Emperyalizmin son sözcüsü

featured

İsmet Hergünşen yazdı…

ABD Başkanı Joe Bıden’ın, “sözde Ermeni soykırım yalanı”konusunda tarihi manipüle eden söyleminin mürekkibi daha kurumadan, şimdi de AB (Avrupa Birliği) Komisyonu Başkanı’nın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)’ne yönelik açıklaması…
Ankara ziyareti esnasında protokol krizi yaratarak faturayı önce Türkiye’ye kesmeye çalışan ve sonrasında çark eden Ursula Von Der Leyen.

Demiş ki; “Avrupa Birliği Kıbrıs’ta iki devletli bir çözüm önerisini asla kabul etmeyecektir.”

İyi de bugün Kıbrıs cenahında yaşananların sorumlusu Türkler değil ki.

Bilinen bir gerçek varsa, AB sözcülerinin içinde Türk, Türkiye, Kıbrıs, Ege, Doğu Akdeniz vb. sorulan sorulara ayak üstü verdikleri cevaplarda, nasıl hezeyan içinde olduklarıdır.

Gerçi sadece AB tarafı mı? ABD’si, NATO’su, Rusya’sı, haddızatında BM’si ile ismini sayamayacağım onca devlet aynı safta.

Hepsinin içine Yunan, Rum, Ermeni, PKK/YPG/PYD kaçmış vaziyette…

Yakında IŞİD, Taliban, El-Kaide ve de bir başkası olursa, hiç şaşmamak lazım.

Kendi çizdiği ve biçtiği roller çerçevesinde kontrol etmeye çalıştığı bir Türkiye olgusunu devam ettirmek güdüsü…

Mehmetçik göreve, o da yetmez gene nöbete…

Eeee, boşuna dememişler, “Altını olan kuralı kor” diye…

Ya da düşmanca niyet gösterircesine…

Konu Suriyeliler ya da sığınmacılar oldu mu?

Yunan ve Frontex’in geri iterek ölüme terk ettiklerini görmezden gelerek “Türkiye ve Türklere minnetarız”açıklamaları da sırtımızı sıvazlarcasına…

Ursula Von Der Leyen acaba bir yerlerde okumuş, incelemiş midir? Kıbrıs sorununun kendisi henüz 2 yaşındayken nasıl başladığını?

1571 yılında Venediklerden Türklerin hakimiyetine geçen ve hiçbir zaman Rumların egemenliği altında bulunmamış olan Kıbrıs’ın yönetiminin, İngilizler tarafından Rumlara peşkeş çekildiğini!..

1959 Londra ve Zürih, 1960 tarihli Garanti andlaşmaları çerçevesinde Kıbrıs Türk ve Rum halkları tarafından bir ortaklık temelinde kurulmuş olan Kıbrıs Cumhuriyeti’ni Yunanistan ile birleştirmek hedefi güden Kıbrıslı Rumlar tarafından 1963’te yıkıldığını!..

Yunanistan’ın değişmeyen ülküsü Megali İdea’sı bağlamında Ada’da yapmış olduğu 1974 darbesi neticesinde sadece Türklerin değil aynı zamanda Rumların da barış, huzur ve güven içinde yaşamasına olanak sağlayan Ayşe’nin tatile çıktığını!..

Kaldı ki; Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik olarak;

–                  Londra, Zürih ve Garantörlük anlaşmaları dahil,

–                  Annan planı,

–                  Crans Montana ve son olarak da Cenevre’de BM’nin gözetiminde yapılan onca görüşmenin neden sonuçsuz kaldığını ve hangi devlet ya da kuruluşların uzlaşmaz tutum sergilediğini!..

Anlaşmalar hilafında ve tüm uyarılara rağmen Rum tarafını “Euro Bölgesi”ne kabul ederek, her fırsatta Rumların yanında olduğu izlenimi veren günümüzde komisyon başkanı olduğu AB’yi!..

ABD’nin Kıbrıs Rum tarafına yönelik silah ambargosunu kaldırmasını!..

Yıllardır haksız, adaletsiz ve izolasyon içerisinde yaşama mahkum edilen, evlat acısı olan Kıbrıs Türkleri’ni!..

Esasen herşeyi bilir görürler de, iş başa düşünce hepsi de aynı roldedir. Sadece farklı olan isimlerdir.

Ha Claudia Roth, ha Mike Pompeo, ha Emmanuel Macron, ha o, ha bu!..

Kısacası ha Biden, ha giden.

Batı Dünyası’nı yöneten egemen güçlerin temsilcileri ve sözcüleri, siz konuşmuyor, konuşturuluyorsunuz…

Rumlar tarafından katledilen Kıbrıs Türkleri’ni de hiç ama hiç dinlemeden.

Bakalım şimdi kim konuşacak?

ABD Dışişleri Bakanı ya da sözcüsü mü, AB Konseyi Başkanı mı? Ya da Büyük Patron mu?

AB gibi kuruluşlar ile sözde müttefiklerimizin bir çoğunun, konu Türk-Yunan ve ilintili sorunlar olunca bazen nöbetleşe kimi zamanda koro halinde suni buhran yaratmanın da ötesinde haksız, mesnetsiz ve dayanaksız tehdit içeren eylem ve söylemlerde bulunması, Türk kamuoyunda artık can sıkıcı bir hal almıştır.

Kıbrıs Türkleri, 58 yıl öncesinde “Kanlı Noel”  ile başlayan mazilerini unutmayacak şekildeyaşanan gelişmeleri ibret ve dikkatle izleyerek, kurdukları KKTC’nin tanınmasına enerji koymalıdırlar.

Türk Ulusu da, Kıbrıs harekatının barışçı anlamını ve amacını bir milli ödev ve tarihsel bir görev olarak görmeye devam ederek, Kıbrıs Türklerinin haklı davasına dün olduğu gibi bugün ve gelecekte de azim, cesaret ve kararlılıkla sahip çıkmaya devam etmelidir.

Ursula Von Der Leyen ve onun gibileri, İngiltere eski Dışişleri Bakanı Jack Straw’ın, “Kıbrıs’ta iki bölgeli, iki toplumlu federal bir devlet yapısının artık mümkün olmadığını ve bugün tek çözümün iki devletli bir yapı olduğu” açıklamasını da her daim hatırlamalıdırlar.

Emperyalizmin son sözcüsü

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. 14 Temmuz 2021, 22:22

    Adada aslinda gercek cozumun 2 ayri devlet olmasidır. Ama doğu Akdeniz’in her açidan onemi sebebiyle bu cözümün kabul edilmeyeceği aşikar. 47 yillik meselenin cozumu uzun orta/uzun vadede güclu bir Turkiye ile olacaktir düşüncesindeyim.

  2. Almanya da ki görevindede ayniydi !!!
    Sahibinin sesi.
    Sonra AB ye postalandi.
    Su andaki savunma bakanida öyle biri !!!

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!