VERYANSIN TV
Cumhuriyetçi Vatanseverler Hareketi kurucularından Av. İsmail Hakkı Atal, CHP tüzüğünün 68. maddesine göre CHP Genel Başkanı Özgür Özel, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun “kesin çıkarma cezası” gerektiren parti suçunu işlediği gerekçesiyle üç ismin de Merkez Yönetim Kurulu tarafından CHP’den çıkarılması talebiyle Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edilmesini istedi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Başkanlığı’na CHP üyesi olarak şikayet dilekçesi veren Atal, Türkiye’nin 2002 yılından bu yana “küresel-emperyalist-kapitalist” sistem tarafından işbaşına getirilen AKP tarafından yönetildiğini vurguladı.
‘DEMOGRAFİ YAPININ DEĞİŞTİRİLMESİNİN ÖNÜNÜ AÇTI’
Özgür Özel’in yetkili organları kararı olmadan AKP ile normalleşeme görüşmesi yaparak AKP’ye soluk aldırdığını vurgulayan Atal, Özel’in 5 Kasım 2023’te genel başkan seçildikten sonra 7 Kasım’da Meclis’e getirilen rezerv yapı yasasına karşı muhalefet görevini yapmadığına dikkat çekti. AKP’nin istediği yerde özellikle Hatay’da halkın tapulu mallarına el koymasını sağlayacak yasanın Meclis’teki oylamasına sadece 35 vekilin katıldığını, 74 CHP’li vekilin katılmadığını hatırlatan Atal, Özel’i AKP’nin özellikle Hatay’da demografik yapıyı değiştirmesinin önünü açmakla suçladı.
‘ERDOĞAN’A SEÇİM KAZANDIRDI’
Atal Kılıçdaroğlu’nun da siyasal İslamcı Ekmeleddin İhsanoğlu’nu aday yaparak, ‘başkanlık referandumu’ döneminde 15 milyonluk mühürsüz oyun Atilla Kart tarafından AİHM’e götürülmesinin engelleyerek ve son olarak 14 Mayıs seçimlerinde kendi ismini dayatarak Erdoğan’a seçim kazandırdığını vurguladı.
‘CHP AKP’YE MUHALİF KİTLELERİ PASİFİZE ETTİ’
“AKP iktidara gelince Anayasanın 168. Maddesini ihlal ederek sömürge madenciliğini uygulamaya koymuştur. AKP, kırsalda yaşayan çiftçi köylü nüfusunu 10 yıl içinde yüzde 35’ten yüzde 8‘e indirmek için 2005 yılında AB’ye taahhüt vermiştir. AKP’nin tarımı yoksullaştırma politikası sonucunda köylümüz, işgalci maden-termik-nükleer santral şirketlerinin kapısında bekçi olmaya, tarlasını şirketlere satmaya mecbur bırakılmıştır. CHP yönetimleri ise Türkiye’nin muhalif kesimlerinin ana omurgasını çatısında toplamasına rağmen etkili bir muhalefet geliştirmemiş, 6 okun hiçbirisinin gereğini yerine getirmemiş ve sürekli olarak AKP’ye muhalif kitleleri pasifize etmiştir.
‘CHP BU OYUNA ORTAK OLUYOR’
Küresel iklim krizine neden olan kapitalist -emperyalist sistem, küresel ölçekte ekonomik krize de girmiş ve Türkiye başta olmak üzere G-8 ülkeleri dışında kalan ülkelere yönelik sömürgeci işgalini hızlandırmıştır. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılına kadar (1923-2002 ) kadar toplam 1186 maden ruhsatı verilmişken; AKP 2008 ile 2023 arasında sömürgecilere ve yerli işbirlikçilerine 386.000 maden ruhsatı vermiştir. AKP, sömürgeci -küresel -emperyalist-kapitalist sistemin talepleri doğrultusunda Türkiye’nin havasını, suyunu, toprağını zehirlemeye/zehirletmeye devam etmektedir. Bu işgal süreciyle birlikte 2002 ile 2016 arasındaki 14 yılda, erkeklerde kanser vakaları 12 kat, kadınlarda 7,8 kat artmıştır. 2016’dan sonraki kanser istatistikleri ise, (halk sağlığının çökmesiyle özel hastanelerinden servetine servet katan) AKP’li Saglık Bakanı Fahrettin Koca tarafından gizlenmektedir. Sömürge madenciliği, doğal kaynaklarımızın zehirlenmesi ve halk sağlığının çökmesi arasındaki bu bağlantı, her nedense CHP yönetimleri tarafından muhalefet argümanı olarak kullanılmamakta, ülke boş gündemlerle “cambaza bak” oyunuyla meşgul edilmekte, CHP yönetimleri de bu oyuna ortak olmaktadır.”
‘AKP’NİN İKTİDARDA KALMASININ ANA SEBEBİ CHP’DİR’
AKP’nin iktidarda kalması konusunda CHP’nin sorumluluğuna işaret eden Atal “2002 yılından itibaren AKP’nin iktidarda kalmasını sağlayan ana sebep ise yaptıklarıyla ve yapmadıklarıyla Deniz Baykal’dan başlayan, Kılıçdaroğlu’yla devam eden CHP yönetimleri olmuştur. Özgür Özel yönetimi de şikayetime sebep olacak şekilde önceki yönetimlerle aynı doğrultuda AKP’yi rahatlatacak politikaları sürdürmektedir. Atatürk’ün mirasına ihanet edenlerin başında gelen Deniz Baykal öldüğü için şikayetimize konu olmamıştır. Şikayet ettiğim genel başkanlık makamında bulunmuş ve bulunan söz konusu kişiler bulundukları konum itibariyle, Türk halkının muhalefetini sönümlendirmiştir / sönümlendirmektedir ve böylece AKP sürekli iktidarda kalmaktadır.” ifadelerini kullandı.
‘İMAMOĞLU TÜZÜĞÜ İHLAL ETTİ’
Atal, İmamoğlu’nun da milyarlarca dolar değerinde araziyi satışa çıkardığı için kamuyu zarara uğrattığını, bunun parti tüzüğünün ihlali olduğunu söyledi.
Atal dilekçede şu ifadelere yer verdi:
“İstanbul İli, Beşiktaş İlçesi, Vişnezade Mahallesi 684 ada 1-4 ve 6 numaralı Parsellerde bulunan 69 dönüm arazi (Dolmabahçe sarayı bitişiği) ve üzerindeki Swiss Otel mülkiyeti İstanbul Büyükşehir Belediyesine aittir. 1989 yılında FIBA holding ile yapılan anlaşma gereği FIBA’nın üst kullanım hakkı 2032’de sona erecektir. Dünyanın en değerli arazisi niteliğinde olan ve değeri MİLYARLARCA DOLAR olduğu tahmin edilen bu arsa için, İBB meclisi tarafından 18.05.2022 tarihinde satış kararı alınmıştır. Satış kararı alınmasının sebebi ise mülkiyeti İBB’ye ait olan arazi ve otelin işletmecisi FIBA holdingin İBB’den olan 1 milyar TL tutarındaki alacağıdır. Alacağın sebebi ise; AKP’li Kadir Topbaş döneminde 2010 ‘da Swiss otel ve arazisi yine FIBA holdinge satılmak istenmiş ve CHP’li belediye meclis üyesi Hakkı Sağlam’ın açtığı davayla satış iptal edilerek mülkiyet İBB’ye dönmüştür. Kadir Topbaş yönetimine para ödeyen FIBA holding alacağını icraya koyunca, İBB’nin borcu karşılayacak 2000’den fazla gayrimenkulü varken, İBB başkanı Ekrem İmamoğlu, bu 2000 civarındaki gayrimenkulden birkaçını satmak yerine, üzerindeki işletmecinin alacağı için değeri en az 100 MİLYAR TL olduğu tahmin edilen Swiss oteli ve 69 dönüm arazisini satışa çıkararak, kamuyu zarara uğratacak bir işlem yapmıştır. Nitekim Hakkı Sağlam’ın 2010 yılında iptal ettirdiği ihaleye de FIBA holdingden başka kimse girmemiştir. 2022 yılında tekrar satılmak için Belediye Meclis kararı alınmış, ancak CHP’li belediye meclis üyeleri Özgür Öz ve Mehmet Ali Tüy’ün muhalefet şerhi koyması ve sonrasında da açtığımız davayla satış iptal olmuş, kamu zararı engellenmiştir. Söz konusu milyarlarca dolar değerindeki araziyi üzerindeki işletmecinin 1 milyar TL için alacağı satışa çıkarmak kamuyu zarara uğratacak satış girişimi olup parti tüzüğündeki 2/c) Hakça bir toplum için sosyal adaleti, dayanışmayı ve işbirliğini geliştirmek, 2/1- i) Doğayı, çevreyi ve hayvan haklarını korumak, Md. 3 Siyasal görev ve etkinliklerde, kamusal yararın gözetilmesi ve toplumsal çıkarların korunması esastır. Görevlerinin ihlalidir.
Yukarıda belirtilen sebeplerle şikayet olunanların eylemleri; CHP tüzüğünün 68. /1 Maddesinde belirtildiği üzere a) Programa, tüzük kurallarına, aykırı davranmak, b) Partide aldıkları görev ve sorumlulukla ve üyelikle bağdaşmayan tutum ve davranışlarda bulunmak, d) Partinin temel ilkelerine aykırı siyasal çalışmalara ve eylemlere katkıda bulunmak” niteliğinde olup kesin çıkarma cezası gerektirmektedir. Yukarıda belirtilen ve res’en nazar-ı itibara alınacak sebeplerle; şikayet olunanların, kesin çıkarma talebiyle Yüksek Disiplin Kuruluna sevkini talep ederim.”
Valla çok iyi olurda kim yapacak o isi
Bu kadar mı doğru olur…
partinin genel olarak dempkklaşması gibi de bir sorun yok mu? dempkk meselsi nerede?
bir onu yazmadigi icin mi kotu oldu simdi? Oldu Turkiye’deki herkesin kafasindakileri yazmadi diye ustune gidelim. Yapilan bir guzel seye de tuzunuz olsun. Klavyeden “su bu yok” demek kolay degil mi?
Yeminle “helal olsun!”. Ağzıyla ateşe su taşıyan karınca misali “tarafımız belli olsun”.