Körfez’deki barış, Türkiye’yi vurur mu? Karşı cephenin hamlesi mi?

featured

Körfez krizi bugün resmen sona erdi. Peki kritik anlaşma Türkiye’yi nasıl etkileyecek? Prof. Dr. Hasan
Ünal’a göre Riyad’ın Atina’ya savaş uçağı gönderme kararı anlaşmaya dair bazı kuşkular yaratıyor. Ünal şu soruyu soruyor: Suudi Arabistan-Katar uzlaşması Türkiye’nin girişimlerinden ziyade Türkiye karşıtı cephenin kotardığı bir uzlaşma mı?

VERYANSIN TV

Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır ve Bahreyn’in Katar ile tüm diplomatik ilişkilerini dondurması ve hava sahalarını Doha’ya kapatmalarıyla başlayan “Körfez krizi”, 3,5 yılın ardından bugün resmen sona erdi.

Kuveyt Dışişleri Bakanı Ahmed Nasır Muhammed es-Sabah,konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Suudi Arabistan ile Katar arasındaki kara, deniz ve hava sınırlarının açılması için anlaşmaya varılmasının ardından Körfez ülkeleri ile Katar arasındaki amborgo kaldırılmıştır” dedi.

Son yıllarda Türkiye’ye aktardığı sermaye ve yatırımlarla dikkat çeken, Tank palet fabrikasının devrinin ardından Borsa İstanbul’un da yüzde 10 hissesini satın alan Katar’la yapılan anlaşma, Türkiye’nin de gündeminde. 

41. Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) zirvesi, Suudi Arabistan’ın kuzeybatısında yer alan tarihi El-Ula kentinde bir vadide inşa edilen dışı aynalarla kaplı “Maraya Salonu”nda gerçekleşti. Zirvede  ABD Başkanı Donald Trump’ın damadı ve Orta Doğu Özel Danışmanı Jared Kushner’ın yanı sıra Katar’a yönelik ambargoya katılan Mısır Dışişleri Bakanı Sami Şükrü de zirveye katılan isimler arasında yer alıyor.

Krizin başladığı dönemde Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Mısır, Katar’a 13 maddelik bir talep listesi yollamıştı.

Maddeler arasında Katar’daki Türk üssünün de kapatılması talep ediliyordu.

13 madde şöyleydi:

1. İran’la diplomatik ilişkileri kes ve İran’daki ofislerini kapat. İran Devrim Muhafızları üyelerini Katar’dan gönder. İran’la askeri işbirliğini sonlandır. İran’la ticarette ABD yaptırımlarına uy.

2. Müslüman Kardeşler, DEAŞ, El Kaide ve Lübnan Hizbullah’ı gibi ‘terörist organizasyonlarla’ ilişkini bitir. Resmi olarak bu yapıları terörist ilan et.

3. Al Jazeera’yi ve bağlantılı istasyonlarını kapat.

4. Arabi21, Rassd, Al Arabiya Al-Jadeed ve Middle East Eye da dahil olmak üzere direk veya dolaylı yoldan Katar fonlu olan medya kuruluşlarını kapat.

5. Türkiye’nin Katar’daki askeri varlığını derhal iptal et. Katar toprağında Türkiye’yle askeri işbirliğini bitir.

6. Suudi Arabistan, BAE, Mısır, Bahreyn, ABD, Kanada ve diğer ülkeler tarafından terörist olarak görülen kişiler, gruplar ve organizasyonlara her türlü yardımı kes.

7. Suudi Arabistan, BAE, Mısır ve Bahreyn tarafından aranan teröristleri teslim et. Mal varlıklarını dondur. Hareketleri ve finansal durumları ile ilgili istenen bilgileri paylaş.

8. Başka ülkelerin içişlerine karışmayı kes. Suudi Arabistan, BAE, Mısır ve Bahreyn vatandaşlarına Katar vatandaşlığı verme. Katar vatandaşlığı bulunanların kendi ülkelerinin yasalarını ihlal etmeleri durumunda pasaportlarını iptal et.

9. Suudi Arabistan, BAE, Mısır ve Bahreyn’deki muhalif gruplarla tüm ilişkileri kes. Katar’ın bu gruplarla önceki ilişkileri ve bu gruplara sunduğu desteğin tüm belgelerini teslim et.

10. Katar’ın politikaları nedeniyle son yıllarda yaşanan can ve mal kayıpları için tazminat öde. Tazminat miktarı daha sonra Katar’la birlikte belirlenecek.

11. Askeri, politik, sosyal ve ekonomik olarak diğer Körfez ve Arap ülkeleriyle 2014’te Suudi Arabistan’da belirlenen çizgiye gel.

12. Tüm talepler Katar’a ulaştıktan sonra 10 gün içerisinde kabul edilmezse, talep listesi geçersiz olacaktır. Bu döküman, Katar’ın talepleri kabul etmemesi durumunda ülkelerin ne yapacağını açıklamaz.

13. Taleplerin kabulünden sonra ilk yıl için aylık denetimlere razı ol. İkinci yılda her çeyrekte, takip eden 10 yılda ise yıllık denetimleri kabul et. 

Krizin bitmesinin ardından söz konusu maddelerin revize edildiği iddia edilse de konuya ilişkin resmi bir açıklama yapılmaması dikkatleri normalleşme görüşmelerinin Türkiye’ye nasıl etkileyeceğine çevrildi.

Maltepe Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Ünal’a göre de Katar’la Körfez ülkeleri arasındaki ilişkilerin normalleşmesi ABD’de yapılan seçimlerin ardından beklenen bir gelişmeydi. Ünal Ankara-Riyad hattında yapılan görüşmelerin de bu beklentileri artırdığını, ayrıca Türkiye’nin de bu uzlaşı sürecinin içerisinde yer aldığına yönelik güçlü bir gösterge olarak okunabileceğini belirtti.

RİYAD’IN YUNANİSTAN KARARI

Ancak 4 Ocak’ta Suudi Arabistan’ın Yunanistan’a F-15 uçaklarını göndereceğine dönük haberler Ünal’a göre bazı kuşkular yaratıyor.

Prof. Dr. Hasan Ünal şu soruları soruyor:

“Hakikaten Ankara-Riyad ilişkileri normalleşiyorsa o zaman Suudi Arabistan Yunanistan’a bu uçakları neden gönderiyor?

Acaba bu haberler mi yanlış?

Suudi Arabistan-Katar uzlaşması Türkiye’nin girişimlerinden ziyade Türkiye karşıtı cephenin kotardığı bir uzlaşma mı?  Anlaşma, Katar’ı Körfez aile birliği içine çekerken, aslında Türkiye karşıtı cepheyi genişletmeye yönelik bir girişim mi?”

“Bu sorunun yanıtını önümüzdeki günlerde verebileceğiz. “ diyen Ünal’ın Veryansın Tv’ye yaptığı değerlendirmeler şöyle:

ANKARA-RİYAD İLİŞKİLERİ

“Geçen yılın sonlarına doğru Suudi Arabistan’ın kralı ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan arasında telefon diplomasisi oldu. Bu görüşmeler daha çok G-20’nin yıllık toplantısının nasıl yapılacağı ile ilgiliydi. Ama esas olarak Ankara-Riyad ilişkilerinin normalleşeceği ihtimaliydi. Bu önemliydi. Çünkü Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin gergin devam etmesinin Türkiye’ye hiçbir katkısı olmadığı gibi epeyce de zararı olmaya başlamıştı. En son bunu Suudi Arabistan pazarında Türk ürünlerine yönelik resmi olmayan ama organize görünen ambargo girişiminde görmüştük. Ayrıca bütün Körfez ülkelerinin, Mısır’ın Türkiye karşıtı olması; İsrail ile ilişkilerin bozuk olması Fransa ile düşmanca ilişkilerimizin olması, Yunanistan’a yarıyordu. Yunanistan bu ülkeleri kendisine müttefik olarak kazanmaya başlamış durumdaydı. Dolayısıyla bu ilişkinin böyle sürdürülemez olduğunu hep söylüyorduk.

Türkiye ile Suudi Arabistan arasında başlayan diplomatik telefon görüşmelerinin bir yakınlaşmaya dönüşerek ilişkilerdeki normalleşmeyi beraberinde getireceği beklentisi vardı. Hatta bu beklenti Riyad ile Doha’yı Türkiye’nin bir tür uzlaşmaya teşvik edeceği, Katar’la Suudi Arabistan’ın arasının Türkiye tarafından bulunacağı yönündeydi. Dünkü haberleri ele alınca böyle değerlendirmek mümkün. Türkiye Dışişleri Bakanlığı da bu uzlaşmadan çok memnun olduğunu açıkladığına göre, Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki telefon diplomasisinin olumlu sonuçlarını görüyoruz demek mümkün.

BU NE PERHİZ BU NE LAHANA TURŞUSU?

Ancak beklenmeyen şey şu. Önce Yunan basınına düşen sonra da Türk basını tarafından verilen haberler.. Suudi Arabistan Doğu Akdeniz’de yapılan ve Türkiye karşıtı icra edilen tatbikat için Yunanistan’ın F-15 savaş uçaklarını gönderiyor olması. F-15’leri de Yunanistan hep almak isteyen bir ülkeydi. Yunanların hep almak isteyip de alamadıkları uçak tipi. Ayrıca bu uçakları Yunan pilotların da kullanacağı haberleri var. İlk akla gelen soru şu: Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?

“Hakikaten Ankara-Riyad ilişkileri normalleşiyorsa o zaman Suudi Arabistan Yunansitan’a bu uçakları neden gönderiyor? Acaba bu haberler mi yanlış? Suudi Arabistan-Katar uzlaşması Türkiye’nin girişimlerinden ziyade Türkiye karşıtı cephenin kotardığı bir uzlaşma mı?  Anlaşma, Katar’ı Körfez aile birliği içine çekerken, aslında Türkiye karşıtı cepheyi genişletmeye yönelik bir girişim mi?” Bu soruların yanıtını önümüzdeki günlerde verebileceğiz.

‘YUNANİSTAN’ KARARI RİYAD’DAKİ İKİLİK Mİ?

Şöyle de değerlendirilebilir… Kral Selman ve etrafındakilerle, Veliaht Prens ve etrafındakilerin farklı farklı girişimlerinin ve politik tercihlerinin devam etmekte olduğu da söylenebilir.

Kral Selman daha muhafazakar ve Türkiye ile ilişkileri çok yıpratmamaktan yana olan bir isim. Selman, Katar’a yönelik ambargonun iyi sonuçlar vermediğini, Türkiye’yi oraya getirdiğini, Amerika’yı olumsuz etkilediği, İran’ın Katar’a kucak açmasının Riyad’ın çıkarlarına ters olduğunu söylüyor.  Veliaht Prens’in ise Kaşıkçı cinayetinden itibaren Türkiye karşıtı politikalarla dikkat çeken bir karakteri var.  Dolayısıyla Yunanistan’a jet gönderilmesi bu iki isim arasındaki bir farklılığın bir sonucu olabilir mi?

‘TÜRKİYE KARŞITI KUTUPLAŞMA ARTABİLİR’

Ama Türkiye’nin yardım ve desteğiyle bu yakınlaşma gerçekleştiyse ve Prens’in Yunanistan’a uçak gönderme kararı daha önce verilmiş bir karar ise, o zaman daha farklı gelişmeler ortaya çıkabilir.

Şu anda kesin bir şey söylemek için erken. Ama birçok gelişmeye de geve olaylar bütününün başlangıcındayız.

Körfez anlaşması Türkiye karşıtı bir cephenin uzlaşısıysa Libya başta olmak üzere Kıbrıs ve Yunanistan cephesinde Türkiye aleyhine kutuplaşma artabilir. “

Körfez’deki barış, Türkiye’yi vurur mu? Karşı cephenin hamlesi mi?

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. Sn Hasan Ünal beye öncelikle bir eleştiri yapacağım. Uzun süredir izlediğim değerli bir akademisyen. Fakat hiç bir zaman net bir cevabı yoktur. 10 seçenek varsa ortalama bir kişi 4/5 seçeneği görür Hasan bey geri kalanı ekler. Koca bir yazı okuduk sorunun cevabına yönelik net bir cevap yok. Acaba Türkiye mi yaptı? Yaptıysa F15 ne? Selman Türkiye’yi önemsiyor Acaba F15 i MBS Mi gönderdi? Yoksa bu barış öncesi mi karar verilmişti? Yani kendi kafası karışık zaten. Bu iyi bir analiz ve değerlendirme değil iyi okuma yapamıyor.
    Bence Azerbaycan üzeri İsrail’in yaptığı yakınlaşma çabası, Katar üzeri çözülmesi daha kolay bir yolla Türkiye’ye baskı hamlesi.SETA İ.Kalın projeksiyonu İsrail ile normalleşme. Bunu Biden seçim süreci ve sonrasına yönelik okumaları ile öngördükleri şey tansiyonun düşürülmesi İsrail ile normalleşecek Amerika ile sulh sükun temin etmek. Önce Katar’ın barışması Türkiye’nin süreçten memnuniyeti bunu ifade ediyor. Fakat UAE merkezli İsrail eksenli barış projeleri Kaçınılmaz çatışmayı asla önleyemeyecek. Zıtlar arası gerilim bu tür işlerle yatışamaz. Çünkü bölgenin jeopolitiğinin bu çok Merkezli çekişmeyi kaldırması mümkün değil.
    Kısacası bu yaklaşım SETA nın istediği İsrail’in sevindiği Suudun mecbur kaldığı fakat temel sorunun çözülmediği bir gelişmedir.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!