1. Haberler
  2. SEO
  3. Kekemelik hakkında merak edilenler

Kekemelik hakkında merak edilenler

Konuşma, insan iletişiminin temel taşlarından biridir. Ancak bazılarımız için bu, sanıldığından daha zorlu bir süreç olabilir. Kekemelik, toplumda sıkça karşılaşılan ve çoğu zaman yanlış anlaşılan bir konuşma bozukluğudur. İşte, kekemelik hakkında merak edilenler…

featured

Kekemelik, uygun müdahale ve terapiyle önemli ölçüde iyileştirilebilen bir durumdur. Kekemelik terapisi, dil ve konuşma terapistleri tarafından yönetilen, bireye özgü stratejiler ve teknikler içeren bir süreçtir. Doğru ve zamanında yapılan müdahale, kekemeliğin şiddetini azaltabilir, bireyin iletişim becerilerini geliştirebilir ve yaşam kalitesini artırabilir.

Özellikle erken yaşlarda başlanan kekemelik terapisi, kekemeliğin kronikleşme riskini azaltır ve bireyin sosyal, akademik ve profesyonel yaşamında karşılaşabileceği zorlukları minimize eder. Bu nedenle, kekemelik belirtileri gösteren bireylerin vakit kaybetmeden bir uzmana danışması büyük önem taşır.
Bu yazımızda, kekemelik hakkında merak edilen soruları yanıtlayacak, yaygın mitleri çürütecek ve kekemeliği olan bireylere nasıl yaklaşmamız gerektiği konusunda önemli bilgiler paylaşacağız.

KISACA KEKEMELİK NEDİR?

Kekemelik, konuşma akıcılığını etkileyen bir bozukluktur. Toplumda her 100 kişiden 1’inde görülen bu durum, konuşma sırasında seslerin, hecelerin veya kelimelerin istemsizce tekrarlanması, uzatılması veya bloklanması şeklinde ortaya çıkar.

Kekemelik sadece gözle görülen belirtilerden ibaret değildir. Aynı zamanda çok boyutlu bir bozukluktur ve bireyin psikolojisini derinden etkileyebilir. Kekemeliği olan bireyler, konuşma sırasında ciddi efor sarf ederler ve bu durum onların sosyal yaşamlarını, özgüvenlerini ve iletişim kurma isteklerini olumsuz yönde etkileyebilir.

Önemli noktalar:

• Kekemelik, ses, hece veya kelime tekrarları, seslerin uzatılması ve bloklar şeklinde kendini gösterir.
• Bireylerin konuşma sırasında gösterdikleri efor, kekemeliğin önemli bir belirtisidir.
• Kekemelik şiddeti ve belirtileri kişiden kişiye değişiklik gösterebilir.

KEKEMELİK TÜRLERİNE BAKALIM!

Kekemelik, genel olarak iki ana başlık altında incelenir: edinilmiş kekemelik ve gelişimsel kekemelik.

Edinilmiş Kekemelik
Edinilmiş kekemelik, genellikle yetişkinlik döneminde ortaya çıkan ve çeşitli nedenlere bağlı olabilen bir kekemelik türüdür. Bu tür kendi içinde ikiye ayrılır:

1. Nörojenik Kekemelik: Bu tür, beyin hasarlarından kaynaklanır. Lezyonlar, kafa travması, iskemik ataklar ve travmatik beyin hasarı gibi durumlar nörojenik kekemeliğe neden olabilir.

2. Psikojenik Kekemelik: Toplumda daha nadir görülen bu tür, genellikle ağır travmalar veya aşırı stres sonrasında ortaya çıkar. İlginç bir şekilde, stres veya kaygıya neden olan faktörler ortadan kalktığında, konuşmada hızlı bir şekilde akıcılık sağlanabilir.

Gelişimsel Kekemelik
Gelişimsel kekemelik, en sık karşılaşılan kekemelik türüdür. Genellikle 2-4 yaş arasında, yani erken çocukluk döneminde ortaya çıkar ve yetişkinlik dönemine kadar devam edebilir.

Önemli noktalar:

• Bu dönemde kekemelik görülme sıklığı %5 civarındadır.
• Vakaların %75-80’inde herhangi bir müdahale olmadan akıcılık sağlanabilir.
• Kendiliğinden iyileşme genellikle ilk 6-12 ayda gözlemlenir, ancak 3 yaşa kadar iyileşme görülebilir.
• Süreç ilerledikçe kendiliğinden iyileşme ihtimali azalır.
• Kronikleşmiş kekemelik, bireyi yaşam boyu etkileyebilir.

KEKEMELİĞİ OLAN BİREYLERE NASIL YAKLAŞMALIYIZ?

Kekemeliği olan bireylere yaklaşırken dikkat etmemiz gereken önemli noktalar vardır:

1. Sabırlı olun: Kekeleyen kişiye konuşması için yeterli zaman tanıyın. “Rahat ol”, “Sakinleş” gibi cümlelerden kaçının, bu tür ifadeler genellikle ters etki yaratır.
2. Göz temasını koruyun: Kekeleyen kişi konuşurken göz temasını kesmek, onun kendini rahatsız hissetmesine neden olabilir.
3. Sözünü kesmeyin: Kekeleyen kişinin cümlelerini tamamlamaya çalışmayın. Bu, kişinin özgüvenini zedeleyebilir.
4. Normal bir şekilde konuşun: Kekeleyen kişiyle konuşurken kendi konuşma hızınızı aşırı yavaşlatmayın veya ses tonunuzu değiştirmeyin.
5. Odağı konuşmadan uzaklaştırın: Kişinin söylediklerinin içeriğine odaklanın, nasıl söylediğine değil.
6. Empati kurun: Kekemeliğin zorlu bir durum olduğunu anlayın ve kişiye destek olun.
7. Eğitimli olun: Kekemelik hakkında bilgi sahibi olun. Bu, kekeleyen bireylere daha iyi destek olmanızı sağlayacaktır.

KEKEMELİK HAKKINDA YAYGIN MİTLER VE GERÇEKLER

Mit 1: “Kekemelik bir korku veya travma sonucu ortaya çıkar.” Gerçek: Günümüzde kekemeliğin tamamen psikolojik kökenli olarak ortaya çıktığı düşüncesi kabul edilmemektedir. Araştırmalar, kekemeliğin genetik ve nörolojik temelli olduğuna dair güçlü bulgular sunmaktadır.
Mit 2: “Kekeleyen insanlar zeka geriliği yaşar.” Gerçek: Kekemelik, zeka ile hiçbir şekilde ilişkili değildir. Kekeleyen bireyler, diğer insanlar kadar zeki ve yeteneklidir.
Mit 3: “Kekemelik bulaşıcıdır.” Gerçek: Kekemelik kesinlikle bulaşıcı değildir. Genetik faktörler rol oynasa da, doğrudan bulaşma söz konusu değildir.
Mit 4: “Kekemelik tedavi edilemez.” Gerçek: Kekemelik için net bir “tedavi” olmasa da, uygun terapi yöntemleriyle kekemelik belirtileri önemli ölçüde azaltılabilir ve kişinin yaşam kalitesi artırılabilir.
Mit 5: “Kekeleyen insanlar heyecanlı veya sinirliyse daha çok kekeler.” Gerçek: Stres ve kaygı kekemeliği artırabilse de, bu her zaman geçerli değildir. Kekemelik, birçok faktörden etkilenen karmaşık bir durumdur.

KEKEMELELİK İÇİN KONUŞMA TERAPİSTİ YARDIMI NE ZAMAN ALINMALI?

Kekemelik belirtileri gösteren bir çocuk veya yetişkin için ne zaman profesyonel yardım alınması gerektiği önemli bir sorudur. İşte bu konuda dikkat edilmesi gereken noktalar:

1. Erken Müdahale: Kekemelik belirtileri başladıktan sonraki ilk 6-12 aylık süre kritiktir. Bu dönemde kendiliğinden iyileşme görülebilir, ancak bu süreçte çocuğun dikkatle gözlemlenmesi gerekir.
2. Semptomların Sürekliliği: Eğer kekemelik belirtileri 6-12 ay boyunca devam ediyorsa ve herhangi bir azalma göstermiyorsa, bir dil ve konuşma terapistine başvurmak önemlidir.
3. Yaş Faktörü: 7-8 yaş ve üzerinde kendiliğinden iyileşme çok nadir görülür. Bu yaşlarda kekemelik belirtileri devam ediyorsa, mutlaka bir uzmana danışılmalıdır.
4. İkincil Davranışlar: Kekemelikle birlikte göz kırpma, el hareketleri gibi ikincil davranışlar gelişmeye başladıysa, bu profesyonel yardım almanın zamanı geldiğinin bir işaretidir.
5. Sosyal ve Duygusal Etkiler: Kekemelik, çocuğun veya yetişkinin sosyal hayatını, okul/iş performansını veya duygusal durumunu olumsuz etkilemeye başladıysa, bir terapistin desteği önemlidir.
6. Aile Öyküsü: Ailede kekemelik öyküsü varsa, bu durum kronikleşme için bir risk faktörüdür. Bu durumda erken dönemde bir uzmana danışmak faydalı olacaktır.
7. Kişisel Endişeler: Kekeleyen birey veya ailesi, durumla ilgili endişe duyuyorsa ve nasıl yaklaşılması gerektiği konusunda emin değilse, bir terapistle görüşmek yol gösterici olacaktır.

Unutmayın, kekemelik terapisi yalnızca dil ve konuşma terapistleri tarafından yönetilmelidir. Bu nedenle, başvurduğunuz kişinin bu alanda uzman olduğundan emin olmanız önemlidir. Erken müdahale, kekemeliğin yönetiminde ve olası olumsuz etkilerinin azaltılmasında kritik bir rol oynar.

Sonuç olarak, kekemelik karmaşık ve çok boyutlu bir konuşma bozukluğudur. Ancak doğru bilgi, uygun yaklaşım ve gerektiğinde profesyonel yardımla, kekemeliği olan bireyler hayatlarını dolu dolu yaşayabilir ve potansiyellerini tam anlamıyla gerçekleştirebilirler. Toplum olarak bizim görevimiz, onları anlamak, desteklemek ve iletişim için güvenli ve rahat bir ortam sağlamaktır.

Bu içerik, kekemeliğe ilişkin doğru bilinen yanlışları düzeltmek adına Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Aleyna Tekin Çolak tarafından hazırlanmıştır.

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!