?

2) Kılıçdaroğlu önsözde neden yeni anayasa yolunda Kaboğlu’nun çalışmasını elkitabı niteliğinde gören şu cümleleri yazıyor?

“TBMM, yürürlükteki Anayasa çerçevesinde nitelikli yasamanın asgari gereklerini yerine getirmeli ve yeni anayasaya giden yola özgü etkili yasama yöntemlerini geliştirmelidir. Bu çerçevede, özellikle demokratik muhalefet, müzakereci demokrasinin bütün meşru yol ve araçlarını azami ölçüde kullanmalıdır.

İstanbul Milletvekili ve CHP Grubu Anayasa Komisyonu sözcüsü İbrahim Kaboğlu tarafından hazırlanan ‘Yasama Yetkisi Devredilemez’ başlıklı çalışma, bunun yol ve yöntemlerini göstermekte, 27. Yasama Döneminin bir yıllık bilançosundan hareketle, hem etkili muhalefet ve yasama yol ve yöntemleri hem de demokratik anayasa hedefine yönelik olarak milletvekillerinin bireysel ve toplu olarak hak, görev ve sorumlulukları üzerinde elkitabı niteliğinde bilgiler içermektedir.”[32]

3) Eğer kitapçık CHP’yi bağlamıyorsa neden TBMM’deki partilere ve TBMM Başkanı Mustafa Şentop’a da iletiliyor?

4) Kılıçdaroğlu’nun kitabı siyasi parti liderlerine yapacağı ziyaretlerde de hediye edeceği belirtiliyor. Kurumsal olmayan bir görüş başka kurumlarla paylaşılır mı?[33]

5) Kurumsal değilse başka kurumlara raporun çalışmanın dağıtılmasına CHP’li vekillerin itiraz etmesi gerekmez mi?

AYDINLAR NEREDE?

Birkaç gazeteci ve yazarın dışında kimse niye Türkiye yerine ülke, Türkiye Devleti/ Cumhuriyeti yerine devlet ve Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı yerine insan yeğleniyor? Neden “Atatürk Milliyetçiliği” ifadesini kullanmıyorsunuz? Anayasal yurtseverlik ne? diye sormuyor.

Bu ülkede “bunları sorarsam etkinliklere davet edilmem, mahallemden dışlanırım, okunmam, takip edilmem” diye korkan yazar, gazeteci kesimi var. Cumhuriyet gazetesi kitapçığın yazdığım kısımlarına değinmiyor. Oda Tv, konuyu araştıracağına “Aydınlık gazetesinin haberine İbrahim Kaboğlu’nun yanıtı şu oldu” şeklinde kavganın yaratacağı heyecandan beslenmeye çalışıyor. Raporu ortaya koyacağına tıklanma sayısını artırma derdinde. BirGün gazetesi de sadece Kaboğlu’nun yanıtı veriyor ama kitapçığın içeriğine girmiyor.

Daha yeni Uğur Mumcu’yu andık. Mumcu olsa sorardı. Çünkü çıkarsızdı. Uğur Mumcu anmasında Mumcu’nun antiemperyalistliğini değil, gazeteciliğini öne çıkardılar ama artık gazetecilik yapmıyor.

[1] İbrahim Kaboğlu, “ ‘YASAMA YETKİSİ DEVREDİLEMEZ’ (27. Yasama Dönemi Uygulaması: Temmuz 2018-Aralık 2019)”, 31.12.2019, s.2-3.
[2] Age, s.7.
[3] Age, s.4-6.
[4] Age, s.12-13.
[5] Age, s.50.
[6] https://chp.azureedge.net/1ad6a863883e456ea3eb6c84db38c771.pdf
[7] http://secim2018.chp.org.tr/files/CHP-SecimBildirgesi-2018-icerik.pdf?v=3
[8] http://www.tbb.gov.tr/mevzuat/kanunlar/Avrupa_Yerel_Yonetimler_ozerklik_Sarti.pdf
[9] Age, s.15.
[10] Age, s.41.
[11] Age, s.7.
[12] Age, s.8.
[13] Age, s.41.
[14] Age, s.44.
[15] Aynı yer.
[16] Age, s.46.
[17] Age, s.50.
[18] Age, s.48.
[19] Age, s.42.
[20] Aynı yer.
[21] Age, s.21.
[22] Age, s.14.
[23] Age, s.42.
[24] https://www.haberturk.com/tv/programlar/video/turkiyenin-nabzi-3-subat-2020-idlib-dugumu-nasil-cozulecek-guvenilir-muttefik-rusya-mi-abd-mi/672528, 2. saat 37. dakika. Programın ilgili raporun tartışıldığı kısmın tamamı 2. saat 1. dakikadan 3. saat 11. dakikaya kadar.
[25] Aynı programda 2. saat 33. ve 34. dakikalar.
[26] Age, s.52-53.
[27] Aynı programda 2. saat 46. dakikadan 52. dakikaya kadar.
[28] Age, s.6.
[29] Aynı programda 3. saat 4. dakikadan 5. dakikaya kadar.
[30] Aynı programda 3. saat 5. dakikadan 7. dakikaya kadar.
[31] “Aydınlık, olmayan taslağı yazdı”, BirGün, 2.2.2020, erişim tarihi 2.2.2020, https://www.birgun.net/haber/aydinlik-olmayan-taslagi-yazdi-286373.
[32] Age, s.6.
[33] “CHP’nin ‘yeni sistem’ üzerine olan kitabının önsözü Kılıçdaroğlu’ndan: ‘Acil yeni bir Anayasa’”, Cumhuriyet, 2.2.2020, erişim tarihi 2.2.2020, http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/1717419/chpnin-yeni-sistem-uzerine-olan-kitabinin-onsozu-kilicdaroglundan-acil.html.

 

 

CHP’nin raporunda neler var?

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

4 Yorum

  1. Akp ile aynı kafada oda türk d3miyor.ulan atatürk ün partisinde atatürk unu yok edecen.defol git ne halt karıştırıiyorsann karistirir.ergonokon tezgahı savunucusu .feto bunlardan cesaret aldida her pisliği yasağı yaptı.hic citlari ciktimi .bunlar derin piyonlar

  2. efendim merhaba.elinize sağlık sayın mustafa bey.öncelikle şunu belirteyim.bir vatandaş olarak bahsedilken raporu okumadım.zaten hukukçu değilim.hani herhangi bir akademik kariyerimde yok.okusam sizin kadar yada yazıda bahsettiğiniz sayın esan şen kadar yada yarısı kadar olsun çözümleme yapabilirmiyim bilmem.ama sayenizde okumuş gibi oldum teşekkür ederim.çok uzun bir süredir cumhuriyet gazetesini okumuyorum.eskidendi sabahın köründe uğur mumcu yada ilhan selçuk ne yazmış.sanki geç kalırsak çok şey kaybedeceğiz korkusuyla gazeteyi resmen içerdik.bazan bir iki çizgiyle musa kart bütün gündemi anlatırdı.ve daha nice güzellikler vardı.artık zaman değişti.
    ben hala atatürkçüyüm.benim için chp bitmiştir.hatta en ufak ir umut kırıntısı bile yok.son birkaç yıldır öyle.tüm bu durumlarda iyiki sizler ve veryansın var.saygılar.

  3. 6 Şubat 2020, 21:14

    K. Kılıçtaroğlu, Sovyetleri yıkan gorbaçov gibi, Cumhuriyetimizi kuran CHP’yi dönüştürmekle görevlendirilmiştir.

  4. 6 Şubat 2020, 16:16

    “(…) neler yok, neler var”? Fert yok cemiyet var LÂiLÂHEiLLALLAH! Bu memlekete Şerîat lâzımsa onu da CHP getirebilmelidir NETEKiM hop BOP YÖK.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!