CHP Genel Başkanı Özgür Özel, geçen günlerde Gazeteci Fatih Altaylı’nın YouTube kanalına konuk olmuş ve gündeme ilişkin yaptığı açıklamada “İktidara geldiğimizde Aile Sosyal Politikalar Bakanlığını, Kadın ve Cinsiyet Eşitliği Bakanlığı olarak konumlandıracağız” vaadinde bulunmuştu.
Özgür Özel’in sözlerine Yazar Nihat Genç’ten tepki geldi.
NİHAT GENÇ’TEN TEPKİ GELDİ
Nihat Genç, Özel’in Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın yerine Cinsiyet Eşitliği Bakanlığı getirme vaadiyle ilgili “Özgür Özel’in ‘cinsiyet eşitliği’ bakanlığına argo tabirle eşcinsel bakanlığı yakıştırmam iftira değil felsefi kavramsal bir tanımıdır!” dedi.
“Kadın-erkek eşitliği deyin, hukuk önünde herkesin eşitliği deyin, ama ‘cinsiyet eşitliği’ derseniz tek amaçları siyonizmin önünü açmak olan neo-liberallerin siyasi dayatmalarına hizmet edersiniz!” ifadelerini kullanan Genç, şunları kaydetti:
“Özgür Özel’in milli bir ekonomik programı olmaması ve eline tutuşturulan ‘cinsiyet eşitliği’ liberal palavralar ve AKP’nin sömürgeci şirketlere 360 bin ruhsat vermesine bakarsak, neo-liberalizmin son ve yıkılması en zor kalesi Türkiye, şimdilik!”
‘EŞCİNSEL BAKANLIĞI YAKIŞTIRMAM İFTİRA DEĞİL’
Genç’in açıklamasının tamamı şu şekilde:
“‘Aile bakanlığını kaldırıp yerine ‘cinsiyet eşitliği bakanlığı’ kuracağız’ ne demek?
Cinsiyet ve etnik ve mezhep vs. gibi kimlikleri ulus devletleri yıkıp sömürgeci şirketlere av sahası yapmak için sokanlar neo-liberallerdir!
Milliyetsiz vatansız ve inançsız (Allahsız) kavramlarla bir dünya inşa etmişlerdir!
Özgür Özel’in ‘cinsiyet eşitliği’ bakanlığına argo tabirle eşcinsel bakanlığı yakıştırmam iftira değil felsefi kavramsal bir tanımıdır!
Kadın-erkek eşitliği deyin, hukuk önünde herkesin eşitliği deyin, ama ‘cinsiyet eşitliği’ derseniz tek amaçları siyonizmin önünü açmak olan neo-liberallerin siyasi dayatmalarına hizmet edersiniz!
‘NEO-LİBERALLER İÇİ BOŞALTILMIŞ KİTLELERİ PEK SEVER’
Neo-liberaller ‘cinsiyet eşitliği’ gibi kavramlarla, aile ve ülke değerlerini ve bağımsızlığını koruyamayan ruhsuz, kültürsüz, geleneksiz, milliyetsiz ve vatansız ve inançsız içi boşaltılmış kitleleri pek sever!
İşte Marine Le Pen, Fransız aşırı sağı denilen Ulusal Birlik-Ulusal Cephe’nin lideri birinci turda büyük bir zafer kazandı!
Biz, Ulusal Cepheyi kuran babası Jean-Marie Le Pen’i ilk gençlik yıllarımızdan beri iyi tanırız! Tüm dünyalılara Nazilerin gaz odalarında beş milyon yahudiyi öldürttü iddiasının fazla abartılı olduğunu söyleyen Avrupa topraklarının en büyük anti-siyonisti!
Kızı, 2011’de başkanlığı babasından aldı ve birkaç yıl sonra babasını partiden attı!
Ve sonra çok tepki çeken, eşcinsel ve yahudi düşmanlığı ve kürtaj karşıtlığı gibi fikirlerini revize edip yumuşattı, ancak, NATO’dan çıkma tavrını hiç değiştirmedi ve Ukrayna savaşında Batının değil Rusya yanlısı politikalar savundu ve göçmen karşıtlığından ve milli korumacı müdahaleci tavrından ve Avrupa Birliği’nden ayrılma fikrinden taviz vermedi!
Ancak, aşırı sağın illegal yayınlarını okursanız yumuşamanın sözde politik olduğu partinin köklerinde sert düşmanlığın hiç değişmediğini görürsünüz!
Artık merkeze yerleştiğine göre liberallerin yakıştırdığı ‘aşırı’ lafı da bir müddet sonra gündemden düşecektir!
Fransa’nın Ulusal Cephe iktidarını hazmetmesi hiç de kolay değil, sokak gösterileri çatışmalara kadar bile uzanabilir, daha ileri bir iddia da bulunalım, derin devlet devreye girip 5. Cumhuriyet bile sonlanırsa şaşırmayalım!
Ulusal Cephe’nin zaferi Avrupa Birliği’nin yıkımı çünkü İngiltere’den sonra Fransa da ayrılıyor demek!
2000’li yıllara doğru siyaset bilimciler sosyologlar ve felsefeciler tarafından Avrupa Birliği bir cennet bir ütopya gibi tasvir edilirken, bu kardeşiniz, ütopya masallarına inanmayınız çünkü Fransa Le Pen’dir, demiştir!
Şimdi bolluk vaatleri kitlelerin ağzının suyunu akıtıyor ama bir gün ülkeler beş centlik bir zarar görür ve sıradan insan ekonomik bir güçlükle karşılaşırsa bugün Le Pen’e yüzde bir oy ancak veren Fransa Ulusal Cepheye yüzde otuz/kırk oy verebilir, dedim ve o günlerdeki bu öngörümle faşist ırkçı suçlamalara muhatap kaldım!
Evet olan oldu, Avrupa Birliği, başını çektiği Almanya, Fransa, İngiltere gibi büyük ülkelere yaşamsal-varoluşsal krizler yaşattı!
Göçmen istilası ve finans şirketlerinin dokunulmazlığı ve krizlerin maliyetini hep halkın sırtında kalması, ve Amerika’nın köpeği vs. olmak istemiyorlar!
Vatanlarının tarihlerinin kültürlerinin ve nüfuslarının tehdit altında olduğunu düşünüyorlar!
‘NEO-LİBERALİZMİN SON VE YIKILMASI EN ZOR KALESİ TÜRKİYE’
Kardeşlerim, zenginlik refah bolluk insanları başka türlü düşündürür ve ekonomik yokluk, yaşamsal varoluşsal tehdit ve istila korkusu, insanları bambaşka düşündürtür!
Ekmek azalınca insanlar daha korumacı daha içe kapanık daha sert milli kararlar alırlar!
Eşitsizlikler yolsuzluklar ayyuka çıkıp bir de dünyanın yükü halkın üstüne yıkılıp bir de istila korkusu sarınca insanların-kitlelerin nevri döner!
1980’li yıllarda kamu mallarını satıp her şeyi özelleştirip koopetifleri sendikaları küçültüp uluslararası şirketlerin önünü açan Thatcherizm, Reaganizm ve ülkemizde Özalizm tarih olarak bitmiştir!
Özgür Özel’in milli bir ekonomik programı olmaması ve eline tutuşturulan ‘cinsiyet eşitliği’ liberal palavralar ve AKP’nin sömürgeci şirketlere 360 bin ruhsat vermesine bakarsak, neo-liberalizmin son ve yıkılması en zor kalesi Türkiye, şimdilik!”
‘Aile bakanlığını kaldırıp yerine ‘cinsiyet eşitliği bakanlığı’ kuracağız’ ne demek?
Cinsiyet ve etnik ve mezhep vs. gibi kimlikleri ulus devletleri yıkıp sömürgeci şirketlere av sahası yapmak için sokanlar neo-liberallerdir!
Milliyetsiz vatansız ve inançsız (Allahsız)…
— Nihat Genç (@nihadagenc) July 1, 2024