Fenerbahçe yöneticisinden Galatasaray’a sert sözler: Nasıl bir teşkilatla karşı karşıya olduğumuzun kanıtı

featured

1959 yılı öncesi şampiyonlukların sayılması için talepte bulunan Fenerbahçe Kulübü, Galatasaray cephesinin iddialarına yanıt verdi. Fenerbahçeli yönetici Metin Sipahioğlu, “Resmi sitenizde kabul ettiğiniz şampiyonlukları şimdi saydırmamaya çalışıyorsunuz. Biz mi hırsızız siz mi hırsızsınız?” ifadelerini kullandı.

Fenerbahçe İletişimden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Metin Sipahioğlu, FB TV’de yayınlanan “Gündem Özel” programının konuğu oldu.

Galatasaray Kulübü Başkanı Mustafa Cengiz’in, 1959 yılı öncesindeki şampiyonluklara dair yaptığı açıklamalara yanıt veren Sipahioğlu, 1959 öncesi Türkiye Şampiyonluklarının tarihçesi ve TFF’ye yapılan başvuru ile ilgili bilgiler verdi.

İşte Sipahioğlu’nun ses getiren açıklamaları:

“Öncelikle ekranları başında bizleri izleyen tüm Fenerbahçelilere ve Türk sporunun tüm paydaşlarına sevgilerimizi ve saygılarımızı ileterek yayınımıza başlamak istiyorum. Yine, bir kez daha mecburi bir yayın için, yine hicap duyarak ama artık işin kötüsü bu hicap duymaya da alışarak işin kötü tarafı, karşınızdayız. Hatırlarsınız birkaç hafta evvel yaptığımız yine bir mecburi yayında Galatasaray Spor Kulübü’nün onlarla yaptığımız maçtan sonra bizi hedef alan Başkan, yönetim, iletişim direktörü, yönetici bazında açıklamalarına belge ve kanıtlarla mecburi cevaplar vermiştik. Konuları aydınlatmış ve kapatmıştık. Biz bunu yaptıktan sonra bizim kulübümüzden ne başkan ne yönetim bazında Galatasaray’ı hedef alan hiçbir açıklama çıkmadı.”

“Bu programın genelinde ve büyük çoğunluğunda Galatasaray Başkanının, 1959 öncesi Fenerbahçe ve diğer kulüplerin şampiyonlukları hakkında verdiği beyanatları konuşacağız. Nasıl bir panikle, nasıl bir korkuyla, bu şampiyonlukların bizzat TFF tarafından oynatılmış, bu şampiyonlukların Türkiye şampiyonluklarının sayılmasının karşısında nasıl bir lobi faaliyetleri içinde olduklarını, aslında bugüne kadar da bu şampiyonlukların hangi lobinin etkisi ile sayılmadığının itirafı olan açıklamalarını değerlendireceğiz. Galatasaray başkanının bu açıklamalarına geçmeden önce çok daha farklı açıklamasını değerlendirmek istiyoruz. Birinci konumuz çok daha başka. Onunla başlayalım.”

Mustafa Cengiz’in Fenerbahçe Cumhuriyeti ifadesiyle ilgili açıklamalarının ekranlara getirilmesinin ardından Sipahioğlu şöyle devam etti:

“MİSLİYLE CEVAP VERMEK ZORUNDAYIZ”

“Daha evvelki gündem özel programında Galatasaray Başkanını Fenerbahçe ve devletimizi karşı karşıya getirmemesi konusunda çok ciddi bir şekilde uyarmıştık, çünkü o açıklamalarında da aynı şeyi yapmaya çalışmıştı. Ona uyarı yapıp, hata diye geçivermiştik. Ama bir insan bir yönetim anlayışı aynı şeyi bir ay içinde üst üste iki defa yapıyorsa burada hata demek, hata olur. Burada bir kasıt görmek zorundayız. Buna misliyle cevap vermek zorundayız. Eğer Galatasaray gibi milyonları temsil eden kulübün başkanı, bir ay içinde iki defa Fenerbahçe ve devleti, Türkiye Cumhuriyeti’nin devletini karşı karşıya getirmeye çalışıyorsa burada misliyle cevap vermek zorundayız.”

“BELGESELLERİMİZDEN FETÖ FİRARİLERİNİ ÇIKARMADIK”

“Önce Mustafa Cengiz’e şunu söyleyelim. Fenerbahçe Cumhuriyeti rahmetli Halit Deringör’ün ifade ettiği üzere bir sevgi cumhuriyetidir. Milyonlarca kalbin birlikte atmasının sembolüdür. Bir metafordur. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün ise kuruluşundan bugüne devletine milletine Türkiye Cumhuriyetine bağlığı, Türkiye Cumhuriyeti’ni tek gerçek olarak görmesi, böyle kabul etmesi, devleti için, milleti için, bu cumhuriyet için neler yaptığı ortadadır, bunları konuşmak lafı güzaftır. Bize gelen bu laflar karşısında maalesef bunları söylemek zorundayız. Bu laflar için lütfen kimse kusura bakmasın. Hangi kulübün ise cemaatlerin, tarikatların etrafında gezindiği, hangi kulüp için bugünün terör örgütü liderlerinin, zamanında bir cemaat liderinin ‘onları dualarla himmetlerle ayağa kaldırmamız lazım, her şeyi yapmamız lazım’ dediği ortadadır. Şampiyonluk posterlerimizden, şampiyonluk belgesellerimizden bugünün FETÖ firarisi isimleri çıkartmak zorunda kalan kulüp biz değiliz, Sayın Mustafa Cengiz.”

“FENERBAHÇE CUMHURİYETİ METAFORDUR”

“Fenerbahçe Spor Kulübü, namı diğer Fenerbahçe Cumhuriyeti Türkiye Cumhuriyeti’nin her döneminde duruşu belli olan bir kulüptür. Burası Fenerbahçe Cumhuriyeti’dir. Bu bir metafordur. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün, namı diğer Fenerbahçe Cumhuriyeti’nin her zaman duruşu ortadadır, bellidir. Tarihi de tertemiz bir şekilde yine ortadadır, bellidir. Tüm bunların yanında şunu da eklemek istiyorum. Bu tip metaforlar her kulüpte vardır. Ama bu metaforlar üzerinden ayrılıkçı bir şekilde milyonlarca taraftarı olan bir kulübü ayrılıkçı bir şekilde göstermeye çalışmak, devletle de karşı karşıya getirmeye çalışmak hakikaten; akılın yaşta değil başta olduğunun en büyük kanıtıdır. Bizim kullandığımız tanımlama gibi Galatasaray taraftarlarının da bir tanımlaması var, verelim lütfen ekrana.”

“TEK KRALLIK GALATASARAYLILIK DİYORLAR”

“Bunu Galatasaray resmi hesabı Twitter’dan da paylaşmış. 2013 yılında bir maç öncesi. ‘Tek krallık, Galatasaraylılık’ diyor. Şimdi biz buradan yola çıkarak Galatasaray stadındaki bu pankart ve Galatasaray’ın resmi hesaptan yaptığı paylaşım için Galatasaray Spor Kulübü Türkiye’nin yönetim şeklini tanımıyor, yeni bir yönetim şekliyle krallıkla yönetilmek istiyorlar, tek krallığın da kendilerinin olduğunu ifade ediyorlar gibi ayrılıkçı bir şekilde, onları devletle karşı karşıya getirmek için bir söylemde mi bulunalım.”

“Böyle saçma sapan işlere ihtiyaç var mı? Hakikaten bizler milyonları temsil eden insanlarız. Bu saçma sapan işlere de gerek yok. Dediğim gibi akıl yaşta değil, baştadır. Biz bu işlere girmeyiz. Ama burada son olarak Galatasaray’ın sürekli olarak Fenerbahçe’yi devletle karşı karşıya getirmeye çalışan Galatasaray’ın yönetimine şunu söylemek istiyoruz; Galatasaray kulübü sürekli yalan beyanlarla devletimizi de meşgul etmekte. Son maçımızdan sonra yine yalan beyanlarla savcılığa Futbol A.Ş üyelerimiz ve Stattan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyemiz hakkında suç duyurusunda bulundular. Şimdi de yine canlı yayında devletimizin savcılarını bu pankart için göreve çağırıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti’nin çok daha önemli işleri var. Devletimizi, savcılarımızı bu tip boş işlerle uğraştırmayın. Öyle çağırılar yapmayın, rahat bırakın devletimizin kurumlarını. Hele hele yalan beyanlarınızla hiç uğraştırmayın lütfen. Yeter artık. Türkiye Cumhuriyeti’nin hakikaten bunlara ihtiyacı yok ama biz her hafta çıkıp Galatasaray Spor Kulübü’nün başkan ve yönetiminin burada yaptığı bu devletle Fenerbahçe Spor Kulübü’nü karşı karşıya getirme çabası açıklamalarına cevap vermek, zorunda mıyız? Her hafta aynı şey oluyor. Yeter artık ya. O zaman da işte misliyle cevaplarını alırlar. Kusura bakmasınlar. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün, Fenerbahçe Yönetiminin geçmişi tertemizdir. Bizim her şampiyonluğumuzun posteri de ortadadır. Bu kadar söylüyorum.”

Mustafa Cengiz’in Aziz Yıldırım’la ilgili açıklamalarının ekrana getirilmesinin üzerine Metin Sipahioğlu, şu ifadeleri kullandı:

 
“Maalesef yine bilgisizce verilmiş, verdirilmiş bir demeçle karşı karşıyayız. Öncelikle birazdan derinlemesine gireceğimiz 1959 öncesi Türkiye şampiyonluklarımız konusunun Fenerbahçe Spor Kulübü için bir duruş olduğunu, uzun yıllardır kulüp politikası olduğunun altını çizerek bu konuda açıklamama başlamak isterim. Daha evvelde belirttim. Bundan 5-6 yıl kadar evvel bir önceki Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım döneminde kulüpte bir komite kuruldu. Sayın Şekip Mosturoğlu gruptan sorumlu yönetim kurulu üyesi olarak komiteydi. Ben de o zaman bir kongre üyesi olarak, bir taraftar olarak elimden gelen çalışmaları yapmak üzere bu komitedeydim. Kulübümüzün bu konudaki çalışmaları 5-6 yıl önce başlamıştır. Bugün bizim yaptığımız başvurunun da ön çalışmaları ve alt yapısı o dönemlerdeki bu komitede hazırlanmıştır. Daha evvel yaptığımız açıklamalarda bu komitedeki arkadaşlara teşekkür etmiştik. Gelelim bu işin bu anlattığım belgenin kanıtlarına. Bunun bir kulüp politikası olduğunu, sadece bizim dönemimizde değil daha evvel de gündeme geldiğinin kanıtlarına.”

“AZİZ YILDIRIM DÖNEMİNDE…”

“Lütfen ekrana bir önceki Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım’ın 2014 şampiyonluğumuzdaki demecini getirebilir misiniz? Görelim bakalım, 2014 şampiyonluğunun ardından Sayın Başkan Aziz Yıldırım neler söylemiş.

 
(Ekrana Aziz Yıldırım’ın 2014 şampiyonluğundaki şu sözleri verilir: “Sözlerime son verirken, Fenerbahçe’nin bugünkü 19. gerçekteki 28. şampiyonluğunu kutlar, Fenerbahçe’yi sizlere, sizleri de Allah’a emanet ederim ve bir kez daha zafer inananlarındır. Teşekkür ederim”)

Gördüğünüz üzere 2014 şampiyonluğumuzdan sonra Sayın Başkan Aziz Yıldırım, gerçekteki 28. şampiyonluğumuz vurgusu yapıyor. Bir de arkasından 2014 yılında Kulübümüzün şampiyonluğu paylaştığı resmi Twitter paylaşımlarını verelim. Burada da gördüğümüz üzere Kaptanımız Volkan Demirel’in 4. yıldız vurgusu yapılıyor. ‘Türkiye’de ligler 59’dan itibaren sayılıyor ama müzemizde 28 şampiyonluğumuz var’ demeci var. Tarih 17 Temmuz 2014. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün resmi Twitter hesabı. Yine aynı tarihte Volkan Demirel bir açıklama daha yapıyor. ‘Bu açıdan bakarsanız biz 6. yıldıza gidiyoruz’ vurgusu yapıyor. Özetle 2014 şampiyonluğundan sonra hem Başkan bazında hem de takım kaptanı bazında kaç şampiyonluğumuz olduğu vurguları burada yer almakta. Tarih, arşiv her şeyi ortaya sermekte. Bir önceki Başkanımızın zamanında da bu konuya önem verildiğini göstermek için Sayın Mustafa Cengiz’e bu kadar kanıt yeterlidir. Yeri gelmişken burada şunu da belirtmek ve eklemek isterim konuya. Bu başvurunun zamanlaması ile ilgili de gündem değiştirmek, müflis tüccar gibi saçma sapan iddialar var.

“HER ZAMAN HAK YEMİŞLER”

“Ama demin de söylediğim gibi bu işin kulüp anlamında komiteler bazında çalışması 5-6 sene önceye dayanıyor, biz de daha göreve geldiğimizde ilk sezonumuzda zaten 28 şampiyonluk vurgusunu her iletişim çalışmamızda yapmaya başlamıştık. Bu konuda resmi sitemize bilgilendirici bir sayfa yaptık. Videolar hazırladık. Devamlı olarak ilk iki sezonumuzda iletişim çalışmaları yaptık. Zaten o günlerde de şunu söylemiştik. İlk iki sene yaklaşık iletişim çalışması yapacağız. Sonrada tüm kamuoyuna derdimizi iyi anlattıktan, ne kadar haklı olduğumuzu, ne kadar haksız bir katliamla karşı karşıya olduğumuzu belirttikten sonra hukuki başvuruyu da yapacağımızı belirtmiştik.”

“Daha sonrada hukuki başvuruyu da üçüncü sezonumuzda yaptık. Çok önemli bir şeyin altını çizmek istiyorum. Başarılı olduğunuz ya da başarısız olduğunuz dönemde başvurmakla bir ilgisi yoktur. Bu her şeyden bağımsız sonuna kadar haklı olduğunuz bir konuda hak arayışıdır. Ama suyun karşı tarafı diyelim, hiçbir zaman için bir haksızlığa uğramadığı için genel olarak, her zaman için hak yemişler ve kollanmanın anlamlarını bildikleri için muhtemelen ne kadar haklı olduğumuz bir davada, bu kadar haklı olduğumuz bir davada zamandan bağımsız başvuru yapıp, hak arayışına girişmenin önemini anlayamazlar. Anlamalarını da zaten kendilerinden bekleyemeyiz.”

Cengiz’in Fenerbahçe’nin daha önce başvuru yaptığına dair açıklamalarının ekranlara getirilmesinin ardından Sipahioğlu’nun sözleri şöyle oldu:

“NASIL BİR TEŞKİLATLA KARŞI KARŞIYA OLDUĞUĞUMUZUN KANITI”

“Gülsek mi sinirlensek mi yine karar vermekte zorlanıyorum. Yine çok vahim ve bilgisizce bir iddia ile karşı karşıyayız. Orada şimdi duydum ben ilk defa, hırsızsınız demiyorum diyerek, demiyorum ama diye ima yapılıyor. Hırsız, mırsız birazdan onların cevaplarını veririz. İlk defa duyduğum için enteresan geldi. Açıklamanın hırsız kısmını duymamıştım. Önce biraz serinkanlı olup vahim ve bilgisizce iddia ile başlayayım. Geçen akşam bir televizyon kanalında da Galatasaray’ın Divan başkan adayı olmuş, öncelerde federasyonumuzda Tahkim Kurulu başkanlığı yapmış Türker Arslan. Malum aynı camianın insanı. Aynı demeci verdi. Bir spor programında yaptığı röportajda. ‘Daha evvel TFF’ye, Tahkim kuruluna başvuru geldi, reddettik, yeni ne belge çıktı da konuşuyorlar’ diyor. Galatasaray Başkanı da aynı minvalde açıklama yapıyor. Bunlar işte nasıl bir teşkilatla karşı karşıya olduğumuzun yıllarca, son 25-30 yılda Haluk Ulusoylar, Türker Arslanlar vs bu ülkenin nasıl teşkilatlarla yönetildiğinin açık kanıtı. Birazdan detaylıca değineceğiz. Ama önce şunu söyleyeyim. Bir kere bütün kamuoyu, Galatasaray camiası, Galatasaray’ın başkanı, Türker Arslan, herkes şunu çok iyi bilsin. Ortada çok büyük bir yalan var. Fenerbahçe Spor Kulübü, bu konuda bugüne kadar, ne TFF’ye, ne Tahkim kuruluna, ne federasyonun başka bir kuruluna ne TBMM’ye, ne de herhangi başka bir kuruma hiçbir resmi bir başvuru yapmamıştır. Bunu herkes bilsin. Hiçbir resmi başvuru yapmadığımız için bugüne kadar Fenerbahçe Spor Kulübü’ne resmi olarak bu konuda verilmiş hiçbir ret yoktur.”

“İLK RESMİ BAŞVURUMUZU BİRKAÇ HAFTA ÖNCE YAPTIK”

“Kulübümüzün birkaç hafta önce yaptığı resmi başvuru, bugüne kadar Kulübümüzün yaptığı Türkiye Cumhuriyeti içindeki zaten dışında da başvuru yapmadık da, Türkiye Cumhuriyeti’ndeki ilk resmi başvurumuzdur. Bu konuda da Yönetim Kurulu Üyemiz Sayın Alper Pirşen ve ekibine çok teşekkür ediyorum. Muhteşem bir başvuru hazırladılar. Onlar da çok uzun emekler verdiler. Bu başvuru belgesini hazırladığı için Sayın Alper Pirşen’e ve ekibine de teşekkür ediyorum. Tekrar vurguluyorum; bu başvuru bugüne kadar Fenerbahçe Spor Kulübü’nün yaptığı ilk ve tek resmi başvurudur. Önce bu yalan bilgiyi düzeltmiş olayım. Varsa bu konuda kulübümüzün daha evvel resmi başvuru yaptığının bir kanıtı ellerinde, ya da bulabilirlerse… İddia ediyorlar ya, Galatasaray başkanı iddia ediyor. Divan başkanlığı yapmış Türker Arslan iddia ediyor. Çıkarsınlar belgeyi, desinler, ‘İşte Fenerbahçe’nin resmi başvurusu budur. İşte bu da Fenerbahçe’nin resmi başvurusuna verilmiş ret cevabıdır.’ Ama çıkartamazlar. Çıkartamıyorlarsa da özür dilemelerini beklemek gerekir bizim adımıza. Tabii özür dileme işi de bir espri. Çünkü daha evvel birçok iddiada bulundular. Burada çatır çatır iddialarını çürüttük, bir tanesi için bile özür gelmedi. O yüzden ‘daha evvel başvuru yaptılar, reddedildiler’ yalanı için de bir özür beklemiyorum. Ama bütün kamuoyu bilsin, yalan söylüyorlar. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün yaptığı ilk ve tek resmi başvuru birkaç hafta evvel yapılan başvurudur. Daha evvel Fenerbahçe Spor Kulübü’nün ne federasyona ne Tahkim Kurulu’na ne başka bir kurula ne TBMM’ye hiç ama hiçbir başvurusu olmamıştır. Herkes bunu çok iyi bilsin.”

“KİM HIRSIZ BÜTÜN TÜRKİYE GÖRECEK”

“Galatasaray başkanı çok tehlikeli ifadeler kullanmış. ‘Hırsızsınız demiyorum ama’ diyor, hırsız olduğumuzu ima ederek ‘hırsızsınız demiyorum ama…’ diyerek bir hırsızlık iması var. Şimdi böyle bir ima varken biz şunu yapalım, tarihi kısaca 10-15 dakikada anlatalım. Türkiye’de futbol federasyonu ne zaman kurulmuş. İlk Türkiye Şampiyonaları ne zaman oynanmaya başlamış vs. Çok uzatmayacağız çünkü biz büyük resme bakmak istiyoruz. Büyük resim nedir? Galatasaray Spor Kulübü’nün bir anda panik ve korkuyla tarihi yok saymaya yönelik dilekçeler hazırlaması, başvurular yapması ve Türk futbol tarihinin karşısında durmasıdır. O yüzden büyük resmi kaybetmek istemiyoruz ama 10-15 dakika anlatalım. Türkiye’deki futbol federasyon kuruluşunda neler olmuş, karşıt tezler ne, cevapları ne? Çok kısa geçeceğim, uzatmayacağım. En sonda da Galatasaray Spor Kulübü’yle ilgili iki tane belge paylaşacağız. Bütün spor kamuoyu, bizim taraftarlarımız iyi izlesin. 15 dakika sonra vereceğimiz 2 belgeye çok dikkat etsinler. Bu 2 belgeden sonra kim hırsız kim değil bütün Türkiye görecek.”

“Türkiye Cumhuriyetimiz 1923 yılında kuruldu. Aynı yıl içinde de federasyonumuz kuruldu. O ana kadar mahalli turnuvalar, şampiyonalar yapılmaktaydı; İstanbul Ligi, İzmir Ligi gibi bölgesel şampiyonalar yapılmaktaydı. 1923 yılında Türkiye Futbol Federasyonu’nun kurulmasından sonra futbol federasyonumuz 1924 yılında ilk defa –burası çok önemli- Türkiye’de bölgesel değil, mahalli değil, ulusal bazda bir Türkiye Futbol Şampiyonası düzenledi. Federasyonumuzun düzenlediği bu şampiyona da Türkiye Futbol Birinciliği’ydi.”

TFF SİTESİNDE İLK TÜRKİYE ŞAMPİYONU HARBİYE

Türkiye Futbol Federasyonu resmi internet sitesinden alınan federasyonun kuruluş yıllarının anlatıldığı bir görselin ekrana yansıtılması üzerine Sipahioğlu, “tff.org’tan alınmış bir görseldir bu. TFF sitesinde federasyonun kuruluş yıllarını anlatıyor. Kuruluş yıllarıyla ilgili diyor ki; ‘1936’ya kadar süren bu dönemde yani TFF’nin kuruluş döneminde ilk Türkiye Şampiyonası Ankara’da yapılmış, şampiyona Harbiye olmuştur.’ diyor. Bugün TFF’nin sitesinde tarihçe bölümüne giren herkesin görebileceği bir şey. Hatta en sonda da ‘İlk deplasmanlı lig kapsamındaki Milli Küme maçları da yine bu dönemde tertip edilmiştir.’ diyor. Yani federasyonun kuruluş döneminden bahsediyor. Yani hem ilk Türkiye Şampiyonası’nın Ankara’da yapıldığını ve şampiyonun Harbiye olduğunu federasyon sitesinde söylüyor, hem de ilk deplasmanlı lig kapsamındaki Milli Küme maçlarının da yine bu dönemde tertip edildiğini açıkça, kanıtla federasyonumuz beyan ediyor” açıklamasını yaptı.

1935 YILINDA 22 FARKLI ŞEHİRDEN TAKIM KATILIYOR

“Şimdi 1924 yılında Harbiye’nin kazandığı bu şampiyonaya gelirsek 3-5 farklı şehir takımlı falan diyorlar. Bu şampiyonaya en az 12 farklı şehrin takımı katılmıştır. Her şehir önce kendi arasında yarışıyor, kendi şampiyonlarını çıkarıyor. Her şehirden çıkan bir şampiyon da Türkiye Futbol Birinciliği’ne katılıyor. Her şehirden bir takımın katıldığı bu şampiyonanın ilki Ankara’da yapılıyor ve şampiyon Harbiye oluyor. Türkiye Futbol Birinciliği 1924 ile 1951 yılları arasında oynanıyor. Örneğin bizim şampiyon olduğumuz 1935 yılında 22 farklı şehrin takımı bir araya geliyor. Bugünkü Süper Lig’de bile bu kadar farklı şehrin takımı yok.”

“BU BELGEDE ATATÜRK DİYOR Kİ…”

“Bu kadar farklı şehrin takımı arasında Fenerbahçe şampiyon oluyor. Burada çok önemli bir belge daha paylaşmak istiyoruz. 1924 yılındaki ilk şampiyona için zamanının Cumhurbaşkanı Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Sayın Mustafa Kemal Atatürk’ün çok önemli bir beyanatı ve belgesi var. Bu belgede Atatürk diyor ki, ‘Bu şampiyonaya gelecek tüm takımların ulaşım masrafları ve sporcuların ulaşım masrafları yarı yarıya olacak, yarısı devlet tarafından, Cumhuriyetimiz tarafından karşılanacak.’ diyor. Yani devletimizin bu şampiyonalara verdiği önemi de göstermek için bu belge çok önemli. Bu belgeyi bizlere sunan Fenerbahçe Tarihi grubuna da, oradaki arkadaşlara da çok teşekkür ediyorum. Bu belge şundan önemli, Atatürk’ün, zamanın Cumhurbaşkanı’nın 1924’teki bu ilk şampiyonaya verdiği önem ve bu şampiyonaya katılacak tüm takımların, tüm sporcuların ulaşım masraflarının yarısı devlet tarafından karşılanacak beyanı bu belgeyle çok önem kazanıyor. Dediğim gibi birinci turnuva Türkiye Futbol Birinciliği’ydi 1959 öncesi yapılan, 1924 ile 1951 yılları arasında oynanıyor.”

“DÜNYANIN HER TARAFINDA…”

“İkinci organizasyon Milli Küme. 1937 yılında başlıyor, 1950 yılına kadar yapılıyor. Milli Küme’ye dair de, ilk deplasmanlı lig ibaresini TFF sitesinde az evvel gösterdik. 1959 öncesi yapılan üçüncü organizasyon Federasyon Kupası. 1956-58 yılları arasında yapılıyor, iki kez oynanıyor. İkisini de Beşiktaş kazanıyor ki Beşiktaş’ın bu şampiyonlukları bize göre haklı bir şekilde bugün sayılmıştır. Beşiktaş’ın bu şampiyonlukları yıldız hesabına katılmıştır 1959 öncesi olan Federasyon Kupası’na ait şampiyonluklar. Birazdan detaylıca değineceğiz. Şimdi şunu buradan çok net ifade edeceğiz ve karşıt tezlerin çürütülmesine geçeceğiz az sonra. Dünyanın her tarafında ülke federasyonu kurulduktan sonra o ülke içinde oynanan federasyonun bizzat oynattığı ve ulusal olan farklı bölge takımlarını karşı karşıya getiren şampiyonaların hepsi bugün dünyanın her tarafında sayılmaktadır. Yani çok çeşitli bahaneler üretilebilir. Birazdan bu bahaneleri de cevaplayacağız. Ama dünyanın her tarafında baz alınan iki şey vardır; ülke federasyonu kurulmuş mu ve ülke federasyonu tarafından oynatılıp ulusal olarak gerçekleşmiş mi? Sadece bu iki kritere bakarlar. Bu iki kriter yerindeyse bugünün şampiyonlukları sayılmaktadır.”

“1959 ÖNCESİNİ SİLDİLER”

“Tabii bu şampiyonlukların sayılmasını istemeyen, özellikle kendini bugün itiraf etmiş olan Galatasaray camiası ki bu şampiyonlukların karşısında duran çok başka bir camia da yok. Tek başlarına resmen bir başarı yarattılar. Haluk Ulusoy döneminde de zaten hep Türker Arslan da itiraf ediyor, Mustafa Cengiz de. Hasta Galatasaraylı ve daha sonra Galatasaray başkanı adaylığı olmak hayatımın en büyük hayali diyen Haluk Ulusoy döneminde bir yıldız hesabı yaptılar, 1959 öncesini hiçe saydılar ve Tahkim Kurulu Başkanı da işte bugün görüyoruz, Galatasaray sonradan divan başkanı adayı olan Türker Arslan dönemi Tahkim Başkanı. Böyle bir katakulliyle hızlandırılmış, yangından mal kaçırır gibi 1959 öncesini sildiler. Sonra Galatasaray camiası da bugün başkan bazında bunun karşısında durduklarını, nasıl bir lobi faaliyetiyle bunu saydırmadıklarını -ve bu başarı faaliyetidir aslında- bu açıklamalarıyla verdikleri dilekçeyle itirafçı oldular. Galatasaray camiası yaptığı bu açıklamayla, verdiği bu dilekçeyle 1959 öncesini kendilerinin saydırmadığının itirafçısı olmuştur. O yüzden şimdi anlatacağımız tezler tamamen Galatasaray camiasının tezidir çünkü bu şampiyonlukların karşısında durmaya çalışan başka bir kulüp de yoktur.”

“BU ÇÜRÜTMESİ EN KOLAY YALANLARI”

“Ne diyor bu şampiyonluklar işine gelmediği için sayılmasını istemeyenler? Birinci tezleri şu; ‘1959’dan önce sadece şehir ve bölge ligleri vardı.’ diyorlar. ‘Ulusal şampiyonalar yoktu, ulusal şampiyonalar 1959’dan sonra başladı.’ diyorlar. Bu zaten çürütmesi en kolay yalanları. Demin de anlattığımız gibi Türkiye Futbol Birinciliği zaten adı üstünde Türkiye Futbol Birinciliği. Öbürü de adı üstünde Milli Küme. Türkiye Futbol Birinciliği ilk senesinde en az 12 şehrin takımıyla başlıyor, daha sonra bu sayı giderek yükseliyor, 1935 yılında 22 şehre kadar ulaşıyor. Bırakın bugünkü gibi bugün Süper Lig’de herhalde 7-8 belki 10 şehir takımı vardır. Yani öyle tek bir şehir, bölge ligleri anlamında 1959’dan önce şehir, bölge ligleri vardır yalanları hem şampiyona adlarından hem de şehir sayılarından ortada. Milli Küme de 3 şehir takımı arasında oynanmaktaydı.”

“ELİMİZDE DAHA ÖNEMLİ BİR VERİ VAR”

“Şimdi ikinci iddiaları da zaten Milli Küme’yle ilgili. ‘Hadi Türkiye Futbol Birinciliği’ni kabul ettik de Milli Küme 3 şehir takımı arasında oynanıyordu. Yani kısmi ulusaldı, tam ulusal değildi.’ diyorlar. Şimdi 1959-1967 arası oynanan –bunu herkes çok iyi bilsin- günümüz Süper Lig’i var ya, bu Süper Lig’in de 1959-67 arasında oynanan ilk 8 yılı sadece 3 şehir arasında oynanmaktaydı, 1 sene hariç. Diğer takımların, diğer bölgelerin İstanbul, İzmir, Ankara hariç Süper Lig’e katılmasına ilk 8 yıl izin verilmedi. İlk 8 yıl bugünkü Süper Lig’e başka şehir takımının katılmasına izin verilmedi. 1959-67 de aynen tıpkı Milli Küme gibi 3 şehirle oynandı. Elimizde daha önemli bir veri var. Milli Takımımız, gururumuz, onurumuz Milli Takımımız 1968 yılına kadar İstanbul, Ankara, İzmir dışında hiçbir oyuncu oynatmadı. Yani Milli Takımımız da 1968 yılına kadar İstanbul, Ankara, İzmir takımlarının dışında hiçbir oyuncu çağırılmadı. Şimdi şöyle mi diyeceğiz; 1968 yılına kadar oynayan Milli Takımımız da kısmi milliydi, tam milli değildi o yüzden biz Milli Takımı saymıyoruz, 1968 öncesini Milli Takım anlamında iptal edelim mi diyeceğiz. Dediğim gibi bugünkü Süper Lig’in 1959-67 arası sezonları sadece 3 şehirle oynandı ve Milli Takımın da 1968 yılına kadar tüm oyuncuları sadece 3 şehirden geliyordu, dördüncü bir şehir yoktu.”

Fenerbahçe yöneticisinden Galatasaray’a sert sözler: Nasıl bir teşkilatla karşı karşıya olduğumuzun kanıtı

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!