‘Batı medyasında Uygurlara hayli önem verildi. Uygurlar birdenbire Batı’nın ilgisinin merkezi haline geldi. Neden? Demokratik sebeplerden mi yoksa insani sebeplerden mi?’
Suriye’nin İdlib kentinde an itibariyle 18 bin Uygur’un savaşmak için geldiği, toplamda kadın ve çocuklarla birlikte 40 bin kadar Uygurlunun yaşadığı belirtildi.
Oneworld Küresel Düşünce Kuruluşunda Sonja van den Ende imzalı yazıda yer alan bilgilere göre, Batı medyasının Uygurlara hayli önem vermesinin nedeninin de bu olduğu vurgulandı.
Uygurların kurduğu Türkistan İslam Partisi’nin faaliyetlerine de yer verilen yazıda, partinin El Kaide ile bağlantıları olduğunu, üyelerinin de Çin’e dönmek istemediklerini döndükleri takdirde, cezalandırılacaklarını düşündükleri belirtildi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Çin ziyaretine de değinilen yazıda, “Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan kısa süre önce Çin’i ziyaret etti ve bu zor durumda bir denge bulmaya çalışıyor. Öte yandan, ülke hem Çin’le hem de Rusya’yla ihtilafa düşmeyi kaldıramaz. Türkiye bu zaman zarfında Rusya ve Çin jeopolitik kampına ‘geçti’” ifadeleri kullanıldı.
Yazının dikkat çeken noktaları şöyle:
İDLİB’DEKİ UYGURLAR: TÜRKİSTAN PARTİSİ VE İPEK YOLU
“Yaklaşık 18 bin savaşçı, İdlib’e gitmek üzere Çin’i terk etti. 2015’ten beri, Türkiye sınırında yerleşik El-Zanbaki adlı kendi anklavlarına sahipler. İdlib’de şu anda tahmini olarak, kadınlar ve çocuklar dâhil 40,000 Uygur bulunmakta.
Batı medyasında Uygurlara (son zamanlarda) hayli önem verildi. Uygurlar birdenbire Batı’nın ilgisinin merkezi haline geldi. Neden? Demokratik sebeplerden mi yoksa insani sebeplerden mi? Hayır, hiçbir şekilde değil. Uygurlar zümre olarak Batı’nın kendisi için mühim değil. Çin’in en batılı vilayeti olan ve ipek yolunun üzerinde yer alan Xinjiang’da (Sincan) yaşıyorlar.
Müslüman inancına mensuplar (Sünniler) ve Türkiye’yle yakın bir ilişkileri var (dilleri Türkçe ile bağlantılıdır ve çoğu Uygur Türkçe konuşmaktadır). Çin’de, komünizm dikkate alındığında (aslında kapitalist komünizmden bahsedebiliriz), insanlar dinin belirgin bir biçimde ifade edildiğini görmekten hazzetmez. Birçok kaynak Uygurlara zulüm yapıldığından söz etmekte ancak bunun gerçek bir kanıtı bulunmuyor.
Bu nedenle pek çok Uygur (kabaca bir tahminle 18,000) Suriye’ye ve bilhassa da Türkiye sınırındaki İdlib’e gitmek üzere Çin’i terk etti. Kendi partileri var: Türkistan İslam Partisi (TIP). (…) Bu Uygurlar, El Kaide olduklarını iddia ediyorlar. Çin’e dönmeyi reddediyorlar. Orada haklarında kovuşturma açılacak ve büyük olasılıkla da ölüme mahkûm edilecekler.
İDLİB’DEKİ CİHATÇILAR
İdlib’de Suriye nüfusu halen mevcut: Suriye İstatistik Merkez Bürosu’ndan verilen güncel bilgiye göre, İdlib’in nüfusu 2004’te 98,791 idi ve 2011’de de 165 bin civarındaydı. Cihatçılar (Uygurlar dâhil) Batı’nın desteğiyle Suriye nüfusuna karşı terörlerini başlatmadan ve sözde devrimlerini ilan etmeden önce, yerleşik halk çoğunlukla Sünni Müslümanlardan oluşuyordu fakat Hristiyan bir azınlık da burada bulunmaktaydı.
Hristiyan azınlık “Müslümanlaşmaya” zorlandı ve geriye kalan Suriyeli Sünniler de, baskı altında, Batı sponsorluğundaki bu cihatçılara katılmak mecburiyetinde kaldı.
Batı medyasındaki propaganda, Suriye Hava Kuvvetleri’nin İdlib’deki Suriyeli nüfusu Rus Hava Kuvvetleri’yle işbirliği içerisinde (devasa ölçekte) bombaladığı ve öldürdüğü üzerine. Asıl hikaye şu ki, cihatçılar (Uygurlar dâhil) Suriye halkını yavaş fakat emin adımlarla öldürüyor, Hristiyanların ve Sünnilerin tarım arazilerine el koyuyor, evlerine el koyuyor ve kadınları ev köleleri haline getiriyor. Bereket versin ki buradaki Suriye nüfusunun çoğunluğu kaçabildi: 66 bin kadarı 2011’de, birkaç bini de sonraki yıllarda. Suriye (Esad yönetimi) genellikle, cihatçıların kendilerini emniyete aldıkları terk edilmiş evleri ve Uygurların anklavlarını bombalamakta. Her savaşta olduğu gibi, sivil kayıplar da var elbette. Ancak ölenlerin çoğunluğunu cihatçılar ve onların yardımcısı olan Beyaz Miğferliler, yani El Kaide oluşturuyor. Cihatçıların saha hastaneleri de bombalanıyor (bunlar Suriye devletinin hastaneleri değil). Halen İdlib ve etrafında yaşayan Suriye yurttaşları tıbbî yardım almıyor ve ayda 20-30 dolarla yaşıyorlar, eğer şanslılarsa.
SONUÇ
Yakın dönemde 22 ülke, Kuzeybatı Çin’de bulunan Xinjiang (Sincan) Özerk Bölge’deki “toplama kamplarında” Müslümanlara ve azınlıklara yapılan zorla alıkoyma ve hak ihlallerini sonlandırmak için bir bildirim imzaladı. Bazı kaynaklara dayandırılan iddiaya göre Uygurlar radikalleşecek, her ne kadar Batı bunları yeniden-eğitim kampları olarak adlandırsa da. Batı’nın bu protestosu, İdlib’deki büyük kayıplarla ilintili. Bu bildirimin yegane imzacısı olan Batı, İdlib’deki birçok sözde “muhalif” gruba maddi destek sağlıyor ya da sağladı; bunlara Beyaz Miğferliler’in (El Kaide) yanı sıra, Jays El İslam’ın (artık Ahrar El Şam) da aralarında bulunduğu 22 diğer grup da dâhil. Eğer İdlib düşerse, geriye kalan cihatçılar Avrupa’ya dönme hakkına sahip olacak. Ne var ki Uygurlar dönemez. Çin onlara ölüm cezası verecek!
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan kısa süre önce Çin’i ziyaret etti ve bu zor durumda bir denge bulmaya çalışıyor. Öte yandan, ülke hem Çin’le hem de Rusya’yla ihtilafa düşmeyi kaldıramaz. Türkiye bu zaman zarfında Rusya ve Çin jeopolitik kampına “geçti”. Ödemesini yaptığı S-400 roketlerinin teslimatını Rusya’dan aldı ve bu nedenle AB tarafından yaptırıma uğradı.(…)
VeryansınTv.com
Çeviri: Banu Barış