VERYANSIN TV
2018 yılında hayatını kaybeden 26 yaşındaki oğlu Dorukhan Büyükışık’ın dosyasının bir türlü aydınlatılmadığını söyleyen Emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık, oğlunun ölümü araştırılırken delillerin karartıldığını, olayın kapatılmaya çalışıldığını anlatmıştı.
Ethem Büyükışık’ın mücadelesi ve “cinayetin katilleri, katillerini koruyanlar ve cinayetin delillerini karartanların adalet önüne çıkarılması” için yaptığı çağrılar Türkiye’nin gündemine yerleşmişti.
YARGITAY’DAN SORUŞTURMANIN SEYRİNİ DEĞİŞTİRECEK KARAR
Ethem Büyükışık, oğlunun şüpheli ölümünü aydınlatmak için verdiği mücadeleyi sürdürürken, Yargıtay 1. Dairesi, Dorukhan Büyükışık’ın ölümüyle ilgili önemli bir karara imza attı.
Yargıtay 1. Dairesi, Dorukhan Büyükışık’la ilgili intihar dosyasının, “cinayet soruşturması”na dönüştürülmesini talep eden Adalet Bakanlığı görüşüne onay verdi. Bakanlığın, “kanun yararına bozma” isteğine Yargıtay’ca onay verilmesi sonrasında dosya “cinayet” soruşturmasına döndü.
‘CİNAYET OLDUĞU KESİNLEŞTİ’
Veryansın Tv Youtube kanalında Erdem Atay’ın yayınına konuk olan Ethem Büyükışık, oğlunun ölümüne ilişkin kritik kararı değerlendirdi. Ethem Büyükışık, Yargıtay’ın verdiği kararla Dorukhan Büyükışık’ın “yüksekten düşme neticesi ölmediği”, aksine “cinayet sonucunda” yaşamını yitirdiğinin kesinleştiğini dile getirdi.
Büyükışık, Yargıtay kararının soruşturmayı nasıl etkileyeceğini şöyle açıkladı:
“Şu anda bu konuyla ilgili 3 ayrı yargılama süreci işliyor. Bunlardan birisi cinayet soruşturmasıydı. Kasten öldürme soruşturması ve delil karartma soruşturması. Bu soruşturmanın şüphelileri Mehmet Münir Tanyer şirket sahibi, bu şahsın oğlu olan Mehmet Taylan Tanyer, şirketin yöneticileri ve bu inşaatta o gece görev yapan inşaat bekçileri ve konteynerlerde yatan işçileriydi. Bu 12 kişinin şüpheli olarak yargılandığı cinayet soruşturması kapatılmıştı. Şimdi Yargıtay kararıyla yeniden açıldı.
İkinci soruşturma bu cinayet işlendikten sonra ya da bu cinayet işlenirken delilleri karartan ve görevini kötüye kullanan ilçe emniyet müdürü dahil olmak üzere o bölgede görev yapan ya da daha sonra sahte rapor hazırlayan 20’nin üzerinde polis memurunun yargılandığı ‘delil karartma’ ve ‘görevi kötüye kullanma’ soruşturmasıydı. Bu soruşturma zaten yürüyordu, iddianame yazılma aşamasındaydı ancak olay Yargıtay’da incelenmeye başlayınca durdurulmuştu, gelen karara göre devam edilecekti. Şimdi bu ikinci soruşturma muhtemelen yarın iddianamesi hazırlanıp mahkemeye sevk edilecek ve kovuşturma safhası başlayacak.
Üçüncü soruşturma Jandarma Genel Komutanlığı Ankara Jandarma Kriminal Laboratuvarında görev yapan ve gerçek dışı ses çözünürlüğü raporu üreten iki bilirkişi hakkındaydı. Bu iki jandarma astsubayı hakkında iddianame hazırlanmıştı, yargılama başlamıştı, kovuşturma safhasına geçilmişti. 19 Şubat’ta ilk duruşması yapıldı ve görünen lüzum üzerine ikinci duruşmaya karar verildi. 8 Mayıs 2024 tarihinde ikinci duruşması yapılacak. Dolayısıyla konuyla ilgili üç ayrı soruşturma devam ediyor olacak.
‘SORUŞTURMANIN KAPATILMASI İMKANSIZ HALE GELDİ’
Artık bu noktadan sonra bu soruşturmanın kapatılması imkansız hale gelmiştir ve yapılacak etkili bir soruşturmayla çok kısa bir sürede hem delilleri karartanların hem cinayeti işleyen suçluların hem de tüm bu organize grubu koruyanların çok yakında ortaya çıkarılmasını umut ediyoruz.
‘İTİRAFLAR BAŞLADI’
Soruşturmanın geleceğiyle ilgili ortaya çıkabilecek zorluklar aşikar ancak bizim bu zorlukları yeneceğimize dair hiçbir kuşkumuz yok. Halen 3 adli, 5 idari soruşturma devam ediyor. Bu soruşturmaların sayısının artacağını değerlendiriyorum ben. Her gün yeni yeni suçlar ortaya çıkıyor. Her gün yeni bir isim çıkıyor.
İtiraflar başladı. Mesela cinayet büro amirliği personeli olan polisler; kendi kulaklarıyla adli tıp doktorunu duymalarına rağmen ve sistematik otopsi raporunda ‘yüksekten düşme de olabilir darp da olabilir. Polis soruşturmasıyla hakikati ortaya çıkarın’ diye talimat verilmesine rağmen 2 yıl boyunca hiçbir soruşturma yapmadığını ifade etti.
‘POLİSLER İTİRAF ETTİ: GÖREVİMİZİ YAPMAMIZI ENGELLEDİLER’
Olay yerinde kamera kayıtlarının alındığı iddia edilmişti. Polisler en sonunda itiraf etti. ‘O kamera kayıtlarını toplamakla biz görevliydik ancak ilçe emniyet müdürü ve başkomiser bize talimat verdi, bu kamera kayıtlarını toplamayacaksınız hatta izlemeyeceksiniz diyerek görevimizi yapmamızı engellediler. Hatta yetmedi, bizi olay yerinden uzaklaştırdılar’ diye ifade verdi.
8 dakika 54 saniyelik bir CD üretilip bu kamera kaydıdır diye yutturmaya çalışmışlardı. İçinde oğlumuzun da görüntüsü olan. Olay yerinde 19 kamera vardı, sadece 2 kameradan 8 dakika 54 saniyelik bir görüntü seçmişler. Israrla bunun sahte delil olduğunu söylememize rağmen inkar ediyorlardı. Şimdi bütün şüpheli polisler yazılı beyanda bulundular, savcıya ‘biz kamera kayıtlarını almadık’ dediler.
‘BAŞSAVCIVEKİLİ VE SAVCI AKLA HAYALE GELMEYEN SAHTEKARLIKLAR YAPMIŞLAR’
Artık kamera kayıtlarının bizzat emniyet mensupları ve inşaat şirketi tarafından karartıldığı, sahte delil olarak üretilen 8 dakika 54 saniyelik CD’nin inşaat şirketi tarafından üretilip, saha mühendisi Yiğit Aykurt tarafından polis merkezine gizlice sokulduğu ve o sahte delil üzerinden izleme tutanağı tutulduğu, sonra da bu gerçek bir delilmiş gibi başsavcı vekili ve savcılar tarafından delil olarak takipsizlik kararına konulduğu ortaya çıktı.
Önümüzdeki günlerde başsavcı vekili ve savcılar hakkında çok önemli açıklamalarım olacak. Bu takipsizlik kararını verebilmek için başsavcı vekili ve savcı akla hayale gelmeyen sahtekarlıklar yapmışlar. HSK Başkanına ve Yargıtay’a ilettik. Pandora’nın kutusu yeni açılıyor. Mücadele yeni başlıyor.”
Yayının tamamını izlemek için tıklayın:
DORUKHAN BÜYÜKIŞIK’IN ‘SIR’ ÖLÜMÜ
2018 yılında hayatını kaybeden 26 yaşındaki oğlu Dorukhan Büyükışık’ın dosyasının bir türlü aydınlatılmadığını söyleyen Emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık, oğlunun ölümü araştırılırken delillerin karartıldığını, olayın kapatılmaya çalışıldığını ilk olarak Veryansın Tv Youtube kanalında Erdem Atay’a anlatmıştı.
Büyükışık, olay yerinde parmak ve vücut izi alınmadığı, var olan parmak izlerinin olay yerindeki polisler tarafından silindiğini ve silinmiş yüzeyler üzerinde fotoğraf ve video çekimi yapılarak sahte delil üretildiğini belirtmişti. Olay yerindeki MOBESE kayıtlarının alınmadığını belirten Büyükışık, görevli polisler tarafından oğlunun telefonundaki parmak izlerinin de silindiğini söylemişti.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, Dorukhan Büyükışık’ın şüpheli ölümünün ardından onlarca polis hakkında adli ve idari soruşturma başlatmıştı. Soruşturmada bazı polislerin suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçlarını işlediği somut delillerle ortaya konulmuş olmasına rağmen Başsavcılık, ‘Kovuşturmaya Yer Olmadığına’ karar vermişti.
Oğlunun ölümünü aydınlatmak için mücadelesini sürdüren Büyükışık, Başsavcılığın kararının ardından harekete geçti ve Adalet Bakanlığı’na müracaat ederek “kanun yararına bozma” talebinde bulunmuştu.
Dilekçeyi inceleyen Adalet Bakanlığı, birden çok rapor ve mütalaada Dorukhan Büyükışık’ın ölümünün şüpheli olabileceğine ilişkin değerlendirme ve tespitte bulunulduğunu belirterek İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ‘Kovuşturmaya Yer Yok’ kararının bozulmasını istemişti.
Ethem Büyükışık’ın, oğlunun sır ölümünü anlattığı yayını izlemek için tıklayın: