Tacizci şeyh emlak zengini çıktı

featured

Sözcü yazarı gazeteci İsmail Saymaz, bugünkü köşesinde 12 yaşındaki çocuğa cinsel istismardan tutuklanan Uşşaki tarikatı şeyhi “Fatih Nurullah” olarak anılan Eyyüp Fatih Şağban’ın emlak zengini olduğunu yazdı.

Uşşaki tarikatı şeyhi Eyyüp Fatih Şağban’ın ifadesinde emekli olduğunu, aylık 8-10 bin TL gelirinin bulunduğunu söylediğini anımsatan İsmail Saymaz, “Gel gör ki, tapu kayıtları böyle söylemiyor. Kayıtlara göre emlak zengini denilebilecek kadar mülk edinmiş” ifadelerini kullandı.

Şağban’ın 16 binası ve 7 dairesi olduğuna dikkat çeken Saymaz’ın yazısının ilgili bölümü şöyle:

“Şağban adına İstanbul Şişli’de altı bina/arsa, Avcılar’da dört bina/ arsa, Kadıköy’de iki bina/arsa ve iki daire, Sakarya Akyazı’da üç bina/arsa ve beş daire, Yalova’da bir bina/arsa kayıtlı görünüyor.

OĞLU ŞİRKETİN BAŞINDA

Şağban, tarikat faaliyetlerinin çatısı olarak, Gülzari Mualla Kültür İlim ve Araştırma Vakfı’nı kullanıyor. Bu vakfın İstanbul Beyoğlu Hacı Ahmet Mahallesi Pir Hüsamettin Sokak No:8 adresinde iki katlı binası var.

Tahmin edileceği üzere vakfın başkanlığını Şağban yürütüyor.

Tarikat da Şağban’ın, vakıf da, vakfın milyarlık binaları da…

Binada, “Dersaadet Yayıncılık ve Organizasyon Anonim Şirketi” faaliyet gösteriyor. Ticaret Sicil Gazetesi’ne göre 2018 yılında kurulan bu şirketin yönetim kurulu başkanı olarak Şağban’ın oğlu Hasan Hüsamettin görünüyor.

Şirketin İstanbul Pendik’te iki bina/arsası var.

Şağban, ailesine “düşkün” bir baba olarak çocuklarını mülksüz bırakmamış. Tarikatta üst düzey görevler verdiği oğlu Hasan Hüsamettin adına Çankırı’da bir bina/arsa ve Çanakkale’de iki daire, diğer oğlu Hüsrev adına İstanbul Avcılar’da daire bulunuyor. 

İddiaya göre Şağban, tutuklandığı günden beri tarikatı oğulları aracılığıyla yönetiyor. Cezaevinin kendisi için medreseye dönüştüğünü ve çok güzel rüyalar gördüğünü yayarak, tarikatı bir arada tutmaya çabalıyor. “Halifeler görevlerine devam etsin” diye emir verip dışarıya çıkacağı güne hazırlanıyor.

Bu manzara, Türkiye’de tarikat ve cemaatlerin holdinge, şeyhlerin CEO’ya, müritlerin müşteriye dönüştüğünün açık kanıtıdır. Karşımızda, iddia ettikleri gibi, Allah’a neşeyle bağlanmış, dünya malından yüz çevirip ahiret için tasarruf eden, bir lokma bir hurma yaşayan dervişanlar dünyası yoktur.

Bütün yatırımları, Şağban’ınki gibi dünyalıklara dairdir.

Şağban, 20 yıl önce alçıpan dükkanını kapatıp Beyoğlu’da, Uşşakiliğin kurucusu olan Pir Hasan Hüsamettin’in mezarının bulunduğu dergahın hemen çaprazında kendi dergahını açtı. Dergah dediysem, “Uşşaki Holding” diye anlayın.

Holding bünyesinde; Gülzari Mualla Kültür, İlim ve Araştırma Vakfı’nı…

Nurani Derneği’ni, Nurani TV’yi, Hayır Eli Derneği’ni…

Dersaadet Yayıncılık ve Organizasyon Anonim Şirketi’ni kurdu.

20’yi aşkın şehirde 60’ı aşkın dergaha kavuştu.

Kuzey Afrika’ya, Almanya’ya ve Fransa’ya yayıldı.

Bağış, zekat, fitre ve yardımlarla büyüdü.

Kendi beyanına göre, emekli aylığından başka bir geliri bulunmayan Şağban, holding sayesinde 16 bina ve yedi dairenin sahibi oldu.

Şağban her CEO gibi edindiği ve hükmettiği serveti ailesi arasında pay ediyor. Şirket yönetimine Pir Hasan Hüsamettin adını verdiği büyük oğlunu getirdi.

Hiç kuşkunuz olmasın ki…

Şağban, gelecekte şeyhlik postunu oğlu Hasan Hüsamettin’e bırakacaktır.

Çünkü holdinge dönüşmüş dini gruplarda şeyhliğin fukaralara, arkasızlara, iki yakası bir araya gelmeyenlere bırakıldığı görülmemiştir.

Bu, şeyhlerin oğullarının ve damatlarının hakkıdır.

İşsizlik, yoksulluk ve yoksunluğun pençesinde ah çeken insanlarımız; dünyada hakkı olup elde edemediğini, kerameti kendinden menkul şeyhlerin iki kaşının arasında arayan müritler ordusu, işte bu sömürü dergahının müşterisidir.”

Tacizci şeyh emlak zengini çıktı

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. Allah verdikce vermiss,…. Adam alirken….. tecavüz ederek zevk almis…. hirsizlarin slagonu… allah verdikce vermistir…., devleti yönetenlerin, hakim ve savcilarin… dini elestirenleri… yargilayacaklari yerine… dini suistimal edenlere… en agir cezayi versinler… yoksa, görevini kötüye kullanan adami kollayanda ama öyle ama böyle hirsizdir, tecavüzcüdür…. bunun baska tarifi yoktur…..kollama demek suca ortak olmak demektirrrr…

  2. Nihat abinin dedigi gibi: “Ibadeti is haline getirenler…”

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!