Kentsel dönüşüme yönelik düzenlemeler içeren “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.
Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’daki “rezerv yapı alanı” tanımında değişikliğe gidildi. Rezerv yapı alanı tanımında yer alan “yeni yerleşim alanı olarak” ibaresi metinden çıkarılırken bu düzenlemenin gerekçesinde, uygulamada açılan davalarda, herhangi bir taşınmazın rezerv yapı alanı olarak belirlenebilmesi için meskun alanlar dışında olması gerektiği yönünde değerlendirme yapılarak hüküm kurulduğu, yerleşim yerlerinde yer alan parsellerin de rezerv yapı alanı olarak belirlenmesinin mümkün olmasının amaçlandığı iddia edildi.
‘REZERV ALAN TARTIŞMASI’
Yasa kabul edilmeden önce yapılan görüşmeler sırasında muhalefet partilerinden tepki geldi. CHP Balıkesir Milletvekili Ensar Aytekin, Meclis’teki konuşmasında teklife tepkisini şöyle dile getirdi:
“Teklifin görüşme aşamasında; afet sosyologları, kent sosyologları, sosyal çalışmacılar gibi kritik alanlardaki bilim insanlarının görüşünün alınması gerekirdi. Ancak, AKP’nin hep yaptığı gibi ben yaptım oldu diye bakılan bir yaklaşım bu teklife de egemendir. Toplanma alanlarını imara açtınız, şimdi sınırsız yetkiyle istediğiniz her alanı rezerv alanı ilan ediyorsunuz.
Bu teklifte rezerv alanlar ile ilgili çok ciddi sorunlar vardır. Mevcut uygulamada bir yerin rezerv alanı olabilmesi için üzerinde yapı olmaması ve meskun mahal dışında yer alması gerekiyorken, yeni düzenlemeyle rezerv yapı alanı tanımındaki ‘yeni yerleşim alanı olarak’ ifadesi yasadan çıkarılarak, meskun mahal şartı kaldırılmaktadır. Bu şu demek, bir gün bir helikopter bir şehrin üzerinde uçar, kupon arazileri gözüne kestirir, helikopterdeyken bir telefonla ilgili bakana ulaşılır, ve o bakana şu denir: burayı rezerv alanı yapın, benden habersiz de kimseye satmayın.
Bu durum sadece İstanbul için risk oluşturmuyor. Seçim bölgem Balıkesir 1.derece deprem kuşağında. Geçtiğimiz dönem de çokça ifade ettim. Bu şehir Marmara depreminden bağımsız 7’lik deprem bekliyor. Ve bu kentin büyük kısmı zemin sıvılaşması yaşayan yerlerde.
Bakan bey, 2 Temmuz’da bir açıklama yaptı ve kırmızı çizgileri ifade etti. O çizgilerden birisi zemin sıvılaşması olan yerlerde yapılaşma yapılmayacak, diğer kırmızı çizgi de dere yataklarına yapılaşma olmayacak. Bakın Edremit ilçesinde, bir Dalyan Sulak Alanı var. Burayı sözde cazibe merkezi haline getirmek için, sulak alan niteliğine rağmen yaşam alanı projesi hazırlandı, konutlar tasarlandı, planlar değişti. Sırf rant için yapıldı.
Çevre örgütleri sulak alan korunsun diye süreci mahkemeye taşıdı. İlk derece mahkemesi de çevrecileri haklı bularak, sulak alana yapılaşma kararı veren bu tasarıyı durdurdu. Ama AKP’li Balıkesir büyükşehir belediyesi bu karara idare mahkemesinde itiraz etti. Süreç yürüyor. Bu teklif geçerse, burası bir rezerv alanı olarak tasarlanarak, ranta peşkeş çekilecek. Bakan beyden kırmızı çizgilerine ilişkin verdiği sözü tutmasını bekliyoruz.”
‘MÜLKİYET HAKKININ İHLALİ’
CHP Mersin Milletvekili Gülcan Kış da yasaya ilişkin “Adı Afet Yasası ama içinde afet tanımı bile yok! Anayasa’ya aykırılıklarla dolu düzenlemeler! Mülkiyet hakkının ihlali! Muhalefetin, meslek odalarının, görüşleri yok sayılıyor! Sadece rant amaçlı bir yasa!” dedi.
Bu konu çok önemli, küresel ajandanın bir sonucu bu yasa. Esas beka meselesi bu tarz yasalar. Tüm veryansın ekibinden rica ediyorum. Özel mülkiyet hakkı elden giderse tamamen devlete(ağaya) bağlı bir toplum düzenine geçeriz. Bu zaten iktidarın fakirleştirme , muhtaç bırakma politikası ile çok uyumlu. Lütfen ses çıkarın.