Korona bizi aslında bakın neyle karşılaştırıyor?

featured

Uzman Klinik Psikolog Zeynep Yaşar yazdı…

Koronavirüs, ruhunu şokla felç etmektense okşayan, okşarken başka çeldirici yandaşlarının yardımıyla uyuşturan ve aslında hapseden neoliberal politikalara alışmış ve yabancılaşmışlığın bedelini ödeyen bireyleri Maslov’un, ihtiyaç hiyerarşisinde bahsettiği birincil gereksinimlerinin (fizyolojik, güvenlik, ait olma, sevgi, saygınlık ve kendini gerçekleştirme) her biri ile beraber evlere hapsetti (Maslow, 1954).

Daha oldukça erken fakat klinik terapi süreçlerinde görüyoruz ki ortaya çıkan savunma düzenekleri kimilerinde daha ilkel , kimilerinde daha gelişkin olarak karşımıza çıkıyor. Obsesif kompulsif kaygı bozukluğu olan biri virus ile ilgili bir şey öğrenmeme ya da her şeyi öğrenme tavrı geliştirebilirken, Hipokondri olan (halk arasında hastalık hastası olarak adlandırılmaktadır) kendi kendilerine Korona teşhisi koyabiliyor.

Ya da depresif yapıda olan insanlığın bunu hak ettiği sonucuna varırken, paranoid çekirdeği olanlar ise komplo teorileri geliştiriyorlar. Bir de yasaya karşı yasa koyan, oyun kuran ve bundan haz alan sapkınlar (sıklıkla sapkınlık sadece cinsel sapkınlıklar gibi düşünülse de aslında bundan çok daha ötedir) dedikodular ve yalan haberleri yayma eğilimiyle ötekileri kaygının kucağına atarak haz alma peşinde olabiliyorlar. Bu bahsettiklerimiz elbette bilincdışı süreçten itibaren oluyor. Yalnız kalma, karantina, bulaşıcı hastalık korkusundan dolayı bireylerde depresyon ve kaygı temelli çeşitli bozukluklar görülebiliyor.

KORONA VE PSİKOLOJİ ÜZERİNE ÇALIŞMALARDAN ÖRNEKLER

Roma Üniversitesi Psikiyatri bölümünden R.Rossi ve arkadaşlarının korona sürecini en ağır atlatan ülkelerden biri olan İtalya’da internet üzerinden yaptıkları anketlerde karantina ve salgına bağlı olarak TSSB (travma sonrası stres bozukluğu), depresyon, anksiyete, uyku bozuklukları ve  uyum bozukluğu semptomları sonucuna ulaşılmıştır.

Benzer şekilde Hawryluck ve arkadaşları SARS için karantinaya maruz kalan kişilerin travma sonrası stres bozukluğu ve depresyon belirtileri gösterdiğini gösteren  bir çalışma yayınlamışlardı.

Çin Ruh Sağlığı Derneği Psikanaliz Komitesi Başkan Yardımcısı Dr Jianyin Qiu  ve arkadaşlarının (2020) yaptığı sonuçlar da benzer psikolojik etkiler gösterdiğini kanıtlamış, %64.73’unu kadınların oluşturduğu çalışmada kadınların erkeklere göre psikolojik olarak daha fazla etkilendiğini, fakat en riskli grubun sosyal medya kullanımlarının üzerlerindeki stresi etkileme potansiyeli sebebiyle 18-30 yaş arası olduğunu ortaya koymuştur.

BİREY VE TOPLUM

Duyguların psikolojik, davranışsal ve fizyolojik etkilerinin açıkça ortaya çıktığı böyle dönemlerde yaşama arzusu ile ölüm arasındaki çatışma insanı korku haline, kaygıya sevk edebilir. Kaygıyı diğer duygudurumlardan ayıran en belirgin özelliklerinden biri de varoluşla ve beraberindeki ıstıraplarıyla ilişkili bir duygu olmasıdır. Bu yüzden korona günlerinde içimizden çıkan kaygıya kulak vermeli, ıstırabını doğru anlamalıyız.

Godot’u Beklerken’de Beckett’in “İnsan biliyorsa sabretmekten yılmaz” sözü bilinmeyenin birey üzerindeki etkisini açıklar niteliktedir. Fakat bireysel sabırdan öte bilinmeyene beraber katlanabilmek, kaygının çaresizliğinde öteki ile elele sakinleşebilmek, ötekine yer açabilmek olarak zor ama elzem bir ihtiyaç halinde karşımıza çıkıyor çıkacaktır.

Öteki ile bütünleştiğimiz zaman kaygımızın yatışacağını ülkeler arası maske, ilaç ve test yardımlaşmalarında en basit haliyle görüyoruz… Almanın ama vermenin verebilmenin. Ülkelerin birbirlerine gönderdikleri kutuların üzerinde düştükleri notlar öylesine yazılmamış ve bir olabilmenin iyileştiriciliği üzerine vurgu niyetindedir. Örneğin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin İtalya’ya gönderdiği yardım kutularının üzerinde Mevlana’nın “ümitsizliğin ardında nice ümitler var…Karanlığın ardında nice güneşler var…” notu ya da  İtalya’ya Çin Halk Cumhuriyeti’nden giden kolilerin üzerindeki Seneca’dan bir şiir “bizler aynı denizin dalgaları, aynı ağacın yaprakları, aynı bahçenin çiçekleriyiz” ve Japonya’dan Çin’e giden yardımların üzerindeki Budist atasözü “Farklı dağlara, nehirlere sahip olsak da aynı güneşi, ayı ve gökyüzünü paylaşıyoruz.”

Toplumsal olarak birbirimizden sorumlu olduğumuz korona günlerinde kaygıların taşması ve sınırsızlaşmasına örnek olarak ‘gereksiz’ stokçuluğu, alışveriş marketlerinde bomboş kalan rafları, ötekini düşünmeden ne bulursa hepsini alma eğiliminde olan bireyin hayatta kalma mücadelesi olarak eyleme döküşünü verebiliriz. Aslında kendini özgür zanneden neoliberal özne kendi kölesi haline gelmiş ve ötekilerle amaçtan yoksun bir iletişimdeyken tüm bu düzensizlik içindeki düzenini sorgular hale de geldiği için aslında Korona virüsü sadece sağlıkla ilgili bir sorun olarak değil aynı zamanda bir sistem sorunu olarak da kasımıza çıkmaktadır. Ötekilerle olan ilişki kurma şekli ve gerçekdışılığını Fromm ‘işitme pozu’ örneğini vererek kuramsallığa yaklaştırmıştır. Kişilerin işitme pozu vererek birbirleriyle konuştuklarından fakat birbirlerini duymadıklarından bahsetmiştir(Fromm, 1962). Fotoğraflarda, kafelerde birbiri yanında görülen bireyler aslında ne kadar birbirlerinin yanındalar? Paylaştıkları, paylaşmadıkları nedir? Dayanıştığınız, hayatımızda ötekine yer açabildiğimiz, yanında olmamız gerektiğinde koşulsuz orada olabildiğimiz, ‘ben’ değil ‘biz’ olabildiğimiz zaman, hem de her şeye rağmen, işte Fromm’un işitme pozunu vermiyoruz.Yani gerçek oluyor, gerçekleşiyoruz.

S.Reicher ve J.Drury , Corona sürecinin başlamasından kısa süre sonra The Psychologist’te yayınladıkları yazılarında ( Reicher, S., Drury, J.,2020) ‘ben’ yerine ‘biz’ diye düşünmeye başladığımızda, yani ortak bir sosyal kimlik duygusu geliştirdiğimizde, iş birliği potansiyelimizin arttığını, birbirlerimizi desteklediğimizi, en fazla ihtiyaç sahibinin en yeterli yardıma erişiminin olabildiğini yazdılar. Aynı yazıda bireysel tehditten ziyade bir grup tehdit ile karşı karşıya olduğunda halkın tepkisinin daha güçlü olduğu sonucundan John Drury, Holly Carter ve arkadaşlarının 2013 senesinde ‘Kitle dekontaminasyonu sırasında iletişimin etkisi’ üzerine yaptıkları araştırmadan örnek vererek anlatıyor. (Carter,2013)

KOLLEKTİF BİLİNÇ VE ÖZ DİSİPLİN

Böylesine kritik süreçlerden geçerken kolektif bilinç ve öz disiplinin ne denli önemli olduğunu bir kere daha görüyoruz. Örnek olarak Prato, İtalya örneğini verebiliriz. İtalya’da Korona virüsünü yayacaklar sebebiyle ırkçı söylemlere maruz kalan Çinliler tüm dünyaya örnek teşkil ettiler. Toskana bölgesinin bir şehri olan ve İtalya’nın en büyük Çinli topluluğunun yaşadığı Prato’da kollektif bilinç örneği göstererek (ki bu birlik olabilmekten geçer ) titiz bir disiplinle Çin’de olduğu gibi sosyal izolasyon kurallarına uydukları için İtalya sınırları içindeki en düşük vaka sayısı ile tarihe geçtiler. Sonuç, Prato’nun Çinli topluluğunda hiç Çovid-19 teşhisi yapılmadı (Reuters, 2020).

Dürtülerini bastırarak uygarlığı oluşturan insanlık gibi sistemlerde toplumsal refahı engelleyecek her şeyi kendi sistemince bastırabilmelidir. Listenin ilk başına kamuculuk konulabilir. Sürecin psikolojik boyutu ve birey üzerine sonuçları hakkında sonraki süreçlerde daha sağlıklı veriler toparlayabileceğiz. Ama şimdilik diyebiliriz ki korona sürecinde daha da açığa çıkan buhranlar yerlerini bireylerin oluşturduğu toplumların refahı üzerine bir ortak karar alınmazsa daha da derinleştirebilme potansiyelindeler. Hızlı bir biçimde iyileşmeyi yani terapötik coşkuyu reddederken Freud, terapötik sürecin bir yanının altını çiziyordu. Bunu şimdilerde korona virüsünün de toplumlar üzerindeki dönüşümünü kesin, hızlı ve coşkulu olacağına inananlar tekrar düşünmeliler. Hız ve radikallikler gerçeklik zeminine oturamazlar. Bir dönüşüm ancak bireyler, dolayısıyla toplumlar süreci doğru okuyabilir ve kendi aralarında dayanışabilirlerse zamana yayılarak sağlıklı bir şekilde gerçekleşecektir. Şüphesiz ki bir çok anlamda bir devrin bitişi ve başka bir devrin başlaması demek olacaktır. Ama bu dönüşümün kimyasını belirleyecek olan insanların toplumsal bilince ulaşması ve devletler düzeyinde uygulanması gereken kamucu ve dünyacı değişikliklerdir.

YENİ İNSAN MODELİ

Fromm’un ‘yeni insan’ modelini hatırlayalım: “…Doğmakta olan bir dünyanın ancak eğer yeni bir insan tipi ortaya çıkarsa varlık kazanabileceğine inanıyorum. Bu insan, eski kan ve toprak bağlarından doğmuş ve kendisini insanın oğlu olarak kabul eden, insan ırkını ve yaşama bağlılığı başka her şeyden çok olan bir dünya vatandaşı ülkesini insanlığı sevdiği için seven ve yargısı kabileye ilişkin bağlılıklarla çarpıtılmamış biridir.” (Fromm, 1962).

Kaynakça

Carter, H., Drury, J., Rubin, G.J., Williams, R. and Amlôt, R. (2013), “The effect of communication during mass decontamination”, Disaster Prevention and Management, Vol. 22 No. 2, pp. 132-147.

Fromm,E.(1962). Yeni Bir Insan Yeni Bir Toplum, Say Yayınları, p.50.

Hawryluck L, Gold WL, Robinson S, Pogorski S, Galea S, Styra R. SARS control and psychological effects of quarantine, Toronto, Canada. Emerg Infect Dis. 2004;10:1206–12.

Maslow, A. H. (1954). Personality and Motivation. Harlow, England: Longman, 1, 987.

Reicher, S., Drury, J.,(2020, March 15), “Don’t personalise, collectivise!”, The British Psychological Society, The Psychologist.

Reuters. (APRIL 1, 2020). From zero to hero: Italy’s Chinese help beat coronavirus, Silvia Ognibene,  https://www.reuters.com/article/health-coronavirus-italy-chinese/rpt-from-zero-to-hero-italys-chinese-help-beat-coronavirus-idUSL8N2BP1PT adresinden alındı.

Rossi, R., Socci V., Talevi,D., Mensi, S., Niolu, C., Pacitti, F.,  Di Marco, A.,   Rossi, A.,  Siracusano, A., Di Lorenzo,G. (2020, April 14).       COVID-19 pandemic and lockdown measures impact on mental health among the general population in Italy. An N=18147 web-based  survey. https://doi.org/10.1101/2020.04.09.20057802.

Qiu, Jianyin & Shen, Bin & Zhao, Min & Wang, Zhen & Xie, Bin & Xu, Yifeng. (2020). A nationwide survey of psychological distress among Chinese people in the COVID-19 epidemic: implications and policy recommendations. General Psychiatry. 33. e100213. 10.1136/gpsych-2020-100213.

Korona bizi aslında bakın neyle karşılaştırıyor?

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!