Kozlu’nun sağırları Soma’da kükremişti

featured

Şenol Demirci yazdı…

Medya ahlakı konulu ikinci yazım da yine geçmişte yaşanan, yine çöpe giden bir haber araştırma dosyası…

Bu sefer havuz medyasında çalışıyordum…

Gündem, Soma’da yaşanan maden kazasıydı… Soma’da 2014 yılında yaşanan ve 301 cana mal olan üzücü kaza sonrasında muhalif basın, haklı olarak özel teşebbüse ait olan maden kazasında baş sorumluluğu hükümete yüklüyordu… Buraya kadar her şey olması gerektiği gibiydi… Madenin, özel sektör olması devletin can güvenliğini sağlama konusundaki sorumluluğunu ortadan kaldıramazdı… Yazıl her yazı, her eleştiri bence yerinde ve olması gerektiği gibiydi…

Devlet, devlet olmanın gereğini yerine getirecek, denetimlerini olması gerektiği gibi yapacaktı…

Buraya kadar her şey normal…

Medya görevini yapıyor, eleştiriyor, hesap verilmesini istiyordu…

KOZLU FACİASI VE BASIN

Yakın tarihimizdeki ilk büyük maden kazası 1992 yılında Zonguldak Kozlu’da meydana gelmiş, grizu patlaması sonrasında 262 madencimiz yaşamını yitirmişti.

Ülke kahrından yıkılmıştı…

Cumhurbaşkanı Turgut Özal, DYP-SHP koalisyonuyla kurulan hükümetin başındaki isim ise Süleyman Demirel’di. Kaza sonrasında hazırlanan raporda, madenlerdeki teknolojik donanım yetersizliğinin patlama ve sonrasındaki yaşanan ölümlerin nedeni olarak açıklanmıştı. Rapora göre, maden, devlet işlemesi olması asabiyle, sorumlu doğrudan hükümetti, bakanlıktı.

Gazeteler ve köşe yazarları sorumluları yerden yere vurmalıydı, öyle mi?

Safsınız, saf!

PATRONUNUN SESİ KALEMŞÖRLER

Soma faciasında başbakanı ve bakanları ısrarla sorumlu tutan ve istifaya davet eden ünlü köşe yazarı gazetecilerimiz (Başta Hürriyet ve Cumhuriyet olmak üzere) Kozlu faciasında neler kaleme almış, nasıl haberleştirmişti? 

Merak ettim ve Beyazıt’taki Basın Müzesinde söz konusu gazete haberlerini ve köşe yazılarını gün gün taradım…

O tarihlerde, Hürriyet Gazetesi amansız bir Turgut Özal ve partisi ANAP’ın düşmanıydı… 1991 genel seçimleri öncesinde açıktan DYP ve Süleyman Demirel desteklemiş DYP-SHP koalisyonu için açıktan çalışmıştı…

Yani, ne ile karşılaşacağımı tahmin edebiliyordum!

Cumhuriyet Gazetesi mevzusuna hiç girmeyeyim…

Dün ne ise bugün de o!

Gazete, sahibinin sesidir!

Şimdilerde suyu çıktı çıkmasına ama “Yandaşlık” eski bir medya geleneğiydi…

KOZLU FACİASINA NE YAZDILAR?

Madenleri o tarihte devlet işletiyordu ve bu donanımları hayata geçirmekle yükümlüydü. Üzücü kaza sonrasında “Haklı olarak” Erdoğan hükümetine ve bakanlarına sık aralıklarla ağır eleştirilerde bulunan Türk medyasının keskin kalemleri Uğur Dündar, Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk ve Emin Çölaşan, 1992 yılında Kozlu maden faciası sonrasında 262 kişinin ölümüyle ilgili ne yazmıştı?

Bu sorunun yanıtını gazete arşivlerinde aradım. Bu üç isim de o tarihte Hürriyet Gazetesi’nde çalışıyordu. Keskin üç kalemin köşelerinde Kozlu maden kazası ile ilgili sadece birer kısa yazı yazdığını, ilahiyatçı Öztürk Hoca ise köşesinden Fatiha dahi istemediğine tanık oldum.

O TARİHTE SORUMLU BULUNAMAMIŞ!

Sahibi oldukları köşelerinin “küçük bir bölümünü” Kozlu’da ölen 262 kişiye ayıran bu kalemlerin, sonraki günlerde konuya kıyısından ne köşesinden değinmişler. 

Üç yazarın bir ortak noktası ise başbakan Süleyman Demirel ve enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ersin Faralyalı’ya, ne de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Moğultay’a yönelik istifa çağrısında bulunmamış. Hükümete ve sorumlulara yönelik tek bir eleştiri yöneltilmemiş. Kısacası, o tarihte 262 ölümle ilgili olarak sorumlu arama uğraşına hiiiç girmemişler.

Başbakan ve bakanların Kozlu’ya taziye ziyaretinde bulunmamışlar, unutmadan belirteyim!

Bir diğer merakım öğrenci gösterilerinde atılan sloganlar, taşınan pankartlarda neler vardı? Kozlu faciasından sonra tüm yurtta sadece iki eylem olmuş. Solcu öğrencilerce gerçekleştirilen bu eylemlerde kullanılan sloganlarda ne başbakana ne de sorumlu bakanlara bir gönderme yapılmamış. Öğrenciler, sorumluluğu kapitalizme yüklemiş…

Ne ülke ama!

ŞEFKATLİ ÇÖLAŞAN!

Soma’da yaşanan faciayla birlikte hükümete ağır eleştiriler yönelten Sözcü Gazetesi köşe yazarı Emin Çölaşan Zonguldak Kozlu’da kaşanan maden kazasının yaşandığı tarihte Hürriyet Gazetesi’nde yazıyordu. Çölaşan, 5 Mart tarihindeki köşesinin küçük bir bölümünü Kozlu maden faciasına ayırmış. Çölaşan, yazısında dönemin başbakanı Süleyman Demirel’e, Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü’ye, ne Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanına ne de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanına tek bir eleştiri getirmemiş.

Çölaşan, bu kısa yazısının ardından bir daha Kozlu’da ölen 262 maden işçisiyle ilgili tek satır söz etmemiş.

Çölaşan’ın kısaca söz ettiği Kozlu kazasıyla ilgili yazısının en ağır cümleleri şöyle: “Önceki gece Zonguldak’ta yeni bir facia yaşandı ve çok sayıda fukara maden işçimiz yerin yüzlerce metre altında can verdi. Bu kaçıncı maden kazası? Şimdi her kafadan bir ses çıkacak, herkes birbirini suçlayacak. Nutuklar atılacak, mesajlar yayımlanacak, cenazeler törenle kaldırılacak. Ve birkaç gün sonra her şey unutulacak…”

HALKIN AVUKATI DÜNDAR!

Soma faciası sonrasında Erdoğan hükümetine ağır eleştireler yönelten Uğur Dündar da 1992 yılındaki, yani Kozlu grizu faciasının yaşandığı tarihte Hürriyet Gazetesi’nde yazıyordu.  Soma’da yaşanan kaza sonrasında tüm köşe yazılarını Soma’ya ayıran Dündar, 301 şehidin verilmesinde tek sorumluluğunu ısrarla AK Parti hükümetine yüklüyordu. Dündar’ın son yazısı dikkate değer ve sert tespitler içeriyor. Dündar, Sözcü Gazetesi’ndeki yazısında, “Bu yazıyı kesip saklamanızı öneriyorum. Zira Soma felaketinin ardındaki nedenleri açıklayacağım. Hemen belirteyim, 301 işçimizi, AKP iktidarının maden politikası yani, Soma’daki kömür yataklarının kiralanması sırasında öne sürülen koşullar öldürdü!” diyor.

Güzel ve çarpıcı değil mi?

Çünkü gazetecilik yapmış!

Peki, Dündar 1992 yılında yaşanan Kozlu faciasıyla birlikte ölen 262 madencinin ardından ne yazmış?

Dündar, 1992 yılının Mart ayının 9’unda köşesinde sadece bir kere faciaya yer ayırmış. O da tüm köşeyi kapsamıyor ve 262 ölüyü rakam olarak dahi anmıyor. Kazanın sorumlularını aramadan ve eleştiri yöneltmeyen bir yazı kaleme alan Dündar’ın yazısının en önemli bölümü şöyle: “Alın size utanç verici bir umursamazlık örneği. Zonguldak’ta Grizu kurbanlarının toplu olarak gömüldükleri mezarları bile kaybetmedik mi?  Şimdi soruyoruz tekrar! Acaba kömür çıkarılan öteki ülkelerde de bizdeki gibi her yıl birkaç grizu patlaması oluyor mu? Olmuyor! Peki, acaba sözgelimi İngiltere’de bir grizu patlaması olsa ve bırakın yüzlerce kurbanı, bir işçi yaşamını yitirse, acaba kamuoyu bizim verdiğimiz tepkiyi mi verir? Kuşkusuz hayır!”

Merhum değerli ilahiyat profesörü Yaşar Nuri Öztürk de o dönemde Hürriyet Gazetesi yazarlarındandı ve köşesinde dini yazılar yayımlıyordu. Öztürk, kazanın yaşandığı mart ayında 6 ve 12 Mart’ta iki köşe yazısı kaleme almış… Öztürk Hoca, Kozlu madeninde yaşanan 262 ölümle ilgili tek bir cümle etmediğini gibi, ölenler için bir Fatiha dahi istememiş. 

CHP milletvekilliğinin ardından solcu Yurt Gazetesi’ne transfer olan Öztürk Hoca, Soma faciasından sonra hükümete en sert eleştirileri yapan isimlerin arasındaydı. Öztürk’ün Soma eleştirisi ağırdı: “Tarihte eşi görülmemiş bu katliam-kaza üzerine Türkiye’nin başbakanı unvanını taşıyan, aklî melekelerinin sıhhatinden dünyanın kuşku duyduğu kişi açıklama yapıyor. Suratına bakanın nevri döner. Kin, öfke, haram lokmadan fıtrat ışığını yitirmiş bir surat!”

Aynı tarihte Hürriyet Gazetesi’nin başyazarı olan CHP Milletvekili Oktay Ekşi de sadece bir defa olmak üzere Kozlu hakkında küçük bir bölüm yazı kaleme almış. Ekşi’nin yazısında da eleştiri ve sorumlulara hakkında tespitine rastlayamadım. Gazetenin o günkü yazarları arasında yer alan solun güçlü ismi Mümtaz Soysal ise Kozlu’yu bir kere dahi anmadan köşe yazılarını sürdürmüş…

Kısacası sadede geleyim!

Kozlu’da 1992 yılında yaşanan facia bizim sözde Cumhuriyetçi-Atatürkçü keskin kalemlerimiz nasıl davrandı ise Soma faciasında yandaş medya aynısını yaptı…

Vicdanın sağcısı solcusu yok beyler!

Son söz: Bizi aldığımız cevaplar değil, sorduğumuz sorular aydınlatır!

Kozlu’nun sağırları Soma’da kükremişti

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

3 Yorum

  1. 25 Nisan 2021, 12:45

    İyi güzel, Eleştirilerinize diyecek yok. Ama insan merak ediyor, sizin duruşunuz ne? İki farklı yaklaşım arasında sizin yeriniz neresi ? Hani derlerya ” Aleme verir talkını, kendi yutar salkımı” Deyimi gibi olmasın ?

  2. 2 Nisan 2021, 10:10

    Uğur dündar zamanın da yanın en az on veya yermi korumayan gezerdi bakmayın parasi cok güzünüz tok bir dünün onun kraligi vardi rahmi turan emre kongar simdi fikret bila bir dunem akpli reis uçağından eksik olmaz di bide sevilay yılmaz o da yeni chpli olmuş çevir kazı yanmasin

  3. Bizi aldığımız cevaplar değil, sorduğumuz sorular aydınlatır!, çok teşekkürler, aydınlatıcı, düşündürücü bir çalışma.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!