Kurtuluş kuruluştadır

Mehtap Kaynak yazdı…

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin en tehlikeli düşmanı siyasal düşünceye dönüşen irtica, yobazlık ve şeriat bağnazlığıdır.

Mustafa Kemal Atatürk

Bugün 28 Şubat 1997’de aldıkları MGK kararlarıyla Atatürk devrimlerini ve laik Türkiye Cumhuriyetini savunan vatansever komutanlarımızın tutsaklığının 583.günü.

Kahraman komutanlarımıza uyarılarını dikkate almadığımız için özür, milletimizi akla davet ettiği için teşekkür borçluyuz.

Hiç birimizin gündeminde olmayan değerli komutanlarımızın aldığı kararlar uygulanmış olsaydı halen sığınabileceğimiz bir devletimiz, depremde imdadımıza koşan Mehmetçiğimiz, çağdaş dünya da saygın ve onurlu bir yerimiz, sağlam bir eğitim sistemimiz ve geleceğe dair daha mutlu günlere ilişkin bir umudumuz olacaktı.

Felaketlerin birbirini kovaladığı, ahlaki, ekonomik ve insani krizin her geçen gün derinleştiği bu günlerde 28 Şubat kararlarının ne kadar haklı ve önemli olduğunu, bir kez daha görüyoruz.

Bir tek maddesine dahi bir vatansever olarak itiraz edemeyeceğiniz 28 Şubat kararları ekonomik, ahlaki ve sosyal bir iflasa doğru dolu dizgin giden Türkiye’yi dizginleme, akıl sağlığımızı ve değerlerimizi ayaklar altına alma girişimlerine direnme, kurtuluşun kuruluşta olduğunu hatırlatma, çok geç olmadan  Cumhuriyet değerlerinde ve devrimlerinde buluşma uyarısıdır.

O kararlar uygulanmış olsaydı 15 Temmuz felaketi, Suriye bataklığı, ülkemizi örümcek ağı gibi kaplayan, çocuklarımıza tecavüzün olağan hale geldiği, eğitimin devredildiği, holdingleşerek büyük bir güç ve siyasi bir oyuncu haline gelen, asalak ve sapkınlık kaynağı tarikat ve cemaatlerin yükselişi ve laik devleti yıkma projesi önlenmiş olacaktı.

28 Şubat kararlarının hiç biri uygulanamadığı gibi ‘Askeri vesayetten kurtulmak’, ’Askeri darbelere karşı çıkmak’ gibi akıl dışı iddialarla komutanlarımız ve alınan kararlar ustalıkla kriminalize edildi.

Ortaçağa ve ülkenin yıkımına giden yol haritası 2002 yılında devşirilip iktidara taşınan AKP’nin eline tutuşturulduğunda karşı devrim sürecinin en cüretkar ve kanlı sürecine girilmiş oldu.

CIA’nın Ortadoğu Masası şefi Graham Fuller, ’Kemalizm miadını doldurdu, artık Piyasacı-Küreselleşmeci İslamın  ana belirleyici olduğu Osmanlı benzeri Yeni Türkiye’nin zamanı geldi.’ derken bu yol haritasından bahsediyordu.

Paul Henze , ’Yeni  dünya düzeni ile birlikte Atatürkçülük ölmüştür. Ulus devletler dönemi bitmiştir. Türkiye, Osmanlı gibi çok kültürlü, çok dinli ve çok ırklı bir yapıyı benimsemelidir.’ diyerek Sevr’i hayata geçirmenin, ‘Yeni Türkiye’nin, içinde bulunduğumuz cehennemin işaretini veriyordu.

AKP 2007 yılında iktidarını borçlu olduğu efendilerinin talimatlarını yerine getirerek, TSK’ya yönelik kıyım ve tasfiye operasyonunu başlattı. CIA yönetimindeki bu kumpaslar sonucu laik Cumhuriyete sahip çıkan yüzlerce vatansever komutanımız, rektör, aydın ve gazetecinin yıllarca zindanlarda tutulacağı, Cumhuriyeti yıkma girişiminin ilk adımı atıldı.

Ordunun direnci kırılacak, toplum sindirilecek ve terörize edilecek, karşı devrim adım adım gerçekleştirilecekti.

Hukuksuzluklarını sürdürmekten vaz geçmeyen, kararlılığını Cumhuriyet devrimlerine duyduğu nefret ve korkudan alan iktidar, yarattığı kafa karışıklığı ve korku iklimi ile yıkım sürecini pervasızca devam ettirdi.

Eski CHP’nin tam karşıtı ABD üretimi yeni CHP ve ‘laiklik tehlikededir diyemem’ diyen Kılıçdaroğlu ise bu yıkım sürecine destek verdi.

AKP’nin neden olduğu ekonomik ve ahlaki iflas, yarısı enkaza dönüşmüş bir ülke, deprem felaketinde harekete geçemeyen bir ordu, on binlerce can kaybı, varını yoğunu haraç mezat satarak kaybetmiş yağmalanmış bir ülke, yoksullaşmış bir halk, muhalefeti, sağcısı, solcusu, iktidarıyla aklını ABD’ye teslim etmiş siyasetçiler geldiğimiz yerin özetidir.

Yaratılan korku ve sindirme iklimi ile savunamaz hale geldiğimiz, bir tekine bile yanlış diyemeyeceğimiz 28 Şubat 1997 kararlarını ve kıymetli komutanlarımızı Kemal Kılıçdaroğlu  şöyle değerlendiriyor,’28 Şubat olayı demokrasi tarihi açısından sorgulanmalı. Hedefi nedir ortaya konmalı. Kimsenin sağlıklı bir yargılama sürecine itirazı yok. Bütün darbecilere hesap sorulsun. Sadece apoletlilere değil, sivil darbecilere de hesap sorulsun. Bu süreçlerde hukuk ve adalet varsa, yargı işini siyasetin kuşatması olmadan yapabiliyorsa biz bunun her zaman yanında ve destekçisi oluruz.’(1) https://www.ntv.com.tr/turkiye/kilicdaroglu-bcg-ve-28-subat-magduruyum,JFEVD2fiW0azjHESaLqDDg

Kılıçdaroğlu, İmamoğlu kararından 28 Şubatı sorumlu tutarak şöyle diyor, ’6 yaşında sistematik bir şekilde tecavüze uğrayan bir çocuğumuzun faillerini gözaltına bile almayan iki sene boyunca görmezden gelenler bugün Ekrem İmamoğlu’nu 2 yıl 7 ay 15 gün hapis kararı ve siyasi yasakla yıldırmaya çalışıyorlar. 28 Şubatçılar, artık sarayın içindedir. Saray artık 28 Şubat zihniyetinin ta kendisidir. Bu darbeci, yasakçı zihniyetiniz batsın sizin.’ https://www.veryansintv.com/kilicdaroglu-imamoglu-kararindan-28-subati-sorumlu-tuttu/

Bir başka konuşmasında kendisinin de bir 28 Şubat mağduru olduğunu söylüyor, ’Sizlerin karşısına bir 28 Şubat mağduru olarak oturuyorum. Bu kardeşiniz 28 Şubat’ da mağdur olan kişilerden birisi. Ben de fişlendim mahkemeye gittim, dava açtım ve hakkımı aradım.28 Şubat mağdurlarıyla barışmak zorundayız, barışacağız.’ https://www.ensonhaber.com/gundem/kemal-kilicdaroglu-28-subat-magdurlarindan-birisiyim

Kemal Kılıçdaroğlu’nun rahatsız olduğu 28 Şubat 1997 MGK kararları hükümetten irticai faaliyetlerin yarattığı tehdit nedeniyle Anayasa’nın ve yasaların uygulanmasını talep etmiştir.

Tarikatların  varlığını men eden 677 sayılı yasanın ve Tevhid-i Tedrisat Kanununun hayata geçirilmesini, tarikatlara bağlı özel yurt, vakıf ve okulların Milli Eğitim Bakanlığına bağlanması gerektiğini söylemiştir.18 maddelik programında, MGK kararlarının 8 yıllık kesintisiz eğitime geçilmesi, Kuran kurslarının denetlenmesi, kıyafet kanununa riayet edilmesi, kurban derilerinin derneklere verilmemesi, Atatürk aleyhindeki eylemlerin cezalandırılması gerektiği, (Sözcü, Gündem 28.02.2022) Anayasa ve Cumhuriyet yasalarının uygulanmasından asla taviz verilmeyeceği belirtilmiştir. (Cumhuriyet,19.08.2021)

Kemal Kılıçdaroğlu’nun alınan kararların nesinden rahatsız olduğunu bilemiyoruz ama hayranlıkla tek tek okuduğumuz 28 Şubat kararları uygulansaydı AKP iktidarı emperyalizme karşı büyük bir mücadeleyle kurulmuş laik Cumhuriyeti temsil ettiği değerlerle birlikte yıkmamış, çocuklarımız tarikat şeyhlerinin çirkin emellerine teslim edilmemiş, Türkiye bir cehenneme dönüşmemiş olacaktı.

ABD tarafından yazılan, başrol oyuncusunun AKP, yardımcı oyuncunun yeni CHP olduğu felaket senaryosunun başarısı ABD’yi bile hayrete düşürmüştür. Ekonomik ve ahlaki iflas, yok edilmiş adalet, yarısı enkaza dönüşmüş bir ülke, deprem felaketinde harekete geçemeyen bir ordu, on binlerce can kaybı, kaderine terk edilen, yardımın ulaşmadığı, çadır satılan depremzedeler, varını yoğunu haraç mezat satarak kaybetmiş,  yoksullaşmış  bir halk, muhalefeti, sağcısı solcusu iktidarıyla aklını ABD’ye teslim etmiş devşirilmiş siyasetçiler geldiğimiz yerin özetidir.

BİZİM SENARYOMUZ

Öncelikli meselemiz, İslamcı iktidarı küresel efendileri ve içinde ümmetçilerin, din tüccarlarının, vesayeti sona erdirme masallarının, ortaçağ artığı tarikatların, Cumhuriyet düşmanlarının, hırsızlığın, arsızlığın ve vatan hainliğinin olduğu felaket senaryosu ile layık olduğu yere tarihin çöplüğüne göndermek olmalıdır.

Seçimimiz Cumhuriyet değerleri ve Atatürk devrimi ile karşı devrimin devamı arasında olacaktır. Diplomasız bir güruhun ayakları altında kalmamak için tercihimizi değerli komutanlarımızın uğruna mücadele verdiği, çoktandır kaybettiğimiz laik Cumhuriyet ve çağdaş Türkiye için yapmalıyız.

Sıradaki senaryo Türk milletinin yazacağı, içinde tam bağımsızlığın, onurlu bir dış politikanın, her alanda kendine yetecek bir Türkiye’nin, tarihimizin, meclisimizin ve ordumuzun olduğu, coşkuyla milli bayramlarımızı kutlayacağımız bize ait bir senaryodur.

Bu senaryo Türk milleti nefes aldığı sürece var olacaktır. Bir kez daha yapacağız.