1. Haberler
  2. Gündem
  3. Öcalan’ın ‘fesih’ konuşması yayımlandı! Bahçeli’ye atıfta bulundu… ‘Bölge konfederalizmi mutlak gereklilik’

Öcalan’ın ‘fesih’ konuşması yayımlandı! Bahçeli’ye atıfta bulundu… ‘Bölge konfederalizmi mutlak gereklilik’

Terörist başı Abdullah Öcalan'ın terör örgütü PKK'nın 5-7 Mayıs tarihlerinde düzenlediği fesih kongresine gönderildiği iddia edilen yazı ortaya çıktı. Yazıda, PKK'nın yönetim kadrosunu eleştiren Öcalan, "50 yıldır doğru anlaşılmayı bekliyorum"dedi. MHP lideri Devlet Bahçeli'den de bahseden Öcalan, "Dönemin Türk duyarlılığının partileşmiş hatta proto parti devletin en yetkili sesi ve eli olarak Devlet Bahçeli açtı bu yeni dönemi" ifadelerini kullandı. Silahlı mücadelenin bitmesini öneren Öcalan yazısında, "Bölge konfederalizmi mutlak bir gereklilik olarak ön plana çıkıyor" görüşünü savundu. Öcalan, Irak, İran, Suriye devletleri için de benzer süreçlerin devreye gireceğini öne sürdü.

featured

T24’te Namık Durukan imzalı habere göre, terörist başı Abdullah Öcalan’ın; sözde ‘silah bırakma ve kendisini feshetme’ kararı alan terör örgütü PKK’nın 12. kongresine gönderdiği yazı sızdırıldı.

Haberde, Öcalan’ın İmralı’dan gönderdiği, yedi başlıktan oluşan talimatlarının yer aldığı yazının; örgütün Avrupa’da basılan Serxwebun dergisinde “Perspektif” başlığı altında yayımlandıktan kısa bir süre sonra geri çekildiği iddia edildi ve “Yazının dergide yayımlanmak için hazırlandığı ancak yayımlanmadığı, bu aşamada sızdırıldığı da iddia edildi” denildi.

Yazıda, PKK’nın sözde lider kadrosunu eleştiren Öcalan’ın, “Artık yeter; 50 yıldır doğru anlaşılmayı bekliyorum!” sözleri dikkat çekti.

Öcalan, kendisi için ise “Apo gökten inen bir Mesih değil, emekle, toplumsal gerçekleşmeyle kendisini yaratan bir önderliktir” dedi. PKK’dan önce Kürtlüğün durumuna ilişkin değerlendirmede bulunan Öcalan, “Önderliksel çıkış sürecinde Kürtlük dağılmış, geleneksel önderlik iflas etmiş, Kürt düşünceden düşürülmüştü. Böyle bir ortamda gelişmiş olmasına mucizevi anlamlar yüklenmiş olması anlaşılırdır” ifadelerini kullandı.

Habere göre, yazının giriş bölümüne “Oturumumuz bir ön konferans gibi gözüküyor. Çalışmamıza şöyle bir başlık atmak istiyorum” diyerek başlayan Öcalan, giriş başlığının “Kürt varlığında ve sorunsallığında bir dönemin sonu, yeni dönemin eşiğinde olmak” olmasını istedi.

Yazısında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye de atıfta bulunan Öcalan, “Tuhaftır, bizim tarafımızdan değil, bizzat benimle amansız her an idamım için her şeyi yapan bir Türk, dönemin Türk duyarlılığının partileşmiş hatta proto parti devletin en yetkili sesi ve eli olarak Devlet Bahçeli açtı bu yeni dönemi” ifadelerini kullandı.

Öcalan’ın örgütün kongresine gönderdiği yazısından önce çıkan bazı başlıklar şöyle:

“Bu çok zorlu ve tarihî bir çalışma olacak. Yeniden yapılanmaya doğru giderken sorunu farklı başlıklarda ele almaya ihtiyaç var. Bu başlıkların her biri derinlikli analizler gerektirir. Zaman alacaktır. Aceleye getirmemiz de doğru olmaz. Bununla birlikte ‘giriş’ ana metnin ruhunu verir. Ana başlıklarda bir kavrayış yaratmaya yeterli olur. Girişi bu formatla ele alacağız. Arkadaşlar da bu taslağa dayanarak kongre süreçlerini ele alabilirler. Çünkü çalışmanın tamamı bir ayı bulabilir. Bu da süreci geciktirebilir, sıkıntıya sokabilir.

Kürtlerde varlık bilinci ve farkındalık konusuyla başlamak istiyorum: Hani o meşhur Kürtler var mı yok mu? Varlarsa ne kadar var olabildiler? Ve daha da önemlisi varoluş ile özgürlük ne kadar iç içedir ve birbirlerini ne kadar olanaklı kılarlar yaklaşımları vardı. Bunun için daha yakın bir geçmişe bakış atalım.

‘ÖNDERLİK GERÇEĞİ DİYORSUNUZ ANLAMIYORSUNUZ’

Önderlik, karakteri itibarıyla çok az anlaşıldı. Anlaşılmıyor. Önderlik gerçeği diyorsunuz ama nedir bu gerçeklik, anlamıyorsunuz. Halk dağılmış, felç edilmiş, anlama gücü yok. Kadro donanımsız. Elli yıldır Kürtlerin şaşkınlığı Mesihçiliği bu gerçeklikle bağlıdır. PKK’de önderliksel gerçekleşme Kürt tarihinde bir dönüm noktasıdır. En az Kürt uyanışı diriliş devrimi kadar önemlidir. Apo gökten inen bir Mesih değil, emekle, toplumsal gerçekleşmeyle kendisini yaratan bir önderliktir. Kürt-Kürdistan tarihinde sosyalist önderliğin inşasıdır. Apo bir önderlik inşası bir kişi kültü inşası değil, kolektif önderlik inşasıdır.

‘ARTIK YETER; 50 YILDIR DOĞRU ANLAŞILMAYI BEKLİYORUM’

Önderliksel çıkış sürecinde Kürtlük dağılmış, geleneksel önderlik iflas etmiş, Kürt düşünceden düşürülmüştü. Böyle bir ortamda gelişmiş olmasına mucizevi anlamlar yüklenmiş olması anlaşılırdır. Fakat artık yeter! 50 yıldır doğru anlaşılmayı bekliyorum. Anlatıyorum, anlatıyorum sonra yine anlatıyorum. PKK’de önderlik gerçeğini anlamamak, PKK’yi anlamamak, özgür Kürt’ü, Kürdistan’ı anlamamak demektir. Gerilikte ısrar etmek demektir. Bunun için gelişmiyor, Önderleşemiyorsunuz. Sizi önderlik gerçeğinin bir parçası haline getirmek için 50 yıldır amansız bir emek ve mücadele içindeyim.

‘ZORLA VERMEYE ÇALIŞIYORUM, ALMIYORSUNUZ’

Önderlik gerçeğini doğru anlamadan, kendini gerçekliğe yatırmadan bırakın topluma öncülük etmeyi, kendiniz yürüyemezsiniz. Nitekim kendinizi dahi taşıyamıyorsunuz. Muazzam bir söylem ve eylem gücüm var. Bunları size sunuyorum, zorla vermeye çalışıyorum, yine almıyorsunuz. Kendinizi bir çözümsüzlük olarak dayatmakta ısrar ediyorsunuz. Neden? Bu önemli tabii çünkü ciddi bir iş. Şu anda Apo gerçeği hem bir süren durum olarak hem de an olarak tarihe damgasını vurmuş ve öyle gidiyor.

‘SIÇRAMA YAPMAK, EŞİK ATLAMAK GEREKİYOR’

Ve geldik işte PKK’daki açmaza. Ve buna bir çözüm bulmaya; yani bu fesih meselesine. Şu an hâlâ her an yaşadığım durum… Evet burada bir anın tekrarı var, yaratım değeri fazla yok, bir sıçrama yapmak gerekiyor. Bir eşik atlamak gerekiyor.

‘BAHÇELİ, DEM HEYETİNE BİZZAT ‘YENİ BİR DÖNEM BAŞLATMAK İSTİYORUM’ DİYOR’

Tuhaftır, bizim tarafımızdan değil, bizzat benimle amansız her an idamım için her şeyi yapan bir Türk, dönemin Türk duyarlılığının partileşmiş hatta proto parti devletin en yetkili sesi ve eli olarak Devlet Bahçeli açtı bu yeni dönemi. Yani bizimle amansız savaş önderi olarak Bahçeli, DEM heyetine bunu bizzat söylüyor: Ben bütün ömrümü buna adamıştım ama şimdi yeni bir dönem başlatmak istiyorum. Bu da bana göre, bu Barış ve Demokratik Toplum çözümüne açık bir çağrı ifadesidir. Hem bir barış çağrısı hem tutarlı hem de demokratik çözüm içeriği olan bir barış çağrısı. Gelişmeler biraz bunu da gösteriyor.

‘ANCAK SAVAŞANLAR BARIŞABİLİR’

Ve buradan çıkartacağımız tek sonuç, “ancak savaşanlar barışabilir.” Yani ikincil üçüncü güçler değil de ara ara güçler müttefikler değil de bizzat savaşın sorumluluğunu taşıyanlar ancak barışın sorumluluğunu üstlenebilir. Çünkü barış en az savaş kadar ciddi bir olay. Ve böyle ciddi bir olayın sorumluluğunu da onun bir numaralı taşıyıcıları sahiplenebilir. Dolayısıyla gerçekçi, bu savaşı devlet yürütüyor. Bir barış denemesi olarak yeni bir başlangıca dönüştürme gereği duyuyorum. Bu seslendirildi son altı ayda. Biz de isabetli olarak bu elin havada boş bırakılmaması, bu sese karşı duyarsızlık gösterilmemesi gerektiğine kani olarak anında yanıt verdik. Ki bu savaşımın bir numaralı sorumlusu, yürütücüsü olarak sorumluluk duyduk ve yanıtı da gecikmeksizin verdik. Bu da kamuoyu ile paylaşılmıştır. İfadesi de şöyledir: Savaşanlar ancak barışı gerçekleştirir. Diğer muhatapların barışı gerçekleştirme gücü olmaz. İkincildir ya da yardımcıdır. Esas inisiyatif bu işin öncülüğünü yapanlardır.

‘DEVLET DENETİMİNDE PROGRAMINI HAZIRLIYORUZ’

Böyle bir rotaya girdik. Bu da bana göre sağlıklı bir yöntemdir. Bu yöntem temelinde başlangıcı biraz daha boyutlandırdık ve devlet denetiminde bu toplantımızla programını hazırlıyoruz. Nasıl bir demokratik toplum, bunun yoğun çabası içindeyiz. Bu eşikten atlamak istiyoruz. Nedir bu, savaş ve ayrılıkçı çatışma sürecinden barış ve demokratik bütünleşme, Türkiye cumhuriyetiyle özellikle.

‘BENZER SÜREÇLER DEVREYE GİRECEKTİR’

Diğer devletlerle ise Irak, İran, Suriye devletleri için de benzer süreçler devreye girecektir. Türkiye’nin inisiyatifinde olması da bana göre hem aklın gereği hem gerçekliğin iradesi oluyor. Öyle olması gerekiyor. Öyle oluyor. Dolayısıyla bu atılan adım oldukça ciddiye alınabilecek bir adım. Her ne kadar belli bir zorlanmaya uğrasa da doğru bir adıma benziyor.

YENİ DÖNEM İÇİN 7 ANA BAŞLIK

Atlanacak mı bu eşik? Tamamen yaratıcı çabalar bunu mümkün kılabilecek… Bu temelde yeni dönemi yedi ana başlık halinde sunmayı deniyorum. Bu yedi ana başlığı neden seçtim, nasıl seçtim? Tartışıyoruz.”

Öcalan, mesajında, yedi başlık içerisinde tarihsel değerlendirmelerde bulundu; doğa, toplum, kadın, toplumsal cinsiyet gibi konulardaki görüşlerini aktardı.

Yazının son bölümünde şu mesajı verdi:

“Mücadele tarihimizin 52 yıl 1 ay 1 haftasının sonunda resmen tarihî bir dönemini geride bırakıyoruz. Daha somut bir anlamla ulus-devlet amaçlı sosyalizmden, demokratik toplum sosyalizmine tarihsel bir döneme başlangıç yapmak istiyoruz. Tıpkı her şeyin bir sonu ve başlangıcı olduğu gibi. Bir dönem dört ana nedenle geride bırakılmak durumundadır:

PKK, öz itibarıyla ömrünü tamamladığı için resmen de feshedilmek durumundadır. Bununla kastedilen reel-sosyalizmin iç nedenle çözülüşü, yeni bir sosyalizm yolunun açılma gereği, Kürt kimliğinin tanınma ve gerçekleşme durumudur.

Silahlı mücadele; ulus-devlet amaçlı bir stratejiye dayalı olup bu amaçtan düşüş ve demokratik toplum programına geçiş demokratik siyaset ve hukuka dayanmayı gerektirdiğinden vazgeçilmeyi gerektirir. Karşılığı demokratik siyaset hakkının tanınması ve sağlam bütünlüklü bir hukuki güvencedir.

Devletle her tür diyalog ve görüşmeler PKK resmiyeti altında kabul görmediğinden önemli bir unsur olarak gündemleşmediğinden fesih gereklidir. Kamuoyu dikkate alınarak bir sonuç olarak da görülebilir.

Yeni bir tarihi döneme; “Barış ve Demokratik Toplum” aşamasına geçiş için gereklidir. Hem içerik hem form olarak birinci dönemin alternatifi olarak kongrenin sonlandırma, demokratik toplum, onun siyaseti ve hukukuna ilişkin alacağı kararların tarihi nitelikte olduğuna inanıyor ve başarmasını diliyorum. İnsanlıkta ısrar sosyalizmde ısrardır. Ulus devletçi sosyalizm yenilgiye, demokratik toplum sosyalizmi zafere götürür.

‘BURADA ULAŞILACAK BİR BAKARŞI; SURİYE, İRAN VE IRAK’A DA YANSIYACAKTIR’

Öcalan, dergide dört sayfa tutan yazısının son paragrafında da şunları belirtti:

“(… ) Başarıya dair inancım ve umudum yüksektir. Bunun başarıya ulaşması sadece Kürt, Kürdistan için değil bölge için de önemli başarılara yol açacaktır. Burada ulaşılacak bir başarı; Suriye, İran ve Irak’a da yansıyacaktır. Türkiye Cumhuriyeti için de hem kendisini yenileme, demokrasiyle taçlanma hem de bölgede öncülük yapma şansı olacaktır.

Süreç karşıtlarının hiçbir değer ifade etmediğini belirtebilirim. Yenik düşeceklerdir. Fakat bunun aşılması da taraflara sorumluluk yükler. Bu sürecin bölgesel sonuçlarının yanı sıra enternasyonal sonuçları da olacaktır.

‘KONFEDERALİZM MUTLAK BİR GEREKLİLİK’

Bölge konfederalizmi mutlak bir gereklilik olarak ön plana çıkıyor. İsrail-Filistin çatışması, mezhep çatışmaları, ulus devlet çelişkilerinin panzehiri demokratik konfederalizmdir.

Bu çözüm aynı zamanda yeni bir enternasyonali de gerektiriyor. Dostlarla, ertelemeden bir enternasyonal çalışması başlatmak doğru ve tarihî bir adım olacaktır.”

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. Ben bir tarikat ve onun kafayı artık sıyırmış liderinin zırvalarını gördüm bu metinde.

  2. yok kimlikmiş, yok konfederalizmiş falan! sana öğretilen masalları papağan gibi tekrarlamayı geç appo! nasıl öndersin sen? arkandaki ingiliz amerikan ve diğer istihbaratlardan bahset, seni nasıl maşa yaptıklarını anlat örneğin! Kürt Türk Müslüman Hıristiyan demeden size karşı gelenlerin katledilme emirlerini kimler verdi örneğin anlatsana, hatırlasana! Cumhuriyet sayesinde insan olabilmiş, bir olabilmiş bir toplumu neden hala derebeyliği, aşiret sistemi yönetimine özendirdiğini anlatsana, ya da türkiyede insanlar fakirlik içinde zor ekonomik şartlarda yaşarken yaptıklarınız sayesinde hangi batı devletlerinin zenginleri daha da zengin oldu bunları detaylandır örneğin! Siz ve sizler gibiler sayesinde bu emperyal devletler bizleri sömürüyor, onların evlatları, vatandaşları zenginlik içinde yaşarken bu hayatı, bizler sizler gibilerin açtığı sorunları yüzünden yaşamlarımızı ve zamanımızı harcıyoruz heba ediyoruz. Devletimiz olduğu yerde patinaj çekiyor ama sanmayın ki bu devir böyle gider, elbet farkına vardık gerçeklerin, sessizliğimiz edebimizdendir! Ama iyibilin ki edeplilerde edepsizce konuşmayı öğrenebilir ve emperyal kuklalarına anladığı dilden konuşabilir ve konuşacaktır da gereken cevabı verecektir de, inanmıyorsanız, Cumhuriyet tarihimize bir bakın!

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya abone olun!

KAI ile Haber Hakkında Sohbet