Deniz Baykal’ın Muharrem İnce’nin parti kurmasına tepki göstererek “Muharrem İnce’nin ayrılmasına izin vermemeliyiz. Ayrılması kabul edilemez.” dediği iddia edildi.
Yeniçağ yazarı Orhan Uğuroğlu, CHP’den ayrılarak parti kuracağını açıklayan Muharrem İnce‘nin ziyaret edeceği eski genel başkan Deniz Baykal‘ın, “Muhalefetin en güvenilir en toparlayıcı partisi CHP’dir. CHP’nin içinden bir kişinin dahi ayrılmasını maç seyreder gibi yapamam. İnce’nin ayrılmasına da parti kurmasına da göz yumamayız. Genel Başkan, Genel Merkez yönetimi, milletvekillerimiz, örgütümüz ve seçmenimiz de seyirci olmamalı. CHP demek adalet, hak ve hukuk demektir. Bu ilkeler etrafında birleşenler olmalı, ayrılanlar olmamalıyız. Toplum iktidar uygulamaları altında büyük sıkıntı içindeyken, kendi içimizdeki arkadaşlarımızla kucaklaşmak zorundayız. Muharrem İnce’nin ayrılmasına izin vermemeliyiz. Ayrılması kabul edilemez.” görüşlerini aktardı.
Orhan Uğuroğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu‘na, Muharrem İnce’yle görüşmesi ve ayrılmasının yanlış olduğunun ifade edilmesi gerektiğini anlatacağını ifade eden Deniz Baykal’ın, “Bundan sadece CHP değil Türkiye’de kazançlı çıkar. Çünkü kırılmaya tahammül edilemeyecek bir siyasi tablo içindeyiz.Elbette sessiz kalıp seyredecek değiliz. ” sözlerine de yer verdi.
O yazıdan bir bölüm:
– Soru: Elinizden ne gelir? Ne yapmak istersiniz?
Baykal: Kurultay sonrası genel başkanımızı kutlamak için ziyaret yapacağım. Bu vesile ile de Muharrem İnce konusundaki düşüncelerimi anlatacağım.
Sayın Kılıçdaroğlu’na, “İnce’yi çağırın baş başa görüşün. İktidar yolundaki kararlılığımızı anlatın. Ayrılmanın yanlış olduğunu ifade edin. Muharrem sevgi ve saygıyı hak eden gerçek bir CHP’lidir. Ayrılması vahim bir hata olur. Şu andan sonra kim haklı, kim haksız önemli değil” diyerek düşüncelerimi arz edeceğim.
– İnce için mesajınız olacak mı?
Baykal: Muharrem CHP’de siyasi mücadelesi ile de demokrasiye inancı ile de CHP’ye bağlılığı ile de israf edemeyeceğimiz bir siyasetçidir.
İnanıyorum ki, İnce’de sağduyusu, CHP sevgisi ve demokrasiye bağlılığı ile bu yanlıştan dönmek için yol açar.
Bu faciayı önlemek zorundayız. Bundan sadece CHP değil Türkiye’de kazançlı çıkar. Çünkü kırılmaya tahammül edilemeyecek bir siyasi tablo içindeyiz.
Elbette sessiz kalıp seyredecek değiliz.
– Soru: Kılıçdaroğlu-İnce buluşmasında yer almak ister misiniz?
Baykal: Kendisine (Kemal Kılıçdaroğlu’na) talimatını beklediğimi söyleyeceğim.
İnce’ye de güveniyorum. Hata yapmamalı, ayrılmamalı. Genel Merkez “yanlış yaptı” dememeli.
İnce’ye hak ettiği sevgi ve saygıyı gösterirsek gereğini tereddütsüz yapacaktır.
Son olarak şunu söyleyeyim: Tuzağa düşmeyelim, ayrışmayalım…
– Soru: İktidar değişiminin sancılı olacağı iddiaları için ne düşünüyorsunuz?
Baykal: CHP çok partili demokrasi rejimini kuran ve bugün de yeniden eksiksiz hale gelmesi için mücadele eden önemli bir kurumdur.
İlk çok partili seçim 1946’da yaşanır. Açık oy gizli tasnif ile CHP’nin yeniden iktidar olması demokrasi açısından çok yoğun eleştirilere neden olur.
İnönü, 12 Temmuz 1947’de bildiri yayınlayarak cumhurbaşkanı olarak iktidar ve muhalefete eşit mesafede duracağını açıklar.
İnönü, 1950 seçimi öncesi yurt gezisine çıkarken Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı merhum Celal Bayar’ı arayarak, “Yanıma partinizden bir milletvekili davet ediyorum” der.
İsmet Paşa gittiği yerlerde şunları söyler:
“Artık tam demokrasiye geçiyoruz. İktidar partisinin evlatları da muhalefet partisinin evlatları da bu vatanın evlatlarıdır. Bizim ya da onların Türkiye Cumhuriyeti Devletini yönetmeleri fark etmez.”
14 Mayıs 1950’de seçimi DP kazanır. 27 yıllık CHP iktidarı görevi devreder.
22 Mayıs 1950’de 2. Cumhurbaşkanı İnönü de görevi 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar’a devreder.
“İnönü’nün tarihi hezimeti” diyenlere İsmet Paşa şu yanıtı verir:
“Gafiller bilmezler ki bu benim en büyük zaferimdir”
En büyük demokrasi sınavı halkın oylarıyla iktidara gelmek ve halkın oylarıyla iktidardan gitmeyi bilmekle olur.
Muharrem İnce madem bu kadar güçlü ve vazgeçilemez biri CHP için, neden dışlanıyor? Ya da neden aklınıza şimdi geldi değerli olduğu? Hep böyle olmaz mı zaten, bir işte senelerce çalışırsın, özveriyle, canla başla. Şirkette kimse yüzüne bakmaz, terfi yok, maaş artışı yok, sonra başkası değerini bilir ve bir teklif gelir. Yüksek maaş, daha iyi mevkii, ancak o zaman şirketin gelir sana bir şeyler teklif eder. Daha önce aklınız neredeydi.