Suriye’de terör örgütlerini destekleyip Türkiye’nin terörle mücadelesine karşı çıkan ABD, mesele İdlib olunca Türkiye’ye destek açıklamaları yapmaya başladı. 9 yıldır devam eden Suriye savaşı ABD’nin bölgeyi karıştırması ile başlamıştı.
Tarihçi Cengiz Özakıncı, Hİllary Clinton’un Suriye’ye yönelik kışkırtmalarını tekrar hatırlattı.
31.12.2012 Hillary Clinton: “İsrail’e yardımcı olmanın en iyi yolu Suriye halkının Beşar Esad rejimini devirmesine yardımcı olmaktır.” (Wikileaks) https://t.co/014jDVZhDj
— Cengiz Özakıncı (@cengizozakinci) February 24, 2020
2016 yılında yayınlanan Wikileaks belgelerinde Hillary Clinton mailleri açıklanmıştı.
Wikileaks tarafından ifşa edilen 2012 yılına ait dosyalarda Amerikan Dışişleri bakanı olarak görev yapmış olan Hillary Clinton’ın o dönemki yazışmalarında Orta Doğu’da “İsrail’e yardım etmenin ve İsrail’in güvenliğini korumanın en iyi yolunun” Suriye’de “güç kullanmak” olduğu ifadesini kullandığı görülüyor.
Mail dosyası, Amerikan dışişleri bakanlığına ait yazışmaların yer aldığı F-2014-20439 nolu klasörde C05794498 dosya numarası ile yer alıyordu. Wikileaks transkripsiyonunda mail tarihinin 31 Aralık 2000 olarak görülmesi ise bir hata olarak telaffuz ediliyor ve yazışma tarihinin konu itibariyle Mayıs 2012’de İran ile Batılı ülkeler arasında İstanbul’da devam eden nükleer görüşmelerin sonrasına denk geldiği; yani aslında 31 Aralık 2012 olduğu belirtiliyor.
Söz konusu mailde Hillary Clinton, ABD’nin Suriye’deki temel hedefinin Suriye rejimini devirmek olduğunu zira Suriye rejiminin devrilmesinin İsrail’in çıkarlarına hizmet edeceğini ifade ediyor.
“İran’ın gelişen nükleer kapasitesi karşısında İsrail’e yardım etmenin en iyi yolu, Beşar Esad rejimini devirmeye çalışan Suriye halkına yardım etmektir” diyen Clinton, İran’ın nükleer çalışmalarını olası bir anlaşma ile sınırlandırmaya çalışmak yerine Suriye’de rejim değişikliği gerçekleştirerek İran’ın önünün kesin şekilde alınması gerektiğine vurgu yapıyor.
Yazışmalarda Hillary Clinton’un hesabından gönderilen ifadeler şu şekildeydi:
“İran ile Beşar Esad rejimi arasındaki stratejik ilişki, İran’ın İsrail’in güvenliğini doğrudan bir saldırı niteliğinde olmasa da dolaylı ve etkili yoldan hedef almasını sağlıyor. İran ile İsrail arasında 30 yılı aşkın süredir devam eden düşmanlığı bir saldırı formuna bürünmediği doğru; fakat İran ve Suriye tarafından silahlandırılan ve İran tarafından Suriye’de eğitilen Lübnan’daki Hizbullah, İsrail ile doğrudan savaşan bir taraf oldu. Suriye’de Esed rejiminin sonlandırılması bu tehlikeli ittifakın da sonu anlamına gelecektir. İsrail yönetimi, Esad’in devrilmesinin kendi çıkarlarına olduğunun farkında.”
“Esad’ın devrilmesi yalnızca İsrail’in güvenliğini garanti altına almakla kalmayacak aynı zamanda İsrail’in bölgede nükleer silah gücüne sahip tek ülke olma özelliğinin de devam etmesini sağlayacak; çünkü, Esad’in devrilmesi durumunda ABD ve İsrail arasında İran’ın nükleer tesislerine dönük askeri bir operasyonun koordine edilmesini engelleyecek” hiçbir unsur kalmamış olacak.
Wikileaks tarafından yayınlanan dosya, İsrail’in güvenliğini sağlamak adına Orta Doğu’da büyütülen terör dalgasının ABD tarafından desteklendiğinin en net kanıtı.