Esaslı bir eylem: Yazmak

Mustafa Özgür Sancar yazdı...

featured

Yazmak hiç kuşku yok ki sıradan bir eylem değil; fakat esaslı bir iştir.

Ehil olmayı, meziyet sahibi olmayı gerektirir. Yazdığı konuda mahir olan kişi gerçek yazıcıdır. Burada yazar demeye dilim varmadı.

Nâzım Hikmet, çoğu zaman yazar yerine, yazıcı ifadesini kullanıyor.

ULUSAL VE EVRENSEL

Evrensel olduğundan hiç şüphe edemeyeceğimiz büyük şair Nâzım Hikmet, gerçek yazıcının, toplum ve memleketin sorununu iyi kavrayan ve doğru anlatan insan olduğunu söylüyor. Yani önce ulusal olmak gerek.

Geçenlerde rastgeldiğim bir yazıda, Nâzım Hikmet’in, Sait Fâik’in Semaver hikâyesinden etkilendiğini; ancak kelimeleri iyi kullanmanın ve yerli yerinde cümleler kurmanın yazar olmaya yetmeyeceğini söylediği ifade ediliyor.

İLK HİKÂYENİN İSMİ: SEMAVER

“Hemen okumaya başladım. Ve doğrusunu isterseniz bir iki satır sonra, genç imzaya karşı daha önceden duyduğum alaka çoğaldı. Nasıl çoğalmasın ki, ‘Semaver’ hikâyesinin kahramanı bir işçiydi. Alâ, dedim kendi kendime, genç muharrir bizim yeni bir Sabahattin Ali’miz, İsmet Hüsnü’müz, Kemal Tahir’imiz olacak. Fakat okumakta biraz daha devam edince, hikâyenin bir Amerikan mizah muharririnden adapte edilip edilmediğinden şüpheye düştüm. Baktım böyle bir kayıt yok. Muharrir bize Türkiye’de yaşayan bir Türk işçisini ve anasını anlatmak istiyor. Ama ne çare ki, istemek her zaman becerebilmek değildir. Bu yazıyı bir edebi tenkit kastıyla yazmıyorum. Sadece bu vesileyle, yazıcı olmak cesaretini ve inancını gösteren gençlere, cesaret ve inancın, hatta okumuş olmanın bile kâfi gelmediğini, iyi bir yazıcı olmak için biraz da memleketi bilmek, edebiyatı ciddiye almak icap ettiğini söylemek istiyorum.”

Bir edebiyat yazarı öncelikle olarak kendi toplumunu özümsemeli; yaratıcılığı ve gücünü ancak buradan bulabilir.

Bana göre Sait Fâik, edebiyatımızın en güçlü hikâyecisi… ezilmiş bir insanın duygusunu ya da deniz imgesi tadında özgürlüğü ve Anadolu mitolojisini onun kadar yalın anlatabilen pek nadir edebiyatçı vardır.

YARATICI VE ÖZGÜN BİR ÖRNEK: SAİT FÂİK

Nâzım Hikmet de gazetede yayımlanan sonraki değerlendirmesinde Sait Fâik’in hakkını vermiş, birebir görüşmelerinde de onun usta bir sanatkâr olduğunu söylemiştir.

Şüphe yok ki başka ulusların yazarları ya da binlerce kilometre uzaktaki yaşamlardan etkilenebiliriz; kim bilir yanı başımızda bir başka kültürün insanıdır etkileyen; ancak bunların hiçbiri özgün olmamız önünde duramaz. Gördüğümüz ve öğrendiğimiz her şey, kendi toplumumuzu anlatmamızı sağlayan özgün bir dünyaya kapı aralar. Ulusal olmak böyle bir şey.

Sait Fâik bu gerçeğin en güzel örneği…

 

Esaslı bir eylem: Yazmak

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!