İmamoğlu: Erdoğan çağırsın koşa koşa giderim

featured

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kanal İstanbul ile ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisini çağırması halinde koşa koşa gideceğini söyledi.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kanal İstanbul’un şahsi meselesi olmadığını ve olaya siyasi bakmadıklarını söyledi. Kanal İstanbul konusundaki mücadelenin hukuka dayalı biçimde sonuna kadar yürüteceklerini belirten İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisini çağırması halinde koşa koşa bilgi vermeye gideceğini kaydetti.

İşte İmamoğlu’nun açıklamaları:

İstanbul’da herkes yatırım yapabilir. İstanbul’a yatırım yapan kurumlara karşı değiliz.

Ben çok özümseyerek bu süreci anlayarak, doğru bir tarif olarak kabul ettim. Gerçekten dönüm noktası, gerçekten ya kanal ya İstanbul diyecek noktayız. Cuma günü Kanal İstanbul’la ilgili çalıştayımız var. Yüzlerce bilim insanının katılacağı, her kurumu ve kişiyi davet ettiğimiz bir çalıştay. Elbette gelip, gelmeme eğilimini göreceğiz. Bugün bir bilim adamı, su konusunda uzman, çok güzel bir tarif yaptı, Kanal İstanbul demeyi, İstanbul’a hakaret sayıyorum dedi. Dense dense kanal denir dedi.

Bu konu benim şahsi meselem değil. Kanal İstanbul meselesi bizim için asla siyasi bir mesele değil. Bizim için hayati bir mesele. Dolayısıyla İstanbul için bu hususta tümüyle hukuka dayalı bir şekilde en son noktasına kadar mücadelemizi vereceğimizi, halkımızın da yoğun şekilde eşlik edeceğini, itirazlar, mahkemeler, hukukçuların önderliğinde yapacağımızı söylüyoruz. 16 milyon insanın seçtiği bir belediye başkanı var. Dolayısıyla bu çoğunluklu yapının karşılığı olarak halkımıza olarak sorumluluğumuzu yerine getireceğiz.

NAGEHAN ALÇI: Sizin Kanal İstanbul konusunda net bir şekilde karşı çıkışını açıkçası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tavrına benzetiyorum. Tayyip Erdoğan 20 sene önce çok büyük hata yapmıştı, ‘3. köprü katliamdır, müsaade etmeyeceğim’ demişti. Kendisi 3. köprüyü açan lider olarak tarihe geçti. Bülent Ecevit 1. köprüye en sert muhalefet eden bir isimdi o da 1. köprüyü açan Başbakan olarak tarihe geçti. Ben eğer hâlâ o gün görevde olursanız Kanal İstanbul’u açmanın size nasip olacağını bunu da büyük mutlulukla yapacağınızı düşünüyorum. İstanbul gelişiyor, birtakım ihtiyaçlar da bunun beraberinde geliyor. İlk sorum şu, siz 15 madde sıraladınız, ‘kesinlikle Kanal İstanbul’u istemiyorum’ dediniz. Çalıştayı şimdi yapacaksınız. O maddeler bir çalıştay sonunda ortaya çıkması gereken maddeler değil mi?

İMAMOĞLU: Bir kere ben Kanal İstanbul meselesine sadece bugüne dair ilgi duyan bir insan değilim. Yaklaşık 2011 seçimlerinde ortaya atıldığı andan itibaren, siyasi görevim dahil, ilçe başkanıydım, belediye başkanı olduğumda işin içine girerek, analiz eden, bilim insanlarıyla sorgulayan, seçim döneminde çok hazır bir belediye başkanıydım. Yanılmıyorsam sizin programınızda diye hatırlıyorum, Kanal İstanbul konusu geçse de geçmese de bu konuda ciddi çalışmalarım var. Görüyorum ki bugünün konusu değil. Seçim döneminde niye konuşmadım? Çünkü hiç gündeme getirmediler.

BAKANIN AÇIKLAMASINDAN SONRA MEVZUYA GİRDİM

İMAMOĞLU: Bir sabah kalktığımızda bir gazetede bakanın demecinde ‘ihaleye çıkıyoruz’ dediğinde konuyu açtık. Ben bu bilgiye sahibim. Bana bunu aktaran çok güvendiğim onlarca bilim insanla bunu analiz etmiş bir belediye başkanıyım, bundan dolayı güvenle bu ifadeleri kullanıyormu. Bunu kamuoyuna açmak istiyoruz. En baştan beri söylediğimiz tek şey, evet söylediğimiz bu ama buna bilim karar versin. Ne ben söylediğim için toplum hayır ne de sayın Cumhurbaşkanı söylediği için evet desin.

ALÇI: Bu bilimi kutsallaştırmak değil mi, bu siyaset felsefesinin alanı değil midir?

İMAMOĞLU: Bu tarifiniz özür diliyorum, çok sığ kalır. Ekolojik dengeyi, stratejik yapıyı tümüyle bir şehrin, bana göre dünya haritasına baksanız, 5 yer sayın deseniz, İstanbul coğrafyası bunlardan ya bir ya iki gelir. Bana göre birinci. Böyle bir yapıya tarihçi, hukukçu, bilim insanı, çevreci, mühendisler, su bilimciler bakacak, bunlar karar verdikten sonra siyasetçi ne zaman, hangi finansman modeliyle karar verir.

VEYİS ATEŞ: Bu mesele üzerinden sayın İmamoğlu, sayın Cumhurbaşkanı ile polemiğe girerek benim siyasi muhatabım aslında sayın Erdoğan demek istiyor diye yorumlar var.

İMAMOĞLU: Ben bu anlamda sayın Cumhurbaşkanlığını muhatap alıp mevzuya dahil olmadım. Sayın Ulaştırma Bakanının açıklamasından sonra buna tepki koyan birisiyim.

İMAMOĞLU: Her seferinde Cumhurbaşkanımızla randevumu dile getirdim. Çağırsalar hemen gidip anlatmak isterim. İkna olacağına eminim, bana bu fırsatı vermesi gerekir. Koşa koşa giderim.

YILMAZ: Tekrar görüşeceğiniz söyleniyor.

İMAMOĞLU: Ben talep ettim. Whatsapp grupları iyi niyet, temenni, bayram kutlamalarına döner. Bu iş whatsapp grubu meselesi değil. Niye ikna edeceğimi söyleyeyim. Cumhurbaşkanının meseleleri çok büyük. Bugün Rusya Devlet Başkanı burada. Bugün bir süreç başladı. Dün yanıbaşımızda bir çatışma meselesi var. Böyle bir durumda sayın Cumhurbaşkanının doğru bilgilerle donatılabileceğine ilişkin Kanal ile ilgili endişelerim var. Ne dedi sayın Cumhurbaşkanı seçimde ‘İstanbul’un 40-50 yıllık su sorununu çözdüm’ dedi. Biz hiç cevap vermedik. Bilgim yoktu şimdi. Memnun da olduk. Arıtma tesisine gittiğimde geçmite yapılanlara teşekkür ediyorum. Sayın Veysel Eroğlu’na teşekkür ediyorum. Bütün bunlar 40-50 yıl çözdüm dediği meselede kuraklığın ardından sayın Cumhurbaşkanı ‘Bak İstanbul susuz kalacak’ dedi. Olaya kilitlendik, mecbur kaldık, açıklama yapmaya.

SAYIN CUMHURBAŞKANINI KANAL İSTANBUL’LA İLGİLİ İKNA EDERİM

İMAMOĞLU: 2016’da açılacak denilen Melen Barajı, 2020’de açılmadı. Buraya ek bir ihale yapılmak zorunda. Bu uyarıyı yaptıktan sonra ödeneği çıkmadı. Biz tekrar televizyondan uyarı yaptık. İktidara yakın gazetede haber çıktı, sayın Cumhurbaşkanı ödeneğin çıkması konusunda talimat verdi diye. Ben ikna ettim. Aynı şekilde ikna ederim, bana fırsatı versin. Eğer size oradan yaklaşım, cevap hatta bazen küçümseyerek cevaplar verilince, çok afedersinzi ben de gayet saygılı, teknik, bilimsel cevaplar veriyorum. Ben dedim diye İstanbul’un hayati meselesine karşı çıkılır mı? Sayın Cumhurbaşkanı dedi diye evet de denilemez.

ALÇI: Bendeki bilgi 2021 yılında Melen Barajı’nın su vermeye başlayacağı yönünde. Çevre Bakanlığı’na sordum, o raporu hazırlayanlara sordum.

İMAMOĞLU: Önce arkadaşlarım rapor sundu, atladım oraya gittim. Süreçten hiç bahsetmedim, çatlaklar var diye anlatmadım bile. Projeyi yerinde tespit ettik, paylaşımda bulunduk, inşallah bir an önce biter dedim. Arkadaşlarıma hemen atlayın gidin, ek maliyette, çatlakların giderilmesi işi, 600-700 milyon liralık ek proje. Bu yılın programına alındığını gazeteden okuduk, henüz teyid yok. Sayın Cumhurbaşkanı müdahale etmeseydi bunun bütçe işi reddedilmişti. Bu projenin yatırımın parasını İSKİ geri ödüyor. Daha rahmetli Özal döneminde ‘Melen İstanbul’un suyudur’ diye alınan karar üzerinden süreç yürüyor.

ZEYREK: Sayın Cumhurbaşkanı bütün kaygılarınızı gidereceğiz dese o zaman da siz kategorik bir şekilde karşı çıkıyorsunuz diye bir izlenim edindim. Bu sorunlar giderilirse yapılabilir neden yapılmasın diye mi düşünüyorsunuz?

İMAMOĞLU: İstanbul’un böyle bir projeye ihtiyacı yoktur, evet ama hafif kalır. Evet gerek yok, niye, bu ülkenin, bu şehrin ekonomik sorunları var. Milyonlarca işsizi var. Asgari ücretten toplumun geçim sorununu çözememesine kadar ekonomik sorunlarımız var. Bu maliyetle Türkiye’nin her yerine yapacağınız yatırımlarla muazzam işler başarırsınız. Dünyada betona yapılan yatırım dönemi bitti. Bol sermayenin, bol paranın olduğu döneme ülke olarak tümüyle betona, üretime değil şatafata yatırım yaptık, şehirlerimizi de çirkinleştirdik. Dünyadaki bu değişime hala böyle bir proje dayatması yaparsak evet cevabım net, İstanbul’un böyle bir şeye ihtiyacı yok. Ama bu hafif savunma. Telafisi, geri dönüşümü mümkün olmayan projeden bahsediyoruz. Zaman içerisinde köprüler tartışıldı doğru. Sayın Cumhurbaşkanı ‘3. köprünün tartışmasını da CHP yaptı’ dedi. Halbuki o tartışmayı açan ilk kendisiydi. İstemezük, karşıyız diye bir tutum yoktu. Ulaşım tartışılıyordu. İkinci köprü yapılacağına raylı sisteme gidilmeli diye tartışmalar var. Herşeye rağmen köprü gibi bir projenin telafisi, dönüşümü mümkün. Orada elde edilen bir fayda bir başka bölümde fayda ile eşleştiğimizde entegre sisteme ulaşabilir bir sistemi var. Kanal öyle değil, kanal bir facia. Kanalın suyla ilişkisi konusunda bunu savunacak bilim insanı bulamadı arkadaşlar.

ALÇI: Celal Şengör var.

İMAMOĞLU: Onun adına konuşmayın öyle değil. Bugün Sazlıdere Barajı’nı yok ediyorsunzu, Terkos kullanışsız hale geliyor. Stratejik olarak sıkıntı. Bir kanal bir ada yaratıyor. Tümüyle güvensiz. Ağaçlar kesildi, ağaç diktik oldu. Efendim kanal yaptık ama yanlış yaptık hadi dolduralım değil bu. Kanalda dendi ki 500 bin akıllı şehir yapacağız dendi. Şehircilik Bakanlığı’na her vatandaşımız gidip askıda bulunup 1/100 bin plana itiraz edebilir.

İMAMOĞLU: Şu anda İstanbul’da vasıflı, ikamet olmayan, bağımsız bölüm sayısı, konut sayısı ne biliyor musunuz? 1 milyon 950 bin. Bunun 300-400-500 bini diyelim ki ikinci eviniz, ya da yazlığınız. Bir bilim insanı 2103’de bütün Meclis oybirliği ile karar verdi, İstanbul’un nüfusu 2023’de 16 milyonu geçmemeli diye. Şu anda 15 milyon 75 civarında resmi nüfus. 1 milyon mültecisi, 1 milyon öğrencisi var. Bu kadar boş konutun var.

ATEŞ: Kentsel dönüşüm için bir fırsat değil mi?

İMAMOĞLU: Kadıköy’de kentsel dönüşümü engelleyip, sana Kanal İstanbul’da ev vereceğiz deseler gider misiniz? Allah esirgesin bu şehri. Konut sektörü şu an İstanbul’da bitik. En az 4 milyon konutluk rezerv konut alanı var. İstanbul 18 milyon olmamalı diyor bilim insanları.  25 milyon bu şehir olursa şehrin iflası demek.

ZEYREK: Belli ki burası emlak projesi olarak düşünülüyor. Hükümetin şöyle bir niyeti varsa, Dubai gibi bir kent yaratılacak. Gökdelenler vesaire. Dünyanın zenginleri oraya akın edecek, yatlar gelecek. Böyle bir vizyon vardır belki de. Buna karşı çıkar mısınız?

İMAMOĞLU: Dubai dediğiniz şey çölün ortasında bir kent. Bir petrol ülkesi böyle bir hayal kurabilir. Bunda da başarılı olabilir. İstanbul nimet. Binlerce yıllık nimet. İstanbul Allah’ın lütfu. 1453’de Fatih Sultan Mehmet bu şehri fethediyor milletimize hediye, emanet ediyor. Bana diyorlar ki bu meseleyi anlatırken güler yüzlü ol. Ben İstanbul’la dalga geçemem. Fatih Sultan Mehmet’in 1453’de halkımıza emanet ettiği bu şehre ihanettir, bu kadar net.

İSMAİL SAYMAZ: 300 dönümün Araplar tarafından satın alındığını öğrendik. Bilginiz var mı?

İMAMOĞLU: 1 milyon 200 bin dedim, sayın bakan 500 bin akıllı şehir yapacağız dedi. Ben dedim ki 30 milyon metrekareye yakın arazi hareketi oldu burada. Sayın bakan arazi hareketi yok dedim. 30 milyon metre kare 30 bin dönüm demek. Arkadaşlarımın tespiti devam ediyor. Bu söylediğiniz 3 firma, tesadüf Arap sermayeli çıktı. Bu sadece üçü. Burada bir başka husus var. Kamulaştırma yapılacak burada. Kamulaştırmayla ilgili bir madde çalışıldı Resmi Gazete’de yayınlandı. Garibanların yerleri vardır muhtemelen kanalın olduğu yerde. Orayla ilgili çıkan tebliğ, bu günkü vasfı üzerinden oralar değerleme yapılacak kamulaştırmaya ihtiyaç duyulduğu dönemdeki, aradaki değerleme farkı üzerinden parası ödenecek. Devlet tarla olarak orayı istimlak edecek. 30 milyon metre dedim, burada arsa hareketi oldu. Ben bakanın yerine olsa İmamoğlu’nu bir gün sonra yalanlardım. Yanıltmak üzere kurulu bir düzenin yürüme şansı yok. Daha fazlası vardır.

SAYMAZ: Kanal İstanbul’la ilgili açıklamada ilk sıraya suyu yazdınız. Melen Barajı açıldığında İstanbul’un suya doyacağı söyleniyor. İstanbul’un yeraltı su kaynakları etkilenecek mi? Terkos başta olmak üzere su depoları etkilenecek mi? Tuzlanma ihtimali taşıyor mu?

İMAMOĞLU: Melen barajı orada. Esas olan sizin doğal su kaynaklarınızdır. Melen bir emniyet subabıdır. Zor koşullarda sizi besleyecek damardır. Melen’in suyu maliyeti İstanbul’dan kat be kat fazla. Değerli bir proje, yapanlardan, düşünenlerden, başlayanlardan Allah razı olsun. Esas olan sizin doğal kaynaklarınız.

‘427 MİLYON METREKÜP SU ELİNİZDEN ÇIKAR’

İMAMOĞLU: Geçmişte İstanbul’da musluktan akan suyun adı Terkos’tur. Bu kadar köklü bir kaynaktır. İstanbul’un fethinden sonra yapılan ilk su yolu oradan tasarlanıp, tarihi yarımadaya taşınmıştır. Sazlıdere Barajı’nın tamamı gidiyor. Sazlıdere Barajı’nın işlevsiz kalmasını aynen Atatürk Havalimanı gibi kabul edin. Böyle saçma durum olamaz. Dünyanın hiçbir yerinde su havzasını yok ediyorum diyen bir ülke yoktur, suya dokunamazsınız. Terkos Gölü’nün çevresindeki su toplama havzasının da devre dışı kaldığını biliyoruz. DHMİ bile olumsuz rapor veriyor. Uçakların inişiyle ilgili. Talimatla rapor değişiyor. ‘Ama kanalın aydınlatmasında dikkat edilmeli, uçakların düşmesine sebep olabilir’ deniyor. ÇED raporu ve ötesi ayıptır.  İstanbul’da kanalı anlatırken Çanakkale’ye kanal yapılmalıdır deniyor. 25 metrelik derinliğe bahsi geçen o büyük yük gemilerinin geçmesinin imkanı yok. Çünkü salmalarına yetmiyor.

YILMAZ: Celal Şengör meselesini unutmayalım.

İMAMOĞLU: Celal Bey depremle ilgili konuştu, suyla ilgili konuşmadı. DSİ’nin raporunda zemin etüdü ve sondajlar yapılsa da her zaman beklenmedik durum ortaya çıkar. Ayrıca kayalardaki çatlaklar tespit edilemez, tuzlu su Terkos’a girer ve tümüyle kaynak olmaktan çıkar, İstanbul’un büyük bölümü susuz kalır. 427 milyon metreküp su elden çıkar. Kaybedecek su kaynağının yakın bölgede alternatifi de bulunmamaktadır. Özellikle Istranca’dan gelen su kaynağı, yeraltı marifetiyle Avrupa yakasını besleyen kaynak. Kanal İstanbul’un bir başka arızası tümüyle yeraltı su kaynaklarınızın, açıldığı an yaratılacak olan adaya geçmesini engelliyor. Siz dolayısıyla çorak, kurak bir alan ortaya çıkarıyorsunuz. Devlet Hava Meydanları 8 Mayıs 2014’de Odayeri ile çalışma izni talep edilmiş. Kuş gözlem yapılması için müsaade edilmiş. Havalimanında en az 13 km. uzaklıkta tesis edilmesi isteniyor. Uçuş güvenliğini sağlamak adına buranın kaldırılması isteniyor. İSTAÇ cevap veriyor, kusura bakmayın biz burayı kaldıramayız. İSTAC diyor ki, burada bir ihtiyaç var. Buranın bu şekilde olması gerekiyor. Bir anda talimat veriliyor, bir başka imzayla. 2017’de hemen depolama sahasının kapatılacağı bilgisi veriliyor ve alan kapatılıyor. Ne yazık ki, DSİ’nin raporuna gösterilen tavır, DHMİ’nin kanala gösterdiği tepkiden sonra değiştirilen raporlar. Belediyenin iştirakine yapıla müdahale, birçok raporun aslında nasıl hazırlandığına dair belgedir.

YILMAZ: Bir mesaj var. Sayın Mustafa Ilıcalı, bütün bilim insanları karşı ise ben neyim diyor. Sürekli Kanal aleyhinde mesnetsiz bilgi dönüyor. 500 kentsel dönüşüm ağırlıklı dışarıdan gelmiyor, toplu ulaşım araçlarında Kanal aleyhinde bazı bilgiler döndüğünü söylüyo.

İMAMOĞLU: Sayın Ilıcalı’nın bu mesajını siyasi bir alanda ayrıca tartışırız.

ATEŞ: İki hafta önce Kütahya’da, Bursa’da konferansta mevzu buna gelince Kanal İstanbul’u destekleyenler ve desteklemeyenlere sorduğmuda ‘Erdoğan’ı seviyorum, İmamoğlu’nu seviyorum’ dendi. Mevzu geldi bu aksa oturdu. Siz niye olmayacağını anlatıyorsunuz.

YILMAZ: Sayın Bakanların katıldığı toplantıyı kabul eder misiniz?

İMAMOĞLU: Zevk duyarım. Zaten istediğimiz toplum bilgi sahibi olsun. Benim her daim faydalandığım araştırmalar var. Toplumun yüzde 50’nin biraz üzerindeki kesimi bu sürece olumlu bakıyordu. Niçin? Başka bir açıklama yoktu. Ne zamanki sayın Bakan bu süreci açtı, şu an yüzde 56’ların üzerinde olumsuz bakıyor toplum. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa toplum ÇED raporuna böyle bir karşı gelişi sergiliyor.

ATEŞ: Çevre Şehircilik, Ulaştırma derli toplu bize Kanal İstanbul niye gereklidir, anlamak istiyoruz. Sizin için imzaya gidenlerde politik angajman var kabul edelim. Bir de meselenin böyle bir tarafı var anlamak istiyoruz. Deniz, Dubai örneği vermiş. Katarlıların ilgisi. İletişim Başkanı Fahrettin Altun Çince bir mesaj yayınladı. Çin’in ilgisi de var. Çin, Katar, dünyanın muhtelif ülkelerinden ticari, ekonomik olarak katma değerden bahsedilir, bunun için ne dersiniz?

İMAMOĞLU: Bir şehirde yaşamın olması için doğanın olması lazım. Dünyanın birinci meselesi iklim değişikliği. Sonra diğerleri. Orada ticaret, kaynak var diyorsunuz. Vatandaş daha iyi anlıyor, rant var. Bana göre 2 milyona yakın nüfus var. İstanbul’da şu anda böyle bir talep yok. Konut satışları vesaire diyor bunu. 50 bin üzerinde bir yapı stoğu çürük. Milyarlarca lira fon lazım. Gelin onu halledelim. Bu memleketin en önemli depresyonu olan deprem sorununu çözün. Çürük binaları, sıkıntılı binaları, o binalarda 100 binlerce insan yaşıyor. Gelin bir kalemde ulaşım sorununu çözelim. Bütün metro hatlarını bitirelim. Gelin bu kaynakla size 50 tane kalem sayarım.

BU RAPORA GÖRE 7 BİN KONUT YIKILACAK

ALÇI: Söylediklerinizi tutarlı buluyorum. Proje açıklandığından beri aynı noktadasınız. Zamanla doğru bir projelendirmeyle bu şehrin ihtiyacı, isteyelim ya da istemeyelim bu şehir büyüyecek. Önemli olan planlı yönetebilecek miyiz, yoksa öyle mi gidecek? Mesela 1950’lerde farklı siyasi görüşlerden aydınlar ‘Bu şehir 3 milyonu geçerse yaşanmaz’ olur diyor. Önemli olan şu, İstanbul’un büyümesini totaliter yöntemler dışında durdurmak mümkün görünmüyor. Önemli olan bunun nasıl yönetileceği, çevreye minimum zarar vererek yönetilmesi gerekeceği. Çok değerli iki bilim insanı. Celal Şengör ve İlber Ortaylı, çok net bir şekilde boğazın korunması gerektiğini ve böyle bir alternatifin gerekli olduğunu ifade ediyordu. Çevreye zarar vermeyecek proje için mücadele etmek burada doğru olan. Su sorunundan bahsediyorsunuz, Terkos Gölü dediniz. Benim elimdeki rapora göre binde 2,5 düzeyde etkilenecek deniyor. Melen, Hamzalı, Pirinççi, Karamandere barajlarıyla su rezervlerinin fazla olacağını söylüyor.

İMAMOĞLU: 8 tane köprü tasarlanıyor. 8 köprünün boyutu, 1. köprü en 47 metre, boy 980 metre, köprünün maliyeti 161 milyon lira. Bunu bakanlık yapacak deniyor. İki tanesini de İBB’ye yüklüyorlar. Sadece bir örnek vereceğim size. Avcılar-Küçükçekmece arası köprü. Boy 1995 metre, iki kilometre, şu anki Boğaz Köprüsü’nden çok daha uzun. 47 metre eni var, 68 metre yüksekliği var. Sadece bu köprü bile Avcılar’ın ve Küçükçekmece’nin üzerinde 1750 yapının yıkılmasına sebep oluyor. 7 bin konutun yıkılmasına sebep oluyor. Bunlar kamulaştırılacak. Siz İstanbul’un yolunda bir şerit tıkandığında yaşanan kaosu biliyorsunuz. Bir köprüyü alelacele bitirelim dediler 3,5 sene sürdü. 8 tane yapacaksınız. Sadece köprülerin maliyeti 15,5 milyar lira. İBB’ye buradan gelen maliyet 3.2 milyar lira. Ben bu parayla Mahmutbey metro hattını yapıyorum.

İMAMOĞLU: Boğazların korunması lazım. Denizdeki uzun yol kaptanları, gemiciler, nakliyecileri davet ettik. Konuşmacı olarak kabul ettiler sonra caydılar. Burası açık mecra İstanbul’un mecrası. Dilsiz şeytanlığı kim oynarsa yarın İstanbul’da, Allah da hesap sorar. Samsun-Ceyhan Boru Hattı meselesi vardı. Samsun-Ceyhan süreci başladığında Sabah Gazetesi’nde o zaman şöyle bir yazı çıktı. Tarih 20 Ekim 2009. Ekolojik dengeye çok dikkat ettiğmiz ve boğazları korumaktaki hassasiyetimizin uzantısıdır bu proje. Boğazdaki hacmin en az 50 milyon tonunun kaldırılmasıyla ilgili projedir. Bunu sayın Bakan söylemiş. Samsun’dan Ceyhan’a boru hattı çektiğinizde tanker taşımacılığınızın yarısını buraya çekiyorsunuz. Bu proje bana göre 20’de biri. Bu projeyi yapın. Orada istihdam oluşsun.

ZEYREK: 6 aydır görevdesiniz. 180 gün ediyor. Tam İstanbul’un meselelerine odaklanıyorsunuz bir şey çıkıyor. Şimdi de Kanal İstanbul ulusal bir tartışma konusu. Kendinizi içinde buldunuz. Kesinlikle yapılamayacak dediniz biraz önce, yapamayacaklar anlamında anladım.

İMAMOĞLU: Hukuksal mücadele edeceğiz. Büyükşehire ait alanı vermeyeceğiz. Ben İBB Başkanı olarak Sazlıdere Barajı’nın havzasının en ucunda arsam olsa ev yapamam kendime. İki çatı altına bir kulube yapamam.

ZEYREK: Cumhurbaşkanı bu mesele açıldığında ‘işine bak’ diye bir ifade kullandı. Bu mesele sizi kendi işlerinizden alıkoymuyor mu? Enerjinizi bu meseleye bu kadar vakfetmeniz sizi nasıl etkiliyor?

İMAMOĞLU: Bu safi bizim işimiz. İstanbul’u ilgilendiren, 16 milyon insanın kaderi, dönüm noktası olan safi İstanbul’un işi bu iş. Dünyanın hiçbir yerinde şehir yönetiminin hiçbir demokratik ülkesinde izni olmaksızın böyle bir projenin p’sini dahi ağzınıza alamazsınız.

ZEYREK: Çerkezköy’den geçseydi

İMAMOĞLU: Tam aksine yakın coğrafya.

ATEŞ: Yozgat’tan geçseydi.

İMAMOĞLU: O Türkiye’nin meselesi. Benim de söz etme hakkım var. Mersin’i aradım bugün ‘elimden gelen bir şey olabilir mi’ dedim. ‘Otur işine bak’ konusunda şunu söyleyeceğim. Oturup işine bakanlar gitti. Vatandaş bizi seçti ve göreve getirdi. İstanbul’u koruyacaksınız, 16 milyon insandan talimat bize. İhamet etmeyeceksiniz, ettirmeyeceksiniz. Sorunlarını çözeceksiniz. 6 milyona yakın nüfusunun çocuk olduğu, 5 milyon insanın genç olduğu bir kent. Bu ülkenin DPT diye teşkilatı vardı. 2011’de bu açıklanmıştı. Ne biliyorduk? Şimdi öğrendik. Toplum şimdi öğrendi. Oturup işine bakanlardan olmadığımız için. Bu kritik meseledir. Bu kentte oturan herkesten istirham ediyorum. Çocuklarının gözüne baka baka ‘Bu çocuk benden kanal mı, gelecek mi, çevre mi, üreten şehir mi, huzurlu güvenli bir yapı mı ister” diye düşünsün istiyorum.

YILMAZ: Şunu da biliyoruz. Sayın Erdoğan İstanbul aşığı. İstanbul’un aleyhine olan bir şeye evet der mi?

İMAMOĞLU: Ben onun için ikna ederim diyorum.

BUGÜN BİR DEPREM OLSA KANALI FALAN UNUTURUZ

İMAMOĞLU: Sayın Cumhurbaşkanının buna harcayacağı vakti yok, çünkü çok büyük meseleleri var. Ben kendisine anlattığımda kendisini İstanbul aşığı olarak tanımlayan sayın Cumhurbaşkanını ikna etmemek için sıfır tereddütüm var.

ATEŞ: Siz ikna olabilir misiniz?

İMAMOĞLU: Ben hiç çelişmiyorum. Bir gün 70 kat bina gösterip yarın yatay mimari demek zorunda kalmıyorum. Ben sıfır arz hareketi deyip, 30 milyon metrekare arsa hareketi var dediğimde yalanlanmıyorum.

SAYMAZ: ÇED raporunu okudum. Burada belirtilen husus 6 yılın 4 yılı harfiyatla geçecekmiş. 12 ayın her günü patlatıcı patlatacak. Her bir atımda 43 kilo patlayıcı patlatılacak. 126 kilometrekalik çevredeki binaları etkileyecek. 4 yıl boyunca 3 bin 227 kamyon çalışacak. Hem belediye başkanı ve mütaahhit olarak soruyorum. Bu denli yoğun faliyet korktuğumuz depremi tetikleme riskine sahip midir?

İMAMOĞLU: Depreme gelmeden çevreden bahsedelim. Marmara’yı dolduracaksınız, Ambarlı’da yeni liman yapacaksınız. Terkos’un önüne bir dolgu yapacaksınız. Terkos’un deniz tarafı muazzamdır biliyor musunuz? Bir kumu vardır, dünyada bu kadar güzel kum çok az görürsünüz. İçinde cam parlar.

ALÇI: Orası etkileniyor mu?

İMAMOĞLU: Orası dolduruluyor. 1 milyar 200 milyonu baz aldığınızda 25 sene yapar. 25 senelik harfiyat. Siz Arnavutköy civarında kamyonların terörünü biliyor musunuz?

YILMAZ: Şimdiki yollar ve çevre yolları kullanılmayacak diye bir bilgi paylaşıldı şimdi.

İMAMOĞLU: Öyle denir ve öyle olmaz. 4 bin kamyon. Küçükçekmece gölünün zemini tahmin edemeyeceğiniz cinste bir camur. Bu çamur nasıl alınacak, nasıl kurutulacak, nasıl nakledilecek hiçbir bilgi yok. Bugün sayın Naci Görür açıkladı, burada özellikle sıvı fay hatlarının olduğu, özellikle Küçükçekmece Gölü’nün, Avcılar bu hatlardan en etkilenen ilçemizdir. İlk proje neydi? Avcılar’ın önüne bir ada, Büyükçekmece’nin önüne bir ada, Bakırköy’ün önüne bir ada, o adaların içerisinde bahçeli villalar, tanesi 200 milyon-300 milyon dolar. 4-5 milyon proje parası harcandı. Bu projelerle Arap ülkelerinde konut fuarında tanıtım yapıldı. Deprem İstanbul’un bir gerçeği. İnşai faaliyetler, dinamit patlatmalar, göldeki harfiyat faliyetleri, hocamızın anlattığı gibi oradaki fay hatlarının tetiklenmesi. Bir gün sallandık, 5.8 şiddetinde. Sonra her konuyu unuttuk. Biz bugün aynı oranda bir deprem yaşasak kanalı manalı unuturuz. Niye? Canımızı tehdit ettiği için. Canımız zaten tehditte.

REFERANDUMDA EVET ÇIKSA BİLE MÜCADELEMİZİ VERİRİZ

ALÇI: Deprem olunca Habertürk’te Fatih Altaylı’nın Teke Tek programında iki bilim adamını konuk etmişti. Siz de arayıp bağlanmış, Şengör’e ‘hocam emrinizdeyim’ demişti. Celal Hoca, Fatih Altaylı’nın köşesine yazılı açıklama gönderdi, ‘Kanal depremi tetiklemez’ diyor. Depremle Kanal İstanbul arasında bir ilişki yoktur demiş. Aşırı yapılaşma olursa en başta Tayyip Erdoğan’a ben karşı çıkarım demiş.

İMAMOĞLU: Sayın Celal Şengör’ü fikirlerini beyan etmesi için çalıştaya davet ettik. Bir mazeretle katılmayacağını beyan etti. Dolayısıyla biz her fikre açığız. İki-üç cümleye sığacak bir mesele değil. Cuma günü çalıştay var. Birçoğunun fikri ters yönde.

YILMAZ: Cumhurbaşkanı ‘Montrö Boğazları bağlar, Montrö kapsamında değildir’ dedi. Gerekirse savaş gemileri Kanal İstanbul’dan geçebilir demişti.

SAYMAZ: Boğazlar acaba havalimanında olduğu gibi burada da geçiş garantisi verilerek mi acaba kanal amorti edilecek?

İMAMOĞLU: Gelirle açıklanacak bir proje değil. Hiç kimseyi mecbur tutamazsınız oradan geçmeye. Sayın Cumhurbaşkanının tek tek ne söylediğini bilmiyorum. Verilen cevaplar Allah aşkına sizi tatmin etti mi? Savaş gemilerine günü gelince bakarız diye bir şey olabilir mi? Ayrıca bu bir Boğazlar Antlaşması. Sayın Cumhurbaşkanının bu açıklamasından bir gün sonra AK Parti’nin sözcüsü başka açıklama yaptı. Montrö ile ilgisi yok dedi. Montrö’ye saygı duyduğunu, devam edeceğini söyledi.

ATEŞ: Bu konuda referandum ister misiniz?

İMAMOĞLU: Gayet tabi. Bu kadar çelişkili ifadeler. İşin başında Montrö’yü yıkarız deyip günün sonunda Montrö’ye saygılıyız deyip en az 7-8 çelişkiyi ortaya koyup hareket edemezsiniz.

SAYMAZ: Referandumda İstanbullular evet derse ne olur?

İMAMOĞLU: Biz yine mücadelemizi veririz. Referandum tek başına işi çözmez. Davamı açarım. Evet çıkacağını düşünmüyorum. Referandum halkın fikrini ölçmektir. Bilgilendirirsiniz. İBB’nin elemanının ÇED toplantısına katılım imzasını bile karara katılmıştır diye açıklayan anlayış tümüyle toplumu yanlış bilgilendiriyor.

SAYMAZ: Mısır Suveyş’ten, Amerikalılar Panama’dan kazanıyor. Biz neden buradan bedava geçirelim. Bu ekonomik görüş haksız mı?

İMAMOĞLU: Sadece kanal geçişin sağlandığı coğrafyanın tesisi ile yapılmış iki projeyi İstanbul’la nasıl kıyaslarsınız. Sayın Cumhurbaşkanı dünyada 50 tane böyle kanal var diyor. Siz İstanbul’ aşık bir Cumhurbaşkanı olarak 51.sini niye yaparsınız anlamıyorum.

ZEYREK: İstihdam ve üretim için ne kadarı gidecek? Yoksa orası sadece tüketen bir şehir mi olacak?

İMAMOĞLU: 136 milyon tarım arazisi gidiyor.

SAYIN TOPBAŞ’A SORDUĞUMDA ‘SİYASİ KARARDI’ CEVABINI VERDİ

ALÇI: Siz zaman zaman Cumhurbaşkanı’nın ve iktidardaki çelişkilerine dikkat çekiyorsunuz. İstanbul’un nüfusundan bahsederken çok fazla olduğunu bahsediyorsunuz. İstanbul’un nüfusu normal bir şekilde doğal şekilde artıyoruz. Nüfusu durdurma konusunda ne düşünüyorsunuz?

İMAMOĞLU: Böyle imar alanları açmazsanız durdurursunuz. İstanbul’un en büyük sıkıntısı planlama yapılmaması. Ben sayın Kadir Topbaş’a teşekkür ettim. Metropolitan diye bir ofis kurmuşlardı. Ben oraya gitmekten çok keyif alırdım. Her akademisyen oraya katkı sundu. 1/100 binlik planı oy birliği ile planlandı. 16 milyon kritik nüfus eşiği diye tanımlanan raporlar o raporlara aittir. O ofis kapatıldı. Seçim öncesi sayın Topbaş’ı ziyaret ettim, bu projesinin ne kadar kıymetli hizmet olduğunu söyledim. ‘Efendim niye kapattınız’ dedim. ‘Siyasi bir karardı’ dedi. Ben ‘benim irademin dışında’ anladım. O plan yok edilmeseydi, şunu okuyacaktık, burası yeşil alan, burası havaalanı. Siz akşamdan sabaha TOKİ’nin eliyle Zeytinburnu, Bakırköy sahaline konutları dizerseniz, Ataşehir’de TOKİ eliyle veya KİPTAŞ eliyle yeni konutlar, rant alanlarıyla düzenlerseniz, Esenyurt’ta 50 bine yakın konut mağduru üretirseniz, planlara aykırı yaparsanız tabii ki durduramazsınız.

YILMAZ: İstanbul Boğazı’nda kazalar meydana geliyor, dolayısıyla burası daha güvenli olacak deniyor. Derinlik 21 metre kanalın altında beton olacak bildiğimiz kadarıyla. 200 metre şilepler var oradan nasıl geçecek diye bir soru sormuş okurumuz.

ZEYREK: Boğazın 675 metre en dar yeri ve  riskli bulunuyor. Kanalın genişliği 250 metre.

İMAMOĞLU: Birkaç oturum ismi veriyorum. Kanal İstanbul’un Ekonomi Politiği, Mekansal Planlama Şehircilik ve Kanal İstanbul’un Etkisi, Toplumsal Boyut ve Katılımla İlgili Kanal İstanbul, Afet Riski ve Depremsellik, Çevresel Boyut, Tarım, İklim ve Ekoloji. Hepsi birbirinden değerli hocalar var.

YILMAZ: AK Parti’nin yeşil alan teklifini İmamoğlu neden reddetti diye soru sormuşlar.

İMAMOĞLU: Konut geliştirme olarak satın aldığınız arsayı seçimi kaybedip ben burayı yeşil alan yapmak istiyorum dediğinizde buna gülerler.

ŞENGÖR: NE KANALIN TARAFINDAYIM NE DE KARŞISINDAYIM

CELAL ŞENGÖR: Benim söylediklerim etrafında saçma sapan laflar ediliyor.

YILMAZ: Tam olarak ne söylediniz?

ŞENGÖR: Jeolog olarak Kanal’a karşıyım veya taraftarım diyemem elimde veri yok. Ancak Kanal deprem tetikler demek yanlıştır, hesabını yapmak kolay. Eğer tsunami olursa Kanal tehlikeye girer. Bir deprem Kanal’ı kırar mı, kırmaz mı hesaplama yapılmadan bilemeyiz. Kanal etrafında yeni bir şehir oluşturmak cinayettir dedim. Sayın İstanbul Belediye Başkanımızın söylediğini orada tekrar ettim. Artık İstanbul yeni bir şehri kaldıramaz. Bu benim vatandaş olarak görüşüm. Jeolojik olarak dediğim, kanal büyük deprem yapmaz. Biz Atatürk Barajı’ndan biliyoruz bunu. Sadece ve sadece jeolog olarak konuşuyorum. Bunu dışında Terkos Gölü’ne sızar mı falan.

YILMAZ: 500 bin kişi oraya yerleşirse, orada yapılaşma olursa ne anlama gelir?

ŞENGÖR: Bir deprem olursa canlarına okunur ama depremi tetiklemez.

YILMAZ: Sayın İmamoğlu sizi dinliyor.

ŞENGÖR: Sayın Başkan demiş ki ‘Ben davet ettim mazeret bildirdi’ demiş, evet bildirdim. Bu işi bilen birkaç adam var. Onunla konuşmak lazım. Doğru adamlarla konuşmak lazım. Beni davet eden sayın Başkanın yanındaki servis arkadaşlara izah ettim, bana gönderilen listede jeolojiyle ilgili isimlerin hepsi yanlış. Efendim Celal taraftar diye bir şey yok.

YILMAZ: Ne destekliyorum ne de desteklemiyormu diyemem diyorsunuz.

ŞENGÖR: Adam gibi çalışılsın, ortaya çıkar diyorum.

YILMAZ: Son olarak bir bilgiyi paylaşayım, Panama kanalında bir su eksikliği varmış.

“MEGA, ÇILGIN, SÜRPRİZ PROJE BEKLENMESİN DEDİK ZATEN”

YILMAZ: Ulaştırma Bakanlığı’ndan bir bilgi geldi. Planda yer alan sağlık, eko turizm, üniversite turizmini niye görmüyorsunuz, bunlar kalıcı istihdam sağlayacak diye ilave ediliyor.

İMAMOĞLU: İtiraz hakkım var mı yok mu bilmiyorum ama. Celal Şengör’ün buraya telefonla bağlanması yanlıştı. Ben İBB Başkanıyım bağlamanız yanlıştı. Ben Celal Şengör’e telefonda cevap vermem doğru değil. Ben her hangi bir konuğunuz değilim, 16 milyonu temsil ediyorum. Söyledikleri yüzde 30 anlaşıldı, yüzde 70 anlaşılmadı. Ben deprem

İmamoğlu: Erdoğan çağırsın koşa koşa giderim

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. Kafalarda yer etmiş siyasi şablonunu ısrarla İmamoğlu’na giydirmeye çalışıyorlar, yorumcularda da aynı yönelim var, kendisini takip etmeye çalışan biri olarak onun bu şablonlara uyacak bir insan olmadığını görüyorum, iyi bir politikacı olma yolunda kendisi çok çabuk öğreniyor ve vizyonu var. Umuyorum ki kendine inananları hayal kırıklığa uğratmayacaktır.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!