Muharrem Karanfilci yazdı…
Türkiye’de son dönemlerde tartışılan en önemli konulardan biri de eğitim sistemi… Eğitim sisteminin tartışılmasında en büyük etkenlerde; sürekli değişen sınav sistemleri, ders saatleri, öğrenci yaşları vs. diye uzayan birçok şey sayılabilir. Yüz yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nin hala eğitim sistemini oturtamaması ya da gerekli reformları yapamamış olması, eğitim kalitesini de doğrudan etkiliyor elbette…
Eğitim kalitesi düşük olunca da, veliler farklı arayışlarla bunu telafi etmeye çalışıyorlar. Kimi bütçesi oranında özel ders aldırıyor, kimi dershane, kimi de özel okullara göndermeye çalışıyor. Bu da çocuklarımız için fırsat eşitliği dengesinin bozulmasına yol açıyor. Bunların hepsinin temelinde, eğitimde bütünlüğünün ve kalitesinin yeterli olmaması var. Bunun orta ve uzun vadede, ülkemiz için çok ciddi sorunlar yaratacağı konusunda hiç şüphem yok. Bir an önce bu konuda gerekli reformların yapılması ve kalıcı olması gerekir.
Eğitim sistemimiz böyle iken, ülke atanamamış öğretmenlerimizle doldu taşıyor. Birçok öğretmenimiz farklı meslek gruplarında iş ararken, birçok öğretmenimizde bu çarkın içinde umudunu çoktan yitirmiş durumdalar. Bunun da elbette birçok nedenleri var;
– Son dönemlerde açılan plansız programsız üniversiteler,
– İhtiyaca göre, insan yetiştirilmemesi,
– Yeterince atama yapılmaması,
– İhtiyacı olan branşların, farklı branş öğretmenleriyle kapatılıyor olması,
– Ders saatlerinin düşürülmesi,
– Devletin öğretmenler ve eğitim için yeterince bütçe ve ödenek ayırmaması,
– Özellikle özel okullarda, 2-3 öğretmenin yapacağı işin, tek öğretmenle yapılmaya çalışılması ve buna dayatılması.
Yukarıdaki sorunlar çoğaltılabilir. Bunlar aslında bilinen sorunlar. Madem sorunlar biliniyor, neden çözülmüyor da denilebilir. Siyasi kaygılar, farklı fraksiyonlar için insan yetiştirilmeye çalışılması, dirayetli yöneticilerin olmaması, yine her alanda olduğu gibi “bir işi yapıyor gibi davranış gösterilmesi”, sorunları sürekli ötelememiz, bu sorunların birikmesine ve yükün her geçen gün artmasına sebebiyet verecektir.
“Her sorun, kendi çözümünü doğurur ya da farklı çözümler üretir”. Bu doğada, dengesel bir yapı oluştursa da, eğitimimiz de yarı dogmatik düşünce biçimini oluşturur. Sonuç olarak da özel okulları ve dershaneleri doğurmuştur. Apartmanlar, iş hanları da bu okulların, iş sahası haline gelmiştir. Butik okullar, daha fazla para kazanma hırsı ile her yerde açılan, denetimsiz ve mantar gibi türeyen okullar artık yaşamımızın bir parçası haline gelmiştir. Bir de bunların inanılmaz yüksek rakamlarla ücretlendirilmesi, paran varsa eğitim var, şeklinin vücut bulmuş gerçeği olmuştur.
Eskiden özel okulda okumak, bir ayrıcalık, bir kalite ifadesiydi. Burada eğitim veren, öğretmenler arkadaşlarımızda bu durumdan nasibini alır, bir saygınlığın göstergesini oluştururdu.
Görünen o ki, özel okul sahipleri tarafından; son dönemde öğretmenlerimizin atanamamış olması, işe ihtiyacı olması, emek sömürüsünü çoktan başlatmış durumda…
İşim gereği ve aynı camiada olduğumuz için, beden eğitimi öğretmenleri de sohbet etme, onların sorunlarını dinleme fırsatı buluyorum. Her işe koşturulmalarının yanında, 9000, 9500ve 10000 TL civarında ücret aldıklarını öğrendim. Asgari ücretin altında rakamlar yani… Şimdi siz “nasıl yani? Asgari ücret 11400 TL oldu” diyeceksiniz. Öğretmenlerimize gerçek değeri veren ve bunu ödediği ücretle, yansıtan okullarımızı tenzih ediyorum.
Ama bir beden eğitimi öğretmenimize, “ben seninle 9000 TL’ye anlaştım, sana asgari ücret 11400 TL para yatıracağım ama 2400 TL’yi elden geri getireceksin” demek, hangi bedene sığar…
Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, milletvekili maaşlarını belirlerken, “milletvekili maaşları, öğretmenlerin maaşlarını geçmesin”, diyerek, öğretmene verdiği önem, çok geride kalmış gözüküyor. Acilen öğretmenlerimize, mesleki itibarının iade edilmesi gerekmektedir.
Öğretmenler! Yeni nesli, cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcileri, sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle orantılı bulunacaktır. Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister! Yeni nesli, bu özellik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir… Sizin başarınız, Cumhuriyetin başarısı olacaktır.”
Bu vesile ile tüm öğretmenlerimizin, Öğretmenler Gününü, saygıyla kutluyorum.
