Kıskaçtaki Türkiye ve çıkış yolu

featured

Merve Aksuna yazdı

Atatürk’ü anlamak, Atatürk ilkelerini bütünüyle özümsemeyi ve bu ilkelerin ışığında ilerleyebilmeyi gerektirir. Bu ilkeler her daim Türkiye Cumhuriyeti’nin yegane kurtuluş reçetesidir. Elbette bunları bir dogma olarak değil bilimsel bir ilerlemecilik yolu olarak görürüz. Altı Ok’ta temsil edilen Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devrimcilik, Laiklik, Devletçilik anlayışını tam bağımsızlık, emperyalizmle mücadele gibi ilkelerle birleştiren Cumhuriyet’in kuruluş değerleri, örnek alınan, ileri, evrensel bir ideoloji durumundadır. Bu ilkeler ve değerler bugün dünyanın birçok ülkesinde bilim dalı olarak okutulmakta, Avrupa’dan Asya’ya, Avustralya’dan Amerika’ya, bilim insanları için referans olmaktadır.

Atatürk ilkeleri, kurucu değerlerimiz ülkemizin önündeki bütün sorunların çözümü için tek çıkış yoludur. Ancak, Türkiye, bu gerçeği anlamaktan uzak bir iktidar ve muhalefet yönetiminin kıskacı altındadır. Türkiye’de siyasi tıkanıklığın temel nedenlerinden biri, siyasetin ilke ve ideoloji temelinde tartışılmasından ziyade özne ve söylem karşıtlığına dönüşmesidir.

MİLLİ DEVRİMCİ KÖKLERDEN NEO LİBERAL KİMLİK SİYASETİNE

Türkiye’nin milli devrimci köklerinden kopuşu, dışa ve Atlantik sistemine bağımlı hale gelmesiyle başlar. 80’li yıllarda değişim ve dönüşüm, Özal yönetimiyle hayata geçirilirken, 2002’de AKP iktidarıyla yeni bir boyut kazanır.

Üzücü olan ise, umut ve alternatif olması beklenen ana muhalefetin de milli devrimci köklerden ve Atatürk ilkelerinin önemini kavramaktan uzaklaşmasıdır. CHP’yi Yeni CHP olarak adlandırıp, kuruluş ilkelerine mesafeli yaklaşma, yeni kavramlar türeterek yeniden formüle etme çabalarını anlamak mümkün değildir.

Eşit yurttaşlık, Dersim, Yeni bir tarih okuması, Tarihimizle yüzleşmek gibi kavram ve söylemler değişim ve dönüşümün kavramsal yansımaları arasında yer alır. Altı Ok’a uzak kesimlerle yürütülen ilişkiler, CHP ideolojisiyle bağdaşmayan kişilerin partide önemli yerlere getirilmeleri de değişim ve dönüşümün bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Cumhuriyeti kuran ideolojinin en önemli unsurlarından biri, “Milli” olmayı temel alması ve devrimleri bu temel üzerinde inşa etmesidir. Milli Mücadele ve Milli devlet kavramları üzerine oturan Atatürk devrimleri, emperyalizmle mücadelenin, tam bağımsız, başı dik, tüm dünyanın hayranlığını kazanmış, yurtta ve dünyada barıştan yana güçlü bir Türkiye’nin en önemli teminatıdır kuşkusuz.

Milli devrimci anlayıştan etnik kimlik siyasetini ön plana çıkaran siyasete yöneliş, değişim ve dönüşümün önemli parametrelerinden biri olarak görülmektedir. Atatürk ilkeleri, Cumhuriyetin kuruluş değerleri, zaten özünde eşitlik ve özgürlük anlayışını içerir. Bu nedenle, eşitlik ve özgürlük kavramlarını, Atatürk’ün toplumu birleştirme anlayışının tam karşıtı olan etnik kimlik siyasetine uyarlama ve meşrulaştırma çabaları asla kabul edilemez.

Atatürk ilkelerinin temel unsurlarından biri emperyalizme karşı duruştur. Sevr’i yırtıp atarak, emperyalizme karşı dünyanın sayılı mücadelelerinden biri ortaya konarak Cumhuriyetimizin temeli atılmıştır. İşte bu nedenledir ki, Sevr’in mimarları Kemalizmi önlerinde en büyük engel olarak görürler ve  hedef alırlar. Rand Corporation, Chatham House, CFR gibi kuruluşların raporlarında dikkat çeken ortak vurgu, Türkiye’nin Atatürkçü köklerinden uzaklaştırılarak, değişimin ve dönüşümün önünü açacak politikaların desteklenmesidir. Değişim ve dönüşümden anlaşılan, Kemalist Türkiye’nin tasfiyesi ve yerine etnik, dini kimlik siyasetinin ön planda olduğu bölünmüş bit Türkiye’nin, Atlantik sistemine uyumlu bir sözde “demokrasi” modelinin inşasıdır.

TÜRKİYE’NİN ÖNÜNDEKİ IŞIK

Atatürk ilkelerinden, Cumhuriyetin kuruluş değerlerinden uzaklaşan Türkiye’nin, bu değerleri nasıl geri kazanabileceği, kıskaçtan nasıl kurtulacağı, nasıl somut adımlar atılabileceği, önümüzdeki en önemli tartışma konularından biri olmalıdır. Atatürk’ün açtığı yolda ilerlemek, içi boşaltılmış, vitrin Atatürkçülüğü ile yanlışların üstünü örtmek değil, Atatürk ilkelerini harfiyen hayata geçirecek iradeyi ortaya koyabilmekle mümkündür.

Türk Milleti’nin yüreğindeki gerçek kahramanlardan biri,  değerli gazeteci Uğur Mumcu’nun bir cümlesini hatırlatmak isterim:  “ Ben Atatürkçüyüm diyen adamın göğsünü gere gere ‘Ben emperyalizme, kapitalizme karşıyım’ demesi gerekir “

Atatürk’ü küresel sermaye lobilerinde, emperyalist projelerin üretildiği,Türkiye karşıtı raporların yazıldığı kuruluşlarda, tarikatlere, bölücülere özgürlük diye haykıranların, soykırım yalancılarının toplantılarında bulamazsınız. Atatürk’ü, Türk Milletine emanet ettiği ilkelerde, Cumhuriyetimizin kuruluş değerlerinde ve elbette, ilelebet yaşatacağımız Türkiye Cumhuriyeti’nin her karış toprağında bulursunuz.

Kıskaçtaki Türkiye ve çıkış yolu

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 24 Kasım 2019, 19:35

    Abla 80 den önceye git biraz konuyu tam kavramak için.
    https://www.veryansintv.com/1938den-2019a-karsi-devrim/

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!