1. Haberler
  2. Analiz
  3. Doğankent nasıl yandı?

Doğankent nasıl yandı?

featured

Hasan Erel yazdı…

Son beş günde İzmir genelinde çıkan yüzlerce orman yangınında 200’e yakın konut veya işyeri yandı.

Bunlardan tam 85 tanesi ise Seferihisar Doğankent sitesindeydi.

Yani benim oturduğum sitede.

Doğankent sitesi 1976’da kurulmuş bölgenin en eski ve köklü sitesidir.

Seferihisar’dan Ürkmez’e doğru giderken tatbikat sahasının bitiminden sonraki rampanın çıkışında yer alır.

29 Haziran Pazar günü yaşanan o yangının hikayesini kendi tanıklığıma dayanarak aktarmak istiyorum.

Pazar günü Doğankent Sitesi’nin seçimli genel kurulu vardı. İki rakip liste olduğu için hararetli bir toplantı oldu.

O kadar şiddetli rüzgar vardı ki plastik sandalyeleri zaman zaman uçuruyordu.

Sitenin durumu konusunda tartışmalar yaşanırken uzaktan bir duman yükseldi.

Ben gazeteci olduğumdan Orman Genel Müdürlüğü Whatsapp basın grubundan haberi öğrendim. Yangının Seferihisar Orhanlı ile Menderes sınırında olduğunu söyledim. Bazı üyeler genel kurulun iptal edilmesini istedi ama yangın uzakta ve rüzgarın yönü siteye ters durumdaydı. O yüzden oylamayla kurulun devamına karar verildi.

Fakat ilerleyen saatlerde bu kez Akarca tarafından yangın dumanları yükselmeye başladı.

İşte bu kötü haberdi, çünkü rüzgar o yönden bize doğru zaman zaman 90 kilometre hızla delicesine esiyordu.

Yine de bizi teskin eden şey yangının tepelerin ardına kara yönüne doğru gideceği beklentisiydi.

Bu arada OGM’nin saat 16.00’dan itibaren havadan müdahalesi kesildi. İki bahaneleri vardı; biri şiddetli rüzgarda uçuş riskli olması, diğeri ise Gaziemir’de bir başka yangının çıkmış olmasıydı.

Yangın her yıl Denizkurdu tatbikatlarının yapıldığı alandan bize doğru hızla geliyordu.

Sitemizin yanındaki Orman gözetleme merkezinin yanına çıktım ve alevlerin epey uzakta olduğunu gördüm.

Bu arada merkez boştu, çünkü görevliler yangınlara müdahaleye gitmişti.

Eve döndük, annem, eşim, iki çocuğum ve yeğenim endişe içinde bekleşiyordu.

Dumanlar siteyi basmış, küller yağmaya başlamıştı.

Aynı esnada tatbikat sahasından patlama sesleri geliyordu. Bunlar geçmiş tatbikatlarda kullanılan patlamamış top mermileriydi. Yangının hararetiyle infilak ediyorlardı.

Hatta bir tanesinin sesi diğerlerinden çok yüksek çıktı.

Bu yüzden OGM ve İzmir İtfaiyesi karadan müdahale yapamadı.

Can güvenliği söz konusuydu. TSK da ortada gözükmedi.

Havadan müdahale de, dediğim gibi zaten kesilmişti.

Ve alevler İzmir-Kuşadası duble yolundan bizim sitenin olduğu ormanlık tarafa atladı!

Biz ise 6 kişi bir arabaya doluşup son anda sitemizi terk ettik.

Çocukların hayatını tehlikeye atmak istemedim.

Alevlerin arasından geçerek Bornova’daki evimize gittik ve gelişmeleri sitedekilerin paylaşımlarından izledik.

Sitemizin görevlileri, gönüllüleri ve çevreden gelen itfaiye ekipleri canla başla çalıştılar ancak sitenin yanındaki vadide orman evlere çok yakındı ve OGM yıllarca bir önlem almadı. Ağaç kesmek için onların izni şarttı çünkü.

Alevler A-7 orman tarafından siteye girince çatılar ardı ardına yanmaya başladı.

NTV muhabiri değerli dostum Merih Ak’a bizim sitenin yandığını haber verince oradan canlı yayına başladı.

NTV canlı yayınları sayesinde durumun vahameti anlaşıldı ama geç kalınmıştı.

330 evlik sitede 85 ev tamamen yandı. İki araç da alevlere teslim oldu. Neyse ki her hangi bir yaralanma veya can kaybı yaşanmadı. Sitemizin dayanışma ruhu her zamanki gibi devredeydi.

1982’den beri her yaz ve bazen kış yaşadığımız sitenin yangın sonrası hali ise çok acıklıydı.

Çevresinde kömür karası bir örtü ve içinde yanmış evler.

Yunan ordularının kaçarken yaktığı Ege köy ve kasabalarını andıran üzücü bir tablo vardı.

85 komşumuzun 40 yıllık anıları, eşyaları da evleriyle birlikte kül oldu gitti.

Bizim evi ise ben yandı biliyordum, çünkü ilk başta alevler A-1 yolundan girmiş ve gelen videolar tüm sokağın yandığını göstermişti.

Ertesi gün gittiğimde evin kenarlarında otların ve bir karabiber ağacının yanmasına rağmen evimizin ayakta kaldığını görünce sevinemedim ama teselli buldum.

İzmir 2025 yazında başta afet bölgesi ilan edilen Seferihisar olmak üzere neredeyse her tarafından yandı. Daha yaz bitmedi yangınlar da bitmez.

Beş gün süren şiddetli poyraz karayel, (artık Yunan-PKK mı, Gediz Elektrik bakımsızlığı mı yoksa son çıkan zeytin, kıyı, maden ve iklim yasalarından mı dersiniz) Ege’nin incisini yeşilden siyaha döndürdü.

Ormanların asıl sahibi olan milyonlarca küçük büyük can da beş gün içinde ağaçlarla birlikte yok oldu gitti. Ödemiş’te iki de şehit verdik.

Kendi vatanımızda sahipsizliğimizi bir kez daha hissettik.

Ama ne çare?

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

3 Yorum

  1. 5 Temmuz 2025, 12:09

    Geçmiş olsun, ülkemiz yanıyor ve elimizden hiçbir şey gelmiyor. Bu nasıl bir düzen. Her yıl aynı şekilde yangınlar oluyor, 1-2 ay konuşuluyor sonra gerisi gelmiyor. Bu vatan hepimizin ve gidecek başka yerimiz yok. Bu vatanı dağıyla, ormanıyla, biyoçeşitliliği ile korumak zorundayız. Çok üzgünüm.

  2. 4 Temmuz 2025, 22:58

    Hasan abi biz de hemen yanınızdaki Banksis sitesinde oturuyoruz. Ben olay günü saat 12:30 gibi bahçede iş yapmaya çıkmıştım. Havanın bir tuhaf turuncu renkte olduğunu görünce kafamı kaldırdım ve dumanları gördüm. Saat 18 olduğunda hava hala aynıydı ve bu kadar uzun süre söndürülmeyince canım sıkılmaya başladı. Yola sizin kadar yakın olmadığımız için olayın vahametini fazla anlayamadım. Çatıya çıkıp bir şeyler görmek istedim ama çok içeride olduğumuzdan göremedim. Bundan çok kısa bir süre sonra sitemizin görevlileri “siteyi boşaltıyoruz” diye bağırmaya başladılar. Evlerimizi bırakıp kaçmak hiç içime sinmedi. Kalıp gönüllü olarak çalışmalara katılayım dedim ama hem ailem çok panik oldular hem de hasta babamı riske atamadım. Arabaya binerken üzerimize küller uçuşmaya başlayınca gidiyoruz ama sanırım bu evleri son görüşümüz dedim ve duygulandım. Neyle karşı karşıya olduğumuzu asıl siteden çıkınca anladım. Sizin site ve bizim karşımızdaki Doğanbey köyü cayır cayır yanıyordu. Kavakdere mezarlığının olduğu dağ yolundan İzmir’e evimize gittik. Ben ailemi bıraktıktan sonra hemen dönüp hem bizim hem sizin site için gönüllü olarak çalışmak için hemen dönmeye kalkıştım. Ailem bunu duyunca çok panik oldular ve beni bırakmak istemediler ama ben yine de gelecektim. Biz giderken Kavakdere köyü de yanıyordu. Seferihisara geldiğimizde polis ana yolu kapatmıştı bile. Ürkmez’de de çok büyük yangın çıktığını ve oranın yolununda kapandığını duyunca hiç bir şekilde bölgeye giremeyeceğimi anladım ve elimden gelen tek şey çarezsizce olayı televizyondan izlemek oldu. Akşama Sözcü TV bizim siteden yayın yaptı ve alevlerin bizim sitenin kapısında olduğunu görünce kahroldum. İkimizin arasındaki bölge yanıyordu. Verilmiş sadakamız varmış bizim sitede bir evde bile zarar yok. Sizin evinizin yanmadığına da çok sevindim. Tweetinizde evimiz yandı demiştiniz ve ben çok üzülmüştüm. Erdem abi geçen sene sizin sitenin içindeki ormandan Gediz elektriğin kamping bölgesine elektrik kablosu çektğini anlatmıştı ve bunun çok tehlikeli olduğunu söylemişti. Tesadüf yangından 2 gün önce yakınlarıma bunu anlatmıştım ve Doğankent yanarsa bizim de çok zor duruma düşeceğimizi söylemiştim. 2 gün sonra bu olay oldu. Hepimiz sizin siteye çok üzüldük, geçmiş olsun. Bu kadar yakın oturduğumuzu bilmiyordum. Bir gün sizinle tanışmayı çok isterim.

  3. 4 Temmuz 2025, 20:31

    Evinizin yanmaması gerçekten teselli. Geçmiş olsun. Bu karanlık günlerden çıkacağız. Türk milleti ulus olarak bir çare bulacaktır. Nihat Genç’in (ruhu şad olsun) vasiyetine sadık kalacağız ve Cumhuriyete sahip çıkacağız.

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya abone olun!

KAI ile Haber Hakkında Sohbet