VERYANSIN TV
Ukrayna’nın NATO’ya üyelik planı sonrası başlayan Rusya’nın askeri harekatı devam ederken gerginliği artıracak bir çıkış İsveç ve Finlandiya’dan geldi. Finlandiya, askeri tarafsızlık politikasını sona erdirerek NATO’ya katılma başvurusu yapma kararını açıkladı. İsveç’in de ileriki günlerde benzer bir açıklama yapması bekleniyor.
Diğer 30 ülke gibi veto hakkı bulunan Türkiye’den konuyla ilgili ilk açıklama Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan geldi. Erdoğan, İsveç ve Finlandiya ile ilgili gelişmeler konusunda ‘olumlu bir düşünce’ içinde olmadıklarını söyledi.
Maltepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Hasan Ünal, Türkiye’nin veto hakkını kullanması gerektiğini savundu.
Sosyal medya hesabından paylaşım yapan Ünal, şunları söyledi:
1-İsveç ve Finlandiya NATO üyeliğine başvurmaya hazırlanıyor. Bunlardan İsveç PKK/PYD’ye para/silah sağlayan ülkelerden biri. İsveç DB PKK/PYD’lilerle gözümüzün içine baka baka pozlar verdi. NATO’ya girişlerine hiç sorun yokmuş gibi izin verirsek yanlış yaparız
— Prof. Dr. Hasan Ünal (@hasanunal1920) May 13, 2022
“İsveç ve Finlandiya NATO üyeliğine başvurmaya hazırlanıyor. Bunlardan İsveç PKK/PYD’ye para/silah sağlayan ülkelerden biri. İsveç DB PKK/PYD’lilerle gözümüzün içine baka baka pozlar verdi. NATO’ya girişlerine hiç sorun yokmuş gibi izin verirsek yanlış yaparız
Bu konudaki taleplerimizi ve tartışmalarımızı dikkatlice oluşturmakta büyük fayda var. Bu ülkelerin katılımı vesilesiyle Türkiye PKK/PYD ve bütün siyasi vs türevleriyle ilgili olarak NATO Konseyi’nin karar almasını talep etmelidir
PKK/PYD Türkiye’nin toprak bütünlüğüne tehdit oluşturuyor. NATO’nun ittifak olarak öncelikli görevi üyelerinin toprak bütünlüğüne yönelik tehditleri ortadan kaldırmak olmalı. Oysa Amerika ve başka bazı NATO üyeleri IŞİD bahanesiyle açıktan açığa PKK/PYD’ye para/silah veriyorlar
Türkiye’nin NATO Konseyi’nden PKK/PYD ve bütün sivil görünüşlü türevlerinin terör örgütü sayılmasını, NATO üyesi bütün devletlerde faaliyetlerinin yasaklanmasını istemesi gayet meşrudur. Biz aynısını onlara yapsak ortalığı nasıl velveleye vereceklerini hepimiz tahmin edebiliriz
Türkiye ayrıca ABD/İngiltere ve diğerleri nezdinde Kıbrıs’ta iki devletli çözüme destek istemelidir. Muhataplarımızın buna karşı çıkma konusunda mazereti kalmamıştır zira bugüne kadar uluslararası toplumun ortaya koyduğu hemen bütün çözüm önerilerini Rum tarafı reddetmiştir
Yunanistan 1990’larda AB’nin eski Doğu Avrupa ülkelerini üye yapma çabaları sırasında gerçekte varolmayan korsan devlet ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bütün adayı temsilen AB’ye yaptığı başvurusu değerlendirilmezse bütün süreci veto edeceği tehdidinde bulunmuş ve sonuç da almıştı
Oysa o yıllarda bize, ‘maalesef Yunanistan bütün genişleme sürecini veto etmekle tehdit ediyor, KC’ni üye yapmaktan başka çaremiz yok’ diyen AB’ye NATO içinden cevap vermeliydik
NATO’ya girmek isteyen her ülkenin önce KKTC’yi tanımasını ancak ondan sonra üye olmalarına izin verebileceğimizi söyleyebilirdik. AB genişlemesi ile NATO genişlemesi paralel süreçler olduğu için bütün süreci kilitleyebilirdik
O yıllarda daha anlayışlı olmamız yönünde yapılan telkinlere kandık. Aslında Türkiye’yi üye yapmak değil de oyalamak için dizayn edilen AB sürecine aldandık ve elimizdeki kozları kullanmadık
Medya propagandası yoluyla hükümetler üzerinde korkunç bir baskı kuruldu. Örneğin 1999 AB Zirve Kararları Kıbrıs ve diğer konulardaki toksik unsurlarla doluydu ve o zamanki hükümet bu kararları reddetme eğilimi sergiliyordu
Bunu farkeden AB, hemen o zamanki dönem başkanı Finlandiya Başbakanı Lipponen’in imzasıyla Ankara’ya iki üst düzey AB bürokratıyla bir mektup getirdiler ve Kıbrıs sorunu çözülmeden KC korsan devletinin üyelik sürecinin o kadar da kolay olmayacağını söylediler
İçerde propaganda elemanı gibi hareket eden çok sayıda gazeteci, akademisyen, emekli büyükelçi bu mektubun AB Müktesebatı haline geldiğini anlattılar. Sonuç? Korsan devlet çözüm olmadan/çözümü reddederek AB’ye girdi. Sonra? AB KKTC Türklerine verdiği hiçbir sözü tutmadı
Oysa o sırada olmayacak AB sürecine inanmak yerine NATO’nun genişlemesini veto etseydik muhtemelen Kıbrıs sorunu iki devlet temelinde çözülecekti çünkü o yıllarda Yunanistan’da gerekirse AB üyeliği için iki devletli çözüme razı olunabileceğine dair görüşler çıkmaya başlamıştı
Bu defa çok kutuplu dünya gerçeğini de dikkate alarak hareket etmeliyiz. Kıbrıs konusunda bir yandan ABD/Batı nezdinde NATO’daki veto hakkımızı da göstererek girişimlerde bulunurken öte yandan da Rusya ile KKTC/Suriye konularını içeren bir dosya pazarlığını başlatmamız lazım
NATO’nun ikinci büyük ve en muharip ordusuna sahip Türkiye ittifakın karar alma mekanizmalarında sadece Yunanistan konularında veto hakkını hatırlayıp diğer konularda etkisiz eleman halinde kalırsa, NATO’da kalalım çünkü veto hakkımız var tezini anlamsız hale getirmiş oluruz
En büyük risk ‘sizin AB sürecinizi hızlandıralım’ laflarıyla TR’nin bir kez daha AB ile aldatılması olur çünkü mevcut süreç tamamen toksik ve TR’nin ne zaman/nasıl AB’ye üye olacağını belirleme amaçlı değil tam tersine neden/nasıl üye yapılmaması amacına göre dizayn edilmiştir
Bu sürece yeniden girilirse Kıbrıs’ta Rumların, Ege’de Yunanistan’ın bütün taleplerini yerine getirmek zorunda kalırız. Ermeni soykırım iftiralarını tanımak, TR içerisinde bir otonom/federal PKK/PYD kukla devleti oluşumuna izin vermek de o sürecin mecburiyetleri arasındadır
Türkiye’nin üye yapılmasını istiyorlarsa bütün bu süreci iptal eden zirve kararlarıyla müktesebatla alakasız konuları çıkarıp, doğrudan üyelik kararı alarak tarih vermelidirler. Yunanistan/Rumlar gibi basit ülkelerin bu sürece itirazlarını isterlerse kesinlikle durdururlar
Aksi takdirde, NATO Konseyi’nde ulusal çıkar esaslı bir tavırı takınmamız/girişimler başlatmamız çok kutuplu dünyada başta AB/D’nin bize bakış açısını, ileriye yönelik niyetlerini de ortaya koyacaktır. Çok yönlü yoğun diplomatik girişimler zamanı. Fırsatları kaçırmayalım”
her şeyi paraya dönüştüren hükümetimiz,
bu noktada elbette bir ikna yolunu işaret eder, malesef !
İyi de bunun için bir Türk hükümeti gerekiyor
Bunlar parayi alsinlar analarini bile satar.
Benim korkum iktidarin zaafi,yani para ellerine iki kurus verdinmi iki elini kaldirir bunlar,.,