Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AKP Kongre Merkezi’nde “AKP 23. Kuruluş Yıldönümü Programı”nda konuştu.
Erdoğan, burada yaptığı açıklamada AKP’nin 23 yılını övmeye doyamadı. Pek çok şehirde çiftçiler, verilen fiyatların yetersiz olduğunu, ürünlerinin tarlada kaldığını belirterek eylem yaparken Erdoğan, “Muhaletin en çok istismar ettiği tarımda ciddi bir ivme yakaladık” dedi.
Erdoğan, “Türkiye’nin AK Partili yılları her alanda Cumhuriyet tarihinin en parlak dönemi olarak kayıtlara geçmiştir” iddiasında bulundu.
Partisine yönelik mesajlar veren Erdoğan, “Yenilenerek, güçlenerek, tazelenerek ilerlerken, kimsenin bize ayak bağı olmasına müsaade etmeyiz. Yorulmuş olan kenara çekilmeli” diye konuştu.
‘TÜRKİYE’Yİ NEREDEN ALIP NEREYE GETİRDİĞİMİZİ MİLLETİMİZ BİLİYOR’
Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Türkiye’yi yönetme mesuliyetini devraldığımız andan itibaren milletimize karşı görevlerimizi hakkıyla yerine getirmenin çabasındayız.
Problemlerin karmaşıklığı karşısında ürken, çekinen, korkan değil, meselelerin üzerine cesaretle giden ve çözüme odaklanan bir anlayışla hareket ediyoruz.
23 yıl boyunca hizmetkarı olmaktan şeref duyduğumuz milletimiz için ter döktük, çalıştık. Türkiye’yi nereden alıp nereye getirdiğimizi milletimiz çok iyi biliyor. Yurt dışındaki gurbetçi kardeşlerimiz, memleketlerine her gelişlerinde ülkemizde yaşanan devasa değişime bizzat şahitlik ediyor.
Muhaletin en çok istismar ettiği tarımda ciddi bir ivme yakaladık. Tarımsal gayri safi hasıla 37 milyar liradan 1 trilyon 625 liraya çıktı. Tarla, sebze, meyve üretimimizin toplamı 98 milyon tondan, 137 milyon tona ulaştı.
Piyade tüfeğinde dahi başkalarına bağımlı bir ülkeyi, kendi tank, top, füzesini, roketini, uçağını, İHA’larını üretebilen seçkin ülkeler ligine yükselttik.
Kişi başına düşen milli gelirimiz 3 bin 608 dolarken, 2023 yılında 13 bin 110 dolar seviyesine ulaştı.
IMF’ye olan 23,5 milyar dolarlık borcu ödeyerek, ülkemize gerçek manada ekonomik bağımsızlığını kazandırdık.
‘AK PARTİLİ YILLAR, CUMHURİYET TARİHİNİN EN PARLAK DÖNEMİ’
Türkiye’nin AK Partili yılları her alanda Cumhuriyet tarihinin en parlak dönemi olarak kayıtlara geçmiştir.
Türkiye’nin AK Partili yılları, tartışmasız her alanda Cumhuriyet tarihinin en parlak dönemi olarak kayıtlara geçmiştir. Burada şunu da ifade etmek isterim: Bizim anlayışımızda ekonomik kalkınma demokrasiden bağımsız değildir.
“Muhafazakâr-demokrat” kimliğimizin bir gereği olarak ekonomimizi büyütürken, demokrasimizin standartlarını yükseltmekten geri durmadık. Bunun için son 23 yılda sadece yol, köprü, havalimanı, baraj yapmadık. Tüm bunlarla birlikte Türkiye’de sivil siyasetin alanını da genişlettik.
Hak ve özgürlükler sahasında ülkemizde sessiz bir devrime imza attık. Türkiye’yi yasakların, baskıların, korkuların ve vesayetin kol gezdiği bir ülke olmaktan çıkartıp demokraside hak ettiği seviyelere ulaştırdık.
Milli iradenin üzerinde, kerameti kendinden menkul ne kadar vesayet odağı varsa, hepsine karşı tavizsiz bir mücadele yürüttük. Demokrasi dışı yollardan istikbal, ikbal ve gelecek devşirmek isteyenleri, her defasında milli iradenin gücüyle bertaraf ettik.
Uzun yıllar sonra milletle devleti, cumhurla cumhuriyeti, cumhuriyetle demokrasiyi kucaklaştıran biz olduk. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle ilk defa sandık yoluyla, halkın iradesiyle ülkemizde yönetim sistemi değişikliğine gittik.
’23 YILDA TÜRKİYE ÇOK BÜYÜK DEĞİŞİM GEÇİRDİ’
Kimsenin inancından, kılık kıyafetinden dolayı ötekileştirilmediği, başörtülü kızlarımızın üniversite kapılarından geri çevrilmediği, terörü ve şiddeti övmediği müddetçe her türlü fikrin ifade edildiği, sessiz çoğunluğun hak ve hukukunun sesi çok çıkanlar tarafından gasp edilmediği bir yapıyı ülkemiz genelinde büyük oranda hakim kıldık.
23 yılda Türkiye çok büyük değişim geçirdi. 23 senede ülkemiz umutlarını yeniden yeşertti, milletimiz on yıllar sonra özgüvenini tekrar kazandı. Türkiye, küresel siyasette iddia ve imkan sahibi bir ülke konumuna geldi.
‘GÖZÜNÜN YAŞINA BAKMAYIZ’
AK Parti’nin en önemli özelliği toplumu doğru analiz etmesi; değişimi, yenilenmeyi, kendini yeni durumlara adapte etmeyi başarmasıdır. Bu anlayışla özeleştirimizi samimiyetle yapıyor; nerede eksiğimiz varsa, hiçbir komplekse kapılmadan üzerine cesaretle gidiyoruz.
Önümüzdeki aylarda başlatacağımız Büyük Kongre sürecimizi sadece bir “vitrin yenilenmesi” olarak değil, milletimizin bizden beklediği kapsamlı değişimin ana zemini olarak görüyoruz.
Kendini yorulmuş hisseden varsa kenara çekilip biraz soluklanmalarını istiyoruz. Hiçbir arkadaşım, koltuğuna yaslanıp rehavete kapılma lüksüne sahip değil. Heyecanını kaybedenler, millete hizmetin önünde engel olmamalı. Bunun vebali, hesabı ağırdır.
Unutmayın biz, bu aziz milletin de aziz ümmetin de umuduyuz. Milletin ve ümmetin umudunu ziyan edenlere hoşgörü göstermeyiz, gözünün yaşına da bakmayız. Yenilenerek, güçlenerek, tazelenerek ilerlerken, kimsenin bize ayak bağı olmasına müsaade etmeyiz. Yorulmuş olan kenara çekilmeli.
Türkiye için hayal kuran, Türkiye için çalışan, üreten, koşturan, Türkiye için dertlenen herkese AK Parti çatısı altında yerimiz var.
‘BAŞÖRTÜSÜ ARTIK BAZI KESİMLER İÇİN ÖCÜ OLMAKTAN ÇIKTI’
Başörtüsü artık bazı kesimler için “öcü” olmaktan çıktı. Zaman zaman bazı marjinaller tarafından küstahlıklar sergilense de, Türkiye, bir bütün olarak bu özgürlük konusunda mutabakat sağladı.
Namaz, oruç, sakal, Kur’an, Kur’an eğitimi gibi konularda bir kesimin alerjisi önemli ölçüde törpülendi, aşındı. Atılan her özgürlük adımı karşısında, “laiklik elden gidiyor” veya “ülke bölünecek” korkusu, yerini büyük oranda özgüvene bıraktı.
‘HELALLEŞME’ VE ‘NORMALLEŞME’ MESAJI
Terörle mücadele konusunda eskisinden çok daha iyi bir yerdeyiz. Farklı fikirlere, farklı hayat tarzlarına saygı noktasında göreve geldiğimiz döneme kıyasla ciddi mesafe aldık. Millete tepeden bakanları, milleti “göbeğini kaşıyan adam” olarak görenleri her seçimde yenilgiye uğratarak, milli iradeyle barışmaya; Türkiye gerçeklerini kabullenmeye mecbur bıraktık.
Ne eski CHP Genel Başkanının “helalleşme” kurnazlığını, ne de mevcut CHP Genel Başkanı’nın “normalleşme” söylemlerini; AK Parti’nin 23 yıllık mücadelesinden bağımsız okumak mümkün değildir. Şunu artık milletimizin tamamı görmektedir: On yıllardır jakobenizmin, vesayetin, yasakların bekçiliğini yapan CHP; eski alışkanlıklarını pervasızca sürdürmekte artık zorlanmaktadır.
Ana muhalefet partisindeki vitrin değişikliğinin, ne kadarının vizyon ve zihniyet değişimine tahvil edileceğini elbette zamanla göreceğiz. CHP’nin milletle kavgasını bitirmesi en çok bizi mutlu edecektir. Bizim temennimiz; CHP’nin milletin değerleriyle barışması, milli iradeye teslim olması, demokrasiyi içselleştirmesi, yani normalleşmesidir.
‘EKONOMİDEKİ SORUNLARI ÇOK İYİ BİLİYORUZ
23 yıl boyunca ne yaptıysak hüsnü niyetle yaptık, samimiyetle yaptık, ülkemizin ve milletimizin çıkarlarını korumak için yaptık. Eksiklerimiz elbette olmuştur. Kusurlarımız elbette vakidir ama 23 yıl boyunca millete ihanetimiz asla söz konusu değildir. Allah ömür verdikçe bu çizgiden hiçbir zaman sapmayacağız.
Ekonomide sorunları, sıkıntıları çok iyi biliyoruz. Ekonomi kurmaylarımız çalışmalarını sıkı bir disiplinle sürdürüyor. Enflasyonda düşüş başladı. Fiyat istikrarını sağlayacak; daha önce yaptığımız gibi ilan ettiğimiz takvim çerçevesinde enflasyonu tek haneli oranlara tekrar çekeceğiz. Kısa süre içinde, dar gelirlimiz ve emeklilerimiz başta olmak üzere her kesimi rahatlatacak seviyelere ulaşacağız.
‘MAHMUT ABBAS DA BİZİM ÜLKEMİZ PARLAMENTOSUNDA KONUŞMA HAKKINA SAHİP’
Bugün Filistin Devlet Başkanı Sayın Mahmut Abbas misafirimiz olacak. Yarın da şeref konuğu olarak, Filistin halkı adına Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’na hitap edecek. Özgürlük mücadelesi veren Filisin Halkı’nın sesini dünyaya bir kez de Meclis kürsümüzden duyuracak. Netanyahu’nun Amerika’nın Temsilciler Meclisi’nde konuşma hakkına sahip olduğu kadar, Mahmut Abbas’ın da bizim ülkemiz parlamentosunda konuşma hakkına sahip olduğunu göstereceğiz. Gazze’deki 40 binden fazla masumun kanını döken soykırımcı katiller hukuka hesap verene kadar mücadele edeceğiz.
Farklı yaşam tarzlarını birbiriyle çatıştırmak, Türkiye’de bu çatışmayla bir istikrarsızlık oluşturmak isteyen, kökü dışarda girişimlerin tamamının farkındayız. 21’inci Yüzyılda, Türkiye Yüzyılında, lider ülke olma yolunda azimle ilerlerken, insanların kılık kıyafetlerinden, inançlarından, mezheplerinden, etnik kökenlerinden, yaşam tarzlarından dolayı keskin bir ayrışmaya gitmesi, Türkiye’ye husumettir, milletimize açık bir düşmanlıktır. Ezana, bayrağa, camiye, Kur’an’a, cami cemaatine, kutsal değerlerimize saldırmayı aklının ucundan geçirenin gözünün yaşına bakmayız.
‘TOPRAKLARIMIZIN İSLAM KARŞITI LÜMPEN IRKÇILIK İLLETİYLE İŞGAL EDİLMESİNE GÖZ YUMACAK BİR PARTİ DEĞİLİZ’
Şunu herkes bilsin. Biz, İstiklal Savaşını, bu semalarda ezan özgürce okunsun, camilerimiz açık kalsın, şanlı bayrağımız özgürce dalgalansın diye yaptık. Binlerce şehidimizi bunun için verdik. Açık söylüyorum, ezanla, bayrakla, camiyle, cami cemaatiyle derdi olan, bu değerlere husumet besleyen bu milletin evladı değildir, bu milletin düşmanıdır, Türk’ün düşmanıdır ve en küçük müsamaha göstermeyiz. Biz; gençlerimizin, çocuklarımızın zehirlenmesine, vatan topraklarımızın İslam ve Müslüman karşıtı lümpen ırkçılık illetiyle işgal edilmesine göz yumacak bir parti, böyle bir iktidar değiliz.
Nesillerimizi, gençlerimizi, kökü dışarıda bu tehlikeli akımlardan korumak amacıyla önümüzdeki dönemde çok daha hassas olacağız. LGBT sapkınlığına nasıl bakıyorsak, Türk ve Müslüman düşmanlığından beslenen “ırkçı saldırganlığa” aynı nazarla bakıyoruz. Bu noktada her bir arkadaşımın, her bir teşkilat mensubumuzun da dikkatli, hassas olmasını rica ediyorum.”