Dinci ile devrimcinin farkı

featured

Nazif Ay yazdı…

Dinci ile dindar kavramları arasındaki farkı vermeme gerek görmüyorum, çünkü artık herkes tarafından bilindiğini tahmin ediyorum. Fakat en kısa tanımıyla dinci, dine ve dindara operasyon düzenleyen muzır varlıktır. Bazen dinci vasıflı kimlikler dindar ile karıştırılır bazen dindar olduğu halde birtakım kişiler dinciliğin kokuşmuş dehlizlerinde dolaşmayı Müslümanlığın gereği sanma hatasına düşebilir. Bu konu başka bir yazının alanına girdiğinden fazla detaya girmiyorum.

Ancak, dinciden değil devrimci, normal insan bile olma ihtimali yoktur, nedenlerini aşağıda sıralayacağım. Oysa dinin ahlakını edinmiş bir dindardan, devrimci vasıfları hakkıyla üstlenen kaliteli birey olur, hem de gayet mükemmel olur.

Felsefe tarihine güç verenlerin başında namuslu ve zeki teologlar/ din uzmanları ve samimi inançlılar gelmektedir. Zaten tüm peygamberler doğal olarak devrimcidir ve kurulu düzenin hukuk ve inanç noktasında içinde barındırdığı adaletsizlik ve haksızlıklara başkaldıran isyanın liderleridir, aykırı protest şahsiyetlerdir.

DİNCİ İLE DEVRİMCİ ARASINDA GENEL FARKLILIKLAR

Dincinin, gelenekselleşmiş ve yüce değerlerle oluşturulmuş kuralları yoktur. Anlık ve ezbere dayalı basit kuralları, mukaddes ve değiştirilemez esas kabul ederler.

Devrimcinin; felsefi, ahlaki hatta kimi zaman dini retoriklere ve sanata destek verecek derinliğe sahip doktrinleri vardır.

Dinci, zeki ve engin ince görüş anlamıyla feraset sahibi değildir ama lüzumu halinde kurnazdır.

Devrimci, hiç kimseyle zekâ yarışına girmeye tenezzül etmeyecek basiretiyle olabildiğince zekidir. Kaldı ki, devrimcilik, salaklığı, ahmaklığı, budalalığı kaldıramaz.

Dinci, kitap okumayan ham cahildir. Kur’an’ı bile ya gösteriş için veya ahirete yönelik avantaj kapma niyetiyle okur ama tedebbür ile okumadığından Kur’an’dan yarar sağlayamaz.

Devrimci, deneysel, gözlemsel ve duygusal tatmin için entelektüel olmak zorunluluğunu her zaman hisseder, o sorumlulukla bütün düşünce sistemlerine ait kitapları, elbette din ile alakalı yapıtları da eleştirel gözle okur.

Dinci, bağımsızlığı, bağlantısızlığı, özgür iradeyi ret eder. Kişisel çevresinde ya despotlukla hükmetmeyi ya da bir zalimin boyunduruğunda yalakalık yaparak yaşamayı hüner bilir. Siyasette de namus timsali yönetimleri, mesela Cumhuriyeti ve laik değerleri kabul etmez; ahlaksızlık makamı hilafete, sömürücü mantıkla sülükleşen saltanata ve geçmiş asırların tükenmiş devlet sistemlerini savunmaya dindarlık diye iman eder. Aşağılık olduğu halde kendilerini İslamcı olarak tanıtan firavunlara itaat etmenin Allah’ın emri olduğuna kanaat eder.

Devrimci, ne bir kimseye boyun eğer ne kendine perestiş edilme zavallılığına tenezzül eder. Her türlü özgürlüğün onur demek olduğunu iyi bilir.

Dinci, gelir geçer nemalanmalara endeksli ruhuyla, münafıklığın yürüyen büroluğunu üstlenir, ilkesizlikte tam bir karaktersizdir.

Devrimci, ilkeleri, ülküsü ve ütopyaları için gerekirse ölüme bile gitme hasletinin yılmaz savunucusudur.

Dinci, gittiği yolda veya güdüldüğü mecrada başına bir bela, musibet, maddi veya manevi eza/ acı ile karşılaştığında kendini mazlum ve mağdur gösterir, arabesk kültürün boynu bükükler edebiyatçısı oluverir.

Devrimci, mücadelecidir ve başına kötü bir durum geldiğinde kadercilik yapmaz, keşke bu davaya girmeseydim edebiyatı üretmez, olumsuzluklardan trajedi çıkarmaz ve menfaati uğruna bahanelerle hareket etmez

Dinci, hapse girdiğinde muhtemelen kafayı sıyırır, çünkü buraya düşüşünün gerekçesi üstün hedefler değil, anlık veya hesap edemediği aptallıklardır. Hapisten yorgun ve değişmiş ezik olarak çıkar.

Devrimci, hapse düşüşünün nedenlerine vakıftır, hiçbir şeyin boşuna olmadığının farkındadır. O, zor şartlarda kendini daha da geliştirir. Özgürlüğüne kavuştuğunda tekâmülle edindiği kazanımlarını yine toplumun ve insanlığın hizmetine sunar.

Dinci, bedavacıdır. Dinini, milletini, cinsiyetini ve daha birçok şeyi bedava edinmesi sebebiyle ülkenin siyasetçisinin de bedavacılığı desteklemesini, rüşvet ve adam kayırmada kendisi gibi kaypak olanları haksız maddiyatla ödüllendirmesini bekler. Allah’ı bile bedavacıları seven varlık gibi tasavvur eder, ondan cenneti beleşe talep eder, üstelik hurilerle cinselliğini coşturmasını duasına ekler.

Devrimci, hem onun hizmetine sunulanların hem de herkes adına arzuladığı güzelliklerin bir bedeli olduğunun bilincindedir ve o bedelin bir şekilde ödenmesi gerektiğine inanır.

Dincinin siyasi tarihteki karşılığı kimliksizliktir, çünkü ideolojik anlamda mücadele geçmişi yoktur. Dinler tarihindeki kimliklerin ardına saklanır ve onların fikriyatını güncelleyemez. Peygamberin ve birtakım örnek şahsiyetlerin verdikleri mücadelenin “İslamcılık siyaseti” olduğunu sanır, bu olayların politikayla ilgisinin olmadığını aklının ucuna getiremez. Peygamber’in, hukuk ve devlet yönetimiyle alakalı sözler söylemesine rağmen dinin siyasallaşmasına izin vermediği, “Benden 30 yıl sonra halifelik, köpekliktir” kaydını düşmesinden bellidir.

Devrimcinin savunduğu kurallar ve siyasi mücadele, insanlık tarihiyle bağlantılıdır ve sömürülmeye dayalı zihniyetlerin alt edilmesi maksadına yöneliktir.

Dinci, zorda kalıp sıkıştığında hemen lehine yönelik fetvaya ve dinsel ajitasyona sığınır. İslam hukukuna istediği görüşü monte ederek bir nevi Tanrıcılık oynar.

Devrimci, kutsalı ya da seküler olanı kendine paravan ve davasına alet etmez. Tanrının alanını, Tanrıya bırakır.

Twitter hesabım: @NazifAy14

Takibinizi beklerim…

Dinci ile devrimcinin farkı

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

8 Yorum

  1. Nazif Bey, dini konularda yaziyorsunuz, ancak Kuran’dan ayetleri referans gostermiyorsunuz. Dini konularda yazarken Kuran’dan kaynak gostermelisiniz. Yoksa sozun ucu baska yere kacabilir. “Benden 30 yıl sonra halifelik, köpekliktir” lafini da ben peygamberimizin soyledigini dusunmuyorum. Birincisi peygamberin kendisini halife gordugunu sanmiyorum, zaten Allah’in elcisi, yani onun zamaninda boyle bir makam olmasi mumkun degil, ikinci sebeb ise peygamber neden kopekleri asagilama sifati olarak kullansin? Bu nedenler ile uydurma hadis oldugunu dusunuyorum. Overken yermek boyle birsey sanirim. En dogrusunu Allah bilir.

  2. @bedevi, ben de onceden oyle dusunuyordum ama Allah korkusu ile yapilan guzel isler de yapilmayan isler de olumludur diye dusunuyorum artik. Boyle kisileri Allah’in iyiye ve guzele kilavuzlamasi umulur. Soyle dusun, yogurt soguk yenir, ama sut sicak icilir. Ikisi de faydalidir oysaki. (Enfal-29). Bazen de kendi icimizden gelerek yaptigimiz guzel gorunen isler bizi dogru yoldan saptirabilir, ruhumuzu kibir ile kirletebilir (Nahl-63). Hatta bazen riyakarlik bile olur, gosteris icin yapanlar da vardir (Maun-4-7). Neyin ne oldugunu sadece Allah bilir.

  3. sahiden bazı kişiler iki şey öğrenince kendisini bilge sanıyor kardeşim güzel ahlak sahibi olan da kötü ahlaktan korktuğu için güzel ahlakı tercih eder sevap diye yapılıyor olması onun güzel olmasına engel mi teşkil ediyor unutmayın ki yaratılmışlar için sebepsiz sonuç yoktur yani eğer siz kendinizi ben iyi ahlaklı olacağım diye inşa ediyorsanız bunun da bir sebebi var sizin sebebiniz ahlakın güzel olmasına engel değilken neden bir başkasının sevap diye nitelendirdiği şeyi güzel ahlaka engel olarak görüyorsunuz

  4. Din alanına yaptığınız fikri katkıyı ayakta alkışlıyorum. Bu ülkenin teologlara ihtiyacı var, din tüccarlarına değil. İslam tarihi ile ilgili verdiğiniz bilgilerdende faydalanıyorum.

  5. Yazi güzel, tesbitler yerinde. Yanliz Dinci ve Dindari birbirinden ayirirken, Devrimciligin de kendi icinde „dinci“ türünden aptal fraksiyonlari oldugunu da yaziya ekleseydiniz, daha objektif bir analiz olurdu. Tesbitlere eyvallah.

  6. 30 Ocak 2021, 08:43

    MARX ENGELS LENiN filozof-iktisâdiyatçılardır. Altın standardının terkedilmesini müteâkip, bir tüccarın bilmesi gerektiği kadar (ticaret siciline kayıt yaptırmak için iktisat fakültesi diploması aranmaz) mâliye-muhâsebe bilmeyen adamlar Marksizm otoritesi olmuşlardır. Bunlar “Yetmez aman evet” der, SAYIN ERDOĞAN’a “Parkasız Deniz Gezmiş” unvanı verirler. Dine saygılı olsalar n’ooluuuur, olmasalar n’oolur? Öte yandan, dincilerin okudukları gazeteler, ekonomi haberlerini, muhasebe-ayrıntısına inerek vermektedir..!..!

  7. “Oysa dinin ahlakını edinmiş bir dindardan, devrimci vasıfları hakkıyla üstlenen kaliteli birey olur, hem de gayet mükemmel olur.”

    Katılmıyorum!
    En basitinden, kişiye yardımı bile sevap kazanmak için yapanı güzel ahlaklı olarak tanımlıyamam.
    Aynı şekilde, içinde yapma isteği hissedip de sırf ateş korkusuyla uzak durmak da insanı güzel ahlaklı yapmaz.
    Sanırım “ahlak” ı Epikuros dan başlayarak aramak lazım.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!